Komünist rejimler altındaki katliamlar

Yirminci yüzyılda komünist rejimler altında katliamlar yapılmıştır. Tahmin etmekte kullanılan yönteme göre katliamlarda ölenlerin sayısı oldukça büyük farklılıklar göstermektedir. Akademik araştırmalar tek bir toplum içinde katliamların nedeni üzerine odaklaşır ancak katliamların bazı ortak sebepleri olduğuna dair iddialar da bulunmaktadır. Katliamlarda ölenlerin sayısının yüksek olduğu tahminler yalnızca siyasi rakiplerin yok edilmesi, iç savaşlar, terör seferberlikleri ve toprak reformları sırasında gerçekleşen katliam ve idamları değil aynı zamanda savaş, kıtlık, hastalık ve çalışma kamplarında tükenme sonucu olan ölümleri de hesaplamalarına dahil etmektedir. Bu facialara hükûmet politikalarının ve idarede yapılan yanlışlıkların neden olduğuna inanan ve dolayısıyla da çeşitli terimlerle tanımlanan farklı ölüm nedenlerini de bir arada değerlendiren akademisyenler vardır. Bu akademisyenlere göre tanımlandığında toplam ölü sayısı onlarca milyonu aşar ancak bu yaklaşımın geçerliliğini kabul etmeyen akademisyenler de bulunmaktadır. Komünizmin Kara Kitabı'nda yer alan tahminlerin özetinde Martin Malia ölü sayısını 85 ila 100 milyon olarak önerir.[1]

2011 yılı itibarıyla aralarında komünist rejimle yönetilen devletler de olmak üzere, devletler tarafından yapılan büyük katliamların nedenleri üzerinde akademik bir görüşbirliği sağlanamamıştır. Özellikle nedenler üzerine yapılmış karşılaştırmalı araştırmaların sayısı azdır. Komünist ülkelerde en yüksek ölüm sayıları Josef Stalin idaresindeki Sovyetler Birliği'nde, Mao Zedong idaresindeki Çin'de ve Kızıl Kmerler idaresindeki Kamboçya'da kaydedilmiştir. Yalnızca bu üç rejim tarafından öldürülen sivillerin sayısı en düşük tahminlerde 21 milyondan en yüksek tahminlerde 70 milyona ulaşmaktadır.[2] Kuzey Kore, Vietnam ile bazı Doğu Avrupa ve Afrika ülkelerinde daha küçük ölçekli katliamlar kaydedilmiştir.

Terminoloji

Komünist rejimler "Komünist rejimler" ile tarihinin bir döneminde kendilerini Marksist-Leninist ya da Maoist tanımlama ile sosyalist devlet olarak ilân etmiş ülkeler kastedilmektedir.

Akademisyenler sivillerin kasıtlı olarak öldürülmesini tanımlamak için çeşitli terimler kullanmışlardır.[3][4] Aşağıdaki terimler Komünist hükûmetler tarafından yapılan katliamları tanımlamak için kullanılmıştır:

  • SoykırımSoykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi siyasal ya da sosyal grupların kitlesel katliamını soykırım olarak nitelendirmemektedir. Siyasal grupların korunması maddesi ikinci oylamadan sonra BM kararından çıkarılmıştır çünkü aralarında Stalin'in SSCB'sinin de bulunduğu çok sayıda devlet[5] kendi ülkelerindeki iç kargaşayı kontrol altına alma hakları için gereksiz bir sınırlama koyacağını tahmin etmiştir.[6]
  • Siyasi katliam (Politisid) — "Politisid" terimi Soykırım Sözleşmesi'nin kapsamı dışında kalan siyasal ya da ekonomik grupların kitlesel katliamını tanımlamak için kullanılmıştır.[7] Manus I. Midlarsky "politicide" terimini Sovyetler Birliği'nin batı bölgelerinden çin ve Kamboçya'ya kadar uzanan kitlesel katliamları tanımlamak için kullanır.Şablon:Kdşm The killing trap: genocide in the twentieth century (Ölüm Tuzağı:Yirminci yüzyılda soykırımlar) adlı kitabında Midlarsky, Stalin ile Pol Pot'un katliamları arasında bulunan benzerlikleri ortaya çıkarır.[8]
  • Halk katliamı (Demosid) — R. J. Rummel içinde soykırım, politisid ve katliamı barındıran "demosid" terimini ortaya atmıştır.[9] Helen Fein Sovyetler Birliği ve Kamboçya'da meydana gelen kitlesel katliamları "jenosid ve demosid" olarak tanımlamıştır.[10] Frank Wayman ve Atsushi Tago terminolojinin önemini "demosid" (devletin önayak olduğu genel katliamlar) ya da "politisid" (siyasi muhalefet gruplarının katliamı) olarak veri tabanına alınması için seçilen kriterlerin kitle ölümleri arasında bir bağlantı kurmaya çalışmak için yapılan istatistikî analizleri önemli ölçüde etkilediğini ve rejim tipinin önemi da dahil olmak üzere çok farklı sonuçlar doğurabileceğini göstermiştir.[11]
  • İnsanlığa karşı suçlar — Jacques Semelin ve Michael Mann[12] Komünist rejimler tarafından yapılan şiddetten bahsederken "jenosid" ya da "politisid" terimleri yarine "insanlığa karşı suçlar" tanımının daha uygun olduğuna inanmaktadırlar.[13]
  • Sınıf katliamı (Klassisid) — Michael Mann "sosyal sınıfların tamamını ortadan kaldırmayı amaçlayan kitlesel katliamlar" için "sınıf katliamı" anlamına gelen "klassisid" terimini önermiştir.[14]
  • Terör — Stephen Wheatcroft Sovyetler Birliği dikkate alındığında "terör", "tasfiye" ve "baskı" gibi terimlerin konuşma dilinde aynı olayları kastettiğine dikkati çeker ve içlerinde en tarafsız terimlerin "baskı" ve "katliam" olduğuna inanır.[4]
  • Katliam — bu terim Benjamin Valentino tarafından "büyük sayıda sivilin kasten öldürülmesi" olarak tanımlanır ve büyük sayı ile beç yıl ya da daha az bir süre içinde en az 50.000 kişinin öldürülmesi kastedilmektedir.[15] Bu tanımı Stalin yönetimindeki SSCB'ye, Mao yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti'nde ve Kızıl Kmerler yönetimindeki Kamboçya'ya uygular ancak daha küçük çaplı katliamların Kuzey Kore, vietnam, Doğu Avrupa ve Afrika'da da olduğunu kabul eder.[2]
Kızıl Holokost − Almanya'daki ilk anma yığını gibi komünizm kurbanlarını anmak için hâlâ duran küçük taş yığını (Jimmy Fell, 2011)
  • Komünist holokostAmerika Birleşik Devletleri Kongresi katliamların tamamından "benzeri görülmemiş emperyal komünist holokostu" diye sözederken[16][17] ABD Kongresi tarafından kurulan Victims of Communism Memorial Foundation (Komünizm Kurbanlarını Anma Vakfı) konudan "Komünist holokost" diye bahseder.[18] "Kızıl Holokost" terimi Alman tarihçi Horst Möller tarafından kullanılmıştır; Steven Rosefielde ise konu hakkında 2009 yılında Red Holocaust (Kızıl Holokost) adlı bir kitap yayımlamıştır.[19][20]

Önerilen nedenler

İdeoloji

R.J. Rummel'in öne sürdüğü gibi bu katliamlarda komünizmin önemli bir neden olduğuna dair teoriler akademisyenler arasında tartışmaya neden olmuştur;[21] bu maddede bu tür teorilerin akademik geçerliliği irdelenmemektedir.

Klas-Göran Karlsson "İdeolojiler fikirler sistemidir, bağımsız olarak suç işleyemezler. Ancak kendilerini komünist olarak tanımlayan bireyler, topluluklar ve devletler komünist ideoloji adına ya da komünizmin motivasyonlarının doğrudan kaynağı olduğunu belirtmeden suç işlemişlerdir" diye yazmıştır.[22]

Rudolph Joseph Rummel'e göre, komünist rejimler tarafından yapılan katliamlar mutlak güç ile mutlakiyetçi bir ideoloji olan Marksizm'in evliliği ile açıklanabilir.[23]

Rummel "Tim dinler içinde, seküler olsun olmasın" diyerek Marksizm'i "açık ara en kanlısı – Katolik Engizisyon'dan, çeşitli Katolik haçlı seferlerinden ve Katolikler ile Protestanlar arasındaki Otuz Yıl Savaşı'ndan daha kanlı" diye konumlandırır ve "Pratikte Marksizm kanlı terörizm, amansız tasfiyeler, ölümcül hapis kampları ve katledici zorla çalıştırma, ölümle sonuçlanan tehcir, insan tarafından neden olunan kıtlıklar, yargısız insaflar ve düzmece göstermelik mahkemeler, hiçbir sınır tanımayan katliam ve soykırım anlamına gelmektedir" diye devam eder.[24] Marksistlerin ütopyalarının inşaasını pratikte "yoksulluk, sömürü, emperyalizm ve eşitsizliğe karşı bir savaş" olarak gördüklerini söyler ve "... – ve gerçek bir savaşta olduğu gibi ne yazık ki savaşta arada kalan siviller olacaktır. Gerekli düşman telefatı olacaktır: ruhban sınıfı, burjuvazi, kapitalistler, devrimi bozmaya çalışanlar, aydınlar, karşıdevrimciler, sağcılar, tiranlar, zenginler ve toprak ağaları. Savaşta olduğu gibi, milyonların ölmesi muhtemeldir ancak II. Dünya Savaşı'nda Hitler'in yenilgisinde olduğu gibi bu ölümlerin sonunda haklı yere olduğu görülecektir. İktidardaki Marksistler için komünist ütopya ülküsü tüm ölümleri haklı çıkarmak için yeterliydi" diye tamamlar.[24]

Steven Rosefielde, Red Holocaust adlı kitabında komünizmin iç çelişkilerinin yaklaşık 60 milyon insanın ve belki de onlarca milyon daha da fazla insanın "ölmesine neden olduğu"nu ve bu " 'Kızıl Holokost'un - Josef Stalin, Kim Il Sung, Mao Zedong, Ho Chi Minh ve Pol Pot gibi Komünist liderlerin barış zamanındaki katliamları ile insanlığa karşı işlenmiş diğer ilgili suçlarının — komünizmin nihai değerlendirmesinin merkez noktasını oluşturması gerektiğini" öne sürer. Yukarıda adı verilen liderlerin "holokost boyutlarında habisane cinayetlerden kolektif olarak suçlu" olduklarını belirtir.[25]

