Ürdün'de turizm
Turizm, Ürdün ekonomisinin en önemli sektörlerinden biridir. Zira gayrısarfî yurt içi hasılanın %13ünü teşkil etmektedir. 2014 yılında farklı ülkelerden Ürdün’ü ziyaret eden turist sayısının 5.3 milyon olduğu göz önünde bulundurulursa yıllık gelirin 4.3 milyar dolar olduğu söylenebilir.[1]
Ürdün’ün, Orta Doğu’da turistlerin ilgisini çeken en önemli turistik bölgelerden biri olması, onun dinî ve tarihî önemine binaendir. Ürdün, yıl boyunca dünyanın dört bir yanından turistlerin ilgisini çeken başka özelliklere de sahiptir. Özellikle tedavi amaçlı seyahat bunların başında gelir. Ürdün, tedavi amaçlı turizm açısından dünya genelinde 5.sırada gelir. Ülke, farklı coğrafî rölyeflere sahiptir. Ürdün’ün Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasındabir köprü olması, tarihini büyük ölçüde etkilemiştir.
Tarihî yerleri gibi ilgi çeken çeşitli turistik mekânlarının olması, Ürdün’e ayrıcalık katmaktadır. Ürdün’de turizm sektörü, dinî, kültürel, eğlence ve macera alanları ile çeşitlilik arz etmektedir. Ülkede sınıflandırılmış ve sınıflandırılmamış 300’den fazla otel vardır. Bunların arasında 100 otel 3 yıldızlı ve üstüdür. Otel odalarının sayısı 23 bine ulaşmaktadır. 5 yıldızlı oteller, yıldız ve kalite açısından çeşitlilik (göstermektedir). Ülkenin Oteller Derneği’ne göre 2010 yılına kadar otel sektörüne yapılan yatırım, 3.4 milyar dinara ulaşmıştır.[2]
Yüzölçümünün küçük olmasına rağmen Ürdün’ün iklim farklılığı da turizm sektörüne çeşitlilik (katmaktadır). Ülkenin iklimi, Akdeniz ve çöl iklimi karışımından ibarettir. Genellikle yazları kuru ve sıcak, kışları ise nemli ve yumuşaktır.[3][4][5] Ürdün Turizm Bakanlığı, devlet sektörleri ve özel sektörlerle ortaklaşarak her yıl 12 Mayıs’ta “Turizm Günü” kutlamaktadır.[6][7]
Tarihi
Batının Ürdün’e olan ilgisi 19. yüzyılın başında Ürdün’ün, özellikle de Ürdün nehrinin, Lut Gölünün (Ölüdeniz), Petra, Ceraş ve Medeba (Madaba) şehirlerinin keşfi ile balşamıştır. 1848 yılında Ürdün nehri ve Lut Gölü bölgesine, subay William Francis Lynch başkanlığındaki Amerika heyeti tarafından iktisadî, ilmî ve dinî amaçlı bir ziyaret gerçekleştirilmiştir. Bu ziyaret Ürdün Vadisine Batı tarafından yapılan ilk başarılı heyet olması yönüyle büyük önem arz etmektedir. Zira William Lynch bölgenin, maden ve su potansiyelini araştırma açısından bölgeye büyük ilgi göstermiş ve bir buçuk asırdan fazla bir zaman öncesi Filistin’de ve Ürdün’de Yahudi yerleşiminin başlatılmasına vesile olmuştur.[8][9][10]
Lynch başkanlığındaki bu heyet, Ürdün Vadisine gelen ilk batılı heyet olmayıp, 1835 yılında İrlandalı Christopher Costigan tarafından Ürdün Vadisine bir ziyaret gerşekleştirilmiştir. Fakat Costigan Lut Gölü bölgesine geldiktensonra ölmüştür. Lynch’in bölgeyegelmesinden kısa bir süre önce, tam olarak 1847 yılında İngiltere Kraliyet Donanması’ndan Thomas Moyneux, Lut Gölünü keşfetmek için bölgeye ziyaret gerçekleştirmiş ancak görevini yerine getirdikten sonra iki hafta sonra ölmüştür. Öyle görünüyor ki, Lynch kendisinden öncekilerin uğradıkları tehlike ve sıkıntıların farkındaydı. Bundan dolayı 4 Nisan 1848 tarihinde Lynch, Filistin’in kuzey sahilindeki Akka şehrine inmiş, ama yerli halk bu Amerikalı heyeti kuşatınca Lynch ve arkadaşları, Akdeniz sahili boyunca 25 millik mesafeyi Celil üzerinden 5 günde geçmiştir.[11]
Lynch’in Taberiye gölünden başlayup Ürdün nehri üzerinden devam eden yolculuğu 3 ay sürmüştür. 1848 yılının Nisan ayında Lynch Lut Gölüne vardıktan sonra, bölgenin toprak yapısı ve genel görünüşü hem kendisini hem de onun geleceğe yönelik ilgisini olumsuz yönde etkilemiş; ancak Lut Gölünden çıkan ve taşları örten tuzun ve bölgenin bitkisel yapısının gelecekte faydalı olabileceğini de sorgulamasına yol açmıştır. Nitekim Ürdün vadisini kuşatan alanın, özellikle de doğu tarafında iklimin sert ve kuru olduğunu fark etmiştir. Lynch üç haftalık Lut Gölü yolculuğu esnasında denizin sahillerinin bazı haritalarını çizmiş, denizi kuşatan yüksek bölgeleri keşfetmiştir.[12]
