Dersim İsyanı

Dersim İsyanı veya Dersim Katliamı, Dersim'de 1937-1938 yıllarında merkezî Türk hükûmetiyle bazı Dersim aşiretleri[1][7] arasında bölgenin hakimiyeti ile ilgili çıkan anlaşmazlıklar sonucu yaşanan olaylara verilen isim. Dersim'de (Tunceli, Erzincan, Elâzığ, Sivas, Malatya ve Bingöl illerinin bir kısmı)[8] aşiretlerin isyanı sonucunda mutlak devlet hakimiyetini sağlamak için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından aşiretler üzerine harekât düzenlendi. İsyancıların önemli kesimini 1920'de Sivas'ın Zara ve İmranlı ilçelerinden sığınan isyancılar oluşturuyordu.[9][10][11] Harekât neticesinde, kimi kaynaklara göre bölgede yaşayan 13.160 kişi ile 110 asker öldü ve 12 bine yakın insan zorunlu göçe tabi tutuldu.[6]

Dersim İsyanı
Zaza isyanları

Seyit Rıza'nın teslim olduğu gecenin sabahında atılan Akşam gazetesi manşeti, 1937.
Tarih20 Mart 1937 - Kasım 1937
2 Ocak 1938 - Aralık 1938
Bölge
Dersim (günümüzde Tunceli, Kemah, Kemaliye, Refahiye, Erzincan merkezî, Kiğı, Arapgir ve Keban[1])
Sonuç İsyan bastırıldı.
Türk Silahlı Kuvvetleri Dersim'de tekrar hakimiyet kurdu.
Seyit Rıza ile birlikte 6 kişi idam edildi.
Dersim halkının bir kısmı zorunlu iskan ettirildi.
Taraflar
Türkiye Dersim aşiretleri
Komutanlar ve liderler
Mustafa Kemal Atatürk
İsmet İnönü
Celâl Bayar
Fevzi Çakmak
Kâzım Orbay
Abdullah Alpdoğan
Galip Deniz
Kemal Ergüden
İsmail Hakkı Tekçe
Şemsi Erkuş
Seyit Rıza (Esir) 
Alişir 
Kamer Ağa (Yusufan) [2]
Cebrail Ağa (Demenan) [3]
Kamer Ağa (Haydaran)
Güçler
~50.000 asker 6.000-7.500[4][5]
Kayıplar
110[6] Kayıp:
13.160[6]
Zorunlu iskan:
11.818[6]

Arka plan

Dersim İsyanı bir yanıyla Koçgiri İsyanı üzerinden temellendirilir. Sivas'ın Zara ve İmranlı ilçelerinden Dersim'e sığınan Koçgirililerin Dersim İsyanı'nı organize ettikleri Türk tarih tezlerinde yer almaktadır.[12] Koçgiri İsyanı (Alişir, Alişan Bey) önderleri Dersim'e sığınarak bir örgütlenme çabasına girmişlerdir.[9][12] Sivas'ın Zara ve İmranlı ilçesinde Koçgiri İsyanı'ndan kaçan bin kadar silahlı isyancı, mıntıkaya bir isyan havası getirmişlerdir.[10] Daha önceden hükûmetle ilişkiler kuran Seyit Rıza, Koçgirililerin ona sığınması sonucunda hükûmetle arası açılmıştır.[10]

Bölge gerek coğrafi yapısı, gerekse merkeze uzaklığı nedeniyle merkezî otoritenin tam sağlanamadığı, ağalık tarzı feodal bağların kuvvetli olduğu bir yapıdaydı. Bu açıdan Osmanlı döneminde de bölgede pek çok ayaklanma yaşanmıştır. Dersim ayaklanmaları olarak adlandırılan, bölgedeki isyanlar arasında Osmanlı dönemindeki son isyan, I. Dünya Savaşı sırasında 1916 yılında meydana gelmiştir. Dönemin içişleri bakanlarından Şükrü Kaya 1876 yılından beri bölgeye 11 askerî harekât düzenlendiğini; ancak bir çözüm sağlanamadığını belirterek,[13] bölgenin bu alandaki geçmişini ortaya koyar. Ayrıca Kaya'nın hazırladığı rapora göre; Dersim 91 aşiret arasında bölünmüştür. Bölgenin durumundan haberdar olan Türk hükûmeti, başta Dersim bölgesi olmak üzere, yörenin kalkındırılması ve sosyo-ekonomik olarak kalkınması için bir arayışa girmiştir. Bu vesileyle, İsmet İnönü 1935 yılında Doğu Anadolu bölgesinde bir gezi yapmış, bu gezi sonrası da ''Şark Seyahati Raporu, 1935'' başlıklı bir rapor hazırlamıştır. Bu rapora göre; Suriye'deki Fransız vesayet yönetimi, Türkiye'ye karşı politikalar izlemekte, çeşitli bölgelerdeki aşiretleri el altından silahlandırmaktaydı. 10 Aralık 1936 tarihinde ise, dönemin Ekonomi Bakanı Celâl Bayar bir şark raporu hazırlamış, Doğu illerinin yeterince devlet kontrolüne girmediğinin, bölgede büyük ekonomik sıkıntılar olduğunun ve geçmiş hükûmetlerin bölgede ancak ağalar ve şeyhler aracılığıyla halk üzerinde etkili olabildiklerini belirtmiştir. Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve mülkiye müfettişleri de benzer şekilde raporlar hazırlamışlardır. Bunun üzerine, 8. Türkiye Hükûmeti; bölgede hem asayişi etkili şekilde sağlamaya hem de halkı kalkındırma hamleleri başlatmaya karar vermiştir. Öte yandan, özellikle de Seyit Rıza'nın etkisi altında olan aşiretler hükûmetin bu girişiminden rahatsız olmuş ve 21 Mart 1937 gecesi Harçik deresi üzerindeki köprüyü yakarak ayaklanmışlardır.[14][15][16]

