II. Justinianos
II. Justinianos veya II. Jüstinyen (Yunanca: Ιουστινιανός Β, Latince: Iostinianos) , (d. 669 – ö. Aralık 711) (Rinotmetos [Ρινότμητος, Rinotmētos, "Kesik burunlu"] lakabıyla da bilinen) ilk defa 685-695 ve ikinci defa 705-711 arasında saltanat süren Herakleios Hanedanı mensubu son Bizans imparatoru olmuştur.
II. Justinianos Ιουστινιανός Β | |||||
---|---|---|---|---|---|
İkinci saltanatında darp edilen bir altın sikke. | |||||
Bizans İmparatoru | |||||
Hüküm süresi | 685 – 695 | ||||
Önce gelen | IV. Konstantinos | ||||
Sonra gelen | Leontios | ||||
Hüküm süresi | 705 - Aralık 711 | ||||
Önce gelen | III. Tiberios | ||||
Sonra gelen | Filippikos | ||||
Eş(leri) |
Eudokia Hazarlı Theodora | ||||
| |||||
Hanedan | Herakleios Hanedanı | ||||
Babası | IV. Konstantinos | ||||
Annesi | Anastasia | ||||
Doğum |
669 Konstantinopolis | ||||
Ölüm |
Aralık 711 Konstantinopolis |
Herakleios Hanedanı | |||
Kronoloji | |||
Herakleios | 610–641 | ||
Ortak imparator olarak III. Konstantinos ile, 613–641 | |||
III. Konstantinos | 641 | ||
Ortak imparator olarak Heraklonas ile | |||
Heraklonas | 641 | ||
II. Konstans | 641–668 | ||
Ortak imparator olarak IV. Konstantinos ile (654–668), Herakleios ve Tiberios ile (659–668) | |||
IV. Konstantinos | 668–685 | ||
Ortak imparator olarak Herakleios ve Tiberios ile (668–681), ve II. Justinianos ile (681–685) | |||
II. Justinianos | 685–695, 705–711 | ||
Ortak imparator olarak Tiberios ile, 706–711 | |||
Veraset | |||
Öncül: Jüstinyen Hanedanı ve Phocas |
Ardıl: Yirmi Yıllık Anarşi |
II. Justinianos, İmparator IV. Konstantinos ile karısı imparatoriçe "Anatasia"nın 669'da doğmuş olan büyük oğludur. 681'de babası tarafından ortak imparator olarak seçilmiş ve törenle taç giydirmiştir. II. Justinianos, babası IV. Konstantinos'un 685'te ölümünden sonra tek imparator olarak hüküm sürmüştür.
686'da Roma Konsülü unvanı da almış ve bu unvanı alan son Bizans imparatorudur. II. Justinianos bundan sonra Roma Konsülü unvanını imparator unvanı ile birleştirmiş, imparatorluk hem de jure hem de de facto tek devlet başkanı sıfatı kazanmıştır ve böylece Roma Konsülü unvanını ortadan kaldırmıştır.[1].
