I. İsmail
I. İsmail veya Şah İsmail tam unvanıyla Ebu'l-Muzaffer Bahadır el-Hüseynî[3] (Farsça: شاه اسماعیل; d. 17 Temmuz 1487, Erdebil - 24 Mayıs 1524 Erdebil), Safevî Tarikatı'nın lideri, Safevi Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdarı.[4]
I. İsmail شاه ایسماعیل خاتایلی Şah İsmayıl Səfəvi | |||||
---|---|---|---|---|---|
Şah İsmail Hatayi'nin 17. yüzyılda bilinmeyen Floransalı bir ressam tarafından yapılmış portresi. | |||||
Safevi Şahı | |||||
Hüküm süresi | 1501-1524 | ||||
Sonra gelen | I. Tahmasb | ||||
Eş(leri) |
Taçlı Begüm Bihrûze Hanım[1] | ||||
Çocukları |
Rüstem Mirza I. Tahmasp Sam Mirza Elkas Mirza Behram Mirza Perihan Hanım Mehin Banu Sultanem Şah Zeynep Ferengis Haneş | ||||
| |||||
Hanedan | Safevî Hanedanı | ||||
Babası | Şeyh Haydar | ||||
Annesi | Alemşah Halime Begüm | ||||
Doğum |
17 Temmuz 1487 Erdebil, İran | ||||
Ölüm |
24 Mayıs 1524 (36 yaşında) Tebriz, İran | ||||
Defin | Şah İsmail Türbesi, Erdebil | ||||
Dini | Kızılbaş, Şii İslam[2] |
İsmail'in egemenlik dönemi, İran tarihinin en önemli dönemlerinden biridir. İran, İsmail'in 1501 yılında birleşik bir ülke haline getirmeden önce, sekiz buçuk yüzyıl önce Araplar tarafından fethedilmesinden bu yana, yerel İran yönetimi altında birleşik bir ülke olarak var olmamıştı. Ancak bir dizi Arap halifesi, Türk padişahlar ve Moğol hanları tarafından idare ediliyordu. Tüm bu dönemin ortasında birçok İran hanedanı iktidara gelse de, İran'ın büyük bir bölümü sadece Büveyhîler döneminde İranî bir yönetime kavuştu.[5]
İsmail tarafından kurulan hanedan, iki asırdan fazla bir süre boyunca hüküm sürdü, en büyük İran imparatorluklarından biri olarak ve zirvesindeyken, günümüzdeki İran, Azerbaycan Cumhuriyeti, Ermenistan ve Gürcistan'ın çoğunu, Kuzey Kafkasya, Irak, Kuveyt ve Afganistan'ın yanı sıra günümüzdeki Türkiye, Pakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Suriye'nin bazı kısımlarını yöneten zamanının en güçlü imparatorluklarından biriydi.[6][7][8][9] Ayrıca, İran kültürünün Büyük İran'ın geniş bölgelerinde yeniden gelişmesini sağladı.[10] Safevi İmparatorluğu'nun ortaya koyduğu miras, İran'ın Doğu ile Batı arasında ekonomik bir kale olarak yeniden canlanması, verimli bir devlet ve bürokrasinin kurulması aynı zamanda mimari yenilikler ve güzel sanatların himaye edilmesiydi.
İlk eylemlerinden biri, Şii İslam'ın İsnâaşeriyye mezhebini yeni kurulan devletinin resmi dini olduğunu ilan etmesi oldu ve bu durum, İran'ın sonraki tarihi için büyük sonuçlar doğurdu. Dahası, bu sert dönüşüm ona büyüyen Safevi devletini güçlü Sünni komşularından batıda Osmanlı İmparatorluğu ve doğuda Şeybanîler'den ayrılma konusunda siyasi bir fayda da sağladı.