Robert Conquest Stalin'in tasfiyelerinin Leninizm ilkelerine karşıt olmadığını aksine sınıf düşmanı rehinelerden oluşan yerel grupların öldürülmesi emrini bizzat veren Vladimir Lenin tarafından kurulan sistemin doğal bir sonucu olduğunu vurgular.[26] Perestroyka ile glasnostun mimarı ve sonradan Siyasi Baskı Kurbanları Başkanlık Komisyonu'nun başı olan Aleksander Yakovlev bu noktayı etraflıca açıklayarak "Gerçek şu ki Stalin cezai operasyonlarda Lenin döneminde de var olmayan yeni bir şey düşünmedi: infazlar, rehine alma, toplama kampları ve diğer tüm yöntemler" diye belirtmiştir.[27] Tarihçi Robert Gellately aynı kanıda olduğunu belirterek "Başka bir deyişle Stalin, Lenin'in zaten başlattıklarının ya da öngördüklerinin dışında çok az yenilik getirmiştir" der.[28] Sheila Fitzpatrick'e göre Lenin Bolşevik hükûmetteki arkadaşlarına "eğer bir sabotajcıyı ya da Beyaz Muhafızcıyı vurmaya hazır değilsek, ne biçim bir devrim bu?" demiştir.[29]

Anne Applebaum "istisnasız olarak, tek parti rejimi üzerine olan Leninist inancın her komünist rejimin bir özelliği olduğunu" ve "Bolşeviklerin şiddet kullanımının her Komünist devrimde tekrarlandığını" iddia eder. Lenin ve Çeka kurucusu Feliks Dzerjinski'nin sözleri tüm dünya üzerine yayılmıştır. Applebaum ayrıca 1976 gibi çok yakın geçmişte bile Mengistu Haile Mariam'ın Etiyopya'da Kızıl Terör başlattığına dikkati çeker.[30]

Edebiyat tarihçisi George G. Watson The Lost Literature of Socialism (Sosyalizmin Kayıp Edebiyatı) adlı eserinde sosyalizmi tutucu, liberalizme karşı bir tepki, ve geçmiş zamanlara ve hiyerarşiye dönüş girişimi olarak görür. Friedrich Engels ve diğerlerinin yazılarının "Marksist tarih teorisi ilerlemiş uluslarda yerini çoktan kapitalizme bırakan feodalizmin yerine sosyalizmin geçmesi gerekliliğinin nedenlerinin üstü kapalı olarak söylediği üzere soykırımı gerektirdiği ve bunu talep ettiğini" belirtir ve "İşçilerin yaptığı bir devrimden sonra, sosyalist bir devirde feodal kalıntılardan oluşan ulusların tamamı, hızla adım atarak ilerleyemeyecekleri için geride bırakılmadı ve öldürülmelidirler. Engels'in tabir ettiği üzere ırksal çöplerden oluşanların yeri tarihin çöplüğüdür" diye devam eder.[31] Watson'ın iddiaları Robert Grant tarafından "şüpheli kanıt" nedeniyle eleştirilmiştir. Grant "Marx ve Engels'in çağrıda bulundukları ... en azından bir çeşit kültürel soykırımdır; ancak en azından Watson'ın alıntılamalarından [Marx ve Engels'in] terminolojilerini kullanırsak yalnızca 'özümseme' ve 'kaynaşma' olarak kastedilenin gerçek katliam olup olmadığı açık değildir" demektedir.[32]

Daniel Goldhagen[33], Richard Pipes[34], ve John N. Gray[35] popüler okuyucu kitlesi için komünizmin rolü üzerine teoriler hakkında kitap yazmışlardır.

Kriz koşulları

Eric D. Weitz komünist devletlerde görülen katliamların, yirminci yüzyılda toplumsal ayaklanma dönemlerinde genellikle rastlandığı üzere hukukun üstünlüğü ilkesinin ortadan kalkmasının doğal bir sonucu olduğunu söyler. Hem komünist olanların hem de komünist olmayanların yaptıkları katliamlar için "soykırımlar sıklıkla aşırı sosyal krizler sırasında yapılmıştır ve sıklıkla da rejimlerin kendi politikaları ile oluşmuştur" der.[36] Bunlar kaçınılmaz değildi ancak siyasi kararlardı.[36]

Stephen Hicks, yirminci yüzyıl sosyalist yönetimlerinin şiddet içeren özeliklerini bu kolektivist rejimlerin sivil hakların korunmasını bırakmalarına ve sivil toplum değerlerini reddetmelerine bağlar. Hicks "pratikte tüm liberal kapitalist ülkelerin insancıl olma, kişi hak ve hürriyetlerine genel olarak uyma, insanların verimli ve anlamlı bir yaşam kurma gibi somut uygulamaları olmasının yanı sıra" sosyalizm rejimlerinin "pratiğinin yirminci yüzyıl öncesi en kötü diktatörlüklerden daha vahşi olduğu kanıtlamıştır. Her sosyalist rejim diktatörlüğe dünüşmüş ve muaazzam ölçeklerde insanları öldürmeye başlamıştır" diye yazar.[37]

Komünist rejimler altındaki katliamlar üzerine bir dizi akademik makaleden oluşan Komünizmin Kara Kitabı 1917'de Rusya'dan 1989'da Afganistan kadar olan "cürüm, terör ve baskı"yı detaylı olarak açıklar.[38] Courtois komünizm ile cürüm arasında bir bağlantı olduğunu iddia eder:"Komünist rejimler ... kitle cürümlerini tam kapsamlı bir hükûmet sistemine dönüştürmüştür"[39] der ve bu cürmün devletin uygulamasından çok ideoloji düzeyinde olduğunu ekler.[40]

Benjamin Valentino katliam stratejilerinin Komünistler tarafından çok sayıda insanın ekonomik olarak mülksüzleştirilmesi için seçildiğini yazar.[41] "Bu hızda ve büyüklükte sosyal dönüşümler iki ana nedenden ötürü kitlesel katliamlarla ilişkilendirilmiştir. İlki, bu tarz değişiklikler nedeniyle ortaya çıkan muazzam sosyal karmaşa sıklıkla ekonomik çöküşe, salgınlara ve en önemlisi yaygın kıtlıklara yol açmıştır...Komünist rejimlerin toplumun radikal dönüşümünü tercih etmelerinin kitlesel katliamlarla olan bağlantısı izledikleri devrimci değişikliklerin önlenemez bir şekilde nüfuslarının büyük bölümünün temel çıkarlarıyla çatışmasıdır. Çok az sayıda insan bu kadar geniş kapsamlı fedakârlığa yoğun baskıya maruz kalmadan kabul etmeye gönüllü olmuştur."[42]

Michael Mann "Komünistlerin neden olduğu büyük ölüm oranları kasıtlı değildir ve hizipleşme ile daha da kötüleşmiş muazzam yönetim hatalarınden ve biraz da olsa kurbanların katı ve kin dolu görüşleri nedeniyle oluşmuştur" diye yazar[43]

Jacques Semelin ise "yirminci yüzyılda ortaya çıkan komünist sistemler yalnızca planladıkları için değil ama tamamen tasfiye etmek ve yeni Prometeci siyasal imgelemlerine uyacak şekilde sil baştan yaratmak anlamına gelse bile 'sosyal yapı'yı tepeden tırnağa yeniden yapılandırmayı amaçladıkları sonunda nüfuslarının çoğunu yok etme durumuyla karşı karşıya kaldılar" diye belirtir.[44]

Ulusal kültürlerin etkisi

Martin Malia Rus eksepsiyonalizmi ile Savaş Deneyimini barbarlığın genel nedenleri olarak göstermiştir.[45]

Dinsel olmayan değerler

Geleneksel etik standartların ve dinsel inancın bazı savunucuları katliamların en azından kısman inancın zayıflaması ve Aydınlanma Çağı'nı radikal değerlerinin dünya üzerine salıverilmesi nedeniyle olduğunu ileri sürmektedirler. Akademik çevrelerde bu tarz eleştirel akımları gözlemleyen, Oklahama Üniversitesi'nden siyaset bilimci Allen D. Hertzke, Britanyalı Katolik yazar ve tarihçi Paul Johnson'ın fikirlerine odaklanarak şöyle yazar

Laik projenin algılanan hataları ve gözbağlarının eleştirisiyle entelektüel ortamda bir hava değişikliği oluşmuştur. Elbette bu eleştiriler evrensel olarak genel kabul görmüş olmamakla birlikte hızla yayılan fikir savunucusu dergiler ve araştırma merkezlerinin sempozyumlarıyla birlikte akademik çevrelerde geniş olarak ulvî toplumsal değerlerin terkedilmesinin beklenmeyen sonuçları listelenmeye başlamıştır. Bu düşüncenin önde gelen temsilcilerinden biri olan Paul Johnson'ın yetkin kitabı Modern Times Aydınlanma'nın daha az dini inancın daha çok özgürlük ve demokrasi anlamına geldiğine yönelik olan varsayımını şiddetle eleştirir. Yirminci yüzyılın başında Avrupa'nın eğitimli sınıflarında görülen dini dürtülerin çöküşünün geride bıraktığı boşluğu kan ve toprak Faşizmi ile ateist Komünizm gibi totaliter ideolojilerin bayrağı altında gücü elinde bulunduran siyasetçilerin doldurduğunu öne sürer. Dolayısıyla Tanrısız yaşama girişimi ortaya siyaset putları çıkarmış ve 'durdurulamaz, insanlığı kontrol altına alma iştahlarının' hayâl edilemeyecek dehşetler saçtığı Stalin, Hitler, Mao, Pol Pot gibi yüzyılın 'gangster devlet adamları'nı doğurmuştur. Ya da T.S. Eliot söylediği gibi 'Eğer Tanrı'nız olmayacaksa (ki o kıskanç bir Tanrıdır) o zaman Hitler'e ya da Stalin'e saygınızı göstereceksiniz.'[46]

Bireysel sorumluluk

Rus ve Dünya tarihçisi akademisyen John M. Thompson Stalin döneminde gelişen terör sistemini "muamma" olarak tanımlar; Rus tarihini incelerken 1930'lar Sovyetler Birliği'nde katliamların doruğa ulaşmasını Sovyet lideri Josef Stalin'in özel olarak kişiliğine bağlar:

Bu kâbus gibi olan dönemi Stalin'in gücü yeniden şekillendirme ve sağlamlaştırması ile, ya da bir şekşlde kontrolden çıkmış Stalinist sistemin evrilen bir parçası olarak partinin temizlenmesi ile ya da Stalin'in ülkeyi savaşa hazırlamak ve dış politikada özgür bir alana sahip olmak amacıyla merhametsiz hesapları ile, ya da bunların hepsi ile açıklama çabaları basitçe bu dönemi açıklamakta ikna edici olmamaktadır. Stalin hem kayıtları hem de olaylara karışan üst düzey yçneticilerin çoğunu yok ettiğinden ötürü bu tasfiyelere ve teröre gerçekten neyin sebep olduğunu muhtemelen hiçbir zaman kesin olarak öğrenemeyeceğiz. Makul ve siyasi aöıklamalar şüphesiz ki vardır ancak bu dönemin herhangi bir inandırıcı açıklaması mutlaka Stalin'in kişiliğini ve tutumunu göz önünde tutmalıdır. Olanların çoğu ancak Stalin'in rahatsız zihniyeti, patolojik zalimliği ve şiddetli paranoyasından kaynaklanması durumunda akla yatkın gelmektedir.Parti ve ülke üzerinde bir diktatörlük kurmuş olmasına rağmen endişeli; kolektivizasyonnun aşırılıklarının ve yüksek tempolu sanayileşmenin eleştirisi ile karşılaştığında savunmaya çekilen ve saldırganlaşan; geçmiş, mevcut ve hatta bilinmeyen gelecek muhaliflerin kendisine karşı planlar yapmasından derin şüphe duyan Stalin kapana kısılmış bir insan gibi davranmaya başlamıştır. Gerçek ya da hayâli düşmanlarına karşı kısa sürede saldırıya geçmiştir.[47]