Petra şehri ise, 1812 yılında İsviçreli müsteşrık Johann Lodwig Burchhardt tarafından keşfedilene kadar Osmanlı dönemi boyunca Ürdün’ün Batılılar tarafından keşfedilmemiş en önemli tarihî bölgelerinden biridir.[13][14] Arapça eğitimi alan, Suriye’de İslam’ı öğrenen Johan Lodwig, İslamî kıyafete bürünerek Petra’ya gelir ve kendisini Hint bir Müslüman olarak tanıtır. Hedefinin Harun peygambere kurban sunmak olduğunu öğrenen yerli halk, onun “Gül Şehrine” (Petra’ya) girmesine izin verirler. 1823’de basılmış olan “Suriye’de ve Kutsal Bölgelerde Geziler” adlı kitabı Petra şehrinin resimlerini ihtiva etmektedir.[15]
Batı toplumu, Petra şehrinin varlığından,özellikle Johan William Burgon’un şehri “eski zamandaki eski gül şehri” olarak tanımladığı dinî hikâyeri sayesinde haberdar olmuştur. Fakat kendisi birçok akranları gibi Petra şehrini hiçbir zaman ziyaret etmemiştir. Batı toplumunun, zaten İskoçyalı David Roberts’in 1839 yılında Musa Vadisi ve Petra bölgesi ziyareti esnasında yaptığı 20’den fazla taşbasması (litografi) tabloların sayesinde Petra’dan haberleri vardı. Petra’ya dünya çapında şöhret kazandıran bu resimlerin birçoğu basılmış ve 1839 yılında “Mısır, Suriye ve Filistin” adlı kitabında yayımlanmıştır. Ayrıca o zamanlardaki Avrupa’nın Petra’yı keşfine ışık tutan 19. yüzyıla ait birçok tablo ve resimler bulunmaktadır. Petra ile ilgili meşhur eserlerin başında yaklaşık 840 yılına ait ressam Schranz’ın Petra manzaralı sulu boya tablosu; yaklaşık 1830 yılına ait seyyah Labodi’nin resminden esinlenerek yapılan Petra’nın ilk İngilizce el yazma haritası ve 1830 yılına ait verit (resim türü) resimler gelmektedir.[16] 1868 yılında Petra, Faiyum ve Sina’ya gitmek üzere Fransalı ressamlardan oluşan bir ekip kurulmuş fakat şiddetli yağmur, onların yolculuklarını tamamlayamamalarına ve dolayısıyla hayal kırıklığa uğramalarına sebep olmuştur. Belçikalı ressam Tenten (Tintin) Petra resimlerini içeren bir kitap yazmış. Fakat resimleri çekilen yerler Ürdün’e ait olmayıp “Khemed 74” adlı hayalî bir devlete aittir.[17]
Ceraş ise peşpeşe olan depremler, savaşlar ve fitneler sebebi ile büyük yıkıma uğrayıp harabeye dönmüştür. Ceraş’ın bugünkü hale gelmesi, orada yeniden hayatın canlanması 1806 yılında Almanyalı turist tarafından keşfedilmesiyle başlar. 19. yüzyılda Medeba’nın (Madaba)ise önemli tarihî bölgelerinde önemli kiliseler inşa eilmiştir. Tarihî Medeba Mozaik Haritası üzerinde inşa edilen Saint George Kilisesi; Moab’daki eserler üzerine inşa edilen Johana El-Ma’medan’ın başının kesildiği mezar ve kilise, bunların başlıcalarındandır. Bu kilise dinî ayinlerin yapıldığı bölgenin en eski kilisesi olup, inşa edildiği günden bugüne dek kesintisiz olarak turistler tarafından ziyaret edilmektedir.[18][19][20]
Ürdün Kültürü
Ürdün’ü ziyaret edenler Levant’ta (Biladü’ş-Şam) egemen olan Arap âdetlerine şahit olur. Cömertlik, misafirperverlik, insanlara karşı güzel muamele ile ilgili örf-adetler açısından Ürdün ile diğer Arap ülkeleri arasında büyük bir fark bulunmamaktadır. Ancak Ürdün’ü diğer ülkelerden ayıran özellik, kendisine komşu olan Filistin, Suriye, Irak, Hicaz ve Mısır gibi ülkelerin adetlerini iç içe bulundurup uyum içinde yaşatmasıdır.[21]