Birinci saltanatı
Justinianos imparator olduğu zaman doğuda IV. Konstantinos'un galibiyetleri dolayısıyla imparatorluğun doğu sınırları istikrarlı bir şekilde bulunmaktaydı. Justinianos, Emevilere karşı Ermenistan, Gürcistan ve Kuzey Suriye'de da bazı hücumlarda bulundu. Kendisiyle aynı zamanda hükûmeti eline alan Emevi halifesi Abdülmelik ile 688'de Bizans İmparatoru II. Justinianos, kendilerinden daha önceki İmparator IV. Konstantinos ve Halife Muaviye zamanında yapılan antlaşmaya atıf yaparak, aralarında bir antlaşma imzaladılar. Justinianos bu antlaşma ile önce Bizans'ın Emevilere verdiği yıllık tazminatı yükselti. Bu antlaşmanın önemli bir kısmı da Kıbrıs Adası'nı ilgilendirmekteydi. Bu adaya atıfla Bizans, Emevi halifelerine eskisi gibi yılda 1.000 Bizans altını tazminat ödeyecek ve bunun yanında ek olarak o yıl içinde olan Cuma günü sayısı kadar (yaklaşık 50 küsur) atı ve esiri tazminat olarak verecekti. Kıbrıs Adası'ndan alınan vergiler eşit olarak, her iki taraf arasında bölüşülecekti. Bunu başarmak için de Kıbrıs Adası askerden arındırılacak ve iki tarafın da atadığı valiler ile ortak olarak nispeten özerk olarak Bizans-Emevi kondominiyomu olarak idare edilecekti. Aynı şekilde Ermenistan ve Gürcistan'in doğu bölgelerinden toplanacak vergiler de iki ülke arasında eşit olarak paylaşılacaktı. Kıbrıs üzerinde varılan bu antlaşma çok uzun bir süre boyunca geçerli oldu ve ancak, 868'de ortadan kalkmıştır. Buna karşılık Gürcistan ve Ermenistan üzerinde çok geçmeden anlaşmazlıklar ve çarpışmalar yeniden başladı.[2]
Bu antlaşmanın diğer bir şartı ise; (şimdiki Hristiyan Marunilerin ataları oldukları kabul edilen) Lübnan Dağları üzerinde yerleşkeli ve devamlı Müslüman Araplara hücumlarda bulunan Mardait'lerinden 12.000 kadarının Antalya (o zamanki Attalia) civarına yerleştirilmeleriydi. Bu, Justinianos'un sonradan da takip edeceği nüfusu çok düşmüş olan Anadolu'ya yeniden Hristiyan nüfusu göç ettirerek, Anadolu'yu daha istikrarlı bir Bizans bölgesi haline getirme politikasının bir başlangıcıydı.
Doğuda barışı sağlayan Justinianos bu defa, dikkatini Slav kabilelerinin göçlerine ve yerleşmeleri ile Bizans'ın Balkanlarda kaybetmiş olduğu bölgelere çekti. 687'de Justinianos Anadolu'da bulundurduğu süvari birliklerini Trakya'ya nakletti. 688-689'da büyük bir askeri sefere başlatarak, Bulgarlara karşı Makedonya'da hücuma geçti. Çok geçmeden eskiden çok önemli bir Bizans şehri olan Selanik'e bir zafer alayıyla girdi.
Yine Anadolu'yu nüfuslandırma politikasına devam ederek, çok büyük sayıda Slav ahaliyi Anadolu'da önce geniş bir düzlüğe sahip kara bölgesi olan; Marmara Denizi'nin güney kıyılarına ve sonra da daha güney ve doğudaki yerlere yerleştirmeye başladı. 7. yüzyıl sonunda, Balkanlar'dan Anadolu'ya devlet zoru ile yaptırılan göçlerle Anadolu'ya getirilen nüfusun 250.000 kişiyi aştığı tahmin edilmektedir.[3] Zamanına göre gayet büyük olan Justinianos'un zorla yaptırdığı bu göçler Anadolu'da büyük değişiklikliklere neden olmuştur.
O zamana kadar Anadolu'da büyük arazi sahipleri ve bunların arazilerini işleyen ve arazi sahiplerine iş görme ve hizmet etme yükümlülükleri bulunan (Avrupa Orta Çağ tipi feodal) köylülerden oluşan ve çok tutucu bir nüfusun bünyesi, bu göçlerle birden değişmiş ve kendi küçük arazisi bulunan ve bunu işleyen bağımsız küçük çiftçilerden oluşan bir bünyeye dönüştürmüştür. Bu toprak sahipliği devrimi, modern tarihçilerin Justinianos tarafından çıkarıldığını kabul ettikleri Çiftçiler Kanunu adlı çok enteresan bir Bizans hukuki belgesi ile de tamamlamıştır (ama bazıları tarafından daha sonra çıkarıldığı iddia edilmektedir). Bu belge, 7. yüzyıl sonunda kırsal alanda yaşayan alelade köylülerin hayatını açıklayan bir ufak pencere gibi, nadir bulunan bir tarihsel belge olduğu kabul edilmektedir.[4] Anadolu'da bu nüfus artışı ve nüfus değişimi politikasıyla Justinianos, Heraklios zamanında çıkarılan "her aile reisinin ve ailenin en büyük oğlunun zorunlu askerlik yapması" yasasıyla Anadolu köylülerinden oluşan askerlerle, Bizans ordusunun çekirdeğini güçlendirmiş olmaktaydı. Fakat, bunun dezavantajlı yönleri de bulunmaktaydı. Justinianos, büyük toprak sahipleri olan Bizans'ın zengin üst tabakasını kendine düşman etmişti (ve bu Leontios'un 693'te isyanı, imparatorluğu ele geçirip Justinianos'un 10 yıl süren bir sürgüne gönderilmesinde baş faktör olmuştu). Diğer bir dezavantaj ise, Anadolu'ya yeni yerleşmiş Slavlardan oluşan Bizans ordusunun Bizans'a sadakatinin şüpheli olmasıydı. (Örneğin 690'da Araplara karşı Sebastapolis'te Bizans'ın çok büyük bir yenilgiye uğramasının başlıca sebebi, orduda bulunan Anadolu'ya yeni göç etmiş Slavların Bizans ordusunu terk etmeleriydi.)