Kızılbaşlar ile beraber Aras Nehri'ni geçip Şirvanşahları yenmiş daha sonra ise İran'da Şiilik mezhebini egemen kılıp, bölgede yaşayanları tek çatı altında birleştirerek Safevi Devleti'ni kurmuştur. Kurduğu devlette Azerbaycan Türkçesi saray ve ordu dili olarak, Farsça ise bürokrasi dili olarak kullanılmıştır.[11][12] Nüfuz ve iktisadi gerekçelerle dönemin Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim ile hem siyasi hem askeri olmak üzere mücadele etmiştir. Çaldıran Muharebesi'nde Osmanlı kuvvetleri karşısında büyük bir yenilgi yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim'in Anadolu coğrafyasında Alevilere karşı yaptığı katliamların benzerini İran ve Irak coğrafyasında; başta Akkoyunlu ailesine olmak üzere, Sünnilere ve Sünni olarak kalmaya devam etmek isteyenlere karşı yapmıştır.
Hayatı
İlk yılları
İsmail, 17 Temmuz 1487 tarihinde Erdebil şehrinde Türk kökenli Safevî Tarikatı'na mensup bir şeyh ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi.[13] İsmail'in babası Şeyh Haydar, dedesi ise Şeyh Cüneyd'dir. İsmail'in annesi Alemşah Halime Begüm Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'nın kızıdır. Şeyh Haydar, Kafkasya’ya düzenlediği seferinde öldürülmüş babası Şeyh Cüneyd'in öcünü almak için 1488'de Şirvanşahlar Devleti'e saldırır. Şirvan hükümdarı Ferruh Yasar yenilgiye uğrayarak Gülistan kalesine çekilir. Yedi ay muhasarada kaldıktan sonra Şirvan hükümdarı damadı olan Akkoyunlu sultanı Yakub Bey’den yardım istedi. Şeyh Haydar da, Alemşah Halime Begüm ile evlendiğinden, Yakup’un kardeşinin kocası idi, fakat Haydar’ın daha da güçlenmesini istemeyen Akkoyunlu hükümdarı Ferruh Yasar'a bir kuvvet gönderdi. Akkoyunlu ve Şirvanşah ordularıyla Taberistan yakınlarında yapılan savaşta Şeyh Haydar öldürüldü.[14]
Babası Şeyh Haydar öldürüldükten sonra, İsmail dayısı Sultan Yakup tarafından annesi Âlem şah Begüm ve kardeşleri Sultan Ali ve İbrahim ile birlikte Şiraz Valisi Mensur Pürnak Bey’in yanına gönderildi. İsmail o sırada bir yaşındaydı. Sultan Yakup'un ömrünün sonuna kadar onlar Fars'ta İstahr kalesinde hapsedildiler. Sultan Yakup 1490'da eşi tarafından öldürüldü.[15]
Akkoyunlu dönemi
Akkoyunlu tahtına geçen Rüstem Bey, kardeşi Baysungur ile yaşanan saltanat mücadelesinde Haydar'ın oğullarından yararlanmak için İsmail ve kardeşlerini hapisten çıkarıp serbest bıraktı. Neredeyse 4,5 sene (1489-1493)[16] hapiste kalmış İsmail, kardeşleri ve annesi ile Tebriz'e geldiklerinde Rüstem tarafından çok saygılı bir şekilde karşılandılar. Fakat savaş sırasında İsmail'in büyük kardeşi Sultan Ali'nin ve Kızılbaşlar'ın cesurca çarpıştıklarını görünce korkuya kapılır, kendisini ve neslini ortaya çıkacak tehlikelerden korumak için Şeyh Cüneyd neslini ortadan kaldırmaya karar verir.[17] Önce Erdebil'e gitmelerine izin verilmiş kardeşlerin orada güçlenmesinden endişe eden Rüstem Bey onları tekrar Tebriz'e getirdi. Burada müritlerinin birinden Rüstem'in onu öldüreceğini duyan Sultan Ali, kardeşleri ile birlikte Erdebil'e yola çıktı, onların gitmesini öğrenen Rüstem Bey, arkalarından ordu yolladı, Erdebil yakınlarında Şam Esbi çevresindeki çatışmada Sultan Ali öldürüldü. Ölümünden önce Şeyh Sultan Ali, İsmail'i varisi ilan eder. Kızılbaşlar, İsmail'in arandığını öğrenince onu bir süre Erdebil'de daha sonra da Reşt'te gizlenmesini sağlarlar. Daha sonra iki kardeş Şii olan Lahican Valisi Karkiya Mirza Ali'nin davetini kabul edip Lahican’a gittiler. Onların Lahican’da olduğuna emin olan Rüstem 300 kişilik askeri güç yolladı fakat Karkiya her iki kardeşi bir sepete koyarak onları ağaçtan sallayarak kardeşlerin Lahican topraklarında olmadığına yemin etmesi üzerine onlar Tebriz’e geri döndüler.[18] Birkaç ay sonra büyük kardeş İbrahim, annesinden uzak kalmaya dayanamadı ve Erdebil’e yola düştü.[19] Onun sonraki hayatı hakkında bilgi yoktur.