Tarihçi Helen Rappaport, Büyük Temizlik sırasında NKVD'den sorumlu bürokrat olan Nikolay Yejov'u "sınırlı bir zekâya sahip" fiziksel olarak ufak tefek olan, "dar bir siyasi anlayış"a sahip ve "tarih boyunca diğer kitlesel katliamların kışkırtıcıları gibi fizksel cüssesinin eksikliğini patolojik zalimlik ve vahşi bir terör uygulayarak telâfi etmeye çalışan" bir kişi olarak tanımlar.[48]

Diğer kitlesel katliamlarla karşılaştırma

Daniel Goldhagen yirminci yüzyıl Komünist rejimlerinin "diğer rejim türlerinden daha fazla sayıda insan öldürdüğü"nü iddia etmektedir.[49] Komünizm ve soykırım alanlarında çalışan Steven Rosefielde, Benjamin Valentino ve R.J. Rummel gibi akademisyenler de benzer sonuçlara ulaşmışlardır.[50][24][51] Rosefielde "Kızıl Holokost"un, "Ha Shoah" ve "Japonya'nın Asya Holokostu"nun toplamından daha fazla sivil öldürdüğünün mümkün olduğunu belirtir ve "Hitler'in soykırımının özelliği ile kıyaslandığında en az onun kadar menfur olduğu"nu ekler. Rosefielde ayrıca "yirminci yüzyılda kapitalizmin esas olarak insan eliyle neden olunan kuraklıklar ile sömürge halklarından milyonlarca kişiyi öldürdüğünü göstererek Kızıl Holokost'u hafifletmeye çalışmak moda olduysa da bu tarz caniyane ihmalkâr cinayetlerin toplamları Kızıl Holokost'un toplamının yanına yaklaşamaz" olduğunu da belirtir.[51]

Katliamların meydana geldiği devletler

Sovyetler Birliği

Moskova'da Lubyanka'da SSCB'deki baskıların anısına dikilen anıt. Bu anıt 1990 yılında, SSCB'de "terör yılları" sırasında Moskova'da ölen 40.000'den fazla masum insanın anısına Memorial (Rusça: Мемориа́л) adlı insan hakları grubu tarafından dikilmiştir.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, Stalin yönetimi altında siyasi ya da adli suçlar yüzünden yaklaşık 800.000 tutuklunun idamı, Gulaglarda olan 1,7 milyon civarında ölüm ile birlikte kulak tehciri sırasında 390.000 ölüm olmak üzere resmî olarak kaydedilmiş 3 milyon civarında insanın ölümüyle ilgili kanıtlara Sovyet arşivlerinden ulaşmak mümkün olabilmiştir.[52]

Stalin'in idaresinin neden olduğu ölümlerin miktarı Sovyet ve Komünist araştırmaları yapan akademisyenler arasında ateşli bir tartışma konusudur.[53][54] Yayınlanmış sonuçlar tahminlerin yapıldığı tarihe, tahmin yapmak için alınan kıstaslara ve yöntemlere göre ve tahminlere temel olan kaynaklara göre farklılıklar gösterir. Bazı tarihçiler Sovyet tarihinin farklı dönemleri için ayrı tahminler yapmaya çalışmışlardır ve Stalinist dönem için olan tahminler 8 ila 61 milyon arasında değişiklik göstermektedir.[39][55][56] Aralarında Stalin biyograficisi Simon Sebag Montefiore, eski Politbüro üyesi Aleksander Nikolaeviç Yakovlev ile Yale'in "Annals of Communism" serisinin yöneticisi Jonathan Brent'in de bulunduğu çeşitli akademisyenler ölü sayısını 20 milyon olarak belirtir.[57][58][59][60][61][62][63] Robert Conquest, The Great Terror adlı kitabının 2007 tarihli son revizyonunda gerçek sayıların hiçbir zaman bilinemeyeceğini ama SSCB'nin komünist liderlerinin en az 15 milyon ölümden sorumlu olduğunu tahmin etmektedir.[64]

Stephen G. Wheatcroft'a göre, Stalin rejiminin "suç sayılacak ihmali" ve "insafsızlığı" nedeniyle oluşan ölümler Hitler'in neden olduğu ölümlerden fazla olsa bile yalnızca bir milyon kadar insanın "kasıtlı ölümü"nden sorumlu tutulabilir.[4] Wheatcroft kıtlık nedeniyle olan tüm ölümleri "kasıtlı ölüm" kategorisinden çıkarır ve bu kategorinin "cinayet"ten çok "idam"larla değerlendirilmesi gerektiğini iddia eder.[4] Ancak Stalin rejiminin yalnızca Holodomor değil dekulakizasyon ve belirli etnik grupların hedeflendiği operasyonları da en azından geniş anlamıyla soykırım olarak sayılabilir.[65][66][67]

Soykırım üzerine çalışmalar yapan akademisyen Adam Jones "1917'de Bolşeviklerin iktidara geçmesi ile 1953'te Stalin'in ölmesiyle Sovyetler Birliği'nin daha ölçülü ve büyük ölçüde şiddet içermeyen iç politika uygulamaya başlaması arasında geçen zaman içinde görülen şiddetin benzerine insanlık tarihi içinde nadiren rastlanır" diye iddia eder. Buna istisnaların göreceli olarak Kızıl Kmerler ve mutlak ölçüde de Çin'de Mao iktidarı dönemi olduğunu da belirtir.[68]

Kızıl Terör

Rus İç Savaşı sırasında her iki tarafta Kızıl Terör ve Beyaz Terör adı verilen terör operasyonlarında bulunmuştur. Kızıl Terör, siyasi polis Çeka tarafından on binlerce "halk düşmanı"nın yargısız infazıyla sonuçlanmıştır.[69][70][71][72] Kurbanların çoğu sözde karşı devrimci provokasyonlara karşı toparlanmış ve yargısız infaz edilmek üzere hazır tutulan burjuva rehinelerdi.[73] Çoğu, Kronstadt Ayaklanması ve Tambov Ayaklanması gibi ayaklanmaların bastırılması sırasında ya da bastırıldıktan sonra öldürülmüştür. Donald Rayfield "yalnızca Kronstadt ve Tambov ayaklanmalarını takip eden baskılar on binlerce yargısız infazla sonuçlanmıştır" diye iddia eder.[74] Çok sayıda Ortodoks din adamı da öldürülmüştür.[75][76]

Nicolas Werth'e göre Sovyet liderlerinin dekazakizasyon politikası "bir bölgenin nüfusunun tamamını bertaraf etmek, yok etmek ve tehcir etmek" anlamına gelmiştir.[77] 1919'un başlarında 10.000 ila 12.000 arasında kazak idam edilmiş[78][79] ve çok daha fazla sayıda kazak köyleri yakılıp yerle bir edildikten sonra tehcir edilmiştir.[80]

Büyük Temizlik (Yejovşçina)

Vynnitsya, Ukrayna, Haziran 1943. 1937-38 yıllarından kalma toplu mezarlar açılarak yüzlerce ceset ailelerinin tanımlaması için topraktan çıkarılmıştır.[81]

Stalin'in Sovyetler Birliği'nin lideri olarak konumunu sağlamlaştırma çabaları çok sayıda insanın tutuklanmasına ve infazına yol açmış ve bu durum özellikle bazen "Yejovşçina" ya da Yejov dönemi denen 1937-38 yılları arasında doruğa ulaşmış ve 1953 yılında Stalin'in ölümüne dek devam etmiştir. Yaklaşık 700.000 kişi enselerine sıkılan birer kurşunla infaz edilmiş[82] çok sayıda kişi de "soruşturma için gözaltı"na alındığı sırasında yedikleri dayak ve gördükleri işkence nedeniyle[83] ve açlık, hastalık ile aşırı çalıştırma nedeniyle yorgunluktan Gulaglarda ölmüştür.[84]

Tutuklamalar genellikle karşı devrimci yasalara atıfta bulunarak yapılıyordu. Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nin ceza yasasının 58. maddesi ihanet eylemlerini bildirmeme ve 1937'de yapılan eklemeyle de verilen görevleri yerine getirmeme gibi konuları devrime karşı işlenmiş suç olarak kabul ediyordu. NKVD'nin Devlet Güvenlik Şubesi tarafından Ekim 1936 ila Kasım 1938 arasında soruşturulan olaylarda en az 1.710.000 kişi tutuklanmış ve 724.000 kişi idam edilmiştir.[85]

Michael Ellman, din adamlarına uygulanan baskılar konusunda "...Rus Ortodoks Kilisesi din adamlar ile diğer dinlere 1937–38 yıllarında uygulanan terör (Binner & Junge 2004) de soykırım olarak nitelendirilebilir" görüşündedir.[86] Kiliseye ait dokumanlara atıfta bulunan Aleksander Nikolaeviç Yakovlev bu dönemde 100.000'den fazla rahip, keşiş ve rahibenin idam edildiğini tahmin etmektedir.[87][88]

Kurbanların çoğu eski "kulaklar" ve ailelerinden oluşmaktadır. Bunlardan 669.929 kişi tutuklanmış ve 376.202 kişi idam edilmiştir.[89]

NKVD'nin kitlesel operasyonları

1930'larda NKVD karşı devrimci eylemler içinde olduğundan şüphelenilen bazı "ulusal gruplar"ı hedefleyen kitlesel operasyonlarda bulunmuştur.[86] Toplan 350.000 kişi tutuklanmış ve 247.157 kişi idam edilmiştir.[90] Bunların arasında artık ortadan kalkmış olan Polska Organizacja Wojskowa üyelerine yönelik Leh operasyonu en genişleridir ve bu operasyonda 140.000 kişi tutuklanmış, 111.000 kişi idam edilmiştir.[86] Her ne kadar bu operasyonlar BM konvansiyonuna göre soykırım[86] ya da Montefiore'ye göre "mini soykırım" olarak tanımlanabilecek olsa da bu olayların hukuksal yönü hakkında yetkililerin aldığı bir karar yoktur.[86]

Moğolistan'da Büyük Temizlik

1937 yılının yaz ve sonbahar mevsimlerinde Josef Stalin NKVD ajanlarını Moğolistan Halk Cumhuriyeti'ne göndererek Moğol Büyük Temizliğini organize etti.[91] Bu baskılar sırasında 22.000[92] ya da 35.000[93] kişi idam edilmiştir. Kurbanların 18.000 kadarı Budist lamalardı.[92]

II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet katliamları

Lviv'de Sovyet NKVD kurbanları, Haziran 1941.
Tallinn'de Toompea'da Estonya hükûmet binasında komünist terörü nedeniyle öldürülen hükûmet üyelerinin anısına yapılmış levha.