Justinianos'un Emevilerle anlaşmasıyla meydana gelen barış uzun sürmedi. 691'de büyük bir Emevi ordusu, tekrar Doğu Anadolu Bölgesi'nde Bizans İmparatorluğu üzerine sefere geçti.
493'te Anadolu'ya zorla göç ettirdiği gruplar dolayısıyla Anadolu'daki Bizans ordusunun asker sayısı artmıştı ve bu daha büyük orduya güvenen Justinianos Araplara karşı tekrar hücuma geçti ve Doğu Anadolu'da Emevilere karşı bir büyük muharebe kazandı. Fakat bu yeni, çoğu İslav asıllı askerlerin Bizans'a sadakatlerinin şüpheli olduğunu öğrenen Emeviler bu yeni askerlere rüşvet ve hediyeler vererek onların Justinianos'a isyan etmelerini sağladılar. Justinianos, isyan etmeyen Bizans ordusu eski ögelerinden oluşan kısmını kullanarak bu yeni Slav asıllı Bizans askerlerinin isyanını bastırmayı başardı. Ancak bu nedenle Araplara karşı yapılan çarpışmaları Bizanslılar kaybetti. 694-695'te Emeviler Bizans ordusunu Doğu Anadolu'dan çıkartarak bu bölgeyi ellerine geçirdiler.[5]
Bu sırada Justinianos dikkatini din işlerine çekmeye başladı. Önce Ortodoks Kilisesi içinde çıkardığı bahanesiyle Ortodoks Hristiyanlık geleneklerinden olmayan, ama halka arasında yaygın olan bazı gelenekleri ortadan kaldırmak için bunları ayinlerinde kullananları tutuklattı ve buna itiraz edenlerin liderlerini öldürttü. Bu Ortodoks kilisesi papazları, keşişleri ve mensupları tarafından kötü karşılandı.
Mani dinine inanları da elimine etmek maksadıyla onları kovalatıp yakalatıp öldürtme hakkında emirler verdi.
Kendi dinsel siyasetini resmi Konstantinopolis Patrikliği Kilisesi stratejisi ve kurallarını haline getirmek için 662'de Justinianos Konstantinopolis'te Kuinisekst Konsülü adıyla anılan bir konsül topladı. Buna sadece Bizans topraklarında bulunan piskoposlar katıldı. Bu Konsül 5. ve 6. Ekümenik konsillerin aldığı kararları daha açıklaştırdı ve hatta genişletti. Bu konsül kararları Konstantinopolis ve Roma Hristiyan göreneklerinin ve uygulamalarının arasındaki farkları iyice açıklığa kavuşturdu. Örneğin Doğu Kilisesi papazlarının evlenme imkânı bulunmaktaydı; ama Roma kilisesi papazlarının evlenmeleri kesinlikle yasaklanmıştı. Fakat Roma Kilisesi başında bulunan "Papa I. Sergius" bu Konsil kararlarını kabul etmedi. Bunun üzerine Justinianos Papa'nın tutuklanması emrini verdi. Fakat Romalılar ve İtalya'da Bizans'a ait olan Ravenna Eksarjlığı'na bağlı İtalyalı Bizanslılar bunu kabul etmediler. Bizans'a karşı isyan ettiler.[5]
Justianianos İmparatorluğun yöresel idaresinin Thema şekline geçmesine de katkıda bulundu. Merkezi Yunanistan'da bulunan Hellas adlı yeni bir thema kurdu. Bizans İmparatorluğunun ana 5 themasını (yani Balkanlarda Trakya, Anadolu'da Opsikion, Anatolikon ve Armeniakon ve donanmaya bağlı Karabisiani) themalarının üst idarecilerini imparatorluğun en yüksek idarecileri olarak kabul edilmesini sağladı.[5]
Tahttan indirilmesi