Kimi anlatılara göre ise Dersim'in Yusufan aşiretinden silahlarını toplamaya gelen bir asker grubu orada bir kadına tecavüz gerçekleştirmişti.[2][9][17][18] Eski milis komutanı olan Kamer Ağa olaya karışan askerin kendisine teslim edilmesini veya cezalandırılmasını istedi.[2][9][17][18] Teslim edilmeyince, bir grup hırsını Harçik köprüsünü yakarak çıkardı.[2][9][17][18] Köprünün durumunu görmek için Albay İsmail Hakkı Tekçe geldi. Bunun üzerine iddialara göre Fındık Ağa, İsmail Hakkı Tekçe'nin üzerine atılarak onu yaralamıştır.[2][9] Üstüne atıldıktan sonra "Ben Fındık Ağa'yım adamı böyle yere sererim" demiştir.[2] Bazı iddialara göre vuran Fındık Ağa değil Milan adında bir Rum köylüsüydü. Onun ismini kullanarak bilerek olayları arttırmaya ve kışkırtmaya çalışmıştı.[2] Fındık Ağa'nın adı bu olay dışında başka bir olayda geçmemektedir. Kamer Ağa ifadesinde devlete isyan etmediklerini sadece ırzını savunan bir genci ele vermek istemediğini söyledi.[17][18] Kamer Ağa, köyü saran ve isyancıların teslim edilmesini isteyen Albay'a cevap olarak "Komutan bu ırza tecavüz girişimidir. Devlete isyan değildir. Siz de onun yerinde olsaydınız aynı şeyi yapardınız. Köprüde oluşan tahribatı onarmaya hazırız ama eşini koruyan, eşini savunmak zorunda olan bir genci teslim etmem mümkün değildir." dediği iddia edilmektedir.[17] Kamer Ağa gerekli kişinin kaçmasından sonra teslim oldu ve sonra Fındık Ağa'dan teslim olmasını istedi. Fındık Ağa (veya Fındık Hafız)[19] teslim olduktan sonra İsmail Hakkı Tekçe'yi vurduğu gerekçesi ile idam edildi.[19]

Ermeni Kırımı sırasında da bazı Dersimli Alevi Zaza[20] aşiretler, Dersim Ermenilerini Osmanlı hükûmetine teslim etmeyi reddetmiş ve Ermeni kaynaklarına göre 20.000 ile 36.000[21] arasında Ermeni'yi, Nuri Dersimi'nin anılarında yazdığına göre binlerce[9] savunmasız Ermeni ailesinin güvenli olarak kaçmasını sağlamışlardır.[20] Taner Akçam gibi bazı tarihçilere göre, Dersimlilerin 1915 Ermeni Kırımı sırasında takındıkları tutum onların imhasında ayrı bir rol oynamıştır.[22] Yine Nuri Dersimi'ye göre, 1915'te çevre vilayetlerden 30.000'den fazla Ermeni'nin, sığınmaları için bazı Dersimliler tarafından Rusya'ya kaçmalarına yardım edilmiştir.[23]

Bunun yanında Rus işgaline karşı Dersimliler, Osmanlı hükûmeti ile bir anlaşma yaparak özerklik vaadi içinde "savunma savaşı"na girerler.[9] Osmanlı idaresinden aldıkları silah ve mühimmatla, doğrudan Osmanlı ordusunun emrine girmeden Ruslara karşı durma karşılığında Dersimlilere "bağımsız çatışma hakkı" tanınır.[9] Ruslar geri çekildikten sonra Osmanlı idaresi tarafından Dersimlilere ve bu aşiretlere madalya ve hediyeler verilir.[9] Seyit Rıza ise ayrıca ödüllendirilerek Erzincan'da "İl İdaresi Üyeliği"ne atanır. Dönemin Erzincan valilerinden Sabit Bey yazdığı bir mektupta Seyit Rıza ile ilgili olarak "şimdiye kadar bize din ve namusuyla hizmet etti" ifadesini kullanır.[24] Dersim olaylarının meydana gelmesinde Dersim aşiretlerinin ve önde gelenlerin Ermeni Kırımı'nda Ermenileri kurtarmış olmalarının,[9][22] Rus işgaline karşı kendilerine vadedilen özerklik durumları[9] ile daha önceki Koçgiri İsyanı'nın etkisi olduğu düşünülür.[9]

İsyancılar, Şeyh Hasan aşiretine mensup olan Abasan Aşireti reisi Seyit Rıza önderliğinde birleşince, askere gitmek ve vergi vermek istemeyen diğer aşiretlerce de desteklenenince yaklaşık 6.000 kişilik bir grup isyancılara katılmıştır.[25]