1939 Eylülünde Sovyetlerin Polonya'yı işgalini takiben NKVD ekipleri işgal edilmiş bölgelerden "Sovyet karşıtı elemanlar"ın ortadan kaldırılmasına başladı.[94] NKVD sistematik olarak genelde ölümle sonuçlanan işkence uyguladı.[95][96]

En çok bilinen katliam 1940 baharında meydana gelen ve NKVD'nin 21.857 Polonyalı savaş esiri ve aydını öldürdüğü Katyn Katliamıdır.[97][98][99] Polonya Anma Enstitüsü'ne göre savaş sırasında Sovyet baskısı nedeniyle 150.000 polonya vatandaşı yok olmuştur.[100][101]

Baltık devletlerinin ilhakından sonra da idamlara devam edilmiştir.[102] Barbarossa Harekâtı'nın ilk safhalarında, NKVD ve bağlı Kızıl Ordu kuvvetleri birimleri ilerleyen Mihver kuvvetlerinden kaçmadan önce onbinlerce tutuklu ve siyasal muhalifi katletti.[103]

Çin Halk Cumhuriyeti

Çin Komünist Partisi Çin'de iktidarı 1949 yılında, komünistler ile milliyetçiler arasında uzun süredir devam eden kanlı iç savaşın Çin komünist devrimiyle sonlandırılmasıyla eline geçirmiştir. Mao Zedong'un iktidarı eline geçirmesinden sonra politikaları ve siyasal tasfiyelerinin doğrudan ya da indirekt olarak onlarca milyon insanın ölümüne neden olduğu konusunda tarihçiler arasında genel bir görüşbirliği vardır.[104][105][106][107] Sovyet deneyimini örnek alan Mao, Marksizm'den kaynaklanan ideal topluma ulaşmak için şiddetin gerekli olduğuna inanarak büyük çaplı şiddet eylemlerini planlayıp gerçekleştirmiştir.[108][109]

Toprak reformu ve karşıdevrimcilerin tasfiyesi

Mao'nun yönetimi altında ilk büyük çaplı katliam toprak reformu ve karşıdevrimcilere karşı girişilen harekât sırasında meydana gelmiştir. 1948'de yayımlanan resmi araştırma belgelerinde Mao tarım reformunun kolaylaştırılması için "köylülerin onda birinin" (yaklaşık 50.000.000 kadar) "yok edilmek zorunda olunduğu"nu planlamıştır.[109] Toprak reformu sırasında öldürülenlerin sayısının çok daha az olduğuna ama en az bir milyon olduğuna inanılır.[108][110]

Karşıdevrimcilerin tasfiyesi asıl olarak eski Kuomintang resmî görevlilerini ve sadakatinden şüphelenilen aydınları hedeflemiştir.[111] En azından 712.000 kişi idam edildi, 1.290.000 kişi çalışma kamplarına gönderildi ve 1.200.000 kişi "çeşitli zamanlarda kontrole tabi tutulmuşlar"dır.[112]

Büyük İleri Atılım

Benjamin Valentino Büyük İleri Atılımın Büyük Çin Kıtlığının nedeni olduğunu ve kıtlığın en kötü etkilerinin rejim düşmanlarına doğru yönlendirildiğini söyler.[113] Daha önceki kampanya sırasında "kara ögeler" olarak etiketlenen dinî liderler, sağcılar ve zengin köylüler kıtlık sırasında besin dağıtımında en düşük öncelik verilmesi nedeniyle bu gruplarda ölenlerin sayısı çok yüksektir.[113] Mao's Great Famine (Mao'nun Büyük Kıtlığı) adlı kitabında tarihçi Frank Dikötter "baskı, terör ve sistematik şiddet Büyük İleri Atılımın ana temelleriydi" ve Büyük İleri Atılım "insanlık tarihinin en ölümcül katliamlarından birini tetiklemiştir" diye yazar.[114] Yerel ve bölgesel Çin arşivlerinde yaptığı araştırmalar ölü sayısının en az 45 milyon olduğunu gösterir ve "Çoğu durumda parti kendi insanlarını açlıktan öldürdüğünün farkındaydı" diye belirtir.[115] 1959'da Şanghay'da yapılan gizli bir toplantıda Mao kırsal bölgelerde bulunan tahılın üçte birinin toplanması emrini verdi. "Yeteri kadar yiyecek olmayınca insanlar açlıktan ölür. Halkın yarısını ölmeye bırakmak diğer yarısının doymasını sağlamak için iyidir" der.[115] Dikötter bu dönem sırasında en az 2,5 milyon insanın yargısız infazla ya da işkence ile öldürüldüğünü tahmin eder.[116]

Büyük Proleter Kültür Devrimi

Sinologilar Roderick MacFarquhar ve Michael Schoenhals, Kültür Devrimi sırasında şiddet nedeniyle yalnızca kırsal kesimde 750,000 ila 1,5 milyon kişinin öldüğünü tahmin ederler.[117] Mao'nun Kızıl Muhafızlarına devrimin düşmanlarını suiistimal etmek ve öldürmek için açık çek verilmiştir.[118] Örneğin 1966 Ağustos'unda yalnızca Batı Pekin'de 100'den fazla öğretmen öğrencileri tarafından öldürülmüştür.[119]

Kamboçya (Demokratik Kampuçya)

Kamboçya'da Kızıl Kmerler rejiminin kurbanlarının kafatasları.
Kamboçya'da Choeung Ek'te bebeklerin gövdelerine çarpılarak öldürüldüğü Çankiri Ağacı (Katliam Ağacı)[120]

Soykırım akademisyeni Helen Fein, her ne kadar Kamboçya liderleri tarımsal komünizm doktrininin alışılmamış bir türüne bağlı olduklarını bildirseler de Kızıl Kmerlerin zenofobik ideolojisinin daha çok bir nasyonal sosyalizm ya da faşizm olgusuna benzediğine dikkati çeker.[121] Daniel Goldhagen, Kızıl Kmerlerin Khmer halkının "gerçek komünizmi kurmaya muktedir tek gerçek halk" olduğuna inanmaları nedeniyle zenofobik olduklarını açıklar.[122] Sosyolog Martin Shaw ise Kamboçya soykırımını "Soğuk Savaş döneminin en mutlak soykırımı" olarak tanımlar.[123]

Ölüm Tarlaları, Vietnam Savaşı'nın bitişinin hemen ardından 1975 ila 1979 yılları arasında ülkeyi yöneten Kızıl kmerler rejimi sırasında katledilerek gömülen çok sayıda insanın toplu mezarlarının bulundukları yerlere verilen isimdir. En azından 200.000 kişi Kızıl Kmerler tarafından idam edilmiştir[124] ve hastalık ile açlıktan ölümler de dahil olmak üzere Kızıl Kmerlerin uyguladığı politikalar yüzünden ölenlerin toplam sayısına ait tahminler 1,4 ila 2,2 milyon arasında değişmektedir ki ülke nüfusu 7 milyon civarındaydı.[125]

Demokratik Kampuçya (Kızıl Kmerler yönetimi altında Kamboçya) savaşın etkileri ve ekonomik aktivitelerin sekteye uğraması nedeniyle ciddi zorluklara maruz kalmıştır. Michael Vickery'e göre nüfusu 7 milyon civarında olan Kamboçya'da 740.800 kişi hastalık, aşırı çalışma ve siyasal baskılar nedeniyle ölmüştür.[126] Diğer tahminler yaklaşık olarak 1,7 milyon insanın öldüğünü önermektedir ve Yale Üniversitesi Kamboçya Soykırımı Programı bu soykırımı "son yüzyılın en kötü insanlık trajedilerinden biri" olarak tanımlar.[127]

Kamboçya Dokumentasyon Merkezi'nde araştırmacı Craig Etcheson ölenlerin toplam sayısının 2 ila 2,5 milyon arasında olduğunu ve "en olası" rakamın 2,2 milyon kişi olduğunu önerir. 5 yıl boyunca 20.000 civarında toplu mezarı araştırdıktan sonra "bu toplu mezarlar infaz edilen 1.112.829 kurbanın kalıntılarını içermektedir" diye sonuca ulaşır.[126]

Steven Rosefielde kişi başına düşen ölüm temel alındığında Demokratik Kampuçya'nın komünist rejimler içinde en ölümcül rejim olduğunu iddia eder çünkü esas olarak "sürdürülebilir bir üretici grubu yoktur" ve "katliamlara sınırlama getirmeyi başaramamıştır."[128]

1997 yılında Kamboçya hükûmeti soykırım mahkemesi kurmak için Birleşmiş Milletler'den yardım istemiştir.[129][130][131] İddia makamı tarafından soruşturma yargıçlarına beş olası şüphelinin adı verilmiştir.[129] 19 Eylül 2007'de Kızıl Kmerlerin iki numaralı adamı ve yaşayan en kıdemli üyesi Nuon Chea savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla itham edilmiş ama soykırım suçlaması yapılmamıştır.

Diğerleri

Vietnam[132] Kuzey Kore[133] ve Romanya'da[134] da kitlesel katliamlar yapılmıştır. Bulgaristan ve Doğu Almanya gibi komünist devletlerde da daha küçük çaplı kitlesel katliamların yapıldığı önerildiyse de belge ve kanıt eksikliği nedeniyle bu katliamları boyutu ve yapanların neden yaptığı hakkında kesin yargıya varmak mümkün olamamıştır.[135]

Benjamin Valentino'ya göre kendilerini Komünist olarak tanımlayan rejimlerin çoğu kitlesel katliam yoluna başvurmamıştır.[50] Bazı Doğu Avrupa ülkelerinde kitlesel katliamlar yapılmıştır ancak yetersiz belgesel kanıtlar nedeniyle bu olayların nedenleri ve boyutları hakkında kesin kanıya ulaşılamamaktadır.[135]

Bulgaristan

Benjamin Valentino'ya göre, elde bulunan belgesel kanıtlar, 1944 yılından başlayarak tarımsal kolektivizasyon ve siyasal baskılar nedeniyle 50.000 ila 100.000 kişinin öldürülmüş olabileceğini göstermektedir ancak kesin bir yargıya ulaşabilmek için elde bulunan belgeler yetersizdir.[135] Dinyu Sharlanov, История на комунизма в Булгария (Bulgaristan'da Komünizmin Tarihi) adlı kitabında, 1944 ila 1989 yılları arasında komünist rejim altında 31.000 kadar kişinin öldürüldüğünü belirtir.[136][137]

Doğu Almanya

Valentino'ya göre 1945 yılından itibaren Doğu Almanya'da Sovyetler Birliği tarafından siyasal baskılar sonucunda 80.000 ila 100.000 kişi öldürülmüştür.[135]

Romanya

Valentino'ya göre Romanya'da 1945'ten itibaren tarımsal kolektivizasyon ve siyasi baskılar nedeniyle 60.000 ila 300.000 kişi öldürülmüştür.[135]

