Uzay Yarışı
Uzay Yarışı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği (SSCB) arasında 1957'den 1975'e kadar süren, resmî olmayan rekabet. Uzaya uydu ve sonda yollayarak keşfetmek, insan göndermek, Ay'a insan indirmek gibi çabalar içerir. Uzay Yarışı, Soğuk Savaş'ın bir parçasıdır.
Yarışın başlangıcı, II. Dünya Savaşı'ndan kalma roket teknolojisine, savaştan sonra ortaya çıkan uluslararası gerginliğe ve Sovyetlerin 4 Ekim 1957'de Sputnik 1 adlı ilk yapay uyduyu fırlatmasına dayanır. Uzay Yarışı, Soğuk Savaş döneminde SSCB ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki kültürel ve teknolojik rekabetin önemli bir parçası hâline geldi. İki ülkenin birbirini olası bir sıcak savaştan önce moral olarak çökertme çabalarında, uzay teknolojisi araç olarak kullanıldı.
Tarihi
Zaman çizelgesi
Askerî çalışmaların etkileri
Roketler yüzyıllardır bilimadamlarının ve amatörlerin ilgisini çekmiştir. Çinliler roketi 11. yüzyılın başlarında silah olarak kullanmışlardır. Rus bilim adamı Konstantin Tsiolkovski 1880'lerde sıvı yakıtlı roketlerin uzaya ulaşabilme ihtimali üzerinde durmuş ancak bu fikir ilk kez 1926 yılında Amerikalı bilim adamı Robert H. Goddard tarafından gerçeğe dönüştürülebilmiştir.
Almanya'nın katılımı
1920'lerin ortasında Alman bilimadamları uzun mesafeli uçuşlar yapabilecek, sıvı yakıtla çalışan roketler üzerinde çalışmalara başladılar. 1932'de Wehrmacht'ın önde gelenlerinden Reichswehr, yüksek hızda top ateşi sağlayabilen roketlere yöneldi. Wernher von Braun, yüksek hedefleri olan bir roket bilimciydi. Nazi Almanyası'nın II. Dünya Savaşı'nda kullanması için benzer roketler geliştirmeye çalıştı. Von Braun'un çalışmalarının temeli, Robert Goddard'ın araştırmasına dayalıdır.
Alman V-2 füzesi 1942'de fırlatılan ve uzaya ulaşma amacı taşıyan ilk roket oldu. 1942'de ise Almanya 300 km menzile ve 1.000 kg savaş başlığı taşıma kapasitesine sahip V-2 füzelerinin üretimine başladı. Wehrmacht II. Dünya Savaşı sırasında V-2'lerden binlercesini müttefik ülkelere fırlatmış, muazzam tahribat ve ölüme sebep olmuştur. Ancak V2'lerin üretimi esnasındaki ölümler, V2'nin sebep olduğundan daha fazladır.
II. Dünya Savaşı'nın sonlarına yaklaşılırken askerî ve bilimsel anlamda Sovyet, İngiliz ve Amerika Birleşik Devletleri güçleri, Alman roket programı Peenemünde'den teknoloji ve personel çalma konusunda yarış içindeydiler. SSCB ve İngiltere'nin de bazı başarılar elde etmesiyle birlikte, bu yarıştan en kazançlı çıkan Amerika Birleşik Devletleri oldu. Birçoğu Nazi Partisi üyesi çok sayıda Alman roket bilimcisi (von Braun da dahil) bu sırada Amerika Birleşik Devletleri'ne iltica etti.
Yapay uydular
Sputnik
4 Ekim 1957'de SSCB Sputnik 1'i başarıyla fırlatıp yörüngesine yerleştirdi ve böylece Uzay Savaşı başladı. Askeri ve ekonomik suçlamalar yüzünden Sputnik Amerika'da korkuya ve politik tartışmalara sebep oldu. Diğer yandan Sputnik'in fırlatılışı Sovyetler tarafından bilim ve mühendislik alanlarındaki gelişimin bir simgesi olarak görülmüştür.
Sovyetler Birliği'nde, Sputnik'in fırlatılışı ve sonrasındaki uzay programları halkın büyük ilgisini çekti. Ülkenin teknoloji alanında kazandığı bu başarılar, savaştan sonra yavaş yavaş yaralarını sarmakta olan halk için büyük cesaret kaynağıydı. Sputnik'in başarıyla yörüngeye oturmasını sağlayan R-7 roketini tasarlayan başmühendis Sergey Korolyov (veya Korolyev) çalışmalarını gizlilik içinde sürdürmüştür.