Dersimlilerle ilgili raporlar

Atatürk'ün Dersim'deki olaylarla ilgisi bir tartışma konusudur. Kimi araştırmacılara göre Atatürk, Dersim'deki çatışmaların yoğunlaştığı 1938'de ciddi şekilde hasta olduğu için Dersim harekâtındaki gelişmeleri takip edememekteydi. Atatürk'ün durumunu İnönü'ye ulaştırmak için 25 Temmuz 1938 tarihinde Hasan Rıza Soyak'a yazdırılan bir mektupta Atatürk'ün durumundan şöyle söz edilir: "Esas hastalık tekrar yürümeye başlamıştır. 12-13 gündür (ateşi) 39'a çıktıktan, Marmara ve Karadeniz'e seyahatten sonra, dün kavga gürültü, koltukla saraya naklettik. Şimdi 37 derecedir."[26]

1920'lerin ikinci yarısından sonra Dersim bölgesini tanımaya yönelik pek çok rapor hazırlanmıştır. Özellikle Hamdi Bey'in 2 Şubat 1926 tarihli raporu, "Dersim gittikçe Kürtleşiyor, mefkureleşiyor, tehlike büyüyor. Dersim, hükûmeti Cumhuriyet için bir çibandır. Bu çiban üzerinde kati bir ameliye ihtimalatı elimeyi önlemek, selameti memleket namına farzı ayindir" tespitiyle başlıyordu.[27] İsmet İnönü "Doğu raporları"nda "Erzincan beyleri Dersimlileri maraba adıyla çalıştırıyorlar. Bu bir nevi Erzincan beylerinin Kürt himayesine sığınmasıdır", Genel Müfettiş Cemal Bardakçı, "Dersim'deki huzursuzluğun sebebi açlıktır", Fevzi Çakmak ise "Dersimlileri askere almayın, silah kullanmayı ve savaş taktiklerini öğrenirlerse bize saldırırlar" diyecektir. Fevzi Çakmak aynı zamanda, Dersimlilerin okşanmakla kazanılamayacağını, silahlı kuvvetlerin müdahalesinin Dersimli'ye daha çok etki edeceğini bildirmiştir.[13][28]

Raporlarda en çok üzerinde durulan noktalar ise, aşiretlerin birbiriyle olan ilişkileri, hangi aşiretin hangi dili (Zazaca, Türkçe) konuştuğu, aşiret yapıları, Dersimlilerin gelenek ve görenekleri, aşiretlerin coğrafi sınırları ve nüfuzları, Dersim'in stratejik noktalarıdır. Bunlar üzerine raporlar sunulmuştur ve başarılı bir Dersim Harekâtı için gereken önlemler bu raporlarda tespit edilmiştir.

Tunceli Kanunu

25 Aralık 1935 tarihinde, 2884 sayılı Tunceli Vilayeti'nin İdaresi Hakkında Kanun çıkarıldı[29][30] ve 4 Ocak 1936 tarihinde Dersim Vilayeti'nin adı Tunceli Vilayeti oldu.[31]

Yasanın uygulanmaya başlamasıyla 1937 başlarında yeni olaylar çıktı. Bölgede güvenlik sağlanamadı ve hükûmet otoritesi kurulamadı.

Dördüncü Umumi Müfettişlik

Dinî ve etnik azınlıkların Türkleştirilmesi sürecinde[32] otoriteyi sağlamlaştırmak amacıyla TBMM 1164 sayılı ve 25 Haziran 1927 tarihli kanunu çıkardı. Bu kanuna göre kurulan umumi müfettişliklerin geniş yönetsel, askerî ve yargısal yetkileri vardı. 1 Ocak 1928 tarihinde Diyarbakır, Elazığ, Urfa, Bitlis, Van, Hakkâri, Siirt ve Mardin illerini kapsayan ve merkezi Diyarbakır'da bulunan Birinci Umumi Müfettişlik kuruldu.[33] Ve Trakya'da yaşanan pogromlardan önce 19 Şubat 1934 tarihinde, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ve Çanakkale illerini kapsayan ve merkezi Edirne'de bulunan İkinci Umumi Müfettişlik kuruldu. [34] 25 Ağustos 1935 tarihinde Ağrı, Kars, Artvin, Rize, Trabzon, Gümüşhane, Erzincan ve Erzurum illerini kapsayan ve merkezi Erzurum'da bulunan Üçüncü Umumi Müfettişlik kuruldu.[35][36] 6 Haziran 1936 tarihinde tarihî Dersim Bölgesini (Tunceli, Elazığ ve Bingöl) kapsayan ve merkezi Elâzığ'da bulunan Dördüncü Umumi Müfettişlik kuruldu ve Umumi müfettişliğe Korgeneral Abdullah Alpdoğan atandı.[34]

1936 yılında açılan dördüncü umumi müfettişliğin başına getirilen Korgeneral Abdullah Alpdoğan, mahkeme kararlarını imzalamaya, düzeni ve güvenliği sağlamak açısından gerekli gördüğü durumlarda ilde yaşayan kişileri ve aileleri, il sınırları içinde bir yerden bir başka yere göndermeye ve il sınırları içinde oturmalarını yasaklamaya da yetkiliydi.[37]

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1936 tarihinde yaptığı TBMM konuşmasında Dersim'deki ağalık düzeni sorununu Türkiye'nin en önemli iç sorunu olarak tanımladı.[38]

Öte yandan Hasretyan'ın kitabında yer alan bilginin aksine Atatürk'ün 1 Kasım 1936 tarihli TBMM konuşmasında toprak ile ilgili konuşurken "Dersim" hatta "ağalık düzeni" bile dememiştir. Günümüz Türkçesi ile bu bölüm:

Toprak Kanununun bir sonuca, varmasını, Kamutayın yüksek çalışmalarından beklerim. Her Türk çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması, kesinlikle gereklidir.Vatanın sağlam temeli ve imarı buna dayanır. Bundan başka, büyük araziyi modern araçlarla işletip vatana fazla üretim sağlanmasını da özendirmek isteriz.[39]

İsyan

Fransa yapımı hafif bombardıman uçağı Breguet 19'un önünde Sabiha Gökçen.

