Bizans-Selçuklu savaşları
Bizans-Selçuklu Savaşı Küçük Asya ve Suriye'deki güç dengesini Bizans İmparatorluğu'ndan Selçuklulara kaydıran bir dizi belirleyici muharebedir. Orta Asya'nın bozkırlarından gelen Selçuklular, Hunların yüzlerce yıl önce benzer bir rakip olan Roma karşısında uyguladıkları taktikleri tekrarladılar, ancak bu sefer yeni kabul ettikleri İslam'ın verdiği coşkuda vardı; Selçuklular birçok yönden Levant, Kuzey Afrika ve Küçük Asya'da Dört Halife, Emevîler ve Abbâsîler tarafından başlatılan Arap-Bizans savaşları'ndaki Müslümanların fetihlerine yeniden başladılar.
Bizans-Selçuklu savaşları | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Bizans İmparatorluğu'nun gerilemesi | |||||||||
| |||||||||
Taraflar | |||||||||
Bizans İmparatorluğu Trabzon İmparatorluğu Haçlı devletleri | |||||||||
Güçler | |||||||||
yaklaşık 1071: 100.000 askere kadar çıkabilir 1140: 25,000'den 50,000'e kadar muharebe askeri | bilinmiyor |
Bugün, Malazgirt Meydan Muharebesi, Bizanslıların Türklere karşı savaşı kaybettikleri an olarak görülmektedir; ancak Bizans ordusu 1071'den önce tartışmalı nitelikteydi ve düzenli Türk saldırıları başarısız thema sistemini bozuyordu. Malazgirt'ten sonra bile, Küçük Asya üzerindeki Bizans egemenliği hemen sona ermedi veya Türkler tarafından muhaliflerine uygulanan ağır imtiyazlar yoktu - Türklerin tüm Anadolu yarımadasını kontrol etmeleri 20 yıl sürdü ve kalıcı olmadı.
Savaş sırasında Selçuklu Türkleri ve müttefikleri, Mısır Fâtımî Halifeliği'ne saldırdı, Kudüs'ü ele geçirdiler ve Birinci Haçlı Seferi'nin başlamasına neden oldular. Birinci Haçlı Seferi'nde önemli kazanımlar elde edilmesine rağmen, Bizans İmparatorluğu'na yapılan Haçlı yardımına ihanet ve yağma karıştı. Malazgirt'ten yüz yıl içinde Bizanslılar Türklerden Küçük Asya sahillerini başarıyla geri almış ve etki alanlarını Filistin ve hatta Mısır'a kadar uzatmışlardı. Daha sonra Bizanslılar daha fazla yardım alamadılar ve Dördüncü Haçlı Seferi, Konstantinopolis'in yağmalanmasına bile yol açtı. Çatışma sona ermeden önce, Selçuklular zayıf İznik İmparatorluğu'ndan daha fazla toprak almayı başardılar, ancak Sultanlık'ın Moğollar tarafından ele geçirilmesi nihai Bizans-Osmanlı savaşlarına yol açtı.
İlk ihtilaflar: 1064-1071
11. yüzyılın başlarından itibaren Orta Asya'dan Selçuklu Türkleri batıya doğru genişliyor,[1] çeşitli Arap gruplarını yeniyor ve Abbasi halifeliğinin Bağdat'taki güç merkezini işgal ediyordu.[2] Aynı zamanda Bizans imparatorluğu Urfa ve Suriye'de birkaç kazanç elde ediyordu. 1067'de Selçuklu Türkleri Kayseri'ye saldırıp Küçük Asya'yı işgal ettiler, 1069'da ise Konya'ya saldırdılar.[3] 1069'daki Bizans karşı saldırısı, Selçuklu Türklerinin bu topraklardan geri çekilmesine neden oldu.[4] Bizans ordusunun daha fazla saldırısı Türkleri Fırat'ın gerisine sürdü.