İsmail, Lahican’da Şii alimlerinden Mevlâna Şemseddin Lahicî’den Arapça, Farsça, Kur’an, tefsir ve Şiî mezhebinin prensiplerini ve Kızılbaş reislerden harp tekniklerini öğrendi.[2] Onun Lahican’da savaş eğitimi alıp almadığı konusunda pek bilgi yoktur.[20] Harekete geçmeye karar veren İsmail, 1499 yılının Ağustos ayında yalnızca 7 sufi ile Lahican’ı terk etti. Erdebil'e vararak annesi ile görüştü, ecdatlarının mezarlarını ziyaret etti[21] fakat Erdebil hâkimi Câkirlü Ali Bey’in baskısı ile Erdebil’i terk etmek zorunda kaldı.
Şeyhlikten Şahlığa
1500 yazında Erzincan'da Ustaclu, Şamlu, Rumlu, Tekelü, Zülkadir, Avşar, Kaçar ve Varsak Türkmen aşiretleri'nden oluşan 7.000 Kızılbaş, İsmail'in davetine icabet etmiştir.[22][23] Kızılbaş ordusu, Kasım 1500'de Kura Nehri'ni geçerek Şirvanşahlar Devleti üzerine yürümüştür. Gülistan Kalesi yakınında gerçekleşen Çabani Meydan Muharebesi'nde Şirvanşah Ferruh Yesar'ın ordusunu yenmiş ve Bakü'yü ele geçirmiştir.[24] İsmail, Şerur Savaşı'nda Akkoyunlu Elvend Mirza'nin ordusunu yendi. Elvend, Erzincan’a doğru kaçtı. Sonralar yeni ordu toplamaya çalışan Elvend, 1504'te hastalandı ve ardından Diyarbakır’da öldü.[25] 1501 yılının yazında Tebriz'e girerek taç giyip resmen kendini “Şah” ilan etmiş,[26] Safevi Devleti'ni kurmuştur.[27] Şah olduğunda ilk yaptığı iş, Şii mezhebini resmi mezhep ilan etmesi oldu.