Justinianos'in kendini imar edici bir imparator olarak görüp başşehrini imar etme hevesi ile büyük harcamalar yapmaya başladı. Bu ise yıl be yıl vergilerin, özellikle zengin üst tabakadan alınan vergilerin artmasına neden oldu. II. Justinianos zaten bu zengin toprak sahibi üst sınıfı hiç sevmemekteydi ve bir sınıf olarak onları ortadan kaldırmayı kendine amaç edinmişti. Bu gerçeği açıklamaktan hiç çekinmiyordu. Sarayın en yüksek bürokratları (ve her ikisi de papazlıktan atılmış olan) Teodorus ve Stephen bu yüksek vergileri toplamak için her türlü çareyi kullandıkları, hatta vergi mükelleflerini işkenceye tabi tutmayı bile uygulamaktan sakınmadıkları söylentileri şehri sarmıştı. Zenginler ve üst sınıf mensupları kendilerini bundan kurtarmak için yeni bir lideri hemen buldular.
Leontius, Ermenistan ve Kafkasya seferlerinde başarı göstermiş yüksek rütbeli bir generaldi; ama 692'de Araplara karşı son savaşta, Sebastopolis Muharebesi'nde (belki de yenilen Bizans ordusunun komutanı olarak) itibarını fazlaca zedelenmişti ve bundan dolayı hapse atılmıştı. Hapisteyken kendini ziyaret edenler onu lider olarak kabul edebileceklerini belirttiler ve hatta ziyaretçi iki keşiş onun başında imparatorluk tacı olarak bir rüyada gördüklerini kendine söylemişlerdi. 695'te birden Justinianos tarafından affedildi; hapisten çıkartılıp yeni kurulan Hellas Theması'na askeri vali olarak atandı. Bunu Leontius öğrenince hemen imparatorluk rüyasını gerçekleştirmek için girişime başladı. Önce taraftarları ile şehrin genel hapishanesi olan Praetorium üzerine yürüyüp oranın idaresini eline geçirdi. Çoğu kendi eski askerleri olan tutukluları serbest bıraktı. Bu yeni askerler grubu hemen Leontius'u imparator olarak ilan ettiler. Bu askerlerle etrafına halkı da toplayan Leontius, çok büyük bir kalabalık içinde Ayasofya'ya yürüdü. Orada imparator II. Justinianos ile arası bozuk olan Konstantinopolis Patriği de onlara katıldı. Ertesi sabah bu kilisede toplanan şehir halkı için Leontius imparator idi. II. Justinianos yakalandı ve Hipodrom'da kendine küfürler yağdıran halka zincirler içinde olarak gösterildi. Leontius, babası IV. Konstantinos ile olan yakın dostluğu nedeniyle II. Justinianos'u öldürtmedi. II. Justinianos'un burununu ve dilinin bir kısmını kestirdi. Böylece Justinianos'un tahta geçmesini önlediğini sanmaktaydı. Sonra Kırım'da Cherson şehrine hiç geri dönmemek kaydıyla devamlı bir sürgüne gönderdi. Vergi memurları da görevlerinden alınıp hapse yollandı. En üst seviyede idareciler olan Teodorus ve Stephen ise at arabaları arkasında yerlerde çekilerek şehrin ana caddesi olan Mese üzerinden Forum Bovis (bugünkü Aksaray)'e getirilerek burada diri diri yakıldılar.
Sürgünlüğü
Cherson'da sürgündeyken Justinianos imparatorlara karşı komplolar hazırlamaya ve tahtına geri geri almaya yeniden teşebbüs etmek için taraftarlar toplamaya başladı. Cherson'daki idareciler Justinianos'un bu girişimlerini şehirleri için tehlikeli bularak ya 702 ya da 703'te kendisini Konstantinopolis'te bulunan imparatorluk yetkililerine geri göndermeye karar verdiler.