Ürdün’ün ikram ile ilgili örf-adetlerinin başında, aile ve arkadaş ziyaretlerinde takdim edilen çay, Türk kahvesi, Arap (sade) kahvesi ve meyve suyu ikramı gelir. İçecek ikramlarının yanında tatlı ikramı olarak özellikle Nablusi künefesi gelir ki, bu künefe Ürdünlüler tarafından en meşhur tatlı çeşidi olarak kabul edilip özel günlerde ikram edilir. Nablusi künefesi ve diğer tatlılarıyla meşhur birçok tatlıcı dükkanları bulunmaktadır.[21] Ürdün, eski el oyma sanatı ile meşhur bir ülke sayılmaktadır. Bunun yanı sıra nesilden nesle geçen el dokuması halılar, seramik yapımı çanak çömlek sanatı, hasır sepetler, nakış, renkli kumlarla süslenen şişe sanatı, gümüş tel örgü ve ülkenin İslamî Arap medeniyeri ruhunu yansıtan kültürel mirasını temsil eden diğer el sanatları da mevcuttur.[22]
Ürdün’e Giriş
Ürdün’ü ziyaret eden kişi vizeyi Elçilik, Konsolosluk ve diğer anlaşmalı birimler gibi birden fazla yerde elde edebilir.Ayrıca vize, Amman Queen Alia Uluslararası Havaalanı'nda veya Akabe Körfezindeki deniz hudut kapılarında veyahut da Irak sınırındaki Karame hudut kapısı, Suriye sınırındaki Jaber ve Ramtha hudut kapıları, Suudi Arabistan sınırındaki Omari, Müdeverre ve Dürre hudut kapıları, ülkeyi Batı Şeria ile bağlayan Kral Hüseyin köprüsü, İsrail hududuyla bağlayan Vadi Araba veŞeyh Hüseyin köprüleri gibi Filistin sınırı boyunca uzanan hudut kapılarında temin edilebilir. Vize, iki haftalık bir süre için verilir ve ülkenin genelindeki bütün polis merkezlerinde yenilenebilir. Ürdün’e girişte ziyaretçiden herhangi bir aşı istenmemektedir.Filistin, Mısır, Lübnan, Türkiye ve Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği, kısaca Körfez İşbirliği Konseyi vatandaşları vizeden muaf iken, bazı istisnalarla çoğu Avrupa, Asya ve Okyanusya ülkeleri ve Amerika vatandaşları Ürdün'e girişte anında vize alabilmektedirler.[23] Ancak, İran gibi bazı vize kısıtlaması siyaseti uygulanan ülkelerin vatandaşları, çok sayıda sahabe türbeleri ve İslamî mezarlıkların bulunduğu Ürdün’ü ziyareti esnasında, özellikle bu ziyaret dinî amaçlı bir ziyaret ise, siyasi veya güvenlik açısından bazı engellerle karşılaşabilmektedirler.[24][25]
Ürdün’de yolcu ve yük nakli açısından önemli sınır kapılarından sayılan birkaç havaalanı mevcuttur: bunlardan Queen Alia Uluslararası Havaalanı ve Amman Civil (Marka) Havaalanı başkentte; King Hussein Uluslararası Havaalanı ise Ürdün’ün en güneyindeki Akabe’de yer almaktadır.[26] Başkent Amman’daki Queen Alia Uluslararası Havaalanı, Ürdün’ün hava hudut kapısı, Ürdün’ün resmî havayolu şirketi olan Royal Jordanian’ınana merkezi sayılmaktadır.Charter seferleri de dahil olmak üzere 44’ten fazla Uluslararası havayolu şirketi, 11 havayolu kargo şirketi ve 3 özel havayolu şirketi tarafından kullanılmaktadır.[27][28] Queen Alia Uluslararası Havaalanı, 2014 ve 2015 yıllarında Uluslararası Havalimanları Konseyitarafından, havalimanı hizmet kalitesiyle ilgili yapılan anket neticesinde, hizmet kalitesi ve müşteri memnuniyeti açısından dünyanın en iyi havalimanları arasında yer alarak Ortadoğu'nun en iyi havaalanı olarak seçilmiştir.[29]
Akabe limanı, Ürdün Haşimi Krallığı’nın tek deniz limanıdır.Ürdün’ün güneyinde yer alan Akabe şehrinin doğusundaki Akabe Körfezinin kıyısında yer alan liman, Akabedeki Limanlar Şirketi tarafından işletilmektedir. Komşu Irak, Mısır ve Filistin topraklarına yapılan tranzit taşımacılığına ilâveten yolcu taşımacılığının ve Ürdün’ün ithalat ve ihracat işemlerinin gerçekleştirildiği liman, ülke ekonomisinin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Akabe limanı, son elli yıl içinde Kızıldeniz bölgesinin ana limanlarından biri haline gelebilmek için büyük bir gelişme göstermiştir.[30] [31] [32] [33]
Soldaki Resimli Tablo Sağdaki Tablo Konular Ürdün Tarihi Nebâtî Krallığı*Haşimoğulları (Hâşimîler)*Hilafet*Osmanlı Devleti* Levant (Biladü’ş-Şam)*Bereketli Hilal (Münbit Hilal)*Arap Ayaklanması*Sykes-Picot Anlaşması*Birleşik Krallık (Britanya) Mandası*Mavera-i Ürdün (Transürdün veya Şark’ül Ürdün Emirliği)*Suriye Arap Krallığı*Arap-İsrail Savaşları*1948 savaşı*1967 savaşı*1973 Arap-İsrail savaşı*İsrail-Ürdün Barış Antlaşması *Filistin Kurtuluş Örgütü* Kara Eylül Olayları* 2011 Ürdün Protestoları