Buna rağmen Selçuklu Türkleri, Malazgirt'i ele geçirerek Küçük Asya'ya girişlerine devam ettiler. Bizans İmparatoru Romen Diyojen, Selçuklulara karşı kesin bir darbe vurmak ve yönetiminde Güney İtalya'da Norman fetihleri ile kaybettiği topraklara karşılık bazı askeri zaferler eklemek amacıyla bir ordu kurdu. Yürüyüş sırasında, Selçuklu Türklerinin lideri Alp Arslan, Malazgirt'ten çekildi. Taktiksel geri çekilmesi, ordusunun Bizanslıları pusuya düşürmesine izin verdi ve kısa bir süre sonra Malazgirt'i geri aldı.[5] Zaferin kendisi Selçuklu Türkleri için o zaman çok az kazanıma yol açtı, ancak Bizans İmparatorluğu'nda başlayan sivil belirsizlik, Selçukluların ve diğer çeşitli Türk müttefiklerinin Küçük Asya'ya girmesine izin verdi
Türk fetihleri: 1071–1096
O zamanlar birçok Bizanslı, Selçukluların Malazgirt zaferini tam bir felaket olarak görmediler ve Türkler Anadolu'daki kırsal bölgeleri işgal etmeye başladığında, Bizanslılar şehirlerine yabancı fatihler olarak değil, çeşitli Bizans hiziplerinin talep ettiği paralı askerler olarak yerleştirmeye başladılar. Hatta 1078'de bir Bizans İmparatoru İznik şehrinin savunmasını istilacı Türklere verdi.[6]
İç savaşın sonucu, Bizans tahtında hak iddia edenlerin Türk yardımını istediği ve onları Bizans topraklarına kabul ettiği anlamına geliyordu. İznik gibi şehirlerin kaybedilmesi ve Anadolu'daki bir başka yenilgi iç savaşın uzamasına neden oldu. Sivil çatışma sonunda, Küçük Asya'daki isyanları sona erdirmek için İmparatorluk ordularına komuta eden I. Aleksios'un kendisinin isyan edip, 1081'de Bizans tahtını ele geçirmesiyle sona erdi. Aleksios tarafından uygulanan acil durum reformlarına rağmen, Antakya ve İzmir 1084'te kaybedildi.[7]
1091'de, Küçük Asya'da I. Aleksios'un elinde kalan Bizans kasabaları da kaybedildi. Ancak, her şey Bizans kaybı ile sonuçlanmadı; 1091'de, Norman istilası geri çekilmesi İmparatorluğun Türklere karşı gücünü odaklamasına izin verdi, Bizanslılar birleşik bir Selçuklu/Peçenek istilası ve Konstantinopolis kuşatmasını engelledi. Bizanslılar böylece Ege Adaları'nı Çaka Bey'den kurtararak filosunu yok edebildiler ve hatta 1094'te Marmara Denizi'nin güney kıyılarını geri alabildiler.
1094'te I. Aleksios, Papa II. Urbanus'dan silah, malzeme ve vasıflı birlik isteyen bir mesaj gönderdi. 1095'teki Clermont Konsili'nde Papa, Kudüs'ü ele geçirmek için bir Haçlı Seferi vaaz etti ve bu süreçte Doğu'daki Hristiyan dünyasını İslam saldırısından koruyamayan Bizans İmparatorluğu'na yardım etti.[8] Haçlı Seferleri, Bizans İmparatorluğu'nun birçok hayati Anadolu kentini fethetmesine yardımcı olsa da, 1204 yılında İmparatorluğun dağılmasına yol açtı ve bu süre zarfında Bizanslılar topraklarına tutunmaya çalıştı.
Bizansın ayakta kalması: 1096–1118
İlk Haçlılar, Aleksios'un Batı'dan yardım talebini takiben 1096'ya geldi.[9] Bizanslılar ve Haçlılar arasındaki anlaşma, Türklerden geri alınan Bizans kentlerinin İmparatorluğa teslim edileceğiydi.[10]
Bu, Haçlılar için faydalıydı çünkü ele geçirilen kasabalarda asker bırakmak zorunda kalmıyorlar ve tedarik hatlarını koruyorlardı. Buna karşılık Bizanslılar, Haçlılara düşman bölgede yiyecek tedarik edecek ve Aleksios'un birlikleri, tehlikeli durumlarda onlara destek görecekti. Haçlılar ilk kez 6 Mayıs 1097'de İznik'e saldırmaya başladılar.[10] I. Kılıç Arslan, Haçlı ordularının muazzam büyüklüğü nedeniyle oradaki Türklere yardım edemedi; 16 Mayıs'ta bir başka küçük yenilgi[10] Kılıç Arslan'ın 19 Haziran'da şehri Bizans'a teslim etmesine ve geri çekilmesine neden oldu.[10] Bundan sonra Dorileon'daki mutlak galibiyet[11] Haçlılara Küçük Asya'yı ilerleyişe açık ahle getirdi: Sozopolis, Akşehir, Konya, Antiocheia, Pisidya, Heraclea ve Kayseri[12][13][14] tüm bu şehirler Haçlıların eline geçti ve müttefikleri Kilikya Ermeni Krallığı'nın olduğu Kilikya'ya ulaştılar.[15][16]
I. Aleksios, bu fetihleri elinde tutamadı, Kayseri ve gelecekte başkentleri olacak Konya gibi birçok şehri Anadolu Selçuklu Devleti geri aldı. Ancak Aleksios'un kayınbiraderi Megas doux ("Büyük dük") İoannis Dukas, yeniden inşa eden kara ve deniz güçleriyle 1097'de gerçekleştirdiği sefer ile Ege kıyı şeridi ile Türkler'den İzmir, Efes, Sardis, Filadelfiya, Laodikeia ve Choma şehirlerini alarak Batı Anadolu'nun iç bölgesinde Bizans kontrolünü sağladı.[17]
Kazandıkların zaferlerin ardından, Haçlılar, Selçukluların elinde olan Antakya'yı kuşattılar. Kuşatma, Blois Kontu Stephen'ın sahte tavırları yüzünden, Haçlıların Bizanslılara yardım etmesinin sona ermesini işaret eder. Musul'un Selçuklu valisi Gürboğa, Antakya'ya destek olarak 75,000 kişilik büyük bir ordu yolladı; onun yakın zamanda Haçlıların eline geçen Urfa'yı başarısızlıkla sonuçlanan kuşatması Haçlılara zaman kazandırdı ve Antakya 3 Haziran 1098 günü düştü,[18] Gürboğa ancak ertesi gün şehre ulaştı. Buna rağmen, Gürboğa'nın birlikleri iç kaleye sızabildiler[18] orada kısır ve umutsuz savaş, Haçlıların Gürboğa'nın saldırısını püskürtmelerine izin verdi. Bu noktada, Haçlılardan biri olan Blois Kontu Stephen, savaş alanını terk etti ve I. Aleksios'a Haçlıların yok edildiğini ve Bizans İmparatoru'nu geri dönmesi gerektiği konusunda uyardı.