Sputnik'in başarısından önce Amerika Birleşik Devletleri kendi teknolojisinin her alanda üstün olduğunu varsayıyordu. ABD, Sputnik'in başarısının ardından, teknoloji alanında kaybetmiş olduğu üstünlüğü tekrar kazanmak için büyük çaba sarf etmiş, yeni von Braun'lar ve Korolyov'lar yetiştirmek umuduyla okul müfredatını yenilemiştir. Bu tepki günümüzde Sputnik krizi olarak bilinir.
Sputnik yüzünden korkan ve cesareti kırılan Amerika Birleşik Devletleri halkı sonraki projelerden âdeta büyülendi. Okul çocukları bile fırlatılışları takip etmeye başladı, roketlerin maketlerini yapmak hobi oldu. Başkan Kennedy halkı motive etmek ve kuşkuya düşen halkın uzay programlarını desteklemesini sağlamak amacıyla konuşmalar yapmaya başladı.
Sputnik'in fırlatılışından yaklaşık 4 ay sonra, Amerika Birleşik Devletleri ilk uydusu olan Explorer 1'i fırlattı. Bu arada Cape Canaveral'da fırlatılış sırasında birçok başarısızlık yaşandı.
Fırlatılan ilk uyduların çoğu bilimsel amaçlıydı. Sputnik ve Explorer 1, ülkelerinin Uluslararası Jeofizik Yılı'na (International Geophysical Year) katkı amacıyla fırlatılmıştı. Sputnik atmosferin üst tabakasının yoğunluğunun belirlenmesinde, Explorer 1 ise uçuş dataları sayesinde James Van Allen'in Van Allen Radyasyon Kemerinin keşfinde kullanıldılar.
İletişim uyduları
İlk iletişim uydusu olan Project SCORE, 18 Kasım 1958 tarihinde Başkan Eisenhower'ın yılbaşı mesajı olarak fırlatıldı. Uzay Yarışı sırasında, iletişim uydularıyla ilgili gerçekleştirilen diğer önemli projeler ise şöyleydi:
Canlılarla uçuşlar
Hayvanlı uçuşlar
Birleşik Devletlerin ele geçirdiği Alman V-2 roketleriyle fırlatılan meyve sinekleri ile 1946'da uzaya hayvan gönderen ilk bilimsel çalışma yapıldı. 1957'de SSCB'nin Sputnik 2 uçuşu ile yörüngeye gönderilen ilk canlıysa Laika adındaki köpek oldu. O tarihte geri getirecek yeterli teknolojinin henüz bulunmaması nedeniyle, uzaya ulaştıktan bir süre sonra Laika aşırı sıcaklık ve stresten öldü. 1960'ta ise Belka ve Strelka başarıyla Dünya yörüngesine ulaşıp geri dönebildiler. Amerika Afrika'dan ithal ettiği şempanzelerle uzaya insan göndermeden önce çalışmalar yaptı. Yine Sovyetler 1968 yılında Zond 5'le uzaya kaplumbağalar göndermiş, ayın etrafını dolaşan ilk canlı uçuşu gerçekleştirmiştir.
İnsanlı uçuşlar
Sovyetler Birliği, Vostok serisi uzayaraçları ile uzaya ilk insanı göndermeyi başardı. Yuri Gagarin 12 Nisan 1961'de Vostok 1 aracıyla yaptığı uçuşla Dünya yörüngesine başarıyla ulaşan ilk insan olmuştur. Bu olayın yıldönümü Rusya'da ve birçok ülkede hâlâ kutlanmaktadır.
Vostok serisi uzayaraçlarını, Sovyet uzay programının başındaki Sergey Korolyov ve ekibi tasarlamıştır. Vostok'lar önce sınama uçuşlarında uzaya gönderilen köpek ve mankenleri sağ salim dünyaya geri getirmeyi başardı. Öte yandan, ilk Sovyet uzayadamlarının eğitim programı sürdürülüyordu. Tüm hazırlıkların tamamlanması üzerine, 12 Nisan 1961'de içinde Yuri Gagarin'in bulunduğu Vostok 1 uzaya gönderildi. Vostok 1, dünya yörüngesinde 108 dakikada tam bir tur attıktan sonra Gagarin'i Sovyet topraklarına indirdi.