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti

R.J. Rummel'a göre, 1948 ila 1987 yılları arasında Kuzey Kore'de zorla çalıştırma, idamlar ve toplama kampları bir milyondan fazla ölüme neden olmuştur;[138] diğer araştırmacılar yalnızca toplama kamplarında 400.000 kişinin öldüğünü tahmin etmektedir.[139] Pierre Rigoulot ise 100.000 kişinin idam edildiğini, 1,5 milyon kişinin toplama kamplarında ve zorla çalıştırılma sonucu öldüğünü, 500.000 kişinin kıtlık nedeniyle öldüğünü ve 1,3 milyon kişinin de Kore Savaşı nedeniyle öldüğünü tahmin etmektedir.[140] Son Kuzey Kore nüfus sayımı temel alınarak yapılan tahminler ise 1990'larda görülen kıtlık nedeniyle 240.000 ila 420.000 arasında kişinin öldüğünü ve 1993 ila 2008 yılları arasında 600.000 ila 850.000 fazladan kişinin öldüğünü göstermektedir.[141] Bir milyon kadar kişinin ölümüne neden olan kıtlığın Kuzey kore hükûmetinin ekonomik politikalarının neden olduğu belirtilmektedir.[142] Kıtlık Stephen Rosefielde tarafından "açlık terörü" olarak tanımlanmıştır.[143] 2009 yılında Steven Rosefielde Kızıl Holokost'un "Kuzey Kore'de hâlâ sürdüğünü" çünkü Kim Jong Il'in "kitlesel katliamlardan vazgeçmeyi reddettiğini" belirtmiştir.[144]

Vietnam Demokratik Cumhuriyeti

1950'lerin başında Kuzey Vietnam'da Komünist hükûmetin başlattığı toprak reformu programı Steven Rosefielde'e göre "sınıf düşmanlarını yok etme amacı taşıyordu."[145] Yüzde dört ila yüzde beşlik bir kota izlenerek, kurbanlar gelişigüzel seçiliyordu.[146] İşkence öyle geniş çaplı olarak kullanılmaktaydı ki 1954'te Ho Chi Minh bu durumdan rahatsız olarak işkenceyi yasakladı.[146] Varklıklı çiftçiler ve toprak sahiplerine karşı yürütülen bu kampanya sırasında 50.000[146] ila 172.000[145] kişinin yok olduğu tahmin edilmektedir. Rosefielde, Ulusal Halk Partisi üyelerinin yargısız infazları da katıldığında 200.000 ila 900.000 kişinin öldüğünü gösteren daha yüksek tahminlerin de olduğunu belirtir.[145]

Etiyopya Demokratik Halk Cumhuriyeti

Uluslararası Af Örgütü 1977-78 yılları arasında "Kızıl Terör" nedeniyle toplam yarım milyon insanın öldürüldüğünü tahmin etmektedir.[147][148][149] Terör sırasında insanlar gruplar hâlinde kiliselere sokulmakta ve kiliseler yakılarak içindekiler öldürülmekteydi; askerler tarafından sistematik olarak kadınların ırzına geçilmekteydi.[150] Save the Children Fund "Kızıl Terör" kurbanlarının yalnızca erişkinlerden oluşmadığını, cesetleri Addis Ababa sokaklarına bırakılmış, on bir ila on üç yaşları arasında 1.000'den fazla çocuğunda öldürüldüğünü rapor etmiştir.[147] Mengistu Haile Mariam'ın siyasi muhaliflerini kendi elleriyle öldürdüğü iddia edilmiştir.[151]

Macaristan

Macaristan Sovyet Cumhuriyeti'nin kısa süren iktidarı sırasında 1919 yılında Lenin-fiúk (Lenin'in delikanlıları) siyasi muhaliflere karşı çeşitli cürümlerde bulunmuşlardır.[152] II. Dünya Savaşı'ndan sonra Macar gizli polisi olan Devlet Muhafaza Kurumu toplama kampları idare ederek kitlesel katliamlarda bulunmuştur.

İhtilâflı konular

Afganistan Demokratik Cumhuriyeti

Her ne kadar komünist soykırıma bir örnek olarak gösterilse de Frank Wayman ve Atsushi Tago'ya göre Afganistan Demokratik Cumhuriyeti sınırda bir vaka olarak değerlendirilmelidir.[11] Sovyet işgalinden önce, Afganistan Demokratik Halk Partisi çoğu Puliçarki hapishanesinde olmak üzere 10.000 ila 27.000 kişiyi idam etmiştir.[153][154][155] 1979'da işgalden sonra Sovyetler kurdukları kukla hükûmetin başına Babrak Karmal'ı geçirdi ancak sürekli bir savaş hâlinde olunduğundan iktidar tam bir komünist rejim olarak kabul edilememktedir. 1987'de ülkenin %80'i ne komünizm yanlısı hükûmet ve destekleyen Sovyet birlikleri ne de silahlı muhalifler tarafından kontrol edilmekteydi. Dengeleri değiştirmek için Sovyetler Birliği sistematik olarak isyankâr eyâletlerdeki ekin hasatlarını yakarak ve köyleri yok ederek toptan yakıp yıkma politikası ile birlikte direnişçileri sakladığı ve yardım ettiği düşünülen köyleri bombalayarak yerel halkı Sovyet kontrolü altındaki bölgelere göç etmeye zorlayarak direnişçilere olan desteği yok etmeye yarayan "göçsel soykırım" politikası uyguladı.[156] 1988'de Sovyetler ülkeden çekildiğinde çoğu Afgan siviller olmak üzere 1 ila 1,5 milyon arasında kişi öldürülmüş ve ülkenin nüfusunun üçte biri göç etmişti. M. Hassan Kakar argued that "Afganların bir süpergüç tarafından yapılan soykırımın son kurbanları" olduğunu iddia etmiştir.[157] Sovyet dönemine kadar ulaşan şnfaz edilmiş tutukluların toplu mezarları açığa çıkarılmıştır.[158]

1932–1933 Sovyet kıtlığı

Sovyetler Birliği'nde tarımsal politikalarda zorla yapılan değişiklikler (kolektivizasyon) ve kuraklıklar 1932-33 Sovyet kıtlığına neden olmuştur.[159][160][161][162] Kıtlık en büyük yıkıma Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde neden olmuştur ve bu olaydan Holodomor diye söz edilmektedir. Sovyetler Birliği'nde bu kıtlık nedeniyle ölenlerin sayısı 6 ila 8 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir ve kıtlık kurbanlarının önemli bir miktarı (3–3,5 milyon) Ukraynalıydı.[163][164]

Bazı akademisyenler Stalinci politikaların neden olduğu kıtlığın Ukrayna milliyetçiliğinin yükselişine karşı bir saldırı olarak tasarlandığını[165] dolayısıyla da soykırımın yasal tanımı içerisine girdiğini iddia etmektedirler.[159][160][166][167][168] Ekonomist Michael Ellman Sovyet rejiminin 1930 ila 1934 arasındaki eylemlerinin "insanlığa karşı işlenmiş bir dizi suç" olduğunu iddia eder.[164] Benjamin Valentino "Sovyet yetkililerinin açlığı kolektivizasyona karşı olan köylü direnişini kırmak için bir silah olarak kullandıkları yönünde kuvvetli kanıtlar vardır" diye belirtir ve "bu tarz politikalar nedeniyle olan ölümler kitlesel katliam kriterlerine uymaktadır" diye iddia eder.[169] Timothy Snyder, 1933'te "Avrupa'nın kitlesel katliam dönemini başlatan acımasız el koyma kampanyaları ile Josef Stalin'in bilinçli olarak Ukrayna'yı aç bıraktığını" iddia etmiştir.[170]

Viktor Yuşçenko idaresindeki Ukrayna, bu kıtlığın dünya tarafından soykırım olarak tanınması için çaba sarf etmiştir.[171] Bu çabalar bazı ülke hükûmetleri tarafından da desteklenmiştir.[172] Rus hükûmeti bu fikre şiddetle karşı çıkarak Yuşçenko'yu yaşanan trajediyi siyasallaştırmak, propaganda ve belge yaratmakla suçlamıştır.[173] 2010 yılında, Ukrayna başkanı Viktor Yanukoviç, Yuşçenko'nun Holodomor politikasını tersine çevirmiştir ve günümüzde Holodomor hem Rusya hem Ukrayna tarafından "Stalin'in totaliter rejimi" nedeniyle olan Rus ve ukrayna halklarının ortak trajedisi olarak tanınmakta ve etnik Ukraynalıları yok etmek için bir soykırım eylemi olduğu kabul edilmemektedir.[174] Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi aldığı bir kararla kıtlığa "Sovyet rejiminin zalim ve bilinçli eylemleri ile politikasının" neden olduğunu ve Ukrayna, Belarusya, Kazakistan, Moldova ve Rusya'da "milyonlarca masum insanın" ölümüne yol açtığını ilân etmiştir.[174][175] Kazak olayına istinaden Michael Ellman BM konvansiyonu dışında "ihmâl nedeniyle soykırım"a örnek olduğunu iddia eder.[164]

Etnik azınlıkların tehciri

Josef Stalin yönetiminde Sovyet hükûmeti muaazzam ölçülerde bir dizi tehcir organize ederek SSCB'nin etnik haritasını önemli ölçüde değiştirmiştir. Tehcire tabi tutulanlar sıklıkla davar taşıyan vagonlarla oldukça zor şartlar altında yer değiştirmişler ve yüzbinlerce muhacir yolda ölmüştür.[176] Bazı uzmanlar tehcir edilenlerin üçte birinin yolda öldüğünü tahmin etmektedir.[177][178] Kırım Tatarlarının kaderini gözönüne alan Amir Weiner bu politikanın "ethnik temizlik" olarak değerlendirilebileceğini yazar. Lyman H Legters Century of Genocide (Soykırım Yüzyılı) adlı kitabında "tam anlamıyla tamamlanmış bşr soykırımdan söz edemeyiz, ancak potansiyel olarak soykırıma yol açabilecek bir süreçten" sözedebiliriz diye yazar.[179]

Tibet

Komünizmin Kara Kitabı'na göre Çinli Komünistler Tibetlilere karşı kültürel soykırım uygulamışlardır. Jean-Louis Margolin öldürülenlerin orantısal olarak Tibet'te Çin'den daha fazla olduğunu belirterek "soykırımsal katliamdan söz etmek ölenlerin sayısı göz önüne alındığında haklı bir ifadedir" diye iddia eder.[180] Dalay Lama ve Merkezî Tibet Yönetimi'ne göre, "Tibetans yalnızca vurularak öldürülmedi aynı zamanda ölene kadar dövüldü, çarmıha gerildi, canlı canlı yakıldı, suda boğuldu, sakat bırakıldı, aç bırakıldı, boğazları sıkılarak boğuldu, asıldı, canlı canlı kaynar suya atıldı, canlı canlı gömüldü, kolları ve bacakları kesildi ve başları kesildi."[180]

Soykırım uzmanı Adam Jones,1959 Tibet ayaklanmasından sonra, tepki gösterenlere Çinliler tarafından "mücadele celse"leri düzenlenmesine onay verdiler ve bu celselerde "...komünist kadrolar halk düşmanlarını açıkça suçladı, işkence etti ve sıklıkla da idam etti" diye belirtir. Bu celselerin sonucunda 6 milyonluk nüfusun içinde 92.000 kişi öldürülmüştür. Jones bu ölümlerin yalnızca soykırım olarak değil aynı zamanda Tibet nüfusunda daha iyi eğitimli ve liderlik vasfına sahip olanların hedeflendiği bir "elitisid" olduğunun altını çizer.[181]