Bunu haber alan Justinianos Cherson'dan kaçarak Kırım'ın o zamanki hakimi olan Hazar kağanı Busir'e sığındı. Hazar Kağanı Justinianos'u çok yakınlıkla karşıladı ve ona destek sağlamayı vadetti. Bunu da daha açıkça ortaya koymak için Justinianos'u kız kardeşi ile evlendirdi. Justinianos yeni karısına, İmparator I. Justinianus'un karısının adına izafeten "Theodora" adını verdi. Hazarlar yeni karı kocaya Azak Denizi ağzında Kerç Boğazı'nda kurulu "Phanagoria" (şimdi Tmutarakan) adlı bir şehirde yerleştirdi. Diğer taraftan Konstantinopolis'te Leontius'tan imparatorluğu eline geçirmiş bulunan imparator III. Tiberius, Busir'e eğer kayın biraderini öldürürse büyük bir armağan vermeyi teklif etti. Buna inanan Bushir, 704 yılında Ppatziz ve Balgitzin adında iki Hazar görevlisini kayın biraderini öldürmek için yolladı. Fakat Justinianos'un yeni karısı bundan haberdar oldu ve bu iki görevlinin niçin geldiklerini Justinianos'a açıkladı. Böylece hazırlıklı olan Justinianos bu iki görevliyi kendi elleri ile boğarak öldürdü. Oturduğu şehirden bir balıkçı gemisi çaldı ve karısı ile birlikte önce Cherson'a gitti. Orada kendine destek sağlamak isteyen taraftarlarını da bu balıkçı gemisine alarak Karadeniz'de Batıya doğru bir rota ile denize açıldı.
Justinianos bu balıkçı gemisiyle Tuna ağzına gitti. Oradan Bulgar Kralı Tervel'in başkentine geçtiler. Justinianos, Tervel ile görüşmelere başladı. Tervel, Justinianos'a tahtı tekrar geri alması için bütün istediği askeri yardımı vermeye hazır olduğunu bildirdi. Ama karşılığında bazı şartları vardı. Justinianos'un imparator olarak Tervel'e Sezar unvanıyla birlikte kızı Anastasia ile evlendirecekti. Justinianos bu şartlara razı oldu. 705'in ilkbaharında Justinianos Bulgar ve Slavlar'dan oluşan süvari ordusuyla Konstantinopolis surları önüne geldi. Fakat elindeki güçle şehir surlarını yarıp şehri ele geçirmesinin imkânsızdı. Onun için Justinianos kendisi ve ufak bir birlik surlardan yağmur suyu akıtmak üzere yapılmış ama o zaman kullanılmayan dar bir su kanalından şehre gizlice girmeyi başardılar. Gece yarısına kadar şehirde bulunan taraftarlarını toparladılar ve gece yarısı bu taraftarları ile sarayı basarak Bizans devlet idaresini ellerine geçirdiler. Tiberius kaçarak Bitinya' ya geçti.
Justinianos sözünü tutarak Bulgar Kralı Tervel'i kalabalık kitle önünde düzenlenen törenle resmen "sezar" ilan etti. Ancak tarihi kaynaklarda Tervel'in, Justinianos'un kızıyla evliliğiyle ilgili açıklama bulunmamaktadır.
Justinianos, 15 Şubat 706' da son gaspçı imparator olan Tiberius'u ve ondan önceki gaspçı imparator olan ve bir manastıra gönderilmiş olan Leontios'u hemen idam ettirdi. Kendine karşı olan ve Tiberius ve Leontius tarafını tutmuş olan bürokratlar ve saraylıları da tasfiye edip birçoğunu idam ettirdi. Gaspçı olarak adlandırılan her iki imparatora taç giydiren Konstantinopolis Patriği I. Kallikanos'un gözlerine mil çektirerek kör etti ve Roma'ya sürgüne gönderdi.
İkinci saltanatı
Yirmi Yıllık Anarşi | |||
Kronoloji | |||
Leontios | 695–698 | ||
III. Tiberios | 698–705 | ||
II. Justinianos | 705–711 | ||
Ortak imparator olarak Tiberius ile, 706–711 | |||
Filippikos Bardanes | 711–713 | ||
II. Anastasios | 713–715 | ||
III. Theodosios | 715–717 | ||
Veraset | |||
Öncül: Herakleios Hanedanı |
Ardıl: İsauria Hanedanı |
Justinianos'un ikinci saltanatında önem verdiği iki önemli politika Bulgarlara ve Araplara karşı başarısız geçen savaşlar ve devlet içinde kendine muhalefet edenlerin hepsini çok zalim tedbirlerle bastırmak olmuştur.