I. Aleksios'un bu açık terk edişinin bir sonucu olarak Haçlılar, Gürboğa'nın dağılmış ordusunu yenmeyi başardıklarında Antakya'yı geri vermeyi reddettiler.[19] Bu kızgınlıkla Haçlılar, Bizanslılara Selçuklulara ve müttefiklerine karşı yardım etmekten büyük ölçüde vazgeçtiler. Birincinin başarılarını takip etmek için başlanan 1101 Haçlı Seferi, mutlak bir yenilgiyle sona erdi[20] ve Küçük Asya'da Selçuklu iktidarının başkenti İkonyum (günümüz Konya) olarak Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurulmasını sağladı.
Bizansın karşı saldırısı: 1118–1176
II. İoannis
I. Aleksios'un ölümünden sonra iktidara oğlu II. İoannis geldi. O dönem Anadolu Selçuklu Devleti, eski müttefiki Dânişmendliler Beyliği ile savaş halindeydi. II. İoannis bunu bir avantaj olarak kullanarak Anadolu ve Suriye'ye bir dizi sefer düzenledi. İoannis, başarılı bir şekilde Antakya'ya kadar Anadolu'nun güney sahilini ele geçirdi. Gavras Ailesi'nin Trabzon'da ayrılıkçı bir devlet kurma girişimini bozdu ve mensubu olduğu Komninos Hanedanı'nın geldiği Kastamonu'yu geri aldı. Buna rağmen, Türk direnişi güçlüydü ve İoannis, Selçuklu başkenti Konya'yı ele geçiremedi ve tüm fetihleri elinde tutamadı - 1130'larda İoannis tarafından ele geçirilen Çankırı şehri, imparatorun sadece 2.000 kişiden oluşan bir garnizonla bıraktığı için tekrar kaybedildi.
İoannis, Suriye'deki yerel Haçlı krallıkları, özellikle Urfa ve Antakya üzerindeki hakimiyetinin altını çizen bir dizi sefer için önemli ölçüde zaman ve çaba harcadı, ancak Bizans İmparatorluğu için bu seferler uzun vadeli toprak kazanımı ile sonuçlanmadı. İmparator, Bizans ordusunu yeni tümenler alarak güçlendirdi ve Bizans bölgesinde yeni kaleler, tahkimatlar ve eğitim kampları kurdu. Bununla birlikte, Suriye'deki kampanyalarına dökülen kaynakların ölçeği Anadolu'dan çok daha büyüktü, bu da İoannis'in saygınlığın uzun vadeli fetihten daha önemli olduğunu düşündüğünü göstermektedir. 1143'te imparator İoannis'in ölümcül bir av kazası, Bizanslıları daha fazla ilerleme sağlama fırsatından mahrum bıraktı.[21]
I. Manuil
II. İoannis ardında Bizans İmparatorluğu'na güçlü bir ordu, önemli miktarda nakit rezerv ve iyileşmiş saygınlık bırakarak 1143'te öldü. Ancak yeni imparator I. Manuil, dikkatinin çoğunu Anadolu'dan ziyade Macaristan, İtalya, Sırbistan ve Haçlı devletlerine yöneltti. Manuil imparatorluğa yönelik saldırıları yenmek ve Balkanları elinde tutmakta büyük ölçüde başarılı olsa da, İtalya'daki politikası başarısız oldu ve hükümdarlığındaki cömert harcamalar, özellikle Bizans tarihçisi Nikitas Honiatis tarafından eleştirildi. Bu dönemde Selçuklu Türkleri, II. Kılıç Arslan yönetiminde düşmanları Dânişmendliler Beyliği'ne boyun eğdirebildiler.[22] Bu, Konya'da yerleşik merkezileşmiş güçlü bir Türk devleti ile sonuçlandı, Bizanslıları II. İoannis'in hükümdarlığından daha kötü bir konumda bıraktı.