Şüphesiz ki insanlı Sovyet uzay programı insanlık tarihinin en önemli ve cesur girişimlerinden biriydi. Vostok projesi, uzay yarışında Sovyetler'in öncülüğünü perçinlemekle birlikte, Amerika Birleşik Devletleri için tam bir sürpriz değildi. Yakın zamanda yayımlanan tarihi CIA raporları, Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin insanlı Sovyet projesinden uzun süredir haberdar olduğunu iddia etmektedir.[1]
ABD, Sovyetlerin bu atağı karşısında kendi projesini hızlandırdı ve 25 Nisan 1961'de ilk uzayadamını Mercury-Redstone 3 aracıyla uzaya gönderdi. Ancak Vostok 1'in aksine Mercury 3 aracı yörüngeye giremedi, atmosferin dışına çıktıktan hemen sonra geri döndü. Ayrıca Mercury 3, Vostok 1'e göre daha dar ve küçük bir araçtı. Amerika Birleşik Devletleri'nin yörüngeye girebilen ilk insanlı uçuşu, ancak bir yıl sonra, John Glenn yönetimindeki Mercury 4 aracı ile gerçekleşti (20 Şubat 1962).
Sovyetler, kazandıkları bu ivme ile uzay yarışında başka ilklere de imza attı. Valentina Tereşkova 16 Haziran 1963'te Vostok 6'yla uzaya gönderilen ilk kadın oldu. SSCB'nin Voskhod 2 programında Aleksei Leonov, 18 Mart 1965'te ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi. Ancak bu görev neredeyse bir felaketle sonuçlandı. Yetersiz retroroket ateşinden dolayı Leonov'un bulunduğu kapsül hedeften 1.600 km ötede yere inebildi.
Bu başlangıcın ardından gerek Sovyetler, gerekse Amerikalılar uzaya insanlı uçuşlar yapmayı sürdürdüler. Uzay yarışının bu ilk döneminde Sovyetler üstünlüklerini sürdürdü. Bu dönemdeki bazı "ilk"ler şunlardır:
- Vostok 1 - 12 Nisan 1961. Uzayda ilk insan.
- Vostok 2 - 8 Ağustos 1961. Uzayda ilk tam gün.
- Vostok 3 - 11 Ağustos 1962 ve Vostok 4 - 12 Ağustos 1962. Uzayda ilk iki araçlı uçuş. İki uzay aracı arasında ilk telsizli iletişim.
- Vostok 5 - 14 Haziran 1963. 20. yüzyılın en uzun tek kişilik uçuşu (5 gün).
- Vostok 6 - 16 Haziran 1963. Uzayda ilk kadın. (Valentina Tereşkova)
Tamamını görmek için Uzayda İlkler Tablosuna göz atın...
Vostok serisinin ardından, Sovyetler üç insanı aynı anda uzaya gönderebilen Voskhod programına başladı. Ancak Voskhod, üç kişi için genişletilmiş bir Vostok kapsülünden başka bir şey değildi ve ciddi bir teknolojik gelişme göstermiyordu. Ayrıca son derece sıkışık şekilde kabine yerleşen üç uzayadamının güvenlikte olmadığı anlaşıldığından, Voshkod programı iki uçuştan sonra iptal edildi. Sovyetler bu başarıları gerçekleştirirken Amerika Birleşik Devletleri de boş durmadı ve uzay teknolojisini geliştirdi. Ay'a insan gönderme projesine hazırlık olarak, uzayda yörünge değiştirerek manevra yapabilen Gemini serisi araçları hazırladı ve uzaya gönderdi. Gemini araçları, Sovyet araçlarına göre daha az "ilk" gerçekleştirmiş olmakla birlikte, daha üstün teknolojiye sahipti. Zira Vostok ve Voskhod araçları uzayda manevra yapma ve kenetlenme yeteneğine sahip değillerdi. Sovyet uzayadamları, otomatik işleyen kendi araçlarının yolcusu durumunda iken, Amerikalı uzayadamları, araçlarını idare eden pilotlardı. Bu tecrübe ve teknoloji farkı, Ay'a iniş projesinde Amerika Birleşik Devletleri'ne üstünlük sağlayacaktır.
