Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılma davası
Adalet ve Kalkınma Partisi kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, partinin kapatılması ve ilgili dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame Anayasa Mahkemesine 14 Mart 2008'de sunulmuş olup, Anayasa Mahkemesi iddianameyi 31 Mart 2008 günü kabul etmiştir. 16 Haziran günü Adalet ve Kalkınma Partisi esas hakkındaki savunmasını vermiştir.[2] 30 Temmuz 2008 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklamada, partinin temelli kapatılmaması, fakat hazine yardımının belirli bir oranda kesilmesi kararına varılmıştır.[3] 6 üye kapatılması, 5 üye kapatılmaması yönünde oy kullanmışken, hazine yardımının kesilmesi hakkındaki oylamada 11 üyenin 10'u kesilmesi yönünde oy kullanmıştır.[4]
Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılma davası | |
---|---|
Esas no: 2008/1 (Siyasî Parti Kapatma) | |
Mahkeme | Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi |
Davacı | Kamu adına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı[1] |
Davalı | Adalet ve Kalkınma Partisi |
İstem | Adalet ve Kalkınma Partisinin temelli kapatılması |
Uygulanan kanun |
Anayasa md. 68/4, 69/6 Siyasî Partiler Kanunu md. 101/1-b, 103/2 |
Mahkeme başkanı | Haşim Kılıç |
Başkanvekili | Osman Alifeyyaz Paksüt |
Üyeler |
AYM Üyeleri
|
Karar tarihi | 30 Temmuz 2008 |
Karar | Partinin, 2008 yılında aldığı Devlet yardımı miktarının yarısından yoksun bırakılması |
Vikikaynak'ta Adalet ve Kalkınma Partisinin Temelli Kapatılması İstemine İlişkin Savcılık İddianamesi |
İddianame
Siyasi partilerin demokratik siyasi yaşamın öğesi olarak devlet örgütü ve kamu hizmetleriyle ilişki içinde bulunmaları dolayısıyla uyacakları esasların Anayasa’da yer aldığı, çalışmalarının anayasa ve yasalara uygunluğunun kanunlarla belirlenen şekillerde denetlendiği ve kanunen partilerin eylemlerinin yoğunluğu ve sosyal gereksinim göz önüne alınarak, demokrasi düşüncesiyle bağdaşmayan eylemlerin odağı olması durumunda partinin kapatılmasını istemek Cumhuriyet Savcılığının hizmet alanında olduğunu iletmiş.
Adalet ve Kalkınma Partisi
- Bu konudaki temel ayrıntılar için Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Temelli Kapatılması İstemine İlişkin Savcılık İddianamesi maddesine bakınız.
Davalı AK Parti, 14.08.2001 tarihinde 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 8 inci maddesine göre tüzel kişilik kazanmıştır. Tüzel kişilik kazanmasından sonra 03 Kasım 2002 ve 22 Temmuz 2007 Milletvekili Genel seçimleri sonucunda Parlamento çoğunluğunu elde ederek tek başına iktidar olmuştur.
Laikliğe aykırı eylemler yüzünden kapatılma koşulları
- Bu konudaki temel ayrıntılar için hukuksal yönden irdelenmesi, siyasi partiye isnat edilebilirliği ve kapatılan siyasi partiler maddelerıne bakınız.
Laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna gelmek Anayasa'nın 69 ncu maddesinin altıncı fıkrası, yoluyla, 68. maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenmiş bulunmaktadır. İddanamede laik düzen, devlet dinlere karşı tarafsız olup, davalı partinin söylemi olan devletin tarafsızlığı dinsel özgürlüklerin sınırsızlığı anlamında olmadığı, Anayasa'da lâiklik ilkesi ile devletin akla ve bilim kurallarına göre kurumsallaşması amaçlandığı belirtilmektedir. Dinî kurallar Devlet yönetim ve prensiplerinden tamamen ayrı olduğu belirtilmektedir.
Eylemleriyle siyasi partinin kapatılmasına neden olan üyeler
- Bu konudaki temel ayrıntılar için eylemleriyle siyasi partinin kapatılmasına neden olan üyeler maddesine bakınız.
Davalı partinin, laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmesi ile ilgili olarak eylem ve beyanları bulunan T.C. Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'n laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, T.C. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, ayrıca diğer milletvekillerinin laikliğe aykırı eylem ve demeçleri olduğu ve hükûmet faaliyetlerinde laiklik ilkesine aykırı diğer eylemleri olduğu, en son olarak yerel yöneticiler ile partinin il, ilçe ve belde teşkilatı yöneticilerinin laik devlet ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu iddianame bulunmuştur.
Eylemlerin değerlendirilmesi
- Bu konudaki temel ayrıntılar için İç Hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Siyasî Parti Kapatma Davalarında Esas Aldığı Ölçütler de Nazara Alınarak Eylemlerin Değerlendirilmesi maddesine bakınız.