Uhundu köyü

Eski Dersimli Osmanlı Devleti komutanlarından Kamer Ağa köyüne karakol kurulmasını istedi. Tülük'tan Uhundu köyüne küçük bir askerî birlik geldi.[9][17][18] Anlatılara göre köylülerden Mehmet Ali (Menteş) aç ve yorgun olan ve başlarında Genç bir subay olan askerleri evinde konuk etti.[17] Menteş'in karısı genç ve güzel adı Fatma'dır. Anlatılanlara göre genç subay Menteş içerideyken Menteş'in eşine tecavüzde bulunuyor.[2][9][17][18] Karısının çığlığı üzerine içeri koşan Mehmet Ali (Menteş) köşede subayın silahını gördü ve subaya ateş ederek öldürdü.[2][17][18] Ateş sesini duyan askerler içeri koşmaya başlayınca Menteş onlara da ateş açtı.[2][17] Uhundu köyünün başında Eski Osmanlı Devleti Milis komutanı Kamer Ağa bulunuyordu.[2][17][18] Kamer Ağa köye baskın yapılacağını düşünerek olayın ardından Menteş ve kardeşlerinin kaçmasına karar verdi. Kaçtıklarından sonra ise Harçik köprüsünü ateşe verdi.[2][9][17][18][19] Köprünün durumunu görmek için devlet tarafından İsmail Hakkı Tekçe görevlendirildi. Bunun üzerine İsmail Hakkı'nın iddialara göre Fındık Ağa, İsmail Hakkı Tekçe köprüye bakmaya geldiğinde üzerine atılarak onu yaralamıştır.[2] Üstüne atıldıktan sonra "Ben Fındık Ağa'yım adamı böyle yere sererim" demiştir. Bazı iddialara göre vuran Fındık Ağa değil Milan adında bir Rum köylüsüydü. Onun ismini kullanarak bilerek olayları artırmaya ve kışkırtmaya çalışmıştı. Fındık Ağa'nın adı bu olay dışında başka bir olayda geçmemektedir. Kamer Ağa ifadesinde devlete isyan etmediklerini, sadece ırzını savunan bir genci ele vermek istemediğini söyledi. Kamer Ağa, köyü saran ve isyancıların teslim edilmesini isteyen Albay'a cevap olarak "Komutan, bu ırza tecavüz girişimidir,Devlete isyan değildir. Siz de onun yerinde olsaydınız aynı şeyi yapardınız, köprüde oluşan tahribatı onarmaya hazırız ama eşini koruyan, eşini savunmak zorunda olan bir genci teslim etmem mümkün değildir." dediği iddia edilmektedir.[17] Kamer Ağa gerekli kişinin kaçmasından sonra teslim oldu ve sonra Fındık Ağa'dan teslim olmasını istedi. Fındık Ağa (veya Fındık Hafız)[19] teslim olduktan sonra İsmail Hakkı Tekçe'yi vurduğu gerekçesi ile idam edildi.[19]

Harekâtı Tetikleyen Olaylar

27 Mart 1937 tarihinde Dersim-Erzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Diğer Türk Birlikleri ile bağlantı kurulmasın diye Dersimli gruplar tarafından bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Pax bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu'na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askerî kuvvetler kendilerini korumakta zaafiyet içine düşerler. Birçok askerî birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü'nü de tahrip ederler.[40]

İsyancıların bir kısmını 1920'de Sivas'ın Zara ve İmranlı ilçelerinden sığınan isyancılar oluşturuyordu.[11][12]

14 Haziran 1937 tarihli meclis konuşmasında, İsmet İnönü; bölgeyi medenileştirmek ve geliştirmek için büyük uğraşlar yapıldığını fakat bölgede güçlü olan bir takım aşiretlerin, hükûmetin bu programına direniş gösterdiğini ifade etmiş, bölgede askerî tedbir almanın bir zorunluluk haline geldiğini belirtmiştir. 18 Eylül 1937 yılında yaptığı açıklamada ise, biri subay olmak üzere, 30 askerin hayatını kaybettiğini, 51 kişinin yaralı olduğu, 265 isyancının öldürüldüğünü, 849 kişinin ise güvenlik güçlerine teslim olduğunu belirtmiştir.[41]

Sahada bulunmayan İhsan Sabri Çağlayangil'in bir ifadesine göre, 1937 yılında Atatürk Singeç Köprüsü'nün açılışını yapmak üzere Dersim'e gelecekti. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyordu. İsmail Hakkı adlı bir teğmenin komutasındaki karakola isyancılar tarafından saldırı düzenlendi. Karakol yakıldı ve 33 askerin tümü öldürüldü.[42] Ancak 33 asker tek bir baskınla ölenlerin değil, 1937 yılının Temmuz ayı sonuna kadar öldürülenlerin toplam sayısıdır.[43] Atatürk'ün köprü açılışı için Pertek'e geldiği tarih de 17 Kasım 1937'dir.