Siyaseti Anayasa *Kral* Başbakan* Hükûmet* Meclis (Parlamento)* Partiler* Seçimler* İcra Kurulu (Yönetim)* Ürdün Merkez Bankası* Dış İlişkileri* İnsan Hakları
İktisadı Uluslararası Sınıflandırma* Küreselleşme* Tarım (Ziraat) *Savunma Sanayii* Seyahat* Petra* Petrol Şeyilleri* Ürdün Atom Enerjisi Kurumu* Su temini ve sıhhî tesisat
Silahlı Kuvvetleri Kara kuvvetleri* Hava Kuvvetleri * Deniz Kuvvetleri* Özel kuvvetler* Ürdün Silahlı Kuvvetler Birliği * İstihbarat teşkilâtı * Kraliyet Koruması * Kral 2. Abdullah Gelişim ve Tasarım Merkezi * Ürdün askerî rütbeleri * Ürdün Ordusu
Ürdün’de Güvenlik ve İstikrar
Ürdün, ülkenin ekonomik büyümesini sağlayan sağlam temellere dayanarak son on yıllarda bölgesel siyasi kargaşalarla başetmeyi ve istikrarını korumayı, tüm komşu ülkelerle kurduğu iyi ilişkiler sayesinde başarmıştır. Dolayısıyla geçmiş yıllarda yatırımcılar ve iş adamları için yerel bir merkez haline gelmiştir. Yatırımcılar, açtıkları 10.000’den fazla şirketleriyle ve çok uluslu şirketlere yönelik 50’den fazla projeleriyle Ürdün’e olan güvenini göstermişlerdir. Yatırımcılar, ülke ekonomisinin gelişiminde katkıda bulunmuş ve bu gelişim, kentsel, sanayi ve turistik sektörlerde etkilerini göstermiştir. [38] [39] Ürdün’ün tüm acil durumlara hızlı müdahale edebilen, istikrar ve güveni korumada etkili olan çok iyi eğitimli, gelişmiş bir ordusu ve polis teşkilatı vardır. Ürdün, etkin bir güvenlik hizmeti açısından dünyada 14 üncü, bölgede ise ilk sırada gelerek 2007-2008 yıllarındaki Küresel Rekâbet Raporuna göre dünyada ve Orta-Doğuda en güvenli ülkelerden sayılmaktadır. Ayrıca Ürdün, organize suçlarla mücadele boyunca dünya çapında 9 uncu, Orta-Doğu ülkeleri arasında ise ilk sıradadır. Bu istatistikler, Ürdün’ün, dünyanın en güvenli ülkelerinden biri olduğunu ispatlamaktadır. [40] Bölgesel çatışmaların ortasında yer alması sebebiyle Ürdün, en önemli olaylardan sayılan Kara Eylül olayları esnasında kaçırılmış Avrupa uçaklarının Ürdün’e ündirilmesi için zorlanması ve 2005 yılında 70 kişinin hayatını kaybettiği El-Kaide mensuplarının kendilerini patlatması neticesi Amman’daki üç otelde meydana gelen bombalı saldırılar gibi birçok talihsiz terör olaylarına tanık olmasına rağmen güvenli bir ülkedir. Ülkede Büyük Elçilikler zaman zaman, kendi vatandaşlarına Ürdün’den geçişlerinde veya Ürdün’e girişlerinde güvenlik önlemleri almaları için uyarıda bulunmaktadır.
Ürdün'de ulaşım
Ürdün, altyapısını geliştirerek şirketlerin ve kişilerin işlerinin verimli ve özgür bir şekilde yapılmasını sağlayabilmektedir.Ürdün, Kuzey'i Güney'e; Doğuyu Batıya bağlayan karayollarına sahiptir. Aynı zamanda komşu ülkelere uzunluğu 7891 km'den fazla olan üst düzey nitelikteki yollarla bağlanmaktadır. Ürdün'ün kuzeyini güneyine bağlayan 15 numaralı, 65 numaralı olmak üzere iki ana karayolu vardır ve yol boyunca yaklaşık dört şeritli olarak devam eder. Doğuya doğru uzanarak , Irak (Ruveyşit) ve Suudi Arabistan (El-Omari) sınırlarına ulaşan bir ana karayolu daha var. Demiryollarının toplam uzunluğu 507 kilometreye ulaşır.
Öte yandan, Turizm Ulaşım Hizmeti turistlere Madaba ve Akabe’yi, Amman Büyükşehir Belediye binası, Roma Amfitiyatrosu, Roma çeşme kompleksi Nymphaeum, Ammonlular dönemine ait Amman Kalesi gibi Amman’da turistik yerleri gezme fırsatı verir. Aynı zamanda turist, geleneksel mahalleleri, baharat kokulu halk pazarları ve doksanlı yılların başına ait kahvehaneleri ve binalarıyla meşhur Eski şehir Merkezini (Vasat’ül-Beled) gezebilir. Otobüsle tarihî binaların ve benzersiz kafelerin bulunduğu Rainbow caddesi gezilebilir. Madaba ve Akabe'de gezilecek en önemli yerlere uğrayan otobüsler de vardır.