Ay'a iniş
Uzay Yarışı'nın başlangıcında Sovyetlerin sağlamış olduğu açık üstünlüğe karşı, Amerika Birleşik Devletleri bir karşılık verme arayışına girdi. 1961'de başkanlık koltuğuna oturan Kennedy, seçim kampanyası boyunca uzay çalışmalarına önem vereceğini açıkça belirtmişti. Seçimi kazandıktan kısa süre sonra Kongre'de yaptığı konuşmada Sovyetlere karşı seçtiği hedefi açıkladı:
- Bence milletimiz, bu onyıl bitmeden Ay'a bir insan indirme ve onu sağ salim Dünya'ya geri getirme hedefine kendini adamalıdır.
Ay'a insan indirme ve geri getirme hedefine ulaşmak için başlatılan projeye Apollo adı verildi. Apollo Programı, Kennedy yönetiminin hem sol hem de sağ kanattaki politikacıların eleştirilerine karşı kendini savunmasına olanak sağlıyordu. Apollo'nun avantajları şunlardı:
- Seçimde, anahtar eyaletlere ekonomik yararları vardı.
- Kennedy tarafından 1960 seçimlerinde belirtilen "füze boşluğunu" kapatıyordu.
- Teknik ve bilimsel açılardan yararları vardı.
Nasa müdürü James E. Webb ile yapılan bir sohbette, Kennedy şöyle dedi:
- Yaptığımız her şey Ay yolunda Rusları geçmek için.. Yoksa bu kadar parayı harcamamamız gerekir, çünkü ben uzayla ilgilenmiyorum. Bu bedeli karşılayacak tek şey Sovyetleri yenip, geride kaldığımız birkaç yılı sonlandırmak. Tanrı'nın da yardımıyla, onları geçtik...
Kennedy ve Johnson halkın görüşünü yönlendirerek Apollo programına 1963'te % 33 olan güveni 1965'te % 58'e çıkardılar. Johnson'ın 1963'te başkan olmasından sonra devam eden desteği, programın başarılı olmasını sağladı.
Kennedy, Sovyet ve Amerika Birleşik Devletleri astronotlarının aya inişleri ve hava durumu analizi yapan uyduların geliştirilmesi konularındaki programları birleştirmek amacıyla Sovyetlere teklif götürdü. Ancak Kruşçev, o zaman için Amerika'ya göre üstün olan Rus uzay teknolojisinin çalınması konusunda gösterdiği hassasiyet sebebiyle bu teklifi geri çevirdi ve Sovyetler kendi insanlı Ay projelerini yürüttüler.
Bunun üzerine ABD, Ay'a iniş projelerini tek başına geliştirmeye başladı. Bunun için öncelikle uzayda manevra yapabilen araçların geliştirilmesi gerekiyordu. ABD, Gemini serisi araçları uzaya gönderdi ve bu araçların manevra ve kenetlenme konusunda başarı göstermesinin ardından, Apollo Projesi'ne başlandı.
Sovyetlerin insansız uzay roketlerinin Ay'a daha önce ulaşmış olmasına rağmen, 20 Temmuz 1969'da Ay'a adım atan ilk insan Amerikalı Neil Armstrong oldu. Apollo 11 görevinin komutanı olan Armstrong bu tarihî anda yaklaşık 500 milyon kişi tarafından izlendi. 20. yüzyılın en önemli olaylarından biri kabul edilen insanoğlunun Ay'a ayak basışını Armstrong şu kelimlerle dile getirmiştir:
Bir insan için küçük, fakat insanlık için büyük bir adım.
(Neil Armstrong'un Ay'a ilk adımı sırasındaki ses kaydı (İngilizce))
Sovyetler, insanın Ay'a ayak basması hakkında çelişkili duygular yaşadılar. Sovyet Lideri Kruşçev ne başka bir güç tarafından saf dışı bırakılmak ne de böyle büyük maliyetli bir projeyi başlatmak istemişti. 1963 Ekim'inde Sovyetler, kozmonotlarının Ay'a uçuş hakkında herhangi bir hazırlık yapmadığını ancak yarıştan çekilmediğini belirtti. Sovyet yönetimi ancak 1964'te (Amerika Birleşik Devletleri yönetiminden üç yıl sonra) Ay'a iniş konusunda kesin karar alabildi.