Justinianos kendisine askeri yardım sağlayan Bulgar Hanı Tervel'e verdiği sözü tutmuş, ona bazı Bizans sınır bölgelerini vermiş ve onun törenle Bizans Sezarı olarak taç giymesini sağlamıştı. 708'de Bulgar Hanı aleyhine döndü. 705'te Bulgarların yardımı için onlara verdiği bölgeleri geri istedi. Tervel'in bunu kabul etmeyeceğini bilerek büyük bir ordu hazırladı. 708 ilkbaharında bu orduyla Bulgar Hanı Tervel üzerine sefere çıktı. Fakat Bulgarlar Bizans ordusunu Ankhialos'ta (günümüz Pomorie) durdurdular. Orada yapılan muharebede Bizans kuvvetleri yenildi ve Justinianos ordusuyla geri çekilmek zorunda kaldı. Bulgarlar ve Bizans arasında yine harpten önceki sınırlara dönülecek şekilde barış imzalandı.
Bizans için mağlubiyet Anadolu'da Emeviler Sultanı I. Velid'in Arap komutanların yaptığı hücumların da sonucu oldu. Velid'in Anadolu'daki ordularına kardeşi Maslama bin Abdülmalik komuta etmekteydi. Araplar önce "Antioch" (bugünkü Antakya) şehrini ele geçirdiler ve (Kilikya'daki bütün şehirleri fethettiler.
707 yılında yaptıkları Kapadokya'ya kadar ilerlediler ve "Tyana" (şimdi Kemerhisar, Niğde)de yapılan muharebede bir Bizans ordusunu yendiler. 709'da Masalama idaresindeki Arap ordusu Anadolu'da en büyük Bizans şehri olan Amorium'u zapt edip talan etti. 712'de Maslama önce "Melitene" (şimdiki Malatya şehrini eline geçirdi ve kuzeye çıkıp Amasya'yı vurdu. Sonra İç Anadolu'ya yöneldi. Beyşehir Golü üzerinde bulunan "Mistia" şehrini ele geçirip kış bu şehirde geçirdi. Ertesi sene ilkbaharında "Psidia'daki Antıoch" (şimdiki Yalvaç) ele geçirdi, talan etti yakıp yıktı. Bunda sonra "Psiadia'da Antıoch" hiç kendini toparlayamadı.
Justinianos, Ravenna ve Cherson'da bulunan tebaalarını cezalandırmak istemekteydi. 709'da Papa VII. İonnais'e "Quinisext Konsil"'inin kararlarını kabul etmesi için emir verdi. Aynı zamanda Ravenna üzerine bir askeri sefer yapmak için hazırlıklara geçti. Bu tehditleri bazı uygun sonuçlar doğurmaya başladı. Eski papanın ölümüyle papalığa gelen Papa Konstantin, 710'da Konstantinopolis'e ziyarete geldi. Bu ziyaretinde Papa imparatorun taleplerinden bazılarına uymaya hazır olduğunu bildirdi ve bunlara imparatorluk ile papalık arasındaki ilişkilerin tekrar kurulmasına temel sağladı. Bu papanın Constantinopolis'e ziyaretinden sonra, 1967'de Papa VI. Paulus'ün İstanbul'u ziyaretine kadar hiçbir papa İstanbul'a ziyarete gelmemiştir.
Justinianos'un gittikçe zorba ve zalim idaresi sonunda bir isyanın patlak vermesine neden oldu. Bardenes adlı bir Ermeni asıllı sürgüne gönderilmiş bir generalin elebaşılığı altında Cherson'da bir isyan patlak verdi. Bu şehir üzerine gönderilen Bizans güçleri, şehrin direnişi dolayısıyla şehre giremediler. Çok geçmeden bu kuşatıcı güçler de isyancıların tarafına katıldı. İsyancılar Hazarlar'ın da mali desteği ile sonra gemilerle Konstantinopolis'e geçtiler. General Bardenes, Filippikos ismini alarak imparator olarak tahta geçirildi. Justinanos şehirde değildi ve Ermenistan üzerine yürümekteydi. Geri dönüp şehri tekrar ele geçirmek için yaptığı gayretler boşa gitti ve bu hedefine erişmek için gerekli sayıda askeri güç toplayamadı. Konstantinopolis'te İmparator olarak hüküm süren Filippikos onun üzerine birlikler gönderdi. Aralık 711'de Justinianos yakalandı; tutuklandı ve İstanbul'a getirilmekte iken şehir yakınlarında idam edildi ve kesik başı imparatora gönderildi.