İddianamede altı çizilen bazı hususlar şu şekilde:[5]
Suç unsuru | Örneklem |
---|---|
T.C. Devletinin temel ilkelerini değiştirecek zemini oluşturmak niyetini ortaya koyduğu |
|
Laik sistemlerde dini simgelerin siyasi amaçla kullanılamayacağı |
|
Toplumu dindar olanlar – olmayanlar diye ikiye ayırmak |
|
Ülkenin laik hukuk yapısını aşamalı olarak yeniden biçimlendirip yönlendirmeye çalıştığı, |
|
Rejimin ve Cumhuriyet'in geleceğini tartışmaya açtığı |
|
Dava öncesi
Politik sistem üzerine
Meclis'te hükûmet olan bir partinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmak istenmesinin politik sistem üzerine kuşku doğurduğu ortaya atılmış; AK Parti'nin yüzde 47 oy çoğunluğunu elde etmiş olmasının bir sorun olduğu[6][7]; partinin kapatılmasının sisteme ne kazandıracağının düşünülmesi gerektiği[8]; seçimle gelen seçimle gitmeli görüşü savunulmuş[9][10]; laiklik sebebiyle parti kapatmanın demokrasiye bir müdahale olup halk vicdanının istediğini gerçekleştirmesi gerektiği fikri ortaya atılmıştır.[11]
AK Parti'nin yüzde 47'ye yakın oyunun anlamı ve ağırlığı bulunduğu ve demokrasilerde oy çokluğu ile yürütmeyi ele geçiren, yasaların yeniden yazılması üzerinde de ağırlığı olacağı, ama çoğulcu ve çağdaş demokrasilerde siyasi iktidarın gücünün, basit oy çoğunluğuna olmadığı iddia edilmiştir. Bir parti anayasal suç işlemişse, 47'ye yakın oyla bile olsa, Anayasa Başsavcısının görevini yerine getirmesinin lazım olduğu[12]; yargının demokrasinin bir ayağı olduğu ve hiçbir partinin yasaya uymama hakkı olmadığını belirterek, bu yüzden Anayasa sadece yönetilen değil, özellikle yönetenlerin, siyasetçilerin de uyma gereği bütün partileri bağlar denildi[13] AKP’nin 6 yılını yargılayan 170 sayfalık iddianamenin ciddi bir olgu olduğu. Parti ve suçlanan 70 kişi, bu belgeye çok ciddi cevaplar hazırlamasının asıl olduğu. İddianame tenkit edilebilir, ama iddianameyi, Mahkeme’yi ve anayasayı ciddiye almanın gerekliliği ortaya atılmıştır. Anayasa Mahkemesi üyelerinin önünde savunma yaparak, partinin temize çıkmasının önemli bir fırsat olduğu. Eğer AKP ‘Ben laikliğe karşı değilim, laiklik benim dönemimde tehlikeye girmeyecek’ diyorsa bunun fırsat olduğu Hüsamettin Cindoruk tarafından ortaya atılmıştır. Yargı süreci başladığından, sonucun saygı ile beklenmesi gerektiği ifade edilmiştir.[14]
Ekonomi üzerine
Türkiye AK Parti döneminde ekonomik alanda istikrarı sağlamıştır diyen Ertuğrul Günay, bu davanın istikrarı bozacak iddiası ortaya atmıştır.[15] Davanın açıldığı gün İMKB ulusal 100 endeksi %7,46 düşmüştür. 1,23 olan dolar-TL kuru 1,2720'ye 1,92 olan euro-TL kuru 2 liraya çıkmıştır.[16]
Anayasa üzerine
Başsavcının iddianamesinde davanın amacının ne olduğununu kapatma yaptırımı yasal bir amaca dayanmaktadır diyerek özetlemiştir. Prof. Dr. Ergun Özbudun dünyanın hiçbir yerinde böyle davalar açılmadığını savundu.[17] Onur Öymen parti kapatma girişimleri sadece uzak geçmişte kalan tarihi olaylar gibi görülemez; Almanya’da son parti kapatma girişiminin 1950’li yıllarda beri gerçekleşmediği ifadesinin eksik olduğunu ortaya atmıştır ve Almanya'dan örnekler vermiştir[18] Vural Savaş İspanya’da bulunan koşulları açıklamış ve sorunun kanunlardan çok ülkelerin özel koşullarında aranmasını öngörmüştür.[19]
Başsavcının iddianamesinde yaptırım yasayla öngörülmüştür diyerek hangi koşullarda ve kanunlara bağlı kalarak hareket ettiğini belirtmiştir. Yetkili Cumhuriyet Başsavcısının gizli amacı olduğu, sekreterinin başının örtülü olduğu ve Cumhuriyet Başsavcısı yaptığı işle değil bireysel olarak halk önünde tartışılmış dır. Bülent Arınç iddianamenin Başsavcının elinde yeterli kanıt olmadan bir iddianame hazırladığı, ve "kin ve garez ürünü"; eski bir bakan ise "Askeri darbelerdeki tankların, silahların yerini artık savcılar, hakimler almaya başladı" dedi. Sami Selçuk SPK'nin halkın iradesini hiçe saydığını iddia etti ve savcıya kızmanın bir manası olmadığını çünkü o da, hukuku kurallarına uymak zorunda olduğunu söyledi[20]. SPK yerine hukukun gereğini yapmakla yükümlü Başsavcı'ya saldırmak, hedefte yanılgıdır/sapmadır fikri ortaya atıldı. Hikmet Sami Türk SPK'da kusur arama gereği olmadığını, asıl sorunun partiler ne yaparlarsa yapsınlar istediklerini söylesinler, isterse bölünmeyi savunsunlar, isterse şeriatın geri getirilmesini savunsunlar diyebilmekten geçtiğini önermiş, zamanın ve koşulların hazır olmadığı yargısında bulunmuştur[20]. Gelişmeler sonucu hukuk fakülteleri adına yapılan açıklamada, herkesin ve özellikle siyasi parti temsilcilerinin kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda yargı organlarını yıpratacak, hakim ve savcıları baskı altına alacak yaklaşımlardan özenle kaçınmaları ve kanuni görevleri üzerine hareket eden Cumhuriyet savcıları, açtıkları davalarda kişisel olarak taraf değillerdir demişlerdir[21].