Amerika Birleşik Devletleri'nin aksine, SSCB'de uzay çalışmalarını yöneten merkezî bir organizasyon yoktu. Sovyetler'de çeşitli tasarım büroları, çoğu kez birbiriyle rekabet içinde çalışıyordu. Sovyetlerin en büyük tasarım bürosu OKB-1'in baştasarımcısı olan Korolyov aya iniş görevlerinde kullanılmak üzere insan taşıyabilecek kapasite sağlamak için Soyuz uzayaracını ve onu Ay'a taşıyacak dev N1 roketlerini geliştirmeye başladı. Beri yandan, başka bir tasarım bürosu, Çelomey yönetimindeki OKB-52, yeni bir roket (Proton) ve uzay aracı (Zond) tasarlamaya başlamıştı.
Sovyetler'in en tecrübeli tasarımcısı Korolyov'un 1965'teki erken ölümü ve 1967'de Soyuz'un ilk fırlatılışında yaşanan başarısızlıkla Sovyetlerin Ay'a iniş programı çözülmeye başladı. Sonunda Ay'a iniş yapacak aracı tasarlayıp görev alacak uzayadamlarını seçtiler. Ancak N1 roketinin denemesinde art arda yaşanan başarısızlıklar, insanlı inişin önce ertelenmesine, sonra da iptaline sebep oldu.
Sovyetler, bu başarısızlıktan sonra Ay programlarının varlığını uzun süre inkar ettiler. Hatta Ay'a insan indirmenin çok riskli ve pahalı olduğunu, uzayadamlarının hayatını böyle gereksiz bir macera için riske atamayacaklarını ve kaynaklarını halklarının refahı için harcamayı tercih ettiklerini açıklayarak bir karşı-propaganda yaptılar. Buna göre, Sovyetler, robotlar kullanarak Apollo Programı'nın sonuçlarına daha ucuza ve uzayadamlarını riske atmadan ulaşabileceklerdi. Bu iddialar doğrultusunda, Ay'a gerçekten robotlar göndererek toprak örnekleri almayı da başardılar. Luna 16 robotu 24 Eylül 1971'de Ay'dan aldığı örneklerle dünyaya döndü. SSCB'nin Ay'a insan indirmek konusunda Amerika Birleşik Devletleri ile gerçek bir rekabete girdiği ancak 1990'lı yıllarda ortaya çıktı.
Ay'a iniş, uzay yarışının en çok rekabet yaşanan önemli kilometre taşıydı. Bu aşamada ABD, Kennedy'nin "1960'lı yıllar bitmeden Ay'a insan indirme" hedefini gerçekleştirerek Sovyetler'e karşı kesin bir zafer kazanmış oldu.
Sovyetler'in uzay yarışının bu en kritik safhasında kaybetmesinin başlıca nedenleri şunlardır:
- Sovyet yönetiminin maddi destek ve kararlılığının Amerika Birleşik Devletleri'ne göre 3 yıl daha geç ortaya çıkması.
- Amerika Birleşik Devletleri Ay projesinin merkezî bir örgütçe (NASA) yönetilmesi, buna karşılık Sovyetlerde böyle bir örgütün bulunmaması, kaynakların rakip tasarım bürolarına dağılması.
- Dâhi Sovyet tasarımcı Korolyov'un erken ölümü.
- Amerika Birleşik Devletleri'nin projeye aktardığı kaynağın görece daha yüksek olması.
- Amerikan proje yönetiminin ve kalite kontrol sistemlerinin üstünlüğü.
Uzay istasyonları
Ay yarışını kaybeden Sovyetler'in önünde uzay yarışını sürdürmek için başlıca iki seçenek bulunuyordu:
- Mars'a insan göndermek: Prestij açısından en uygun seçenek olmakla birlikte, 1970'lerin başlarında maddi ve teknolojik açıdan Ay'a insan göndermekten çok daha zor bir hedefti.
- İnsanlı uzay istasyonları: Maddi ve teknolojik açıdan büyük zorluk getirmese de, prestij açısından sonucu çok güçlü olmayacaktı.
Sovyetler daha ucuz ve mütevazı seçenek olan uzay istasyonlarını seçtiler. Bu konudaki çalışmalar 1960'ların ortasında başlamıştı. 19 Nisan 1971'de ilk insanlı uzay istasyonu olan Salyut 1'i uzaya gönderdiler. 6 Haziran 1971'de ilk mürettebat bir Soyuz kapsülü içinde istasyona ulaştı.