Akkoyunlu hanedanından kalan Murat Bey, büyük bir ordu topladı, Hemedan’da Elmakulağı’na[28] yerleşti, iki ordu arasında 21 Haziran 1503’de olan savaşta Kızılbaşlar galip geldiler, Murat Bey Şiraz'a kaçtı. İsmail, 24 Eylül 1503 tarihinde Şiraz'a girmiş ve aynı yılın sonlarına kadar Azerbaycan, Fars ve Irak-ı Acem'in çoğu üzerinde hakimiyet kurmuştur.[29] 1508'de Bağdat'a girdi. 1510'da Merv yakınında Şeybani Hanlığı'nı yendi, savaşta Şeybanî Han'ın ordusundan çoğu asker öldürüldü. Şeybanî Han'ın cesedi bulundu ve Kızılbaşlar onun başını kesip Şah İsmail'in yanına getirdiler.[30]
Çaldıran Muharebesi
1514'te Çaldıran Muharebesi'nde Osmanlı padişahı I. Selim'e yenilmiştir. Savaş sırasında Şah İsmail kurşunla kolundan yaralanarak atından düşmüş, bir Osmanlı askerinin saldırısı üzerine Şah'ın yanındaki askerlerden Mirza Sultan Ali, "Şah benim" deyip süvariye doğru koşarak esir düşmüş, bu sırada bir Atçeken Hızır adlı muhafızı da Şah'a atını vererek kaçmasını sağlamıştır.[31][32] Bu yenilgiden sonra ruhsal bir çöküntü yaşayan Şah, savaştan uzak durmaya çalışırken ülke ile ilgili işlere pek önem vermemeye başladı, devlet işlerini daha çok emirlerine havale etti[33]. 1514'ten vefat edene kadar Şah, şahsen hiçbir savaşa girmemiştir.[34] Şah İsmail 24 Mayıs 1524'te Tebriz’de 36 yaşındayken iç kanamadan öldü. Erdebil'deki Safevi Türbesi'ne defnedildi. Şah İsmail'in on bir çocuğu vardı, bunların altısı erkek ve beşi kız idi.[35]
İran'ı Şiileştirmesi
Şah İsmail, 1501 yılında Tebriz'de tahta oturduktan sonra Şiiliği resmî mezhep ilan etmek için Kızılbaş emirleri ile istişare etti. Emirler, Tebriz halkının dörtte üçünün Sünni olduğunu, başlarında bir Şii hükümdar istemeyeceklerini ve buna karşı çıkacaklarını ifade ettiler. Şah İsmail ise, "Kimseden korkmuyorum. Allah ve On İki İmam benimledir. Eğer bir söz söylenirse kılıcımı çeker ve kimseyi sağ bırakmam."[36] dedi. Ertesi gün Tebriz Cuma Camii'nde Şii alim Mevlana Ahmed Erdebilî On İki İmam adına hutbe irad etti. Camide neredeyse her iki kişinin arasında silahlı bir Kızılbaş bulunuyordu. Şah İsmail, hutbenin okunduğu minberin yanındaydı. Cami ahalisinin yarısı bu durumdan memnuniyet duyarken diğer yarısı homurdanmaya başlayınca Kızılbaşlar kılıçları ile onları susturdular.[37] Hutbe bittikten sonra Ebubekir, Ömer ve Osman'a lanet okundu ve artık her yerde ilk üç halifeye lanet okunması gerektiği ve okumayanların katledilmesi emredildi.[38][39][40] Ayrıca ezana "Muhammed ve Ali hayrü'l-beşer", "Eşhedü enne Aliyye veliyullah" ve "Hayyi alâ hayrü'l-amel" ifadeleri eklendi.[41]
Şah İsmail döneminde Safevi-Osmanlı ilişkileri
Safevî Devleti gibi güçlü bir devletin kurulması Osmanlı İmparatorluğunu rahatsız ediyordu. Anadolu Kızılbaşları'nın İsmail'in yanında yer alması, Osmanlı sınırında artan isyanlar ve dini sebepler, I. Selim ile Şah İsmail'i karşı karşıya getirdi. 1513'de I. Selim, Safevî Devleti'ne hücuma geçti. Sultan Selim'in yazdığı mektupların birisi Türkçe, diğerleri Arapça ve Farsçadır. Şah İsmail de hem Türkçe hem Farsça mektuplar yazmıştır.[42] Yine 1514 yılında Çaldıran Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu, Safevileri yenerek büyük bir galibiyet elde etti.