Başsavcının iddianamesinde davanın demokrasiyle olan ilişkisini kapatma yaptırımı demokratik toplum gereklerine uygun diyerek gerekçeleriyle incelemiştir. Açılan davanın siyaset kurumunu daraltma, hukuku siyasallaştırılmak, anayasa mahkemesinin böyle bir hakkı olmadığı ve siyasi partileri cezalandırma da, takdir etme de halkın egemenliğinde olduğu fikri Süleyman Soylu tarafından söylenmiştir.[22] Davanın baz aldığı Anayasa maddeleri tartışma konusu olmuştur. AKP'nin başörtüsünü savunduğu için kapatılmak istendiği buna dayanak olan Anayasanın 69. maddesinin değiştirilmesi gerekliliği Nazlı Ilıcak tarafından ortaya atıldı[23] 19 Mart 2008 tarihinde AK Partinin hukukçu kurmayları Cemil Çiçek, Sadullah Ergin, Bekir Bozdağ, Burhan Kuzu Ahmet İyimaya, davanın gidişatını değiştirmek için farklı formüller öne sürmüşlerdir. Üç önemli düzenleme üzerinde durulmuş; birincisi siyasi partilere kapatma davasını açma yönteminde de değişiklik; ikincisi kişilerin işlediği suçların sorumluluğunu siyasi partilerin üzerine yüklememeyi ve üçüncü olarak ortak sonuç bulunamazsa referandum sandığı ortaya atılmış dır. Bu bağlamda tartışmaya açılan bir kavram ise siyasi partilerin ancak terör ve şiddete destek verdiğinde kapatılabilir fikri ortaya atılmıştır.[24]
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, Başsavcı'nın kapatma davası açma yetkisini elinden alacak ve Anayasa Mahkemesi'nin TBMM'nin de üstüne çıkacak şekilde yanlış yorumlanan yetkilerinin, sınırlandırılmadığı takdirde rejimi tehlikeye atabilecek çok vahim bunalımlara davetiye çıkarma ihtimali olduğunu ve siyasi ve anayasal krize yol açabileceği fikrini belirtmiştir.[25] Anayasa değişikliklerinin teklif edilebilirlik açısından da denetlenmesi gerektiğini ileri sürenler, aksi takdirde Cumhuriyet'in ve onun temel niteliklerinin korumasız kalacağını söylemektedirler.
Amerika'da yayımlanan Newsweek dergisindeki bir yazıda bu dava "millet iradesi"ne karşı yapılan bir "yargı darbesi" (judicial coup d'etat) olarak nitelendirmiştir.[26][27]
Başsavcının iddianamesinde iddianamesinde "Odak olma" kavramını kapatma yaptırımına konu eylemler ve siyasi partiye isnat edilebilirliği başlığı altında açıklamıştır. Anayasal tartışmaları "Odak olma" tanımı üzerine yoğunlaşmıştır[20]. SPK'deki Odak olma tanımı Başsavcılığa hem Anayasa Mahkemesine geniş bir şekilde takdir hakkı verdiği iddia edilmiştir[20].
Parti davasında bireysel savunma
Zafer Üskül başta olmak üzere AK Partililer bireysel başvuru yapmak için hazırlıkları Anayasa mahkemesinin aynı dönemde görülmekte olan DTP'nin kapatılma davası için 10 Nisan 2008 tarihinde aldığı kararın emsal oluşturmasına takılmıştır. Mahkeme kapatma davasının partinin tüzel kişiliğine açıldığını bu nedenle, bireysel savunma hakkı bulunmadığını hükmümdedir.
Anayasa Mahkemesi bir önceki laiklik karşıtlığı üzerine açılan Fazilet Partisi davasında siyasi yasak getirilen dönemin milletvekili Nazlı Ilıcak'ın da bireysel savunma talebini reddetmişti. Ilıcak konuyu 2001'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşımış, AİHM, Türkiye'ye herhangi bir yaptırım kararı almamıştı.
Ergenekon üzerine
Başbakan Erdoğan davanın açılmasının Ergenekon çetesiyle ilişkilendirmiştir. Ertuğrul Günay "derin devletin" Ergenekon çetesi soruşturmasının gidebileceği yerler ve isimlerden rahatsız olarak Başsavcı'ya kapatma davası açtırdığı imasında bulunmuştur.
Davanın Ergenekon çetesiyle ilişkisinin maddesel olarak kurulmadığı ayrıca dava süresi boyunca AK Parti'nin Ergenekon çeteleşmesinin üzerine gitmesine ve yargı karşısına çıkarmasına bu davanın engel olamayacağı ortaya atılmıştır.