Kıtlıkların katliam olarak kabul edilmesi

Gazeteci ve yazar Seumas Milne, kıtlık sonucu oluşan ölümler için kullanılan demografik verilerin güvenilir olamaması nedeniyle bu ölümlerin devletler tarafından yapılan katliamlar arasına alınıp alınmamasını sorgulamıştır. Milne, kıtlıkların katliam sayılması durumunda Büyük Britanya'nın 19. yüzyılda Hindistan'da kıtlık nedeniyle ölen 30 milyon insanın ölümünden sorumlu olduğunu iddia eder ve "sömürge dönemine ait kapsamlı bir suçlama" yapılmamasından duyduğu esefi dile getirir.[182]

Benjamin Valentino "Her ne kadar kıtlık nedeniyle olan ölümlerin tamamı kasdî olmasa da komünist liderler kıtlığın en kötü etkilerini bilerek şüphelendikleri düşmanlarına yönelterek milyonlarca insanın devlet direktiflerine uyması için açlığı bir silah olarak kullanmışlardır" diye yazar.[42]

Daniel Goldhagen bazı durumlarda kıtlık nedeniyle ölümlerin kitlesel katliamlardan ayrı tutulmaması gerektiğini iddia eder: "Hükûmetler kıtlık koşullarını azaltma yoluna gitmeyince siyasi liderler kitlesel ölümlere hayır dememeyi tercih etmişler ya da diğer bir deyişle evet demişlerdir." Kıtlığın Sovyetler, Almanlar, komünist Çin, Kenya'da Büyük Britanya, Nijerya'da İbolara karşı Hausalar, Kızıl Kmerler, komünist kuzey Koreliler, Eritre'de Etiyopyalılar, siyasal muhalefetin bölgelerine karşı Zimbabve, Güney Sudan ve Darfur'da siyasal islamcılar tarafından ya bilinçli olarak kullanıldığı ya da kasten göz yumulduğunu iddia eder.[183]

Kaydadeğer cellâtlar

Josef Stalin'in Lubyanka hapishanesindeki baş cellâdı Sovyet generali Vasiliy Blohin kişisel olarak binlerce tutukluyu vurarak öldürmüştür ve bazı tarihçiler tarafından tarihin en çok öldüren cellâdı olarak görülür.[184][185]

Soykırım için yasal kovuşturma ve soykırım inkârı

Katyn 1943 toplu mezarlar. Fotoğraf Uluslararası Kızılhaç Komitesi delegasyonu tarafından çekilmiştir.

Etiyopya'nın eski yöneticisi Mengistu Haile Mariam soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar ile itham edilmiş ve Etiyopya mahkemesinde Kızıl Terördeki rolü nedeniyle ölüm cezasına çarptırılmıştır; Kızıl Kmerlerin yaşayan en yüksek yetkilisi de bu suçlarla itham edilmiştir.[186][187][188][189][190] Ancak hiçbir komünist ülke ya da iktidarda bulunmuş kurum soykırım nedenşyle hüküm giymemiştir. Etiyopya kanunlarının soykırım tanımı yalnız etnik grupları değil siyasi grupları da yok etmeyi kapsadığı için Birleşmiş Milletler'in soykırım tanımı ile diğer soykırım tanımlarından farklılık gösterir. Bu açıdan Etiyopya'da kullanılan tanım politisid tanımına benzerlik göstermektedir.[191]

Çek Cumhuriyeti kanunlarına göre Nazi ya da Komünist soykırımlarını ya da Naziler ile Komünistlerin diğer suçlarını kamu önünde inkâr eden, şüphe olduğunu belirten, bu suçların işlenmesini onaylayan ya da doğru olduklarını kanıtlamaya çalışan kişi 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.[192] 2005 yılının Mart ayında Polonya Parlamentosu'nun alt kanadı Sejm, Josef Stalin'in NKVD'si tarafından 21.000 Leh savaş esiri ve entelektüel liderlerinin infaz edildiği Katyn Katliamı'nı Rusya'nın soykırım suçu olarak kabul etmesi için oybirliğiyle karar alarak çağrıda bulundu.[193] Rusya Federasyonu Başsavcılığı'ndan Alexander Savenkov: "Soykırım versiyonu incelenmiştir ve bu konuda yasal anlamda konuşmak için kesinlikle bir temel olmadığı konusunda kesin yargıya vardım."[194] 2010 yılının Mart ayında Memorial derneği Rusya başkanı Dmitry Medvedev'e çağrıda bulunarak katliamın insanlığa karşı işlenmiş suç olarak kabul etmesini istedi.[195] 26 Kasım 2010'da Rus Devlet Duması arşivdeki belgelerin “yalnızca bu korkunç trajedinin boyutunu ortaya koymadığı aynı zamanda Katyn cürmünün Stalin ve diğer Sovyet liderlerinin doğrudan emirleriyle gerçekleştirildiği"ni söyleyen bir bildiri ilân etti.[196]

2007 Ağustos ayında, Estonyalı Kızıl Ordu eski mensubu olan ve Estonya başkanı Lennart Meri'nin kuzeni Arnold Meri, Estonyalı yetkililer tarafından 1949 yılında Hiiuma'da Estonyalıların Sovyetler tarafından tehcirine katılması nedeniyle soykırım suçlaması ile karşı karşıya kaldı.[197][198] Meri 27 Mart 2009'da 89 yaşında ölünce davanın görülmesi durduruldu. Meri suçlamaları reddederek siyasi amaçlı karalama kampanyası olarak tanımladı: "Kendimi soykırım nedeniyle suçlu olarak görmüyorum" demiştir.[199]

25 Temmuz 2010'da, 14.000'den fazla kişinin işkence edildikten sonra öldürüldüğü Demokratik Kampuçya S-21 tutuklu kampının Yoldaş Duch olarak da bilinen müdürü Kang Kek Iew insalığa karşı suçlar ile itham edilerek 35 yıl hapse mahkûm edilmiştir. 11 yıldır tutuklu olduğu için cezası 19 yıla düşürülmüştür.[200]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Genel