Katliamları
Tebriz'i aldıktan sonra Akkoyunlu hanedanına mensup kişiler ile babası Şeyh Haydar'a karşı savaşanların mezarları açılıp kemikleri yakıldı. Akkoyunlu Elvend Mirza'nın askerlerinden 800'den fazlası kılıçtan geçirildi. Babası Şeyh Haydar'ın başının köpeklere atılmasının intikamını bütün sokak köpeklerini öldürerek aldı.[43] İlk üç halifeye lanet okumayanların katledilmesi,[38][39][40][44][45][46][47][48] Safevilere ve Şiilere sevgi duyan kişilere zulmeden Sünnilerin intikam ateşinde yakılmaları emredildi.[49] Tebriz ele geçirildikten sonra Azerbaycan'da pek çok kişi katledildi.[49][50]
Asta Kalesi, bir ay direndikten sonra aman dileyerek kaleyi teslim ettiler ancak kale halkına ve Türkmenlere katliam yapıldı ve kimi rivayetlere göre 30.000[51][52] kimi rivayetlere göre 10.000[53] kişi katledildi. Türkmenlerin lideri kazığa geçirtilip yakıldı.[44][51][54][55][56][57] Yezd ele geçirildikten sonra şehirde katliam yapılarak en az 7000 kişi öldürüldü.[58] Ebruh hakimi, Osmanlı elçisinin gözü önünde[59] kadın, erkek akrabalarıyla beraber ateşte yakıldı.[60][61][62][63] Kızılbaşlar, Tabes'i ele geçirdikten sonra 7.000[41][59][64][65][66][67] veya 1.000[68] kişi katledildi.
Babası Şeyh Haydar'la savaşanlar soruşturuldu ve bunun neticesinde pek çok Türkmen kabilesine mensup kişi öldürüldü.[67][68][69][70] Bağdat'a girince çoluk çocuk ayırt etmeden[71] pek çok Türkmen katledildi.[72] Ebu Hanife'nin türbesini yıkıp mezarını açıp kemiklerini yaktılar.[73]
Sünni şehri olan Herat'ı ele geçirince en az 2.000 veya 3.000 kişiyi öldürdü.[74] Herat'ta ilk üç halifeye lanet etmeyi reddeden Şeyhülislam Seyfeddin Ahmed yakılarak[75][76][77][78][79], Hafız Zeyneddin ise feci şekilde öldürüldü.[79][80][81]
Şairliği
Şah İsmail, Hatai mahlasıyla şiirler yazdı. Sanatçı kişiliği çok zor koşullar altında geçen çocukluğu sırasında oluştu. Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzuli arasındaki döneminin en güçlü temsilcisi olduğunu kanıtlar. Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını büyük ölçüde etkiler. Alevi-Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunar. "Hatai" takma adı ile Azerbaycan Türkçesinde şiirler de yazmıştır.
Şiirlerinde dini ve siyasi motifler de vardır:
Allah Allah deyin gaziler,
Gaziler deyen Şah menem,
Karşu gelün secde kılun,
Gaziler deyen şah menem.
"Sayılır" redifli hece vezni ile şiiri:
Hü Diyelim Gerçeklerin Demine
Gerçeklerin Demi Nurdan Sayılır
On İki İmam Katarına Uyanlar
Muhammed Ali'ye Yardan Sayılır
Üç Gün İmiş Şu Dünyanın Safası
Safasından Artık Olur Cefası
Gerçek Erenlerin Nutku Nefesi
Biri Kırktır Kırkı Birden Sayılır
İhlas İle Gelen Bu Yoldan Dönmez
Dost Olan Dostuna İkilik Sanmaz
Eri Hak Görmeyen Hakk'ı Göremez
Gözü Bakar Amma Körden Sayılır
Gerçek Aşık Menzilinde Durursa
Çerağ Gibi Yanıp Yağı Erirse
Eksikliği Kendözünde Bulunursa
O Da Erdir Yine Erden Sayılır
Şah Hatayi'm Eydür Bağdad'dır Vatan
İkilikten Geçip Birliğe Yeten
Erenler Yanında Kıyl Ü Kal Tutan
Yolu Dikenlidir Hardan Sayılır
Çocukları
- Oğulları:
- I. Tahmasb
- Elkas Mirza (15 Mart 1515 – 10 Nisan 1550) Esterabad valisi 1532/33–1538, Şirvan valisi 1538–1547 ve Derbent valisi 1546–1547. Osmanlı yardımı ile ağabeyi Tahmasb'a isyan etti. Yakalandı ve Kahkaha Kalesi'nde hapsedildi. İki oğlu vardı;
- Ahmed Mirza (ö. 1568)
- Ferruh Mirza (ö. 1568)
- Rüstem Mirza (d. 13 Eylül 1517)
- Sam Mirza (1517 – Aralık 1567) Horasan valisi 1521–1529, 1532–1534, ve Erdebil valisi 1549–1571. Kardeşi Tahmasb'a karşı isyan etti, yakalandı ve Kahkaha Kalesi'nde hapsedildi.