AB ve dış ilişkiler üzerine
Parti kapatma davaları AB parlamentosuna gelmiştir. Türkiye faaliyetlerinde "AB katılım belgesi"nde anlaşmaya varılan "kanunen geçerli ve insan hakları ve temel özgürlüklerle uyumlu"[28] olduğuna dair açıklama durumunda kalmıştır. Türkiye Dışişleri, aynı zamanda AB sorumlu bakanı T.C. Devletini imzaladığı anlaşmalara uyduğuna karşı pozisyon belirler ve karşı kurumlarla bu konu da iletişime girer. Hükûmette olan ve dış ilişkilerini yönlendiren bir partinin kapatılma süreci boyunca faaliyetleri dış ülkelerle olan ilişkileri olumsuz etkileyeceği ortaya atılmış. Dış ilişkilerden sorumlu bakanın bu durum da devlet ve partisi arasında kalma ihtimali olduğu öne sürülmüştür[29].
30 Mart 2008 Avrupa Birliği Slovenya'da yaptığı iki günlük gayri resmi dışişleri bakanları toplantısında, Türkiye-AB ilişkilerine etkisi üzerinde gelişmiştir. Açılan dava da partinin laiklik pozisyonunun hukuksal yönden irdelendiğinde Anayasada belirlenen formla bağdaşmadığı partinin öne sürdüğü kavramın "iktidara gelişinin henüz birinci yılından itibaren çerçevesi Anayasa ve Yüksek Mahkeme kararlarıyla belirlenmiş laiklik ilkesinin Anayasadaki tanımının yeterli olmadığı söylemiyle tartışmaya açarak aşındırmaya çalışılması" iddia edilmiştir[30]. AB üyesi ülkelerin bakanları da, Bakan Babacan'a dini kurallar ve devlet yönetim ile pozisyonu sorulmuş ve Babacan "Anlayışımıza göre laiklik, din ve devlet işlerinin kesin çizgilerle ayrılmasıdır. Laiklik, hiçbir dinî kuralın devlet yönetimine etkide bulunmamasıdır. AK Parti olarak çalışmalarımız bu çerçevede yapılmıştır. Son beş yılda yapılanlara bakılırsa, kadın-erkek eşitliği ile ilgili yapılan reformlar, yeni Medeni Kanun... Bütün bu adımlar, Türkiye'deki laiklik çerçevesini güçlendiren adımlardır; yıpratan adımlar değildir. diye partisini ve buna bağlı olarak Türkiye'yi savunmuştur. İddianamede temel kanıt olarak gösterilen üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasını öngören anayasa değişikliğine Ali Babacan, söz konusu düzenlemenin "özgürlükler adına" yapıldığı fikrini iletmiştir[31]. Ali Babacan'ın ileri sürdüğü pozisyonun devletin resmi görüşü olup olmadığı belirlenmemiştir. AB ülkeleri dışişleri bakanları toplantı sonrasında Batı Balkanların entegrasyonuna devam etme söz verdiler, yukarıdaki tartışmalar toplantı açıklama belgesinde bulunmamaktadır[32].
Olli Rehn davanın Türkiye Anayasası ve Hukukunda "systemic error (Sisteme bağlı hata)" olduğunu ve bunu Avrupa Parlamentosuna 2 Nisan (Çarşamba Günü) getireceğini ve Türk Anayasal düzenini Avrupa da tartışacağını belirtmiş[33]. Avrupa Parlamentosu Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili gerekçeli kararını inceleyecek ve pozisyon belirleycektir[34]. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, "Türkiye’de siyasi sürece yargı darbesi yapılıyor" argümanını ortaya atmış dır. AB parlamentosu bağımsızlığını tartışamadıkları Anayasa Mahkemesi’ne karşı söylemlerinde "systemic error" tanımı ve yargı darbesi tanımlamasını kullanması Avrupa birliğinin Türk hukukunu baskı altında tutma amacına hizmet ettiği ileri sürülmüştür[35].
ABD'deki "Musa'nın on emri" yazılarının sınıflarda asılıp asılamayacağı davası demokrasilerin, bir anlamda yargı ve siyaset sınırlarının birbirini ihlal etiği iddiası üzerine kurulu büyük davalar üzerinde olgunlaşmaktadır. Bu dava ya yargının, ya siyasetin, ya da her ikisinin sınırlarının yeniden tanımlanması ihtiyacı olduğunu göstermektedir. ABD Dışişleri Bakanlığı kapatılma davasını demokratik yapıya uymadığını ama Türk demokrasi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi (güçlü olduğunu gösterdiği) bu testi de atlatacaktır.[36]
Dava
Dava süreci
AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan dava sürecinin resmen 17 Mart 2008 gününde başladı. İddianame üyelere 18 Mart 2008 verildi. Raportör olarak Doç. Dr. Osman Can görevlendirildi. Raportör dosya ile analizini 29 Mart 2008 günü tamamladı. İddianamede herhangi bir eksiklik tespit edilmedi ve dava 31 Mart 2008 günü kabul edilip AK Parti'ye gönderildi. AK Parti yasal olarak 1 ay içinde ön savunmasını hazırlayacak. Bu savunma Anayasa Mahkemesine verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü bildirecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki görüşü AK Parti'ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, AK Parti yetkilileri de sözlü savunma yapacaklar.
Davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gerekse davalı AK Parti ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacaklar. AK Parti'nin savunma aşamalarında yasal sürenin dışında ek süre talebinde bulunması halinde Anayasa Mahkemesi bu istemleri de değerlendirecek.
Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 69. maddesine göre, temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma kararı da verebilecek.
İnceleme raporu
Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can iddianame ile ilgili inceleme raporu 29 Mart de sunmuştur. 70 sayfalık ön inceleme raporunda iddianamenin iade ve kabul şartlarının bulunduğu seçenekleri sıraladı. Tarafsız olarak hazırlanan inceleme raporları bağlayıcı doküman olarak kabul edilmiyor.
Ön inceleme raporunda Cumhuriyet Yüksek Mahkemesi'nin Kuruluş Kanunu'nu 33. maddesine mahkemenin görüş bildirebileceği ama önüne sunulan iddianamenin reddi müessesesinin bulunmadığını kaydetti. Cumhuriyet Yüksek Mahkemesi iddianameyi iade koşulu ancak iddianamede eksiklikler halinde olmakta, ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı mahkemenin işaret ettiği eksiklikleri gidererek yeniden iddianame düzenleme yetkisine sahip. Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu’nda CMK’ya değil CMUK’a atıfta bulunulduğu Anayasa mahkemesinin kararıyla ilk defa belirlenmiş olacak.
Ön inceleme raporunda davalı Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanı olarak faaliyetlerinin Cumhurbaşkanı olması nedeniyle dava iddianamesinde olup olamayacağı (Şekil yönünden iade) veya iddianamenin iadesine etkisi yönünde bir analiz bulunmadığı. Anayasanın Cumhurbaşkanıyla ilgili hükümlerinin özellikle suçla ilgili kısımlarının 'vatana ihanet'le sınırlandırılması geçmiş suçların (hükûmette iken) bu makama taşınıp taşınamayacağı sorusu öne sürülmekteydi.
İddianamenin kabulü
Anayasa Mahkemesi Başkan Haşim Kılıç ve Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt üyeler Serdar Özgüldür, Sacit Adalı, Ferruh Kaleli 31 Mart 2008 gününde toplanmış, iddianame ve raportör raporu üzerin üyeler fikirlerini 4 saat süre ile belirtmişlerdir. İddianamenin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dışında kalan bölümü oy birliği ile kabul edilmiştir.
Raportörün Gül'ün Cumhurbaşkanı olması nedeniyle şekil yönünden sorunlara kanuni yaklaşımı öne sunmadığı ve mahkeme üyeleri arasında bu konuda bireysel görüş ayrılığı oturumun ana konusunu oluşturmuştur. Gül bölümü ancak oy çokluğu (Haşim Kılıç, Serdar Özgüldür, Sacit Adalı ve Ferruh Kaleli'nin ret oylarıyla) kabul edildi. Anayasa Mahkemesinin bu kararına göre, Cumhurbaşkanları, cumhurbaşkanı seçilmeden önceki fiilleri nedeniyle yargılanabilirler. Bu konuda gerek akademik çevrelerde, gerek siyasi çevrelerdeki dava öncesi tartışmalara son verilmiştir. Yargı sonuçlarının, vatana ihanet olmadığı durumlarda, Cumhurbaşkanlarına uygulanması ise başka bir soru olarak kalmaktadır. Ceza hukukunda Cumhurbaşkanının vatana ihanet tanımı olmadığı halde Anayasa'ya böyle bir hüküm konulması davanın sonucunun Cumhurbaşkanı suçlu bulunduğunda ceza hukukunda yeni bir tanımın gelişmesine yol açacaktır.
Ön savunma
ile ilgili metin bulabilirsiniz. |
AK Parti yürütme kurulu mahkeme sürecinin nasıl yürütüleceği konusunda kanaatlerini ve savunma stratejisi 7 Nisan 2008'de belirlemiştir. Savunma sürecinde toplumda oluşan laiklikle ilgili kaygıların giderilmesi yönünde gereken düzenlemeler yapılması, bu kapsamda muhalefetle görüşmelerde ortak bir paydanın belirlenmesi AK Parti yürütme kurulunun ikincil kararını oluşturmaktadır. Erdoğan sürecin koordinasyonunu üstüne almıştır. Erdoğan'ın tayin edeceği çalışma gruplarınca mahkeme sürecinin yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
1 Mayıs 2008'de AK Parti ön savunmasını sundu.[37] 98 sayfa ve 35 Ek'ten oluşan 3 klasörlük ön savunmada Adalet ve Kalkınma Partisi adına yöneltilen suçlamalara karşı şu başlıklar altında cevap verildi:
Esas savunma
Adalet ve Kalkınma Partisi kendisine tanınan sürenin tamamını kullanmadan dava hakkındaki esas savunmasını 17 Haziran 2008'de Anayasa Mahkemesine verdi.[38]
Sonuç
30 Temmuz 2008 tarihinde saat 18.00'de başlayan basın toplantısında Başkan Haşim Kılıç, AK Parti'nin kapatılmamasına, ancak laiklik karşıtı eylemlere odak olmaktan, hazine yardımının yarısının kesilmesine karar verildiğini açıkladı.[3][4]
Temelli Kapatılma İsteminin Oylanması:
- Kabul(6): Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Şevket Apalak, Zehra Ayla Perktaş, Mehmet Erten, Necmi Özler.