Özel

  1. Malia (1999). "Foreword". Courtois, Stéphane Courtois; Kramer, Mark (Edl.). The Black Book of Communism: Crimes, Terror, Repression. Harvard University Press. ss. ix-xx. ISBN 9780674076082. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2015. ...with a grand total of victims variously estimated by contributors to the volume at between 85 million and 100 million. Bilinmeyen parametre |adı= görmezden gelindi (yardım)
  2. Valentino 2005, s. 91.
  3. Valentino 2005, s. 9"Mass killing and Genocide. No generally accepted terminology exists to describe the intentional killing of large numbers of noncombatants."
  4. Stephen Wheatcroft. The Scale and Nature of German and Soviet Repression and Mass Killings, 1930–45. Europe-Asia Studies, Vol. 48, No. 8 (Dec. 1996), pp. 1319–1353
  5. Jones 2010, s. 137.
  6. Beth van Schaack. The Crime of Political Genocide: Repairing the Genocide Convention's Blind Spot. The Yale Law Journal, Vol. 106, No. 7 (May 1997), pp. 2259–2291
  7. Harff, Barbara; Gurr, Ted R. (1988). "Toward Empirical Theory of Genocides and Politicides: Identification and Measurement of Cases since 1945". Cilt 32. ss. 359-371.
  8. Midlarsky 2005, s. 321.
  9. Totten, Samuel (2008). Dictionary of Genocide: A-L. Greenwood. ss. 106. ISBN 978-0-313-34642-2.
  10. Fein, Helen (1993). "Soviet and Communist genocides and 'Democide'". Genocide: a sociological perspective; Contextual and Comparative Studies I: Ideological Genocides;. Sage Publications. s. 75. ISBN 978-0-8039-8829-3.
  11. Wayman, FW; Tago, A (2009). "Explaining the onset of mass killing, 1949–87". Journal of Peace Research Online. ss. 1-17.
  12. Semelin 2009, s. 344.
  13. Semelin 2009, s. 318.
  14. Mann 2005, s. 17.
  15. Benjamin Valentino, Paul Huth, Dylan Bach-Lindsay, (2004), "Draining the Sea: mass killing and guerrilla warfare," International Organization 58,2 (375–407): s. 387.
  16. Congress (US), (1993), Friendship Act (HR3000) p. 15, s. 905a1.
  17. Rauch, Jonathan (Aralık 2003). "The Forgotten Millions: Communism is the deadliest fantasy in human history (but does anyone care?)". The Atlantic Monthly. Erişim tarihi: 24 Nisan 2010.
  18. Victims of Communism Memorial Foundation, (n.d.), "History of Communism 31 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.," çevrimiçi: Victims of Communism Memorial Foundation, §"A Moral Blind Spot".
  19. Rosefielde 2009.
  20. Möller, Horst (1999). Der rote Holocaust und die Deutschen. Die Debatte um das 'Schwarzbuch des Kommunismus'. Piper Verlag. ISBN 978-3-492-04119-5.
  21. Harff, Barbara (Yaz 1996). "Death by Government". The Journal of Interdisciplinary History. MIT Press Journals.
  22. Karlsson, Klas-Göran; Schoenhals, Michael (2008). Crimes against humanity under communist regimes – Research review (PDF). Forum for Living History. s. 111. ISBN 978-91-977487-2-8.
  23. Totten, Samuel; Steven L. Jacobs (2002). Pioneers of genocide studies. Transaction Publishers. s. 168. ISBN 0-7658-0151-5.
  24. Rummel, RJ (15 Aralık 2004). "The killing machine that is Marxism". WorldNetDaily. 18 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2010.
  25. Rosefielde 2009, s. 1,7.
  26. Conquest 2007, s. xxiii.
  27. Yakovlev 2002, s. 20.
  28. Ray, Barry (2007). "FSU professor's 'Lenin, Stalin, and Hitler' sheds new light on three of the 20th century's bloodiest rulers". Florida State University. 5 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2016.
  29. Fitzpatrick, Sheila (2008). The Russian Revolution. Oxford University Press. s. 77. ISBN 0-19-923767-0.
  30. Applebaum, Anne; Hollander, Paul. Hollander, Paul (Ed.). From the Gulag to the Killing Fields: Personal Accounts of Political Violence and Repression in Communist States. Intercollegiate Studies Institute. s. xiv. ISBN 1-932236-78-3. (introduction)
  31. Watson, George (1998). The Lost Literature of Socialism. Lutterworth press. s. 77. ISBN 978-0-7188-2986-5.
  32. Grant, Robert (Kasım 1999). "Review: The Lost Literature of Socialism". The Review of English Studies. 50 (200). New Series. ss. 557-559.
  33. Goldhagen 2009, s. 206.
  34. Pipes 2001, s. 147.
  35. Gray 1990, s. 116.
  36. Weitz 2003, s. 251–252.
  37. Hicks, Stephen R. C. (2009). Explaining Postmodernism: Skepticism and Socialism from Rousseau to Foucault. Scholarly Publishing. ss. 87-88. ISBN 1-59247-646-5. ISBN 1-59247-642-2.
  38. Courtois 1999, s. 727.
  39. Courtois 1999, s. 4.
  40. Courtois 1999, s. 2.
  41. Valentino 2005, s. 34–37.
  42. Valentino 2005, s. 93–94.
  43. Mann 2005, s. 351.
  44. Semelin 2009, s. 331.
  45. Martin Malia "Foreword: Uses of Atrocity" Courtois, Stéphane ed (1999). The Black Book of Communism: Crimes, Terror, Repression. Harvard University Press. ISBN 0-674-07608-7.
  46. Hertzke, Allen D. (2006). Freeing God's Children: The Unlikely Alliance for Global Human Rights. Freeing God's Children: The Unlikely Alliance for Global Human Rights. Lanham, Maryland: Rowman & Littlefield. s. 24. ISBN 978-0-7425-4732-2. [A] shift in intellectual mood has come from the critique of the perceived failures and blinders of the secular project. To be sure, this critique is not universally shared, but a vast scholarship, along with a proliferating array of opinion journals and think tank symposia, catalog the fallout from the abandonment of transcendent societal anchors. Epitomizing this thought is Paul Johnson's magisterial book Modern Times, which attacks the common Enlightenment assumption that less religious faith necessarily equals more human freedom or democracy. The collapse of the religious impulse among the educated classes in Europe at the beginning of the twentieth century, he argues, left a vacuum that was filled by politicians wielding power under the banner of totalitarian ideologies  whether 'blood and soil' Fascism or atheistic Communism. Thus the attempt to live without God made idols of politics and produced the century's 'gangster statesmen'  Stalin, Hitler, Mao, Pol Pot  whose 'unappeasable appetite for controlling mankind' unleashed unimaginable horrors. Or as T.S. Eliot puts it, 'If you will not have God (and he is a jealous God) you should pay your respects to Hitler or Stalin.'
  47. Thompson, John H. (2008). Russia and the Soviet Union: An Historical Introduction from the Kievan State to the Present (6 bas.). New Haven, Connecticut: Westview Press. ss. 254-255. ISBN 978-0-8133-4395-2. Attempts to explain this nightmarish period as Stalin's consolidation and reshaping of power, or the cleansing of the party as an evolving component of the Stalinist system somehow run amok, or as Stalin's coldly calculated effort to ready the country for war and ensure that he would have a free hand in foreign policy are, singly or even taken together, simply not convincing. Since Stalin destroyed both the records and most of the high officials involved, we will probably never know precisely what led to the purges and terror. Rational and policy considerations undoubtedly there were, but any persuasive explanation of this era must take account of Stalin's personality and outlook. Much of what occurred only makes sense if it stemmed in part from the disturbed mentality, pathological cruelty, and extreme paranoia of Stalin himself. Insecure, despite having established a dictatorship over the party and country, hostile and defensive when confronted with criticism of the excesses of collectivization and the sacrifices required by high-tempo industrialization, and deeply suspicious that past, present, and even yet unknown future opponents were plotting against him, Stalin began to act as a person beleaguered. He soon struck back at enemies, real or imaginary.
  48. Rappaport, Helen (1999). Joseph Stalin: A Biographical Companion. Santa Barbara, California: ABL-CLIO. ss. 82-83. ISBN 978-1-57607-208-0.
  49. Goldhagen 2009, s. 54...in the past century communist regimes, led and inspired by the Soviet Union and China, have killed more people than any other regime type.
  50. Valentino 2005.
  51. Rosefielde 2009, s. 225–226.
  52. Wheatcroft 1999, s. 315–3451921-53 yılları arasında siyasi hükümlülerin sayısı: hükümlü 4.060.306; ölüm cezası 799.473; toplama kampları ve tutukevleri, 2.634.397; sürgün, 413.512; diğerleri, 215.942. Buna ek olarak 1937–52 arasında politik olmayan hükümlü sayısı 14.269.753; ölüm cezası alan 34.228; 0-1 yıl arası ceza alan 2.066.637; 2-5 yıl arası ceza alan 4.362.973; 6-10 yıl arası ceza alan 1.611.293; ve 10 yıldan fazla ceza alan 286.795 kişi. Diğer hükümler hapis cezası içermemekteydi.
  53. Haynes, John Earl; Klehr, Harvey (2003). In Denial: Historians, Communism, and Espionage. Encounter Books. ss. 14-27. ISBN 1-893554-72-4.
  54. Keep, John (1997). "Recent Writing on Stalin's Gulag: An Overview". 1 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Kasım 2016.
  55. Nove, Alec. Victims of Stalinism: How Many?, in Stalinist Terror: New Perspectives (edited by J. Arch Getty and Roberta T. Manning), Cambridge University Press, 1993. pp. 260-274. ISBN 0-521-44670-8.
  56. Rummel, R. J. (1997). Death by Government. Transaction Publishers. ss. 10, 15, 25. ISBN 1-56000-927-6.
  57. Montefiore 2005, s. 649"Perhaps 20 million had been killed; 28 million deported, of whom 18 million had slaved in the Gulags."
  58. Volkogonov 1999, s. 139"Between 1929 and 1953 the state created by Lenin and set in motion by Stalin deprived 21.5 million Soviet citizens of their lives."
  59. Yakovlev 2002, s. 234"My own many years and experience in the rehabilitation of victims of political terror allow me to assert that the number of people in the USSR who were killed for political motives or who died in prisons and camps during the entire period of Soviet power totaled 20 to 25 million. And unquestionably one must add those who died of famine—more than 5.5 million during the civil war and more than 5 million during the 1930s."
  60. Gellately 2007, s. 584"More recent estimations of the Soviet-on-Soviet killing have been more 'modest' and range between ten and twenty million."
  61. Courtois 1999, s. 4-"U.S.S.R.: 20 million deaths."
  62. Brent 2008"Estimations on the number of Stalin's victims over his twenty-five year reign, from 1928 to 1953, vary widely, but 20 million is now considered the minimum."
  63. Rosefielde 2009, s. 17"We now know as well beyond a reasonable doubt that there were more than 13 million Red Holocaust victims 1929–53, and this figure could rise above 20 million."
  64. Conquest 2007, s. xvi"Exact numbers may never be known with complete certainty, but the total of deaths caused by the whole range of Soviet regime's terrors can hardly be lower than some fifteen million."
  65. Naimark 2010, s. 133-135.
  66. Anne Applebaum. The Worst of the Madness The New York Review of Books, 11 Kasım 2010.
  67. Ellman 2007, s. 663-693.
  68. Jones 2010, s. 124.
  69. Melgunov 1975.
  70. Lincoln 1999, s. 383-385.
  71. Leggett 1987, s. 197–198.
  72. Figes 1997, s. 647.
  73. Figes 1997, s. 643.
  74. Rayfield 2004, s. 85.
  75. Yakovlev 2002, s. 156.
  76. Pipes 1994, s. 356.
  77. Nicolas Werth "A State against its People: violence, repression, and terror in the Soviet Union" : Courtois, Stéphane ed (1999). The Black Book of Communism: Crimes, Terror, Repression. Harvard University Press. ISBN 0-674-07608-7. içinde.
  78. Peter Holquist. "Conduct merciless mass terror": decossackization on the Don, 1919 4 Aralık 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi."
  79. Figes 1997, s. 660.
  80. Gellately 2007, s. 70–71.
  81. Courtois 1999, s. 202.
  82. Barry McLoughlin (2002) "Mass Operations of the NKVD, 1937–1938: a survey." in Stalin's Terror: High Politics and Mass Repression in the Soviet Union eds. Barry McLoughlin, Kevin McDermott [?]: Palgrave Macmillan, p. 141. ISBN 1-4039-0119-8.
  83. Gellately 2007, s. 256.
  84. Ellman 2002, s. 1151–1172The best estimate that can currently be made of the number of repression deaths in 1937–38 is the range 950,000–1.2 million, i.e., about a million. This estimate should be used by historians, teachers, and journalists concerned with twentieth century Russian—and world—history
  85. N.G. Okhotin, A.B. Roginsky "Great Terror": Brief Chronology 27 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Memorial, 2007
  86. Ellman 2007.
  87. Yakovlev 2002, s. 165.
  88. Pipes 2001, s. 66.
  89. Orlando Figes. The Whisperers: Private Life in Stalin's Russia. Metropolitan Books, 2007. ISBN 978-0-8050-7461-1, page 240
  90. Montefiore 2005, s. 229.
  91. Hiroaki Kuromiya, The Voices of the Dead: Stalin's Great Terror in the 1930s. Yale University Press, 24 Aralık 2007. ISBN 0-300-12389-2. s. 2
  92. "Christopher Kaplonski, Thirty thousand bullets, in: Historical Injustice and Democratic Transition in Eastern Asia and Northern Europe, London 2002, pp. 155–168" (PDF). 11 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2016.