Sovyetler 1980'lere kadar 7 Salyut istasyonunu yörüngeye gönderiler. Bu istasyonlar görece basit, ucuz, ancak etkili ve güvenli uzay platformları olarak hizmet verdi. Salyut 7, 1991 yılına kadar yörüngede kalmayı başardı. Salyut'lara 30'dan fazla uzay uçuşu ile 70'ten fazla mürettebat gitti. Bu uçuşlarda uzayın insan organizmasına etkileri üzerine değerli bilgiler ve tecrübeler edinildi, uzayda kalma rekorları kırıldı. Bu bilgilerden daha sonraki MIR ve Uluslararası Uzay İstasyonu projelerinde yararlanıldı. Ayrıca, uzayda neredeyse sürekli olarak Sovyet vatandaşlarının bulunması da sağlanmış oldu.
Ay'a insanlı inişin ardından Amerika Birleşik Devletleri de uzay istasyonu projesiyle ilgilenmeye başladı. Böylece Sovyetler'in uzay istasyonu projesine cevap verilmiş olacaktı. Ayrıca, son uçuşları iptal edilen Apollo Projesi'nden elde kalan Satürn roketlerinden yararlanmak, böylece maliyetleri düşürmek mümkün olacaktı.
Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk (ve hâlen tek) uzay istasyonu olan Skylab, 14 Mayıs 1973'te uzaya gönderildi. İstasyona ilki 25 Mayıs 1973'te olmak üzere üç seferde toplam dokuz uzayadamı gönderildi. Skylab, "uzay laboratuvarı" anlamına gelen bir İngilizce tamlamadır. Skylab'ın çalışmaları, ismine uygun olarak bilimsel konularda yoğunlaşmıştır. İstasyonda 2.000 saatten fazla bilimsel deney çalışması yapılmıştır.
1979 yılında Avustralya kıtasında çöle düşmüştür, bazı parçaları hâlen NASA'da sergilenmektedir.
Apollo - Soyuz Test Projesi (ASTP)
Apollo - Soyuz Test Projesi'nin, rakip tarafları bir araya getirerek sembolik olarak uzay yarışını sona erdirdiği söylenir.
Ortak bir Amerikan-Sovyet uçuşu için görüşmeler 1969'da başladı. Bu uçuşta Salyut ve Skylab istasyonlarının kullanılması önerileri reddedildi. Bunun yerine, uzayda acil kurtarma operasyonları için hem Amerikan hem Sovyet uzay araçlarına uygun bir kenetlenme mekanizması geliştirildi. 1970'te projenin çalışma grubu oluşturuldu. Mayıs 1972'de konuyla ilgili Amerikan-Sovyet antlaşması imzalandı.
17 Haziran 1975'te Amerikan Apollo ve Sovyet Soyuz araçları kenetlendi. Uzayadamları bazı seremonilerden sonra birbirlerinin uzay gemilerine geçerek incelemeler ve muhtelif deneyler yaptılar.
ASTP, uzayda milletlerarası bir kurtarma çalışması yapılması için gerekli teknolojinin gelişmesini sağladı ve bir prova görevi üstlendi. Ancak uzay çalışmalarının geneli düşünüldüğünde, bir iyi niyet gösterisi olmaktan öteye gidemedi. Bu tür bir kurtarma operasyonunu gerektirecek herhangi bir durum ortaya çıkmadı.
ASTP, Apollo uzay aracının son uçuşu oldu. ABD, insanlı uçuşlara altı yıl ara verdi ve ancak 1981'de uzay mekiği ile tekrar başladı.
Sonuç
Uzay yarışının başarısı, gerçekleştirilen "ilk"lerle ölçülür. Yarışın ilk döneminde Sovyetler "ilk uzay aracı", "uzayda ilk canlı", "uzayda ilk insan" ve "uzayda ilk kadın" gibi unutulmaz ilklere imza attı.
Amerika Birleşik Devletleri yönetimi ise Sovyetler'e karşılık vermek için kararlılığını ortaya koyduğunda, ülkenin geniş kaynakları ve yönetim örgütlenmesinin gerçek potansiyeli ortaya çıkmıştır. Amerika Birleşik Devletleri sadece Ay'a ilk ayak basan ülke olmakla kalmayıp, bunu 9 yıl gibi görece kısa bir proje sonucunda başarmıştır. Uzay yarışında ilklere imza atmakta SSCB'nin gerisine düşen Amerika Birleşik Devletleri Ay'a ilk ayak basan ülke olmasının en önemli ilk olduğu propagandasını yaparak uzay yarışında öne geçtiğini savunmuştur.