Askerî harekât

Birinci Dersim Harekâtı

Mustafa Kemal Atatürk ve Sabiha Gökçen (17 Kasım 1937, Pertek Halkevi'nin önünde).
Sabiha Gökçen'e bir röportajında Atatürk'ün olaylara bakış açısı ve bölgeye ne zaman geldiği sorulmuş ve bunun üzerine Gökçen şunları ifade etmiştir: "1937 sonlarına doğru. Pertek'te bir köprü yapılmıştı, onun açılışı dolayısıyla Atatürk gelmişti. Yani bu mevzular görüşülmüyordu. Arazide geziler yapıyorduk bazen Atatürk ile. Ben gösteriyordum yerleri, şurası şudur burası budur diye."[44]

General Abdullah Alpdoğan'ın düzenlediği ilk harekât başarısızlıkla sonuçlandı. Aşiretler ise bunun verdiği moralle tamamen silahlandı. Bu yüzden isyanı bastırmak iyice zorlaştı. Abdullah Alpdoğan yanına aldığı 50.000 [45] asker (üç kolordu) ile bölgeye gitti fakat dağları bir türlü aşamadı. Bunun sonucunda bir hava saldırısı gerektiğine karar verdi. Gerekli onayı alınca Sabiha Gökçen'i davet etti. Sabiha Gökçen de kabul edip Hava Kuvvetleri'nden 3 uçak filosu ile havadan saldırı gerçekleştirdi. İsyancıların saklandıkları en büyük yer olan Laş mevkiini bombaladı.

Yapılan harekât başarılı olmayınca, askerler bölgeye girmeyi başaramadı. 13 Eylül 1937'de anlaşmaya çağrılan Seyit Rıza tutuklandı. Askerî harekâttan sonra yapılan yargılama 15 Kasım 1937'de sona erdi. 11 kişi idama mahkûm oldu, fakat yaşların geçkin olmalarından dolayı içlerinden dördü hakkında idam cezası 30 sene ağır hapse tahvil edildi.[29]

Bir jandarma ve Reyber (Rêber Qop)

10-12 Eylül 1937 tarihleri arasında Seyit Rıza barış görüşmesi için Erzincan Vilayet konağına geldi ve o arada tutuklandı.[46] Ertesi gün, Elazığ'da bulunan Umumi Müfettişliğe nakledildi ve 15 - 18 Kasım 1937 tarihleri arasında Seyit Rıza ve Halvori gözeleri'nde toplantı yapan 6 kişi idam edildi. Çok sayıda ayaklanmacı değişik hapis cezalarına çarptırıldı.[47][48][49]

Asılan kişiler şunlardır:

  • Seyit Rıza
  • Resik Hüseyin (Seyit Rıza'nın oğullarından,)
  • Seyit Hüseyin (Kureyşan-Seyhan aşiret reisi)
  • Fındık Ağa (Yusufanlı Kamer Ağa'nın oğlu)
  • Hasan Ağa (Demenan aşiret reisi Cebrail Ağa'nın oğlu)
  • Hasan (Kureyşanlardan Ulkiye'nin oğlu)
  • Ali Ağa (Mirza Ali'nin oğlu)
Mahkeme

17 Kasım 1937 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk, Diyarbakır'dan Elazığ'a geldi ve Tunceli'nin Pertek kazasına geçerek Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü'nün açılış törenine katıldı.[50][51]

İkinci Dersim Harekâtı

Ancak olaylar durulmadı ve 1938'de Kureyşan aşireti intikam için diğer aşiretleri silahlanmaya davet etti.

Başbakan Celâl Bayar (görev süresi: 25 Ekim 1937 – 25 Ocak 1939) Dersimli isyancılara karşı saldırıyı onayladı ve İkinci Dersim Harekâtı (2 Ocak - 7 Ağustos 1938) başlatıldı.[52]

Üçüncü Dersim Harekâtı

10-17 Ağustos 1938 tarihinde Üçüncü Dersim Harekâtı düzenlendi.

Temizleme harekâtı

6 Eylül'de başlayan "temizleme harekâtı", 17 gün boyunca devam etti.[53]

Hava kuvvetleri

Muhsin Batur, Dersim üzerinde yaklaşık iki ay görev yaptı. Fakat hatıralarında okurlarından özür dileyerek hayatının o bölümünü yazmayacağını açıkladı.[54] İsyana katılanlardan veteriner Nuri Dersimi, Türk hava birimlerinin zehirli gaz bombasını attığını aktardı.[55] Sabiha Gökçen ise, olaylarla ilgili olarak 1956 yılında Halit Kıvanç'a verdiği bir röportajda; "Canlı ne görürseniz ateş edin! emrini almıştık. Asilerin gıdası olan keçileri dahi ateşe tutuyorduk" demiştir.[56][57]

Harekâtın sonuçları

Kaybolmuş Dersimli kadın ve çocuklar

Hukukçu yazar Hüseyin Aygün, Dersim Harekâtı ve sonuçları hakkında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı bir araştırma olarak nitelendirilen Dersim 1938 ve Zorunlu İskân adlı kitabında, isyanın açıkça kışkırtılarak çıkarıldığını, Cumhuriyet dönemi ayaklanmaları içerisinde sivillere yönelik eziyetin ve kıyımın en şiddetlisine uğradığını, ardından da isyancılarla beraber aileleri ve hatta isyana iştirak etmeyenlerin eziyete ve kıyıma maruz kaldığını, binlerce sivil vatandaşın öldürülmüş ve kalan on binlercesinin de sürgün edilmiş olduğunu belirtmiştir.