- Behram Mirza (7 Eylül 1518 – 16 Eylül 1550) Horasan valisi 1529–1532, Gilan valisi 1536–1537 ve Hemedan valisi 1546–1549. 4 oğlu vardı:
- Hasan Mirza genç yaşta öldü,
- Hüseyin Mirza (ö. 1567)
- Ebu'l Feth Sultan
- İbrahim Mirza (1541–1577),
- Bediüzzaman Mirza
- Sultan Hüseyin Mirza (d. 11 Aralık 1520)
- Kızları:
- Perihan Hanım
- Mehin Banu Hanım
- Şah Zeynep Hanım
- Ferengis Hanım
- Haneş Hanım
- Şahnevaz Begüm
- Güneş Hanım
Ayrıca bakınız
- Safevî Hanedanı soy ağacı
Notlar
- Turgut, Vedat (2016). "Şah İsmail'in Hatunu". OTAM(Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi), 39. Academia.edu. s. 30. 18 Nisan 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2020.
- TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 38, sayfa: 253
- Tufan Gündüz, TDV İslâm Ansiklopedisi, cilt: 38, sayfa: 253
- "Xǝtai - Ismāʿīl I - founder of the Ṣafavid dynasty of Persia". Xǝtai (Khaṭāʾī) is the pen name of Shāh Ismāʿīl I (Şah İsmayıl, r. 907–30/1501–24), the founder of the Ṣafavid dynasty and one of the most influential Azerbaijani poets. Shāh Ismāʿīl I used his native Azerbaijani language (Azeri) for the bulk of his work. His divan (dīvān, collection of one poet’s poems) in Azerbaijani is composed in the ǝ ruz (ʿarūḍ) system, based on syllable length. BRILL Encyclopedia of Islam. Erişim tarihi: 8 Ekim 2020.
- Savory, Roger (1998). "ESMĀʿĪL I ṢAFAWĪ". Encyclopaedia Iranica, Vol. VIII, Fasc. 6. ss. 628-636.
- Helen Chapin Metz. Iran, a Country study. 1989. University of Michigan, p. 313.
- Emory C. Bogle. Islam: Origin and Belief. University of Texas Press. 1989, p. 145.
- Stanford Jay Shaw. History of the Ottoman Empire. Cambridge University Press. 1977, p. 77.
- Andrew J. Newman, Safavid Iran: Rebirth of a Persian Empire, IB Tauris (March 30, 2006).
- Why is there such confusion about the origins of this important dynasty, which reasserted Iranian identity and established an independent Iranian state after eight and a half centuries of rule by foreign dynasties? RM Savory, Iran under the Safavids (Cambridge University Press, Cambridge, 1980), p. 3.