O zamanlar, Manuil'in politikası, Sultan ile barış içinde bir arada yaşadığı ve Türkmenleri baskınlarından caydırmak amacıyla, Bizans topraklarında mera için ödemeye izin vermesi gibi tedbirler başlattığı için imparatorluğa yaraşır değildi. Ege kıyılarının kuzey kesiminde Bergama yakınındaki Neokastra Theması'nın kurulması da Nikitas Honiatis tarafından övüldü. Bununla birlikte, II. Kılıç Arslan, Manuil ile daha önce yaptığı bir anlaşmaya göre vermesi gereken Sivas şehrini teslim etmeyi reddettiğinde, imparator 1176'da savaş ilan etti ve yaklaşık 30.000 asker ile başkentleri Konya'yı alma niyetiyle Selçuklu topraklarına girdi. Ancak, Bizans kuvveti bir dağ geçidinde pusuya düşürüldü ve sonuç olarak her iki tarafta da ağır kayıplar yaşandı. Bu muharebe, Miryokefalon Muharebesi, Bizans fetih seferinin bırakılmasıyla sonuçlandı.[23]
Muharebenin taktik olarak kazananı yoktu ve her iki lider de barış arayışındaydı. Bunun ardından Manuil'in ordusu Anadolu'daki Türklerle çarpışmaya devam etti, Menderes Vadisi'nde daha küçük ama kararsız bir muharebede onları yendi. Bu küçük soluk almaktan bağımsız olarak, Miryokefalon'un kayıpların önerebileceğinden çok daha belirleyici sonuçları vardı - 1176'dan sonra Bizans'ın Küçük Asya'yı yeniden ele geçirmesi mümkün olmadı, bu da Aleksios tarafından başlatılan süreci yarım bıraktı. Selçuklular için, Dânişmendliler Beyliği'nin topraklarının alınması onlara bir zafer verdi, ancak Selçuklular bir kez daha her iki liderin istediği gibi barış anlaşmasına yol açan komşu anlaşmazlıklarla mücadele etmek zorunda kaldılar. Antlaşma şartlarına göre Manuil, Dorlion ve Sublaeum'da konuşlanan ordularını ve tahkimatı kaldırmak zorundaydı.
Ancak Manuil ve Kılıç Arslan bu antlaşmayı uygulamaya çalıştığında, bir Türk ordusu Bizans topraklarını işgal etti ve Ege kıyılarına kadar bir dizi Bizans kentini ele geçirerek bölgedeki Bizans kontrolünün kalbine zarar verdi. Bununla birlikte, İmparator tarafından Türk işgalini püskürtmek için gönderilen İoannis Vatacis, Menderes Vadisi'ndeki Hyelion ve Leimocheir Muharebesi'nde Türklere karşı pusuile kazandı. Türk komutanı ve birliklerinin çoğu kaçmaya çalışırken öldürüldü ve yağmaların çoğu kurtarıldı, tarihçiler tarafından bu olay Bizans ordusunun güçlü kaldığını ve Batı Küçük Asya'nın savunma programının hâlâ başarılı olduğunun işareti kabul edilir.[24] Menderes'deki zaferden sonra Manuil, Türkleri Kütahya'nın güneyinde Panasium ve Lacerium'dan sürmek için küçük bir ordu ile ilerledi.[25] Bununla birlikte, 1178'de bir Bizans ordusu Hereke'de bir Türk kuvvetiyle karşılaştıktan sonra geri çekildi ve Türklerin birçok hayvan stoğunu ele geçirmeyasine izin verdi.[26] Bitinya'daki Claudiopolis şehri 1179'da Türkler tarafından kuşatılması, Manuil'i şehri kurtarmak için küçük bir süvari gücüne liderlik etmeye zorladı ve daha sonra, Bizanslılar, 1180 kadar geç zamanlarda Türklere karşı bir zafer kazanmayı başardılar.[26]
Bununla birlikte, sürekli savaşın Manuil'in sağlığı üzerinde ciddi bir etkisi oldu; sağlığı bozuldu ve 1180'de ateşe yenik düştü. Dahası, Malazgirt gibi, iki güç arasındaki denge yavaş yavaş değişmeye başladı - Manuil bir kez daha Türklere saldırmadı ve onun ölümünden sonra Türkler batıya doğru ilerleyerek Bizans topraklarına doğru ilerlemeye başladılar.
Bizans çöküşü 1180–1308
I Manuil'in 1180'de ölümü Komninos Hanedanı'nı sona erdirmedi, ancak Manuil'in oğlu, babasının kapsamlı seferleri yüzünden ağır harcamalarla dolu bir imparatorluğu bir arada tutamayacağını kanıtladı. 1183 yılında II. Aleksios tahttan indirildi ve I. Andronikos yerine geçti. Onun seferberliği devam etme girişimleri, işkence, kör edilme, 3 gün halk önünde aşağılama ve nihayetinde 1185'te ölümüne yol açtı.[27] Komninos bile yanılabileceğini kanıtladı - en sonunda Miryokefalon Muharebesi'nin faydalanan II. Kılıç Arslan, Sozopolis, Ankara ve Heraclea'yı aldı.
Bu çalkantıdan sonra, Bizans İmparatorluğu, sınırı koruyamayan 1185 ve 1204 yılları arasında bir dizi yolsuz ve/veya aciz imparator tarafından yönetildi. Zayıf İmparatorluk Bizans egemenliği, Kilikya Ermeni Krallığı ve Antakya Prensliği'nin kendilerini Bizans vasal statüsünden kurtarmasına yol açtı, ikincisi 1180'de yaptı;[28] ilki ise Prens II. Levon 1187'de tahttayken yaptı.[29]
Bu arada Üçüncü Haçlı Seferi'nde Filistin'deki Haçlı devletleri Selahaddin Eyyubi'nin eline geçmeye başladı. Bu, Kutsal Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu'nun Orta Doğu'da önemli kazanımlar elde etme fırsatını sona erdirdi. Bizans İmparatoru II. İsaakios önce Selahaddin Eyyubi'ye Üçüncü Haçlı Seferi'ni Anadolu'yu geçmesini engelleme (bu anlaşmayı destekleyecek çok az askeri gücü vardı) sözü verdi sonra I. Friedrich'in tehdidiyle Üçüncü Haçlı Seferi'nin geçmesine izin verdi, bu onun yetersiz hükümdarlığını gösterir. Ayrıca Miryokefalon'daki yenilgiyi tersine çevirme potansiyeline sahip olan Konya'nın Haçlılar tarafından alınmasından yararlanamadı.