Korolyov'un tasarımı olan Soyuz uzayaraçları, uzay yarışı bittikten çok sonra, 21. yüzyılda da kullanılmaya devam edilerek güvenilirliğini kanıtladı. Özellikle beş Uzay Mekiği'nden ikisinin kazalarda yok olmasının ardından Soyuz, Uluslararası Uzay İstasyonu'nun başlıca personel taşıma aracı haline geldi.
Uzay Yarışı için gerekli teknolojinin prematüre, alelacele geliştirildiğini, bu nedenle kaynakların gereksiz yere harcandığını ve personelin tehlikeye atıldığını öne sürenler vardır. Gerçekten de, mesela Ay'a iniş projesi dokuz yıl içinde değil de otuz yılda gerçekleşseydi, harcanması gereken kaynak önemli ölçüde azalabilecekti. Bu görüşe karşı, uzay yarışı sayesinde bilimsel ve teknik gelişmenin hızlandığını ve insanlığa yararlı teknolojilerin erkenden ortaya çıktığını söyleyenler de vardır.
Uzay Yarışı sırasında gerçekleşen ölümler, bu konudaki teknolojinin acele geliştirildiğini söyleyenleri haklı çıkarmaktadır. Sovyetler, ABD'yi Ay projesinde gereksiz risk almakla suçlamış olmakla birlikte, kaza ve ölümlerin her iki tarafta da olması, Sovyetlerin de yarışı kazanmak uğruna güvenliği geri plana attığını göstermektedir. Uzay Yarışı boyunca görev sırasında meydana gelen ölümlü kazalar şunlardır:
- Amerika Birleşik Devletleri / Apollo 1: 27 Ocak 1967'de uzay aracı yerdeyken çıkan yangında uzay adamları Virgil "Gus" Grissom, Edward White ve Roger Bruce Chaffee yanarak öldü.
- SSCB / Soyuz 1: 23 Nisan 1967'de dünyaya dönen uzay aracının paraşütleri açılmadı ve içinde uzay adamı Vladimir Komarov olduğu halde yere çakıldı.
- SSCB / Soyuz 11: 30 Haziran 1971'de uzay aracının havası bir hata sonucu uzaya boşaldı ve uzay adamları Vladislav Volkov, Georgi Dobrovolski ve Viktor Patsayev hayatlarını kaybetti.
Uzay Yarışı, iki mühendislik yaklaşımının yarışı da olmuştur: ABD, uzay araçlarında karmaşık ve birbirini yedekleyen sistemler oluşturmuştur. Böylece Amerika Birleşik Devletleri uzay araçları daha geniş yelpazeli görevlere uyum sağlayabilir hale gelmiştir. Nitekim Apollo 13 kazası, birbirini yedekleyen sistemlerin çokluğu sayesinde can kaybı olmadan atlatıldı. SSCB ise nispeten daha basit ve denenmiş sistemlerin tekrar kullanımına dayalı bir yaklaşım geliştirmiştir. Sistemlerin basit olması, hata olasılığını azalttığından ve maliyetleri düşürdüğünden uzay çalışmalarında tercih edilir.
Yarışın bitmesinin başlıca nedenleri şunlardır:
- Tarafların yarışı sürdürmekteki isteksizliği.
- 1973'teki petrol krizi sonrasında batı ekonomilerindeki tasarruf gereklilikleri.
- Sovyet ekonomisinin yaşadığı güçlükler nedeniyle kaynak ayırma zorluğu.
- Uzay yarışını sürdürmek için gerçekleştirilebilecek hedeflerin gitgide daha zorlaşması ve pahalılaşması.
Uzay yarışı sonrasında taraflar uzay çalışmalarına "kendi yollarında" devam ettiler. Aralarındaki prestij yarışı büyük ölçüde sona erdi. Bununla birlikte, teknolojik yarışın tam olarak sona erdiği söylenemez. Sovyetler Amerika Birleşik Devletleri'nin uzay mekiği projesinin hayati önemde olduğuna karar vermiş, bu nedenle kaynaklarını kendi mekiklerini geliştirmek için harcamıştır. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nin Yıldız Savaşları projesi de Sovyetler'de büyük endişe yaratmış ve buna karşı kendi uzay savunma sistemlerini geliştirmeye gayret etmişlerdir.