- Red (5): Haşim Kılıç, Sacit Adalı, Serruh Kaleli, Ahmet Akyalçın, Serdar Özgüldür
- Nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için istem reddedildi.
Hazine Yardımının Kesilmesi Hakkında Oylama:
- Kabul(10): Osman Alifeyyaz Paksüt, Sacit Adalı, Fulya Kantarcıoğlu, Ahmet Akyalçın, Mehmet Erten, Necmi Özler, Serdar Özgüldür,Şevket Apalak, Serruh Kaleli, Zehra Ayla Perktaş
- Red (1): Haşim Kılıç
- Partinin hazine yardımının 1/2 oranında kesilmesi kararına varıldı.
Kronoloji
- 14 Mart 2008 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği iddiasıyla AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.Başsavcı Yalçınkaya, akşam saatlerinde iddianameyi Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gönderdi.[39]
- 17 Mart 2008 AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan dava sürecinin resmen başlama tarihi.
- 18 Mart 2008 İddianame mahkeme üyelerine verildi. Raportör olarak Doç. Dr. Osman Can görevlendirildi.
- 29 Mart 2008 Raportör dosya ile analizini tamamladı.
- 31 Mart 2008 iddianamede herhangi bir eksiklik tespit edilmedi ve dava kabul edilip AK Parti'ye gönderildi.
- 7 Nisan 2008 AK Parti Yürütme Kurulu mahkeme sürecinin nasıl yürütüleceği konusunda kanaatlerini ve savunma stratejisi belirledi.
- 1 Mayıs 2008 'de AK Parti ön savunmasını sundu.[37]
- 16 Haziran 2008 AK Parti esas savunmasını Anayasa Mahkemesine sundu.[38]
- 1 Temmuz 2008 Abdurrahman Yalçınkaya,Anayasa Mahkemesi'nde sözlü açıklamada bulundu. Sözlü açıklamasında iddianamedeki görüşlerini tekrarlayan Yalçınkaya, AK Parti’nin kapatılmasını ve aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan’ın da olduğu 71 kişiye siyasi yasak getirilmesini istedi.[40]
- 3 Temmuz 2008 Ak Parti Anayasa Mahkemesi'nde sözlü savunmasını yaptı.[41]
- 16 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can raporunu mahkemeye sundu.[42]
- 22 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davayı 28 Temmuz Pazartesi günü esastan görüşmeye başlayacağını açıkladı.[42]
- 28 Temmuz 2008 Bugün görüşülmeye başlanacak dava ile ilgili ilginç bir dış gelişme:İzmir’den Ali Sezer’in yaptığı "AK Parti kapatılmasın" başvurusunu işleme koyan AİHM davaya öncelikli olarak bakacak. Sezer’in avukatı, Başkan Kılıç, Başkanvekili Paksüt, üyeler Kaleli ve Özgüldür için reddi hakim talebinde bulunacak.[43]
- 28 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi heyeti, Avukat Mustafa Kemal Turan'ın 4 asıl üye hakkındaki reddi hakim talebini reddetti.[44]
- 30 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi yaptığı açıklamada Adalet ve Kalkınma Partisi'nin temelli kapatılması isteminin kabul edilmediğini; ancak laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne verilecek hazine yardımında yarı yarıya kesintiye gidileceğini açıkladı.[3][4]
- 31 Temmuz 2008 Yorumlar
1 Yekta Güngör Özden (Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı)
“ |
Aslında Anayasa’nın 69. maddesinde yapılan son değişiklikle bu kapatma yerine getirilen bir yaptırımdır. Bunu da kapatma anlamında değerlendirmek gerekir. Başkanın ihtar demesi de buradan kaynaklanıyor. Partilere ihtar farklı bir konudur. Başkan oradan yararlanarak kendi içindekileri yavaşlıklarını burada bu ihtar sözüyle gidermeye çalışıyor. Kaldı ki Hazine yardımından yoksun kılınca oda kapatma yerine olduğundan buna neden olan eylemler söylemler içinde siyasetten yasaklanma kararını verilmesi gerekirdi. Bundan da kaçındıkları ortaya çıkıyor. Artık karar yayımlandığında gerekçeleri daha iyi yapacağız. |
„ |
2 Ahmet Türk (DTP Eş Başkanlarından)
“ |
Burada bir genel değerlendirme yapmak lazım. Önemli bir karar olarak değerlendiriyoruz. Türkiye ve demokrasi için çok önemli. Karar ötesinde Sayın Başkan'ın yaptığı açıklamalar çok önemli. Anayasa Mahkemesi'nin hiçbir üyesi kapatılmasını istemez. Ortak bir diyalog ve ortak aklı ortaya koyarak bu yönde adımlar atılmalıdır. Parti kapatılmasına karşıyız. |
„ |
Dipnotlar
- İddianame
- Kılıç: "AKP kapatılmıyor". CNNTÜRK. URL erişim tarihi: 30 Temmuz 2008.
- Flaş! AK Parti kapatılmadı. Haber7. URL erişim tarihi: 30 Temmuz 2008.