Düşmanlarla çevrili bir imparatorluk haline gelen Bizans'ın çöküşü daha büyük bir olasılık haline geldi ve 1204'te Konstantinopolis şehri, İmparatorluğu başka bir kaos çağına getiren Dördüncü Haçlı Seferi'nin askerleri tarafından yağmalandı. Anadolu Selçuklu Devleti yeni sultanı I. Gıyâseddin Keyhüsrev hükümdarlığında bu olaydan istifade edip, 1207'de Antalya limanını zayıflatılmış İznik İmparatorluğu'ndan aldılar.[30] Gelgit 1210'da Sultan'ın kendisi, Menderes'deki Antakya Savaşı'nda Nicaea İmparatoru tarafından tek bir savaşta öldürüldüğünde döndü ve o zamandan doğu sınırında az ya da çok istikrar kazandı. 1210'da Sultan'ın, Alaşehir Muharebesi'nde öldürülmesi ile sonuçlanan zafer ile Bizans hakimiyeti az ya da çok istikrar kazandı.[31] 1243 yılında Moğol istilası Anadolu'da Selçuklu iktidarını kırdı. Üç yıl sonra, II. Gıyâseddin Keyhüsrev'in erken ölümü üç küçük oğlunu tahta geçirdi.[30] İç çatışmalar bir kez daha Anadolu Selçuklu Devleti'nde ortaya çıkması İznik İmparatorluğu'nun 1261'de Konstantinopolis'i Latinlerden geri almasına izin verdi.[30] 1283'te Anadolu Selçuklu Devleti iç savaştan payını aldı ve 1308'de dağıldı; Konya bir süre sonra başka bir Türk halkı olan Karamanlılar tarafından alındı.[30] Anadolu Selçuklu Devleti'nin sona ermesi Türkler ile Bizanslılar arasındaki çatışmalara son vermedi; dağılan devletin soylularından olan Uç Beyi Osman Bey, Osmanlı Beyliği'ni kurmuş ve Bizans-Osmanlı savaşlarına yol açmıştır, Türkler ve Bizanslılar arasındaki çatışmaların devam etmesi, sonuçta Bizans İmparatorluğu'nun sona ermesine ve Anadolu'nun Türk-İslam hakimiyetine girmesine neden olmuştur.
Analiz
Bizans ordusu
Aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi, Bizans nüfusu Selçukluların ilerlemesinin bir sonucu olarak azalmamıştır; insan gücü hâlâ 1143'te 1025'te olduğu gibi mevcuttu. Aslında, Bizans İmparatorluğu, kısmen İtalyan şehir devletleri Venedik ve Ceneviz ile ticaret ve ayrıca Selçuklu Türklerinden kaçan Rum mültecilerin akınına bağlı olarak Batı Küçük Asya ve Yunanistan'da daha önce benzeri görülmemiş bir nüfus artışı yaşadı.[32] I. Manuil'in Konya'ya yaptığı ilk sefer, Akşehir'deki tüm Rum nüfusunun boşaldığını ve batıya yerleştiğini gösterdi. Bununla birlikte, II. İoannis ve I. Manuil'in ulusal ordu oluşturmadaki başarısızlığı ile görüldüğü gibi, büyük ordular oluşturmak için gereken verimlilik ve kaynaklar bir şekilde azalmıştı.