- The Qizilbash, Education and the Arts adlı kitabının XVI. bölümünün 169. sayfası
- A Study of History,V, s. 514-15
- Bernard Lewis. The Middle East. Safevi şahı ve Osmanlı sultanı, birbirleri açısından kesinlikle hoşgörü gösterilmeyecek olan gaspçı ve din düşmanlarıydı. Safevi ailesinin Türk kökenli olması ve Anadolu'da yaşayan Türkler tarafından destek görmesi Osmanlılar'a yönelik bu tehdidin ciddiyetini daha da çok arttırıyordu. ss. 147-148.
- "E.J. Brill's First Encyclopaedia of Islam, 1913-1936, By M Th Houtsma, T W Arnold, A J Wensinck, pg.944". 24 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Nisan 2010.
- Yusufcemali, Hayat-i İçtimâi, Ferhengi ve Mezhebi-i Şah İsmail-i Evvel, s. 51
- Roger, M.Savory, “İsma'il I”, The Encyclopaedia Of Islam, Netherland 1978, IV, s. 186
- "A History of Persia, By Percy Molesworth Sykes, pg.241". 24 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Nisan 2010.
- Yusufcemali, Teşkîl-i Devlet-i Safevî ve Ta’mîm-i Mezheb-i Şiî Devazdeh Emâmi Be Unvan-i Tenha Mezheb-i Resmî, s. 117
- Torkeman, Tarih- i Âlem Ârâ-i Abbasî, Kitap I, s. 25
- Yusufcemali, Teşkil-i Devlet-i Safevî ve Temim-i Mezheb-i Şiî Devazdeh Emami Be Unvan-i Tenha Mezheb-i Resmî, s. 118.
- Menuçehr Parsadust, Şah İsmail-i Evvel, Şirket-i Sehâmî-i İntişar, Tahran 1387. s.253
- H. Mustafa Eravcı, "Safevî Hanedanı", Türkler, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, ISBN 975-6782-39-0, s. 884.
- Faruk Sümer, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992, s. 15.
- Nesib Nesibli, "Osmanlı-Safevî Savaşları, Mezhep Öeseşes, ve Azerbaucan", Türkler, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, ISBN 975-6782-39-0, s. 895.
- Abdibey Nevid-i Şirazi, Tekellemete’l-Ahbâr, Abdol Hüseyin Navayi (ed.), Ney Yayınları, Tahran 1369 H.Ş/1990, s. 572.
- Savory, İran Asr-ı Safevî, s. 33
- Richard Tapper. "Shahsevan in Safavid Persia", Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London, Vol. 37, No. 3, 1974, S. 324.
- Kadı Ahmet bin Muhammed, Kaffari-i Kaşanî, Tarih-i Cihan-Ârâ, Hafez Kitabevi, Tahran 1343 H.Ş/1964, s. 267.
- R. M. Savory, "The Consalidation of Safawid power in Persia", Der Islam, Vol. 41, 1965, pp. 71-72.
- Emir Mahmud, Handmir, Tarih-i Şah İsmail ve Şah Tahmasb, Mehmet Ali Cerrahî (ed.), Gostere Neşriyat, Tahran 1370 H.Ş/1991. s. 71
- Tacüt-tevarih, c. II., s. 270
- Hammer tarihi, c. IV., s. 138
- Gündüz, “Şah İsmail”, s. 255
- Savory, Studied On The History of Safawid Iran, s. 93.