Bölgeden Ankara'ya gönderilen raporlarda kadın ve çocuklar dahil olmak üzere insanların zehirli gaz ve yangın bombaları kullanılarak imha edildiği yazılmaktadır. 30 Mart 1937'de, Tunceli Valisi Abdullah Alpdoğan'ın Başbakanlığa yazdığı yazının 2. maddesinde şu yazı geçmektedir: "Tayyare Alay Kumandanından yangın ve Millî Müdafaa'dan yakıcı ve boğucu gaz bombaları istedim.[58]

Askerî harekât, her ne kadar bazı aşiretleri sürgün etse de, harekât 1938 yılının sonuna doğru sona ermiştir.

Olaylardan önce ve sonra Tunceli il nüfusu
1935 1940
101.099 [59] 94.639 [59]
Nüfusun Azalmasındaki Etkenler
Toplam Kayıplar Sürgünler
13.160 11.818
Türk askerleri ve Dersimli kadın ve çocuklar. Katliamdan sağ kurtulan Salman Yeşildağ, 74 yıl sonra kendisine gösterilen fotoğraftaki herkesin katledildiğini, içlerinden birinin ise kendi kız kardeşi olduğunu söyledi.[60]

Güncel gelişmeler

Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Kasım 2011 günü yaptığı konuşmada, 9 Ağustos 1939 tarihli bir belgede Dersim'de 13 bin 806 kişinin öldürüldüğünün ifade edildiğini belirtmiş ve Dersim'de yaşananlar için; "eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum" demiştir.[61][62] Başlangıçtan Günümüze Dersim Tarihi kitabının yazarı tarihçi Ali Kaya'ya göre, harekâtın sorumlusu dönemin Başbakanı Celâl Bayar'dır. Asıl yaşanan büyük olayların daha çok 15 Mayıs-15 Eylül 1938 tarihleri arasında meydana geldiğini belirten Ali Kaya, Atatürk'ün o dönemde ciddi olarak hasta olduğunu, doktor raporlarının bulunduğunu ve Atatürk'ün son gelişmelerden haberi olmadığını ileri sürmüştür.[63] 12 Kasım 2014'te CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu "Acı duyan herkesten, ölen her insandan, sürgün edilen her insandan CHP adına da özür diliyorum." diyerek olan olaylarla ilgili partisi adına özür diledi.[64]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Nazmi Sevgen, Zazalar ve Kızılbaşlar: Coğrafya-Tarih-Hukuk-Folklor-Teogoni, Kalan Yayınları, Ağustos 1999, ISBN 975-8424-00-9, s.
  2. Dersim 1938 ve Hacı Hıdır Ataç'ın Defteri
  3. Dr.Naimi Cengiz,Gömülme Hakkı,Horasan Yayınları
  4. Faik Öztrak, 07.07.1939 tarihli Millet Meclisi konuşması, Dersim bilgilendirmesi
  5. Osman Pamukoğlu, Unutulanlar dışında yeni bir şey yok: Hakkari ve Kuzey Irak dağlarındaki askerler, Harmoni Yayıncılık, 2003, ISBN 975-6340-00-2, s. 16.
  6. Masis Kürkçügil (Aralık 2009). "Dersim. Cumhuriyet tarihinin en büyük kıyımı". NTV Tarih, 11. s. 59.
  7. M. Nuri Dersimi, Kürt Tarihinde Dersim
  8. Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, Güney Doğu , İstanbul, s. 66, 194. (Türkçe olarak)
  9. Dr. M. Nuri Dersimi, Hatıratım, Geliştirilmiş Yeni Basım (İlk baskı: Roja Nû Yayınları, İsveç, 1987)
  10. "Dünden Bugüne Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci - Dersim, bir dağ içinde... - tg mobile". m.turkiyegazetesi.com.tr. 31 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ekim 2020.
  11. Millî Mücadele Yıllarında Koçgiri Aşireti Reisi Alişan Bey'in Faaliyetleri - Bayram Ayna
  12. Gündoğan, Kazım (16 Kasım 2017). "İdamının 80'inci yılında Seyit Rıza'nın ardından: Dersim Katliamı neden yapıldı?". Gazete Duvar. 28 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ekim 2020.
  13. NTV Tarih dergisi, 11. sayı, Kapak konusu
  14. Onur Öymen (Nisan 2016). Arka Plan Teröre Yön Verenler. Kürt İsyanları ve Yabancı Tahrikleri. Remzi Kitabevi. ss. 422-424. ISBN 9789751417190.
  15. Ahmet Taner Kışlalı (Şubat 1997). BİR TÜRKÜN ÖLÜMÜ. Ümit Yayıncılık. ss. 22-24. ISBN 9789757115182.
  16. "DERSIM MASSACRE, 1937-1938". After several incidents, culminating on the nights of 20/21 and 26/27 March 1937, tribal attacks against the new infrastructure in Pah and a police station in Sin in eastern central Dersim, the military campaign was launched. With 8,623 men, artillery and an air force in early May, it was largely superior in numbers and materiel to the forces of the insurgents. SciencesPo. 27 Temmuz 2011. 5 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Eylül 2020.
  17. Kürt isyanları: (Tedip ve Tenkil), Ahmet Karaman
  18. Beyaz Dağ'da Bir Gün: Dersim Defterleri
  19. Çağlayangil'in Anıları, Yayına Hazırlayan: Tanju Cılızoğlu, Güneş gazetesi
  20. Leslie A. Davis, Yves Ternon et Anne Terre, La province de la mort: Archives américaines concernant le génocide des Arméniens (1915), Éditions Complexe, 1994,(ISBN 9782870275238) sayfa: 210. Alıntı="Beaucoup d'Arméniens ont été massacrés par les Kurdes à l'instigation du gouvernement turc; mais d'un autre côté, nombreux sont les Kurdes qui ont abrité les Arméniens dans leurs villages et les ont protégés de diverses façons. Les Kurdes du Dersim ont beaucoup fait pour les aider. J'ai bien connu nombre de ces Kurdes et je les ai trouvés très amicaux. Certains d'entre eux venaient souvent me voir, entre autres trois vénérables aghas à longue barbe."