Yıl | Nüfus | Asker | Alan |
---|---|---|---|
1025 | 12,000,000 | 110,000 | Bizans İmparatorluğu |
1143 | 10,000,000 | 50,000 | Bizans İmparatorluğu |
1204 | 9,000,000 | 30,000+ | Bizans İmparatorluğu |
1281 | 5,000,000 | 20,000 | Bizans İmparatorluğu[33] |
10. ve 11. yüzyıllar boyunca Bizans Ordusu, Doğu ve Batı'da yapılan yeni fetihlerde gittikçe daha agresif bir şekilde kullanıldı.[34] Sonuç olarak, Küçük Asya istilalarını yavaşlatmak için savunma temelli bir askeri çözüm olarak tasarlanan Thema sistemi yavaş yavaş çökmeye başladı. Köylülerden oluşan Thema milis ordularının yapamadığı bir şey olan, sahada tam zamanlı bir mevcudiyeti koruyacak birliklere ihtiyaç duyuluyordu. Sonuç olarak, tam zamanlı profesyonel askerlerden oluşan Tagmata kullanımı, 11. yüzyılda Bizans İmparatorluğu'nu Büyük Güç durumuna getiren saldırgan savaşı yürütmek için giderek daha fazla gerekli hale geldi.[35] Tagmata ayrıca Franklar, Normanlar ve şüphesiz Saksonlar, Ruslar ve Vikingler gibi paralı askerleri de içeriyordu. Tagmata birliklerinin kullanımı Bizans askeri gücünü doğrudan zedelemedi - Romen Diyojen'in Selçuklu kontrolündeki Mezopotamya'ya yönelik seferleri Tagmata ve Thema birliklerinden oluşuyordu. Bununla birlikte, Thema birliklerinin kalitesi ciddi şekilde düşmeye başladı.[36] Mihail Attaleiates, Malazgirt seferi sırasında Thema sisteminin birliklerinin tedariğinin yetersiz kaldığını ve savaş için uygun olmadıklarını söyler. Sonuç olarak, Tagmata ordusu Malazgirt'te geri çekildiğinde, Thema sistemi 1091'de son Bizans yerleşimlerini deviren Selçuklu Türklerinin ve Türk müttefiklerinin acımasız ilerlemesini durduramadı. Tagmata ordusu Malazgirt'teki başarısızlığın nedeni değildi; ancak Tagmata birliklerine güvenmek, Thema Sisteminin parçalanmasına yol açan nedenlerden biriydi. Türkler Küçük Asya'yı alırken, (I. Aleksios'un İmparatorluk öncesi kariyerinin gösterdiği gibi) herhangi bir örgütlü direniş, kötü durumda bir ordu ile yetinmek zorunda kaldı.
Dahası, cephe hattı Konstantinopolis'a çok yaklaşmıştı. 12. yüzyıl boyunca, özellikle Manuil'in hükümdarlığının başlarında ve ortasında, kısmen babasının ve kendisinin saldırgan politikaları sayesinde, Konstantinopolis Konya karşısında girişimde bulundu, ama güç dengesi Türklere kaydığında, kayıplar istikrarlı bir şekilde arttı; kısa zamanda Küçük Asya'nın batısına Türk gazileri sızdı.
Haçlı Seferleri
İlkinden sonra diğer tüm Haçlı Seferlerinin İmparatorluk üzerinde zarar veren etkileri vardı çünkü müttefikleri olması gereken kasabalar Haçlı ordularının saldırısına uğruyordu,[37] Bizans topraklarında tedarik yüzünden çekişmeler ve birkaç çatışma olayı vardı. Konstantinopolis'te, III. Konrad'ın haçlı seferinden dönüp şehri zorla almakla tehdit ettiği noktaya kadar başka olaylar da oldu. İkinci Haçlı Seferi, İslam Dünyası arasında artan bir birlik gördü,[38] Zengiler önce Şam'ı ve kısa bir süre sonra Suriye'nin büyük kısmını alabildiler, Haçlı Seferlerine karşı birleşik bir cephe ve Bizans çıkarları için bir tehdit haline geldi. Kutsal Roma İmparatoru I. Friedrich, Üçüncü Haçlı Seferi'nde Konstantinopolis'e yönelik bir saldırı ile bile tehdit etti ve Dördüncü Haçlı Seferi, Konstantinopolis'i yağmaladı ve Bizanslılar miktarda toprağı Latinlere ve Selçuklu Türklere kaybetti. 1204 yılından sonra, özellikle Osmanlı Beyliği olmak üzere Batı Anadolu'da birçok Anadolu beylikleri kuruldu.[39]
Selçuklu Türkleri
Savaşın sonucu, Selçukluların güçleri kadar Bizanslıların zayıflığı tarafından belirlendi. Bununla birlikte, Selçuklular, tıpkı yıllar önce Araplar gibi, Bizans İmparatorluğunu yok edemedi. Bozkırlardan çıkan Selçuklu Türkleri birçok avantaja sahipti. Malazgirt Meydan Muharebesi'nde, Türklerin daha hızlı hafif süvarileri, bitkin Bizans süvarilerini kuşatma harekâtı ile, basit vur ve kaç taktikleriyle mağlup etti.[41]
Küçük Asya, Malazgirt'ten sonra Türkler tarafından tamamen ele geçirilemedi, ancak savaşın sonucu ortaya çıkan kaostan Türk paralı askerlerini -Türk askerleri, iktidarı ele geçirmeden önce Araplar tarafından Memlük olarak kullanılmışlardı- garnizon bulunan kasabalarına davet eden Bizans hizipleri sayesinde kolayca faydalanıldı. Bizans İmparatorluk egemenliğini yeniden kurduğunda Türk askerleri tarafından güvence altına alınan bu hizipler Selçuklu Türklerinin bir parçası oldu.
Sonuç
Anadolu yaklaşık 1000 yıldır Roma egemenliği altında olmasına rağmen, Selçuklular varlığını hızla pekiştirdiler.[42] Bu onların topraklarına tutunmalarını sağladı ve Komninos Restorasyonu sırasında Bizanslıların bu toprakları yeniden almalarını daha da zor hale getirdi. Sonuç olarak, Bizans imparatorluğu sivil uyuşmazlıklarla dolu olmasa bile, Bizanslıların kendilerine çatışmalarına nadiren izin veren Selçuklu Türklerini yenemedi, dolayısıyla I. İoannis'in yavaş kampanyası oldu.