Justinianos'un öldürülmesi haberini alan annesi Anastasia, Justinianos'un 6 yaşında oğlu olan ortak imparator Tiberios'u Blakernai'da bulunan Meryem Ana Kilisesine götürüp, orada kiliseden sığınma hakkı istedi. Fakat Filippikos'un adamları bu genç çocuğu kilisesinin minberi önünden zorla alarak kilise dışında katlettiler. Böylece Herakleios Hanedanı sona ermiş oldu.
İmparatorluğunun değerlendirilmesi
Zamanının tarih kaynakları II. Justinian'ı hırslı ve ihtiraslı bir idareci olarak, ama babası IV. Konstantinos'un aksine yönetiminde incelik olmayan bir imparator olarak tanımlarlar.[5] Bazı siyasi kararlarında despot karakteri açıkça görülmekle beraber; yetenekli, zeki ve iyi kavrayışlı bir hükümdar olarak Bizans İmparatorluğu'nu geliştirmeyi başarmıştır. Justinianos Hristiyan dininin kendine devamlı kılavuzluk edeceğine inanmış bir hükümdar olarak tanınmaktadır. Buna açık bir kanıt kendi adına bastırdığı sikkeler üzerine İsa'nın resmini koyduran ilk Bizans İmparatoru olmasıdır. Ayrıca ülkesinde putperestlik günlerinden kalma eski festivalleri ve gelenekleri, çıkardığı bir kanun ile yasa dışı olarak ilan etmiştir.[5] Büyük ölçekli imar projelerine girişmesine ve Hazar asıllı olan karısına yeni ad olarak Theodora adını vermesi, ataları arasında büyük imparator olarak ün almış olan ve ismini taşıdığı Büyük I. Justinianus'la kendini karşılaştırmasından doğduğu iddia edilmiştir.[5]
Ailesi
Birinci karısı "Eodokia" olup bilinen en az bir kızları olmuştur:
- Anastasia: Bulgar Kralı Tervel ile nişanlandı.
İkinci karısı Hazarlı Theodora olup bir oğulları olmuştur:
- Tiberios: 706 ile 711 arasında ortak imparator.
Dipnotları
- "Bede, Ecclesiastical History of the English Nation V.Kitap VII.Bolum". 14 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Norwich, John Julius, (1988) Byzantium: Early Centuries, Londra:Penguin (İngilizce) ISBN 0-14-011447-5 sf.690
- Norwich, sf. 329
- Norwich, sf. 330
- Ostrogorsky, Georg (2015) [İlk olarak 1981'de yayınlanmıştır]. Bizans Devleti Tarihi. çev. Fikret Işıltan (8. bas.). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınlar. s. Bölüm: II.3. ISBN 9789751603487.
Dış bağlantılar
- Gregory, Timothy E. (2008). Bizans Tarihi. çev. Esra Ermert. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. ISBN 978-975-08-1507-2.
- Norwich, John Julius (1988). Byzantium: Early Centuries (İngilizce). Londra: Penguin. s. 328-346. ISBN 0-14-011447-5.
- Haldon, John F. (1997), Byzantium in the Seventh Century 2.Ed, Cambridge , (İngilizce) ISBN 0-521-31917-X
- Head, Constance (1972), Justinian II of Byzantium. Madison, (İngilizce) ISBN 0-299-06030-6
- Stratos, Andreas (1980), Byzantium in the Seventh Century. 5. ed. , Amsterdam, (İngilizce) ISBN 90-256-0852-3
Resmî unvanlar | ||
---|---|---|
Önce gelen: IV. Konstantinos |
Bizans İmparatoru 685-695 |
Sonra gelen: Leontios |
Önce gelen: III. Tiberios |
Bizans İmparatoru 705-711 |
Sonra gelen: Filippikos |