- Ntvmsnbc.com
- "Anayasa'da değişiklik yapılsın". haberturk.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "Bu denli büyük çoğunluğu olan partinin kapatılması tahribat yaratır." dedi
- "DTP'den AK Parti'ye destek". samanyoluhaber.
DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş: Halkın %47'sinden oy almış ve iktidara gelmiş bir partinin kapatılmak istenmesinin demokrasinin talihsiz olaylarına geçtiğini söylemiştir.
- "Ne kazandırmak istendiğinin düşünülmesi".
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Meclis'te halkın çoğunluğunun oyunu alarak gelmiş bir partinin kapatılmak istenmesinin ne kazandırmak istendiğinin düşünülmesi gerektiğini söylemiştir
- "Sarıgül Seçimle gelen seçimle gitmeli". haber7.
Şişli Belediye Başkanı ve Eski CHP Üyesi Mustafa Sarıgül: Seçimle gelen seçimle gitmeli. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin karşısına güçlü bir kadro çıkmalı ve sandıkta mücadele etmeli. diye düşüncelerini bitirdi
- "Prof Sancar Gül'ün konumunu etkilemez". ntvmsnbc.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar: Halkın % 47'sinden oy almış bir partinin bile kapatılma ile karşı karşıya kalması demokrasinin olgunlaşmasına engel olmaktadır. Demokrasi ile bağdaşmıyor. Şu ana kadar 24 parti kapatılmış. Bu çok kötü sıkıntılar çıkarıyor. dedi
- "Erkan Mumcu - Bu demokrasiye müdahaledir". haberaktuel.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu: Nereden bakılırsa bakılsın bu demokrasiye müdahaledir. Bırakın halk vicdanının istediğini gerçekleştirsin. Bırakın demokrasi artık işlesin. dedi
- "CHP, Başsavcı ile aynı fikirde". Samanyoluhaber.
Siyasi partilerin kapatılmasını CHP olarak doğru bulmuyoruz. Ancak bir parti suç işlemişse Başsavcı olarak görevini yerine getirmesi lazım. Adalet ve Kakınma Partisi'nin böyle bir duruma düşmesi büyük talihsizliktir. dedi
- "Zeki Sezer, "Demokraside sorunlar siyaset ve demokrasi içerisinde çözülmeli ancak yargı da demokrasinin bir ayağıdır". DSP.
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer: "Demokraside sorunlar siyaset ve demokrasi içerisinde çözülmeli; ancak yargı da demokrasinin bir ayağıdır." dedi. Yüzde 47 oy da alsa, 341 milletvekili de çıkarsa hiçbir partinin yasaya uymama hakkı olmadığını belirterek "Yasaya, Anayasa'ya sadece yönetilen değil, özellikle yönetenlerin, siyasetçilerin de uyma gereği, zorunluluğu vardır. Çoğunluk, demokrasilerde yasalara aykırı davranma hakkına sahip değildir." diye ekledi.
- "MHP'li Paçacı: Sonucu saygıyla bekleyelim]". Samanyoluhaber.
MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı: MHP yargı süreci başladığından, sonucu saygı ile bekleyecektir. dedi
- "Günay: Türkiye'ye karşı çok büyük saygısızlık". haberaktuel.
Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay: Türkiye AK Parti döneminde ekonomik alanda istikrarı sağlamıştır. Göstergelerin hepsi bu yöndedir. Hukukçu kişilerin bunu imzalayacaklarını düşünmüyordum. Türkiye demokrasisi bu tuzağı aşmayı başaracaktır.
- http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=665895%5Bölü/kırık+bağlantı%5D
- "Anayasa hukukçusundan davaya tepki". samanyoluhaber.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun: Dünyanın hiçbir yerinde böyle davalar açılmaz. dedi
- Taha Akyol (20 Mart 2008). "CHP'den mektup var". milliyet. Erişim tarihi: 21 Mart 2008.
Örneğin 2001 yılında Alman Millî Partisi’nin (NPD) kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nde bir dava açılmış ve başta eski Alman Başbakanı Schröder olmak üzere birçok politikacı bu partinin kapatılmasını desteklemişlerdir. Alman Anayasa Mahkemesi 2003 yılında kapatma önerisini reddetmiş, buna gerekçe olarak Alman makamlarının partinin üst kademelerine bazı ajanlar sızdırmış olmasını ve parti adına yapılan açıklamaların bir bölümünün bu ajanlar tarafından yapılmış olmasını göstermiştir. 2005 yılında aynı partinin kapatılması gündeme gelmiş ve Alman Hıristiyan Demokrat Partisi’nin Genel Sekreteri de bu girişimi desteklemiştir.
- "Dış güçler, AKP'yi de, DTP'yi de kapattırmayacak". milliyet. 20 Mart 2008. Erişim tarihi: 21 Mart 2008.