Eski Roma devleti, sınırlarındaki sayısız düşman yüzünden sürekli bir savaş halindeydi; Güney ve Doğu'da Müslümanlar, Kuzey'de Slavlar ve Batı Franklar. Bizans İmparatorluğu, ordunun sivil çatışmaya maruz kaldığı bir dönemde birkaç on yıl içinde Normanlar, Peçenekler ve Türkler ile yüzleşmek zorunda kaldı.
Neticeleri
Savaşın büyük neticeleri oldu. Ortadoğu'ya, yüzyıllar boyunca Fâtımîler ve Bizans İmparatorluğ egemen olmuştu; 13. yüzyılın sonunda, her ikisi de güç gösterecek konumda değildi; Fâtımîler, Eyyûbîler tarafından devrilmiş, Bizanslılar ise Selçuklular tarafından ciddi şekilde zayıflatılmıştı. İktidar 14. yüzyılda Memlûk Devleti'ne, daha sonra 15. yüzyılın sonlarında ve 16. yüzyılın başlarında Türklere geri döndü. Bir Hristiyan Krallığı bir daha asla Orta Doğu'da bu kadar askeri ve siyasi güce sahip olmayacaktı. Türkler Anadolu'da istikrarlı bir şekilde ilerledikçe, yerel halkın İslam'a dönmesi, Bizanslıların yeniden fetih şansını daha da azalttı.[43]
Savaş, ayrıca Batı Hristiyan Dünyası'na, Kutsal Toprakları Müslüman Hükümdarlığında ziyaret etmek/kurtarmak için seferler/haclar başlatma fırsatı verdi. Zamanla, bu Haçlılar Kutsal Topraklarda kendi yurtluklarını kuracaklardı, ancak Bizans İmparatorluğu ile çakışan çıkarlar, sonuçta hem Haçlı devletlerininin hem de Bizans İmparatorluğu'nun zayıflamasına yol açtı.
Türkler için yeni bir iktidar döneminin başlangıcıydı. Batıdan Haçlılar ile doğudan Moğollar ve Türk kabileleri tarafından yapılan saldırılara rağmen Türkler yavaş yavaş Osmanlılar altında bir süper güç olarak ortaya çıktı.[44] Osmanlıların yükselişi Anadolu Selçuklu'nun düşmesine ve Bizans İmparatorluğu'nun zayıflamasına paraleldi. Anadolu'da bırakılan güç boşluğu, Sultanlığın soylularından biri olan Osman Gazi tarafından kolayca dolduruldu. Mora Yarımadası'ndaki Latin varlığı ve sınırlara sert baskı yapmaya devam eden Bulgarların artan gücü nedeniyle Bizans İmparatorluğu için durum daha da kötüleşti. Zamanla, Bizanslıların Osmanlılardan Avrupa ana karasına girip Bulgarlar ile savaşmaya yardım talep etmeleri, Osmanlı Türklerinin Avrupa'yı sıkıca kavramasına neden olacaktı. Osmanlı Beyliği ile yakın olmaları Bizanslılar ile Osmanlılar arasındaki çatışmanın kaçınılmaz olmasını sağladı. Bizanslılar Osmanlılar için bir eşti, ancak Konstantinopolis'in batısındaki iç savaş ve beceriksiz liderlikle birleştiğinde Konstantinopolis 1453'te düşene kadar Bizanslıları birbiri ardına kuşatmalar ile salladılar.
Ayrıca bakınız
- Selçuklu Türkleri
- Komnenos dönemi ordu
- Bizans ordusu
- Bizans İmparatorluğu'nun gerilemesi
- Arap-Bizans savaşları
- Bizans-Osmanlı savaşları
- İkinci Haçlı Seferi
- Üçüncü Haçlı Seferi
Kaynakça
- Özel
- "The Seljuk Empire". All Empires (İngilizce). 12 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2007.
- Bright, Martin (16 Mart 2003). "Iraq's 5,000 years of pride". The Guardian Unlimited (İngilizce). 17 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Sherrard 1966, s. 164.
- http://navsci.berkeley.edu/ma20/PPT/14%20Feb%2006%20Byzantine.ppt 26 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- Rickard, J. "Battle of Manzikert, 19 August 1071". 9 Ağustos 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2007.
- Markham, Paul. "The Battle of Manzikert: Military Disaster or Political Failure?". 13 Mayıs 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2007.
- "Antioch – Britannica Concise Encyclopedia". britannica.com (İngilizce). 31 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2018.
- Urban II. "Speech at Clermont 1095". Medieval Sourcebook (İngilizce). 20 Şubat 1999 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2007.
- Madden 2005, s. 35.
- Madden 2005, s. 40.
- Rickard, J. (3 April 2001), Battle of Dorylaeum 9 Şubat 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 1 July 1097.
- Madden 2005, s. 41.
- Mango 2002, ss. 185–187.
- Parker 2005, ss. 48–49.
- Chahin 2001, s. 244.
- Phillips 2014, s. 28.
- Angold 1984, s. 150.
- Madden 2005, ss. 42-43.
- Rickard, J. (2 April 2001), Antioch, Kerboga's siege of 11 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 5–28 June 1098
- Knox, Skip E. "Second Battle of Ramleh 13 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." The Crusades. Boise State University. 2 June 2007.