Ürdün Turizm Bakanlığı, 2016 yılında yaklaşık 2000 yıl öncesine ait keşif yolunu yaptırıp ona "Derb al Ürdün Yolu" ismini vermiştir. Kuzeydeki Umm Qais'ten başlayıp yaklaşık 52 köy ve kasaba üzerinden geçen ve güneydeki Akabe körfezinde biterek ülkenin en kuzeyini en güneyine bağlayan bu yolun uzunluğu yaklaşık 650 km civarındadır. Bu yol yürülerek tam 40 günde aşılır.
Sağlık turizmi
Ürdün, sağlık (medikal) turizminde son on yılda dünya genelinde beşinci sırada, Arap dünyasında birinci sırada yer almaktadır. Hastaları Ürdün’e çeken faktör ise tedavi ücretlerinin Avrupa ülkelerindekinden daha düşük olmasıdır. Ürdün yılda tedavi amaçlı gelen 300.000 ziyaretçi ve yarım milyon refakatçi karşılamaktadır. Sağlık turizminin yıllık geliri bir milyar dolardan fazladır. Hastanelerin sayısı 103 olup, bunlarda 13 bin yatak bulunmaktadır. Yapılan yatırım 3 milyar dolar civarındadır. Amman’da devlet ve özel olmak üzere birçok hastane bulunmaktadır. Bu hastanelere Tunus, Cezayir, Fas, Yemen, Irak ve Basra Körfezi ülkelerinden tedavi amaçlı hastalar gelmektedir.
Ürdün, sağlık turizm alanında kalp ameliyatı gibi tedavideki uzmanlığı ile öne çıkmaktadır. Aynı zamanda akciğer, böbrek ve göz gibi birçok ameliyatlar da yapılmaktadır. Ürdün, 20. yüzyılın başlarında Şark’ül- Ürdün Emirliği kurulduğunda birçok devlet hastanesi inşa etmekle tıbbî alanda bir kalkınma göstermiştir. Bu devlet hastanelerinin ilki, geçtiğimiz yüzyılın (20. yüzyıl) yirmili yıllarında inşa edilmiştir. Sonraki yıllarda da Ürdün, tıbbî alt yapısını geliştirmeye devam etmiştir. İlk Arap şehir hastanesi kabul edilen Amman’daki El- Hüseyin Şehir Hastanesinin inşası 1973 yılında tamamlanmıştır. Ayrıca da devlet sektörleri ve özel sektörler, 90'lı yıllarda kalite ve sayı bakımından (nitelik ve nicelik) sağlık hizmeti alanlarında önemli gelişmeler kaydetmiştir. 1990'lı yıllarda özel sektör, özel hastane sayısında önemli artışlar gösterip, bu hastaneler Dünya Sağlık Örgütü onayını almıştır. Tüm bu başarıların en önemlisi de, kanser hastalarını tedavi eden El- Hüseyin Kanser Merkezidir. Kanser hastalarını tedavi eden ilk merkez olup 1997 yılında inşası tamamlanmıştır. Amerika Birleşik Devletlerinden gelen kanser hastaları El-Hüseyin Kanser Merkezine ayrı bir güven duymaktadırlar. Sağlık turizmi Ürdün ekonomisine ayrı bir ek gelir sağlamaktadır. Tedavi amaçlı gelen hastalara eşlik eden yakınlarının lokanta, ulaşım araçları, dayalı döşeli daireleri, otelleri kullanmaları ülke ekonomisine ek gelir sağlamaktadır. Nitekim sağlık turizmi yıllık geliri bir milyar 200 milyon Amerika dolarını bulmaktadır. Hastalara sunulan tedavi hizmetlerinin başında; kalp hastalıkları tedavisi, kemik ve damar ameliyatları, iç hastalıkları, göz hastalıkları, karaciğer ve böbrek nakli, eklem tedavileri, kısırlık tedavisi ve tüp bebek gibi tedaviler gelmektedir. Ürdün fiziksel ve ruhsal tedavilerin bir arada yapıldığı ülkelerden biridir. Zira tuz oranı yüksek olan kaplıcaları, volkanik çamuru, hafif iklimi ve nefes kesen doğası ile fizik tedavinin ihtiyaç duyduğu herşeye sahiptir. Tedavi olmak isteyenleri cezbeden Ürdün’ün en önemli sağlık tesisleri şunlardır:
SAĞLIK TESİSLERİ
Ürdün’ün çeşitli bölgerinde birçok şelale ve kaplıcalar bulunmaktadır.
En önemlileri: Ma’in Kaplıcaları, Ürdün’ün ortasında Madaba şehrinde bulunan Lut (Ölüdeniz) gölündeki kaplıcalar, Ürdün’ün güneyindeki EL-Tafile (Tafilah) şehrinde bulunan Afra ve El- Berbita kaplıcaları, Ürdün’ün kuzeyinde bulunan İrbit şehrinin Eş-Şuna Eş-Şimaliye kaplıcası ve Ürdün El-Hamma pınarlarıdır.