  21. "Çağlayangil'in Anıları / Kader Bizi Una Değil, Üne İtti", Dışişleri bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, Bilgi Yayınevi 2007, Sayfa 65, ISBN:9752202221
  22. Tarihçiler Dersim'i nasıl yorumluyor? Radikal, Taner Akçam/ Minnesota Üniversitesi, Dersimlilerin 1915 Ermeni soykırımı sırasında takındıkları tutum onların imhasında ayrı bir rol oynamıştır.
  23. Kürdistan Tarihinde Dêrsim, sf.41
  24. AK Parti resmi sitesi, Dersim Olayları İle İlgili Yeni Belgeler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Dersim olayları ile ilgili açıkladığı yeni resmi belgeleri konu alan haber
  25. Cumhuriyet Ansiklopedisi 1923-2000, Cilt I (1923-1940), Yapı Kredi Yay., İstanbul, 2006, s. 277.
  26. İnönü Arşivi: 00754
  27. "Dudak uçuklatan Dersim belgeleri". 13 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2012.
  28. Hür, Ayşe (16 Kasım 2008). "1937-1938'de Dersim'de neler oldu?". Taraf. 16 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2010.
  29. New perspectives on Turkey, Issues 1-4, Simon's Rock of Bard College, 1999 s. 15. (İngilizce)
  30. Paul J. White, Primitive rebels or revolutionary modernizers?: the Kurdish national movement in Turkey, Zed Books, 2000, ISBN 978-1-85649-822-7, s. 80. (İngilizce)
  31. Cemil Koçak, Umumi müfettişlikler (1927-1952), İletişim Yayınları, 2003, ISBN 978-975-05-0129-6, s. 144.
  32. Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, Güney Doğu, s. 66.
  33. Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, Güney Doğu, İstanbul, s. 66, 194.
  34. Cumhuriyet, August 26, 1935.
  35. Erdal Aydoğan, "Üçüncü Umumi Müfettişliği'nin Kurulması ve III. Umumî Müfettiş Tahsin Uzer'in Bazı Önemli Faaliyetleri", Atatürk Yolu, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, C. 33-34, ss. 1-14.
  36. Aygün, Hüseyin (5 Şubat 2011). "Dersim 1938'e Dair "Yeni" Belgeler, Bilgiler - 2". Bianet. 20 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2020.
  37. Hasretyan, M. A. (1995) Türkiye'de Kürt Sorunu (1918-1940), Berlin, Wêşanên, ënstîtuya Kurdî: I., s. 262.
  38. http://www.tbmm.gov.tr/tarihce/ataturk_konusma/01_11_1936.pdf
  39. Bilal Şimşir, Kürtçülük Cilt II
  40. Arka Plan Teröre Yön Verenler. Kürt İsyanları ve Yabancı Tahrikleri. Remzi Kitabevi. Nisan 2016. s. 424. ISBN 9789751417190.
  41. İhsan Sabri Çağlayangil, Anılarım, "Bölgedeki dönemin emniyet görevlisi İhsan Sabri Çağlayangil: Atatürk Singeç Köprüsü'nü açmaya gidecek. O tarihte Seyit Rıza Dersim'in lideri. Devlet, Fırat üzerine bir köprü yapmış. Köprünün başında da bir karakol. Karakolda 33 askerimiz, başlarında İsmail Hakkı adında bir yedek teğmen var. Köprüye Dersimliler saldırı düzenliyor. Karakol yakılıyor ve 33 askerimiz şehit oluyor. İşte bu olay isyanın başlamasıdır. Atatürk olayla ilgileniyor ve kesin talimat veriyor: 'Bu meseleyi kökünden hallediniz..."
  42. Eğrisi Doğrusu, CNN Türk, 20 Kasım 2014
  43. Nokta dergisinin 28 Haziran 1987 tarihli yıl 5, sayı 25'te "Dersim 1937-1938/Yarım Yüzyıl Sonra" başlıklı dosyası.
  44. Semih Vaner, Modernisation autoritaire en Turquie et en Iran,L'Harmattan, Ekim 1991,(ISBN : 273841009X), s.76
  45. Ahmet Kahraman, a.e.g., s. 286-287.
  46. Ahmet Kahraman, a.g.e., s. 292-293.
  47. 16 Kasım 1937 tarihli Cumhuriyet gazetesi
  48. M. Kalman, Belge ve tanıklarıyla Dersim Direnişleri, İstanbul, 1995, s. 350.
  49. Cumhuriyet, 18 Kasım 1937, 17 Kasım 1937: Atatürk'ün Diyarbakır'dan Elâzığ'a gelişi, Tunceli'nin Pertek kazasına geçerek Murat Nehri üzerinde Singeç Köprüsü'nü hizmete açışı.
  50. "Atatürk Pertek'te" 27 Temmuz 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Pertek Kaymakamlığı resmî sitesi.
  51. "1937-1938’de Dersim’de neler oldu?" 22 Mayıs 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Taraf, November 16, 2008.
  52. Faik Bulut, ibid, s. 277.
  53. Muhsin Batur, Anılar, Görüşler, Üç Dönemin Perde Arsası, Milliyet Yayınları, 1985, s. 25.
  54. Martin van Bruinessen, Kurdish ethno-nationalism versus nation-building states: collected articles, Isis Press, 2000, ISBN 978-975-428-177-4, s. 116. (İngilizce)
  55. Sabiha Gökçen röportajı, 25.11.1956, Milliyet, Sayfa 4
  56. "Leyla İpekçi, 'Burada çok cevherler var!'". 20 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2012.
  57. Dersim'deki çocuk katliamının belgeleri
  58. "Tunceli valiliği resmi sitesi il nüfusu sayfası". 19 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2011.
  59. "'Dersim Katliamı'ndaki o fotoğrafın sırrı ortaya çıktı". Radikal. 23 Aralık 2014. Erişim tarihi: 24 Aralık 2014.
  60. Erdoğan: Devlet adına özür dilerim
  61. Başbakan Dersim'le Resmi Tarihi Yırttı, Radikal, Cengiz Çandar, haber tarihi 24.11.2011
  62. Dersim olaylarını Atatürk biliyor muydu?
  63. Sezgin Tanrıkulu CHP adına "Dersim" için özür diledi