- Stone, Andrew. "An Online Encyclopedia of Roman Emperors 29 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." 26 Nov 2004. University of Western Australia. 2 June 2007
- Houtsma, Martin Theodoor (1911). "Seljūks". Chisholm, Hugh (Ed.). Encyclopædia Britannica. 24 (11. bas.). Cambridge University Press. s. 608–611.
- "Events After Myriokephalon." GeoCities. 2 June 2007.
- Birkenmeier 2002, s. 196.
- Treadgold 1997, s. 649.
- Stone, A. "Manuel I Comnenus" (İngilizce). 5 Ekim 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2020.
- Norwich 1999, s. 298.
- Tore Kjeilen. "Antioch, Norman Principality of - LookLex Encyclopaedia" (İngilizce). 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2020.
- "IV/2 Cilician Armenian (1071-1375 AD)" (İngilizce). 27 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2007.
- Lowe, Steven; Baker, Martin. "The Seljuqs of Rum". 22 Temmuz 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Temmuz 2007.
- Madden 2005, s. 162.
- Bazıları kalırken, çok sayıda Türk çiftçisi Kapadokya'ya yerleşti ve böylece çürüyen Thema sisteminin altını oydular
- "World Gazetteer, Greece" (İngilizce). 1 October 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 January 2007.
- Haldon 2002, s. 48.
- Haldon 2002, s. 49.
- Haldon 2002, s. 51.
- Knox, Skip (19 Haziran 2007). "Second Crusade". Crusades (İngilizce). Boise State University. 1 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2020.
- Bentley & Ziegler 2006, s. 533.
- Turnbull, Stephen. The Ottoman Empire 1326–1699. New York: Osprey, 2003. pg 17
- "" Des Cas des nobles hommes et femmes ", de " JEHAN BOCCACE ", traduction de " LAURENT DE PREMIERFAIT "". Gallica. 9 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2020.
- Grant 2005.
- "Turkey Sultanate of Rum." www.workmall.com. Jan. 1995. The Library of Congress Studies. 29 May 2007
- Bentley & Ziegler 2006, s. 465.
- Tom Brosnahan. "Seljuk Turks". 12 Mayıs 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2020.
- Genel
- Sherrard, Philip (1966). "Great Ages of Man Byzantium" (İngilizce). New York: Time-Life Books.
- Chahin, Mark (2001). The Kingdom of Armenia (İngilizce). Londra: Routledge. ISBN 0-7007-1452-9.
- Phillips, Jonathan (2014). The Crusades, 1095-1204 (İngilizce). New York: Routledge. ISBN 978-0-415-73636-7.
- Mango, Cyril (2002). The Oxford History of Byzantium (İngilizce) (1st bas.). New York: Oxford University Press. ISBN 0-19-814098-3.
- Angold, Michael (1984). The Byzantine Empire 1025–1204 (İngilizce). Longman Harlow Essex.
- Madden, Thomas F. (2005). Crusades the Illustrated History (İngilizce) (1st bas.). Ann Arbor: University of Michigan Press. ISBN 0-472-03127-9.
- Norwich, John Julius (1999). A Short History of Byzantium (İngilizce). New York: Vintage Books. ISBN 0-679-77269-3.
- Haldon, John (2002). Byzantium at War: AD 600–1453 (İngilizce). Oxford: Osprey. ISBN 1-84176-360-8.
- Treadgold, Warren (1997). A History of the Byzantine State and Society (İngilizce). Stanford, Kaliforniya: Stanford University Press. ISBN 0-8047-2630-2.
- Birkenmeier, J. W. (2002). The Development of the Komnenian Army: 1081–1180. History of warfare (İngilizce). 5. Boston: Brill. ISBN 90-04-11710-5.
- Grant, R G. (2005). Battle. A Visual Journey Through 5000 Years of Combat (İngilizce). Londra: Dorling Kindersley. ISBN 0-756-65578-1.
Konuyla ilgili yayınlar
- Bentley, Jerry H.; Ziegler, Herbert (2006). Traditions & Encounters a Global Perspective on the Past (İngilizce) (3rd bas.). Boston: McGraw–Hill. ISBN 0-07-295754-9.
- Cahen, Claude (1968). Pre-Ottoman Turkey: A General Survey of the Material and Spiritual Culture and History c.1071-1330 (İngilizce). New York: Taplinger.
- Cheynet, Jean-Claude (1998). "La résistance aux Turcs en Asie Mineure entre Mantzikert et la Première Croisade". ΕΥΨΥΧΙΑ. Mélanges offerts à Hélène Ahrweiler (Fransızca). Paris: Éditions de la Sorbonne. ss. 131-147. ISBN 9782859448301.
- Grant, R. G. (2005). Battle a Visual Journey Through 5000 Years of Combat (İngilizce). Londra: Dorling Kindersley. ISBN 1-4053-1100-2.
- Parker, Geoffrey (2005). Compact History of the World (İngilizce) (4th bas.). Londra: Collins. ISBN 0-00-721411-1.
- Vryonis, Speros (1971). The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of Islamization from the Eleventh through the Fifteenth Century (İngilizce). Berkeley: University of California.