Lut gölü (Ölüdeniz) dünya genelinde en önemli sağlık turizm bölgelerinden sayılmaktadır. Sağlık turizmi konusunda bölgede Lut gölünü rekabet derecesine çıkaran birçok doğal özelliklere sahiptir. Zira benzeri nadir bulunan nemsiz iklimi ve kükürtlü su pınarları ile de öne çıkmaktadır. Kükürtlü su pınarları Avrupa’da hızla çoğalarak sayısı 25 milyon hastaya ulaşan cilt hastalıklarına ve daha birçok hastalığa iyi gelmektedir. Ayrıca romatoid hastalığına da iyi gelmektedir. Lut gölü sağlık turizm dışında eğlence ve ekoturizm gibi ziyaretçileri (turistleri) cezbeden önemli faktölere de sahiptir [64]. Lut gölünün 2011 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından birçok cilt hastalıklarını tedavi etmede uluslararası bir merkez seçilmesi, bölgenin sağlık turizmindeki önemine işaret eder. Lut gölü sahilindeki birçok otel gelenleri hiçbir kimyevi ilaç kullanmadan tamamen doğal ilaçlarla tedavi etmektedir. Araştırmalar Lut gölünün bu özellikleri sayesinde Ürdün’e en çok turizm geliri sağlayabilen bir bölge olduğunu ispatlamaktadır. Zira bölge halkının cilt hastalıklarına yakalanma oranı % 1-3 arasında değişiklik göstermektedir [64]. Lut gölü laboratuvarlarında, Lut gölü çamurundan birçok kozmatik ürün üretilmekte ve bu ürünler Ürdün’ün farklı bölgelerinde satışa sunulmaktadır. Aynı zamanda internet aracılığı ile bu ürünlerin satışı dünyanın her yerine yapılmaktadır [65]. Ziyaretçilerin ülkelerine döndükten sonra bile Lut gölünün tedavilerinden sürekli olarak fayda sağlayabilmeleri için bu ürünlerin satışı yapılmaktadır.
Ma’in kaplıcaları ise Amman’ın güneyinden 25 km uzaktalıkta ve deniz seviyesinden 120 metre alçakta olan Medeba (Madaba) şehrinde bulunmakta ve Ortadoğu’nun en büyük sağlık turizm kompleksi sayılmaktadır [66]. Ma’in kaplıcaları kas, sırt, artrit (eklem), kemik ağrıları, kan dolaşımı ve cilt hastalıklarını tedavi eden klinikleri ve doğal ürünleri ile meşhurdur. Ma’in kaplıcaları deniz seviyesinden 150 metre alçakta olan Sehik Vadisi eteklerinde bulunmaktadır. Sıcak havanın etkisiyle rengi koyulaşan yüksek dağlarla çevrilidir. Sıcak sular kayaları delerek şelaler ve pınarlar oluşturmaktadır. Turistler, Ma’in kaplıcalarına şelalerin bulunduğu farklı birçok yollardan ulaşırlar. 1987 yılında bölgede kalite açısından farklılık arzeden birçok otel kurulmuştur. Bu sağlık tesisi, tedavi ve dinlenme amaçlı, kronik ve çaresiz birçok hastalıklara şifa kaynağı olan mineral sularda banyo yapmak, Lut gölünün çamurundan faydalanmak ve daha birçok özelliklerinden istifade amaçlı tercih edilen bir sağlık tesisidir. Sağlık tesisi; yüzme havuzu, sauna odaları, doğal göleti ve şelaleriyle bir turistik köy niteliğindedir. Ma’in şelaleleri dağın en tepesinden kayaları delerek, Lut gölü yönüne doğru, Mucib Vadisini geçip Ma’in dağlarını takip ederek sıcak suları ile meşhur olan El- Zara yolu üzerinden otellerin bulunduğu Ma’in kaplıcalarına ulaşır[67-68].
Afra kaplıcaları Ürdün’ün güneyindeki El-Tafile şehrinin kuzeyinden 26 km uzaklıktadır. Burada 15'ten fazla sıcak su kaynağı ve pınar bulunmaktadır. Sıcaklık derecesi 45-48° arasında olan bu şelaleler şifalı mineral açısından zengin su göletinde toplanır[69]. Afra kaplıcaları Ürdün genelinde en önemli yurt içi sağlık turizm bölgelerinden sayılmaktadır. Zira buraya tedavi ve eğlence amaçlı turistler gelmektedir. Bu tesis, sağlık turizm amaçlı tıbbî kliniklere ve turizm hizmet merkezine sahiptir. Bu kliniklerde romatizma, kan eksikliği (demir eksikliği), damar sertliği ve kısırlık tedavisi gibi daha birçok hastalık itina ile tedavi edilmektedir. Ayrıca bölgede turistlerin rahatını sağlayarak ihtiyaçlarını karşılayan hizmet merkezi de vardır. Ürdün kaplıcaları arasında Afra kaplıcası, akışı en kuvvetli olan kaplıcadır. Bundan dolayı kronik ve çaresiz birçok hastalıkları tedavi etme üzerinde yapılan araştırmalar ve deneyler, bu bölgeye ayrı bir önem kazandırmaktadır. Tarihî çalışmalar bölgenin uzun yıllardan beri tedavi amaçlı kullanıldığına işaret etmektedir. Roma zamanında halkın üst düzey devlet yetkilileri bölgeyi tedavi amaçlı kullanmışlardır. Bölge, tarihî ve dinî açıdan büyük bir öneme sahiptir. Zira bölgede Arap yarımadasının dışında Şam bölgesinde ilk şehit kabul edilen Ferva bin Amr El-Cezzami’nin makamı bulunmaktadır. Bölgede Bizanslılara ait 3 mağaradan oluşan bir kilise de bulunmaktadır [70].