Uzayda "ilk"ler tablosu
Tarih | Açıklama | Ülke | Görev adı |
---|---|---|---|
04.10.1957 | İlk yapay uydu | SSCB | Sputnik 1 |
03.11.1957 | Uzayda ilk canlı | SSCB | Sputnik 2 |
04.01.1959 | Güneş yörüngesine oturan ilk yapay uydu | SSCB | Luna 1 |
07.08.1959 | Dünya'nın uzaydan çekilen ilk fotoğrafı | ABD | Explorer 6 |
14.09.1959 | Ay'a giden ilk uzay aracı | SSCB | Luna 2 |
07.10.1959 | Ay'ın arka yüzünün ilk fotoğrafı | SSCB | Luna 3 |
12.04.1961 | Uzayda ilk insan - Yuri Gagarin | SSCB | Vostok 1 |
11.08.1962 | Uzayda aynı anda birden fazla uzay aracı, randevu, uzayda ilk telsizli iletişim | SSCB | Vostok 3 ve 4 |
16.06.1963 | Uzayda ilk kadın - Valentina Tereşkova | SSCB | Vostok 6 |
12.10.1964 | Birden fazla mürettebatlı ilk uzay aracı | SSCB | Voskhod 1 |
18.03.1965 | İlk uzay yürüyüşü - Aleksey Leonov | SSCB | Voskhod 2 |
23.03.1965 | Uzayda yörünge değiştirebilen ilk insanlı araç | ABD | Gemini 3 |
01.03.1966 | Başka bir gezegene inen ilk sonda - Venüs | SSCB | Venera 3 |
16.03.1966 | İki uzay aracının ilk kenetlenmesi | ABD | Gemini 8 |
24.12.1968 | Ay yörüngesinde insanlı ilk uçuş | ABD | Apollo 8 |
20.07.1969 | Ay'da ilk insan - Neil Armstrong | ABD | Apollo 11 |
23.04.1971 | İlk uzay istasyonu | SSCB | Salyut 1 |
14.11.1971 | Başka bir gezegenin yörüngesine giren ilk sonda - Mars | ABD | Mariner 9 |
15.07.1975 | Milletlerarası ilk uçuş | ABD
SSCB |
Apollo - Soyuz Test Projesi |
Yakın tarih ve son gelişmeler
Hızını yitirmesine rağmen, insanoğlunun uzayı keşfetme arzusu Uzay Yarışı'nın bitiminden uzun bir süre sonra bile - bugün hâlen devam etmektedir. ABD, 12 Nisan 1981'de yani Gagarin'in uçuşunun 20.yılında tekrar kullanılabilir bir uzay aracı (Uzay Mekiği) göndererek yeni bir ilki gerçekleştirdi. 15 Kasım 1988'de ise SSCB ilk ve tek hem otomatik hem de tekrar kullanılabilir mekiği fırlattı. Bu iki ülke ve diğer ülkeler hâlen insansız uzay roketleri, teleskopları ve uydularını uzaya göndermeye devam etmişlerdir.
İkinci bir Uzay Yarışı ihtimali, 20. yüzyılın sonlarında Avrupa Uzay Ajansı'nın Ariane 4 ile ticari amaçlı roket fırlatışlarında lider konuma gelmesiyle baş gösterdi. AUA'nın uzay araştırmalarındaki çabaları Mars'a en geç 2030 yılına kadar insan göndermeyi hedefleyen Aurora programıyla doruk noktasına ulaştı ve bu doğrultuda birçok görev gerçekleştirildi. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush 2004 yılında Mars'a 2030 yılına kadar insan göndermeyi hedeflediklerini ve Mürettebat Taşıma Aracı (Crew Exploration Vehicle - CEV) adlı yeni bir uzayaracı geliştirdiklerini açıkladı. Böylece önde gelen iki uzay ajansı aynı hedefi seçmiş oluyordu. 2005 yılı itibarıyla Rusya ile takım kuran AUA, rakibi NASA'ya nazaran büyük bir avantaja sahip oldu. Amerika Birleşik Devletleri'nin CEV'ine karşılık AUA ise CEV'in benzeri bir araç olan Kliper'in ilk uçuş denemesini 2011 yılında gerçekleştireceğini açıkladı. Kliper projesi için ancak 2006 yılında fon sağlanabildi.
Kaynakça
- Encyclopedia Astronautica14 Haziran 2009 tarihinde WebCite sitesinde arşivlendi
- İngilizce Vikipedi
- Elektronik broşür Yoldaş Kozmonot
Notlar
- "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2006.