Konuyla ilgili eserler

  • Hüseyin Aygün, Dersim 1938 ve Zorunlu İskân, Dipnot Yayınları, ISBN 9789759051570
  • Vet. Dr. M. Nuri Dersimi, Hatıratım, Geliştirilmiş Yeni Basım (İlk baskı: Roja Nû Yayınları, İsveç, 1987), Öz-Ge Yayınları, Ankara, 1992.
  • Dr. Nuri Dêrsimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, Doz Yayınları, Eylül 2004, ISBN 975-6876-44-1
  • M. Kalman, Belge ve tanıklarıyla Dersim Direnişleri, Nûjen Yayınları, İstanbul, Ekim 1995.
  • Munzur Çem, Tanıkların Diliyle Dersim '38, Pêrî Yayınları, İstanbul, Mart 1999, ISBN 975-8248-19-8.
  • Celâl Yıldız, Dersim Dile Geldi, Tij Yayınları, İstanbul, 2003.
  • Dr. Hüseyin Çağlayan:, 38 ra jü pelge, Tij Yayınları, İstanbul, 2004.
  • Dr. Hüseyin Çağlayan Belge ve tanıklarıyla DERSİM DİRENİŞÇİLERİ
  • Meyer Georges, Trois corps d'armée turcs concentrés dans la région de Dersim, communiqué du Caire, Paris, Le Figaro, 30 août 1938
  • Bilal Şimşir, Kürtçülük Cilt II
  • Jandarma Genel Komutanlığının Raporu: Dersim, Kaynak Yayınları
  • Hüseyin Aygün, Dersim 1938 ve Zorunlu İskan, Dipnot Yayınları
  • Celâl Yıldız, Dersim Dile Geldi 1938'in Çocukları Konuştu, Su Yayınları
  • Karerli Mehmet Efendi, Yazılamayan Tarih ve Anılarım, Kalan Yayınları
  • Ebubekir Pamukçu, Dersim Zaza Ayaklanmasının Tarihsel Kökenleri, Yön Yayınları, 1992
  • Ali Kaya, Dersim Tarihi, Can Yayınları
  • Munzur Çem, Tanıkların Diliyle Dersim 38, Pêri Yayınları
  • Vecihi Timuroğlu, Dersim Tarihi, Yurt Kitap
  • Suat Akgül, Amerikan ve İngiliz Raporları Işığında Dersim
  • Faik Bulut, Dersim Raporları, Evrensel Basım Yayın
  • Naşit Hakkı Uluğ, Derebeyi ve Dersim, Kaynak Yayınları
  • Mehmet Yıldız, Dersim'in Etno-Kültürel Kimliği ve 1937-1938 Tertelesi, Chiviyazıları Yayınevi, 2014, ISBN 978-605-4549-00-6
Zazaca

Bu kaynaklar daha çok dönemin tanıklarıyla yapılan röportajlardan oluşur. Röportajlar orijinal diliyle yayınlanmıştır.

  • 38 Ra Jü Pelge, Hüseyin Çağlayan, Tij Yayınları
  • Kulê 38i, Munzur Çem, Pêri Yayınları
  • Dersim'ra ve Dare Estene Seyit Rıza, Mehmet Gülmez, Zed Yayın
  • Roê Kırmanciye, Cemal Taş, Tij Yayınları
Almanca
  • Schulz-Goldstein, Esther: Die Sonne blieb stehen. Band 2. Das Dêsım Genozid. Novumverlag.com 2013.

Belgeseller

  • Kara Vagon, Yönetmen: Özgür Fındık, 2011
  • İki Tutam Saç: Dersim'in Kayıp Kızları, Yönetmen: Nezahat Gündoğan, 2010.
  • Kırmızı Kalem, Qelema Sure, Yönetmen: Özgür Fındık, 2009.
  • 38, Yönetmen: Çayan Demirel, 2006.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.