El –Berbita kaplıcaları ise, Ürdün’ün güneyinde bulunan El – Tafile şehrinin kuzeyindeki Afra vadisine varmadan El – Hasa vadisinin güneyinde bulunmaktadır. Suyu orta derece sıcaklıkta olup 49 dereceye ulaşmaktadır. Suyun klorür, hidrojen sülfür gibi birçok tuz ve minarelleri içermesi, onun tedavi etme özelliğini artırmaktadır. Suları Tebeşir (Kretase) döneminin en son dönemine ait olan karbon kum kayalarından çıkmaktadır. Bu tabakanın üstünde çakıl taşlardan oluşan yeni birikintiler şeklinde bir tabaka vardir [70].
Eş-Şuna Eş-Şimaliye ve El-Hamma pınarları ise İrbit şehrinde bulunmaktadır. Ürdün El- Hamma pınarı Amman'ın yaklaşık 100 km kuzeyinde, Golan tepelerinin en güneyindeki Yermük nehri üzerinde yer almaktadır. Deniz seviyesinden 156 metre alçakta olan pınar, Ürdün’ün sağlık turizminin en önemli bölgelerindendir. Yerin altından çıkan sıcak suları ile meşhurdur. İçerdiği mineral tuzları ve doğal maddeleri sayesinde dünyada nadir bulunan sulardan sayılmaktadır. Burada kadınlara ve erkeklere ayrı özel sağlık birimleri, şemsiyeler, kabinler, çocuk yüzme havuzu, kadınlara ait kapalı yüzme havuzu ve erkek yüzme havuzundan oluşan tedavi ve turistik hizmetleri gören bir tesis bulunmaktadır. El-Hamma Roma döneminde Ümm Kays (Umm Qais) bölgesine ait olup "Emata" ismiyle bilinmekteydi. Eş-Şuna Eş-Şimaliye ise, İrbit şehrinde sahabe Muaz bin Cebel kabrinin yakınlarında kuzey Gor El-Ürdün bölgesinde bulunmaktadır. Eş-Şuna Eş-Şimaliye sağlık tesisi, Ürdün’ün kuzeyinde sağlık turizmi alanında en önemli tesislerden sayılmaktadır. Bu sağlık tesisindeki sular, kan dolaşımı yetersizliği, cilt enfeksiyonları, romatizma ve kemik hastalıkları gibi birçok hastalığı tedavi eden tuz ve mineral maddeleri içermektedir. Bu sağlık tesisinde turistik oteller, banyo havuzları ve pansiyonlar bulunmaktadır [75].
Pictures
1 – Lut gölünde yüzen bir turist
2- Lut gölü ürünleri
3- Medeba (Madaba) şehrindeki Ma’in kaplıcaları
4- İrbit şehrinde Yermük nehri üzerindeki Ürdün El- Hamma pınarları
5- İrbir şehrindeki kükürtlü Eş- Şuna Eş-Şimaliye kaplıcaları
Pictures:
1. Haritanın resmi
2. Salt’ta Dünya Mirası Listesine aday olarak gösterilen tarihî mekânlardan biri olan eski bir bölge
3. Dünya Mirası Listesine aday olarak gösterilenÜm el-Cimal (Umm el-Jimal) kentinin kalıntıları
4. Dünya Mirası Listesine aday olarak gösterilen El-Mucib Vadisi
5. Dünya Mirası Listesine aday olarak gösterilen Ceraş şehri
Gezilecek Tarihî Yerler
Ürdün, turistlerin gezip görebilecekleri bu topraklar üzerinde kurulup daha sonra helâk olanve arkalarında kendilerine tanıklık eden izler bırakan nice krallıklar ve devletlerin; çökmüş medeniyetlerin birer şahidi birçok tarihî mekânları; bu medeniyeterin çöküşüne delil olan kaleler, hisarlar, saraylar, tarihî mekânlar ve eserleri ihtiva eden büyük bir müze niteliğindedir.