- Penahisemnani Muhammed Ahmed, Şah İsmail Mürşid-i Sorh Külahan, Numune Yayınevi, Tahran 1371 H.Ş/1992. s. 99
- Cihangüşa-yı Hakan, s. 147
- Alem-ârâ-yı Şah İsmail, s. 60-61
- Hülasatu’t-Tevârih, s. 72-74
- Ahsenü’t-Tevârih, s. 85-86
- Lubbü’t-Tevârih, s. 394
- Ahsenü’t-Tevârih, s. 114
- https://www.youtube.com/watch?v=WhJZpFaxXKk
- Giovvanni Maria Agiolello, Vincenzo D'Alessandri, Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşlar, sayfa:185
- Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 119
- Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 16-17
- Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 40-41
- Zeyl-i Habibü’s-Siyer, s. 65
- Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 47
- Zeyl-i Habibü’s-Siyer, s. 66
- Ravzatü’s-Safeviyye, s. 154
- Tarih-i Elfî, s. 322
- Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. s. 24-27
- Ahsenü’-Tevârih, s. 101, 108-109
- Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 49-51
- Hülasatu’t-Tevârih, c. I, s. 83
- Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 42
- Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 24-27
- Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 32
- Habibü's-Siyer, c. IV, S. 480
- Lubbü’t-Tevârih, s. 400
- Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 43, 44
- Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 51
- Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 122-123
- Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 31
- Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 123
- Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 52
- Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 44
- Lubbü’t-Tevârih, s. 401
- Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 53
- Hülasatu’t-Tevârih, c. I, s. 87
- Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 35
- Ahsenü’-Tevârih, s. 136-137
- Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 37
- "Şah İsmail Herat'ta Kaç Bin Sünni'yi Katletti? ~ Prof. Dr. Tufan Gündüz". YouTube. 1 Aralık 2014. 30 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ocak 2017.
- Tarih-i Reşidî, s. 367
- Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 50
- Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 128
- Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 55
- Fütûhat-ı Şahî, s. 349
- Olaya bizzat tanık olan Zeyneddin Mahmud Vasıfî, Bedayiü’l-Vekâyi, Tahran 1350/1972, c. II, s. 248-249
- Tarih-i Reşidî, s. 366-367
Kaynakça
- Canfield, Robert L. Turko-Persia in historical perspective. Cambridge University Press, 2002.
- Duğlat, Mirza Haydar. "Tarih-i Reşidî,(çev: Osman Karatay)." (2006).
- Herevi, Emir Sadreddin İbrahim Eminî-I. "Fütühat-ı Şahî." (2004).
- Hürşah, B. Kubad el-Hüysenî "Tarih-i İlçi-yi Nizamşah." (1379/2001).
- el Hüseyn, Kadı Ahmed bin Şerafeddin. "el Hüseynî Kummî, Hulâsatü t-Tevârîh, C. I, hzl." İhsan İşrakî, İntişârât-ı Danişgâh-ı Tehran, Tahran 1383.
- Kamal, Muhammad. Mulla Sadra's transcendent philosophy. Ashgate Publishing, Ltd., 2006.
- Kazvinî, Yahyâ-yi. "Lübbü't-Tevârih." (2006): 195-218.
- Kazvini, Budak Münşi-I. "Cevahirü’l-ahbâr."
- Lewis, Bernard. "Ortadoğu, İki Bin Yıllık Ortadoğu Tarihi." Ankara: Arkadaş Yayınevi (2005).
- Minorsky, Vladimir. "The Poetry of Shāh Ismā'īl I." Bulletin of the School of Oriental and African Studies 10.04 (1942): 1006-1029.
- Münşî, İskender Bey. "Târih-i âlem-ârâ-yı Abbâsî."
- Özel, Oktay. "The Qizilbash Education and the Arts."
- Rumlu, Hasan-I. "Ahsenü’t-Tevârîh, çev." Mürsel Öztürk, TTK, Ankara (2006).
- Şirazî, Abdi Bey. "Tekmiletü‟ l-Ahbâr (Târîh-i Sûfiye ez Âğâz tâ 978 Hicrî/Kamerî), hzl." Abdul Hüseyin Nevaî, Neşr-i Ney, Tahran 1369.
- Thackston, Wheeler McIntosh, ed. Habibü's-siyer: Moğol ve Türk hâkimiyeti. Vol. 1. Dept. of Near Eastern Languages and Civilizations, Harvard University, 1994.
Dış bağlantılar
I. İsmail Doğumu: 17 Temmuz 1487 Ölümü: 24 Mayıs 1524 | ||
Resmî unvanlar | ||
---|---|---|
Yeni oluşum | İran Şahı 1501-1524 |
Sonra gelen I. Tahmasb |