Vural Savaş Onursal Yargıtay C. Başsavcısı: İspanya’dan misal vermek istiyorum. Orada da ETA ayrılıkçı bir terör örgütü. ETA’nın siyasi kolu önce Herri Batusuna partisi adıyla kuruldu, katıldı ve yasaklandı. Euskal Herriorak adıyla sahneye çıktı. Kapatıldı. Sozialista Abertzaleak adıyla tekrar örgütlendi. Kapatıldı. Ezker Abertzaleak adıyla örgütlendi tekrar kapatıldı. Aukera Guztiak adıyla denendi. Kapatıldı. Son olarak 2001 yılında Batasuba adıyla örgütlendi. O da 2003’te yine yargı kararıyla kapatıldı ve tüm yöneticilerine siyaset yasağı getirildi. Sebep: “Terör örgütünü açıkça kınamamak ve teröristi ‘terörist’ diye nitelememek.”
- Mesut Hasan Benli (19 Mart 2008). "Uzmanlar: Partiler Yasası değişmeden çözüm olmaz". radikal.
- Zaman haber birimi (20 Mart 2008). "26 Hukuk Fakültesi dekanı 'taraf' oldu". Zaman.
- "DP'den AK Parti'ye kapatma davasına tepki". ntvmsnbc.
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu: Bu açılan davayı siyaset kurumunu daraltma olarak görüyoruz. Başsavcının iddia ettiği gerekçe ile parti kapatılmasına karşıyız. Siyasi partileri cezalandırma da, takdir etme de halkın egemenliğinde olmalıdır. Hukuk siyasallaştırılmak istenmektedir. dedi
- "Dava kararına tepki yağdı". yeni safak.
Gazeteci yazar Nazlı Ilıcak; Acilen 69. madde değiştirilmeli. Adalet ve Kalkınma Partisi başörtüsünü savunduğu için kapatılmak isteniyor. Bu kararın hiçbir dayanağı yok. Anayasa Mahkemesi'nde nitelikli çoğunluğun sağlanacağını hiç sanmıyorum.
- "Yazıcıoğlu Demokratik değil". samanyoluhaber.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu: Siyasi partilerin beyanlarına göre kapatılması Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmamıştır. Bu uygulama demokratik değildir. Ancak terör ve şiddete destek verdiğinde bu uygulama yapılabilir. dedi
- Ankara, Zaman (19 Mart 2008). "MHP lideri Devlet Bahçeli: Partileri ancak millet kapatır". zaman.
AK Parti'nin 'Yargıtay Başsavcısı'nın kapatma davası açma yetkisini elinden alacak ve Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini sınırlandırılacak bir anayasa değişikliği hazırladığı' yönündeki iddialara değinen Bahçeli, şöyle devam etti: "Bu zorlamalara başvurulması, ateşin üzerine benzinle gitmek olacak ve daha ağır bir siyasi ve anayasal krize yol açacaktır. Herkes bunun bilinci içinde olmalı ve rejimi tehlikeye atabilecek çok vahim bunalımlara davetiye çıkarma gafletine düşmemelidir.
- http://www.newsweek.com/id/130643
- http://www.newsweek.com/id/130633?tid=relatedcl
- Söz konusu madde:
Hiçbir ayırıma tabi tutulmaksızın ve dil, ırk, renk, cinsiyet, politik düşünce, felsefi inanç veya dinlerine bakılmaksızın tüm bireylerin bütün insan hakları ve temel özgürlüklerden tam olarak yararlanmalarının güvence altına alınması. Düşünce, vicdan ve din özgürlüklerinden yararlanma koşullarının daha da geliştirilmesi. –AB katılım belgesi - Özdemir İNCE (31 Mart 2008). "Demek öyle Olli Rehn Efendi". hurriyet.
- Sonuç kısmı birinci iddia
- Ankara, Zaman (31 Mart 2008). "AK Parti kapatılırsa müzakereler askıya alınır". zaman.
- BRDO PRI KRANJU (30 Mart 2008). "Slovenya'daki AB zirvesinde Batı Balkanların umutları güçlendirildi". Southeast European Times.
- Hurriyet staff (31 Mart 2008). "Turkey's Constitutional Court decides to hear AKP closure lawsuit". Hurriyet English.
European Enlargement Commissioner Olli Rehn voiced renewed concern on Monday after court's decision. Rehn said he would report to the European Commission on the case on Wednesday, saying it showed a "systemic error" in the Turkey's constitutional framework.
- Zeynel Lüle (31 Mart 2008). "Kararı not ettirdi". Hurriyet.
- Oktay EKŞİ (31 Mart 2008). "Batı usulü edepsizlik". Hurriyet.
- "Zeki Sezer, "Demokraside sorunlar siyaset ve demokrasi içerisinde çözülmeli ancak yargı da demokrasinin bir ayağıdır". dsp.org.
Demokrasilerde seçmenler sözlerini söylerler. Seçmende 22 Temmuz seçimlerinde sözlerini söylemiştir. Türk demokrasisi geçen sene güçlü olduğunu gösterdi ve bu testi de atlatacaktır.
- http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=175949&Categoryid=1%5Bölü/kırık+bağlantı%5D
- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9192162.asp?gid=229&sz=95382
- "Arşivlenmiş kopya". 7 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2008.
- http://www.aksam.com.tr/?tarih=02.07.2008#
- http://www.bbc.co.uk/turkish/pressreview/story/2008/07/080704_pressreview.shtml
- http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/108497/akpye-kapatma-davasi-28-temmuzda-gorusuluyor
- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9528693.asp?gid=229&sz=81960
- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9532066.asp?gid=229&sz=99963
- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9550175.asp?gid=229&sz=44307