Ürdün’ün hem Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarını birbirlerine bağlayan coğrafi konumu ve asırlardan beri burasının insanlar için istikrarlı bir bölge olmasını sağlayan ılıman (ılımlı) iklimi, kuzeyi ve güneyi; batıyı ve doğuyu birbirlerine bağlayan ulaşım yolları ve ticarî kervanlar yolu üzerinde olması, onun tarihî açıdan önemli bir rol oynamasını sağlamıştır. Bu tarihî eserlerin arasında en önemlisi olan Petra’yı Ceraş, Lût Gölü (Ölüdeniz), Al-Maghtas, Amman, Üm Kays (Umm Qais/Qays ), Medeba (Madaba), El-Kerak ve Aclun izlemektedir [76].
Dünya Mirası Listesindeki Yerler
Ürdün’de 1985 yılından itibaren UNESCO’nun “Dünya Mirası Listesi”nde yer alan 5 kültürel ve tarihîyer vardır: Petra, Amra Sarayı, Üm Rasas (Umm ar-Rasas), Ram Vadisi ve Al-Maghtas.
Ayrıca Ürdün’de “Dünya Mirası Listesi”nde yer almaya aday olan 16 tarihî mekân vardır. Ceraş, Salt, Üm Kays (Umm Qais/Qays), Pella, Üm el-Cimal (Umm el-Jimal) bölgelerindeki tarihî eserler, Montreal Kalesi, Mşatta Sarayı, Dana Doğa Koruma ve Millî Parkı, El-Mucib Vadisi, Azraq (Azrak) Doğa Koruma ve Millî Parkı, bu bölgelerdendir. Adaylıkları, UNESCO’ya göre resmî Dünya Mirası listesine girmede ilk adım olup “Dünya Miras Komitesi”nin onayı ile listede yer alacaktır.[77]
Kaynakça
- "4.8 مليون سائح زاروا الأردن خلال عام 2015 | طقس العرب". 20 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- "شواطئ المحجبات ظاهرة جديدة في الاردن | الحقيقة". 3 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- Şablon:مرجع ويب
- Şablon:مرجع ويب
- Şablon:مرجع ويب
- "إطلاق الموقع الإلكتروني "وجه الأردن" بمناسبة يوم السياحة الأردني | جريدة الغد". 9 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- "يوم السياحة الأدرنية | موقع وزارة السياحة والآثار الأردنية". 17 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- "لنش والبعثة الاستكشافية الأمريكية إلى نهر الأردن والبحر الميت عام 1848 | إبراهيم فاعور الشرعة". 6 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- Rook:The 150th Anniversary of the United States,pp.11,13; William Lynch, pp.2-3
- Manifest Destiny,p.2;Andrew.C.A. Jamplor :Sailors in the Holy land. The 1848 American Expedition to the Dead Sea and the search for Sodom and Gomorrah ,Naval Institute press-Annapolis, Mary Land, 2005, p3
- Rook: The 150th Anniversary of the United States pp.16-17;William Lynch, p.3; Autry: Lynch’s, p.103; Jamplor: Sailors in the Holy land, PP.23, 26
- Lynch (1849): Narrative of the United States,pp.321,328; Rook:The 150th Anniversary of the United States, p.18; Jamplor: Sailors in the Holy land, P.145
- "القدس العربي". 12 Mart 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- "تحقيق مجلة ديرشبيغل الألمانية: "البتراء" مدينة مفقودة في الرمال … الكشف عن أسرار البتراء | القوة الثالثة". 4 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- "البتراء | مركز التراث العالمي". 8 Şubat 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- Christian Augé et Jean-Marie Dentzer, Pétra, la cité des caravanes, page 23.
- Christian Augé et Jean-Marie Dentzer, Pétra, la cité des caravanes, page 21.
- "رعية اللاتين في مادبا تحيي مهرجان المعمدان الثاني | البطريركية اللاتينية في القدس". 13 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- "Madaba Tourism Development & Heritage Preservation Association". 3 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- "Shrine of the Beheading of St John the Baptist | soldierofchrist.net". 8 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2017.
- Şablon:مرجع ويب
- "الدخول إلى الأردن | هيئة تنشيط السياحة". 27 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- "الأردن: رفضنا نصف مليون سائح إيراني | الجزيرة نت". 4 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- "الجنسيات المقيدة وغير المقيدة لدخول الأردن | جمعية وكلاء السفر والسياحة الأردنية" (PDF). 17 Haziran 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- "المطارات في الأردن | هيئة تنشيط السياحة". 18 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- "المبنى الجديد لمطار الملكة علياء الدولي | أردني". 8 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2020.
- "Air Cargo in Queen Alia International Airport | Freight Tender". 12 Şubat 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- "مطار الملكة علياء الدولي الأول في تصنيفات جودة الخدمات والأفضل تقدماً في الشرق الأوسط". 22 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- "موسسة الموانئ في العقبة". 16 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- "العراق يدرس اعتماد ميناء العقبة لنقل مستورداته من الحبوب". 14 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- مستثمرون فلسطينيون يطلعون على واقع العقبة الاستثماري واللوجستي | جريدة الدستور
- "شركة الجسر العربي للملاحة". 16 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2017.
- "منتجع عشتار | فندق كمبينسكي عشتار البحر الميت الأردن". 4 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2017.