  93. "Twentieth Century Atlas – Death Tolls". 22 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2016.
  94. Interview 27 Mart 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. with Tomasz Strzembosz: Die verschwiegene Kollaboration Transodra, 23 Aralık 2001, p. 2 (Almanca)
  95. Jan T. Gross. Revolution From Abroad: The Soviet Conquest of Poland's Western Ukraine and Western Belorussia. Princeton University Press, 2002. ISBN 0-691-09603-1. pp. 181–182
  96. Paul, Allen. Katyn: Stalin's Massacre and the Seeds of Polish Resurrection. Naval Institute Press, 1996. ISBN 1-55750-670-1. p. 155
  97. Fischer, Benjamin B., "The Katyn Controversy: Stalin's Killing Field 13 Haziran 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.". "Studies in Intelligence", Winter 1999–2000. Retrieved on December 10, 2005.
  98. Parrish 1996, s. 324, 325.
  99. Montefiore 2005, s. 197–198, 332, 334.
  100. "Polish experts lower nation's WWII death toll". AFP/Expatica. 30 Temmuz 2009. 19 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Kasım 2009.
  101. Wojciech Materski ve Tomasz Szarota. Polska 1939–1945. Straty osobowe i ofiary represji pod dwiema okupacjami.Institute of National Remembrance(IPN) Warszawa 2009 ISBN 978-83-7629-067-6.
  102. Montefiore 2005, s. 334.
  103. Gellately 2007, s. 391.
  104. Short 2001, s. 631.
  105. Chang, Jung ve Halliday, Jon. Mao: The Unknown Story'.' Jonathan Cape, London, 2005. ISBN 0-224-07126-2. p. 3
  106. Rummel 2007, s. 205In light of recent evidence, Rummel has increased Mao's democide toll to 77 million.
  107. Fenby, Jonathan. Modern China: The Fall and Rise of a Great Power, 1850 to the Present. Ecco, 2008. ISBN 0-06-166116-3. p. 351 "Mao’s responsibility for the extinction of anywhere from 40 to 70 million lives brands him as a mass killer greater than Hitler or Stalin, his indifference to the suffering and the loss of humans breathtaking."
  108. Rummel 2007, s. 223.
  109. Goldhagen 2009, s. 344.
  110. Short 2001, s. 436–437.
  111. Steven W. Mosher. China Misperceived: American Illusions and Chinese Reality. Basic Books, 1992. ISBN 0-465-09813-4. s. 72, 73
  112. Yang Kuisong. Reconsidering the Campaign to Suppress Counterrevolutionaries 10 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. The China Quarterly, 193, Mart 2008, s.102–121. PDF.
  113. Valentino 2005, s. 128.
  114. Dikötter, Frank. Mao's Great Famine: The History of China's Most Devastating Catastrophe, 1958-62. Walker & Company, 2010. pp. x, xi. ISBN 0-8027-7768-6.
  115. "Frank Dikötter, Mao's Great Famine, Key Arguments". 9 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Kasım 2016.
  116. Issac Stone Fish. Greeting Misery With Violence 19 Ocak 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Newsweek. 26 Eylül 2010.
  117. MacFarquhar & Schoenhals 2006, s. 262.
  118. MacFarquhar & Schoenhals 2006, s. 125.
  119. The Chinese Cultural Revolution: Remembering Mao's Victims 10 Ağustos 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. by Andreas Lorenz in Beijing, Der Spiegel Online. 15 Mayıs 2007
  120. Khmer Rouge torturer describes killing babies by 'smashing them into trees' 19 Şubat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Mail Online, 9 Haziran 2009
  121. Helen Fein. Revolutionary and Antirevolutionary Genocides: A Comparison of State Murders in Democratic Kampuchea, 1975 to 1979, and in Indonesia, 1965 to 1966. Comparative Studies in Society and History, Vol. 35, No. 4 (Ekim 1993), s. 796–823
  122. Goldhagen 2009, s. 207.
  123. Theory of the Global State: Globality as Unfinished Revolution by Martin Shaw, Cambridge University Press, 2000, s. 141, ISBN 978-0-521-59730-2.
  124. Chandler, David. The Killing Fields. At The Digital Archive Of Cambodian Holocaust Survivors. 20 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  125. Peace Pledge Union Information – Talking about genocides – Cambodia 1975 – the genocide. 30 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  126. Sharp, Bruce (1 Nisan 2005). "Counting Hell: The Death Toll of the Khmer Rouge Regime in Cambodia". 8 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Temmuz 2006.
  127. The CGP, 1994–2008 21 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Cambodian Genocide Program, Yale University
  128. Rosefielde 2009, s. 120–121.
  129. Doyle, Kevin. Putting the Khmer Rouge on Trial 24 Ağustos 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Time, 26 Temmuz 2007
  130. MacKinnon, Ian Crisis talks to save Khmer Rouge trial 16 Kasım 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., The Guardian, 7 Mart 2007
  131. The Khmer Rouge Trial Task Forc 3 Nisan 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Royal Cambodian Government
  132. Berger 1987, s. 262.
  133. & Jones 2010, s. 215–216.
  134. Kimenyi 2001, s. 206.
  135. Valentino 2005, s. 75.
  136. Шарланов, Диню. История на комунизма в Булгария: Комунизирането на Булгариия. Сиела, 2009. ISBN 978-954-28-0543-4.
  137. Hanna Arendt Center in Sofia, with Dinyu Sharlanov and Venelin I. Ganev. Crimes Committed by the Communist Regime in Bulgaria 29 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Country report. "Crimes of the Communist Regimes" Conference. February 24–26, 2010, Prague.
  138. Rummel, R.J. (1997), Statistics Of North Korean Democide: Estimates, Calculations, And Sources 3 Aralık 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Statistics of Democide, Transaction.
  139. Omestad, Thomas, "Gulag Nation" 9 Mayıs 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., U.S. News & World Report, 23 Haziran 2003.
  140. Courtois 1999, s. 564.
  141. Spoorenberg, Thomas and Schwekendiek, Daniel (2012). "Demographic Changes in North Korea: 1993–2008" 2 Haziran 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Population and Development Review, 38(1), pp. 133-158.
  142. Stephan Haggard, Marcus Noland, and Amartya Sen (2009), Famine in North Korea, Columbia University Press, p.209.
  143. Rosefielde 2009, s. 109.
  144. Rosefielde 2009, s. 228, 243.
  145. Rosefielde 2009, s. 110.
  146. Courtois 1999, s. 568-569.
  147. The World Was Going Our Way: The KGB and the Battle for the Third World by Christopher Andrew and Vasili Mitrokhin, pg 457
  148. US admits helping Mengistu escape 29 Aralık 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. BBC, December 22, 1999
  149. Talk of the Devil: Encounters with Seven Dictators by Riccardo Orizio, pg 151
  150. Courtois 1999, s. 692.
  151. Guilty of genocide: the leader who unleashed a 'Red Terror' on Africa by Jonathan Clayton, The Times Online, 13 Aralık 2006
  152. "Execute Joseph Cserny And 13 Other Reds; Commander of 'Lenin Boys' Pays Penalty of His Crimes at Budapest", The New York Times, 23 Aralık 1919
  153. Valentino 2005, s. 219.
  154. Kaplan, Robert D., Soldiers of God: With Islamic Warriors in Afghanistan and Pakistan, New York, Vintage Departures, (2001), s.115
  155. Kabul's prison of death 5 Haziran 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. BBC, 27 Şubat 2006
  156. Joseph Collins. Soviet Policy toward Afghanistan. Proceedings of the Academy of Political Science, Vol. 36, No. 4, Soviet Foreign Policy. (1987), s. 198–210
  157. M. Hassan Kakar Afghanistan: The Soviet Invasion and the Afghan Response, 1979–1982 University of California press © 1995 The Regents of the University of California.
  158. In pictures: Afghan mass grave BBC, 5 Temmuz 2007
  159. Dr. David Marples 23 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., The great famine debate goes on... 15 Haziran 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., ExpressNews (University of Alberta), originally published in Edmonton Journal, 30 Kasım 2005
  160. Stanislav Kulchytsky, "Holodomor of 1932–1933 as genocide: the gaps in the proof", Den, 17 Şubat 2007, Rusça 9 Şubat 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Ukraynaca 22 Mayıs 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  161. С. Уиткрофт (Stephen G. Wheatcroft), "О демографических свидетельствах трагедии советской деревни в 1931—1933 гг." 20 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (On demographic evidence of the tragedy of the Soviet village in 1931–1933), "Трагедия советской деревни: Коллективизация и раскулачивание 1927–1939 гг.: Документы и материалы. Том 3. Конец 1930–1933 гг.", Российская политическая энциклопедия, 2001, ISBN 5-8243-0225-1, с. 885, Приложение № 2
  162. 'Stalinism' was a collective responsibility – Kremlin papers, The News in Brief, University of Melbourne, 19 Haziran 1998, Vol 7 No 22
  163. "Ukraine – The famine of 1932–33". Encyclopædia Britannica. 18 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2008.
  164. Ellman 2005, s. 823–41.
  165. Amstutz, Mark R. (28 Ocak 2005). International ethics: concepts, theories, and cases in global politics (2nd bas.). Rowman & Littlefield. s. 96. ISBN 978-0-7425-3583-1.
  166. Peter Finn, Aftermath of a Soviet Famine, The Washington Post, 27 Nisan, 2008, "There are no exact figures on how many died. Modern historians place the number between 2.5 million and 3.5 million. Yushchenko and others have said at least 10 million were killed."
  167. Yaroslav Bilinsky (1999). "Was the Ukrainian Famine of 1932–1933 Genocide?". Journal of Genocide Research. 1 (2). ss. 147-156. doi:10.1080/14623529908413948. 15 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2016.
  168. Stanislav Kulchytsky, "Holodomor-33: Why and how?", Zerkalo Nedeli, November 25 – December 1, 2006, Rusça 16 Temmuz 2007 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi, Ukraynaca.
  169. Valentino 2005, s. 99.
  170. Snyder, Timothy. Bloodlands: Europe Between Hitler and Stalin. Basic Books, 2010. ISBN 0-465-00239-0. p. vii
  171. Jan Maksymiuk, "Ukraine: Parliament Recognizes Soviet-Era Famine As Genocide", RFE/RL, 29 Kasım 2006
  172. 19 (Ukrainian BBC'ye göre: "Латвія визнала Голодомор ґеноцидом"), 16 (Korrespondent, Rusça baskısına'na göre: "После продолжительных дебатов Сейм Латвии признал Голодомор геноцидом украинцев"), "10'dan fazla" (Korrespondent, Ukraynaca basımına göre: "Латвія визнала Голодомор 1932–33 рр. геноцидом українців")
  173. http://www.regnum.ru/news/1138393.html
  174. Yanukovych reverses Ukraine's position on Holodomor famine, RIA Novosti, 27 Nisan 2010
  175. PACE finds Stalin regime guilty of Holodomor, does not recognize it as genocide. RIA Novosti, 28 Nisan 2010.
  176. Boobbyer, Phillip (2000), The Stalin Era, Routledge, ISBN 0-7679-0056-1, p. 130
  177. Lavrenti Beriya tarafından Stalin'e verilen bir raporu temel alan bir tahmin tehcirin ilk dört yılında İnguş ve Çeçenlerden 478.479 kişinin 150.000'inin (ya da yüzde 31,3) öldüğünü iddia etmektedir. Bakınız: Kleveman, Lutz. The New Great Game: Blood and Oil in Central Asia. Jackson, Tenn.: Atlantic Monthly Press, 2003. ISBN 0-87113-906-5. Bir başka araçtırmacı ölümleri yüzde 22,7 olarak tahmin eder: İlk üç yılda NKVD kayıtlarından yola çıkarak tehcire tabi tutulan 496.600 İnguş ve Çeçenden 113.000'i ölmüştür (3.000 tehcirden önce, 10.000 tehcir sırasında, ve 100.000 tehcirden sonra). Bakınız: Naimark, Norman M. Fires of Hatred: Ethnic Cleansing in Twentieth-Century Europe. Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 2001. ISBN 0-674-00994-0. Üçüncü bir kaynak da tehirin ilk dört yılında 650.000 Çeçen, İnguş, Karaçay ve Kalmık'ın dörtte birinin öldüğünü iddia eder. Bakınız: Mawdsley, Evan. The Stalin Years: The Soviet Union 1929–1953. Manchester, England: Manchester University Press, 2003. ISBN 0-7190-6377-9. Ancak tehcir edilenlerin toplam sayısı üzerine tahminler büyük değişiklik gösterir. İki araştırmacı tehcire tabi tutulan Çeçen ve İnguşların toplam sayısını 700.000 olarak tahmin etmiştir. Bakınız: Fischer, Ruth and Leggett, John C. Stalin and German Communism: A Study in the Origins of the State Party. Edison, N.J.: Transaction Publishers, 2006. ISBN 0-87855-822-5.
  178. Conquest, Robert. The Nation Killers. New York: Macmillan, 1970. ISBN 0-333-10575-3.
  179. Samuel Totten, William S. Parsons, Israel W. Charny. Century of Genocide: Eyewitness Accounts and Critical Views. Garland, 1997 ISBN 0-8153-2353-0. p. 120
  180. Courtois 1999, s. 545–546.
  181. Jones 2010, s. 95–96.
  182. Milne, Seumas (12 Eylül 2002). "The battle for history". The Guardian. Lonra. Erişim tarihi: 12 Mayıs 2010.
  183. Goldhagen 2009, s. 29–30.
  184. Montefiore 2005, s. 197-198,334.
  185. Parrish 1996, s. 324.
  186. Staff, Senior Khmer Rouge leader charged, BBC September 19, 2007
  187. "BBC, "Mengistu found guilty of genocide," 12 December 2006". BBC News. 12 Aralık 2006. 8 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2010.
  188. Backgrounders: Ethiopian Dictator Mengistu Haile Mariam 2 Kasım 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Human Rights Watch, 1999
  189. Tsegaye Tadesse. Verdict due for Ethiopia's ex-dictator Mengistu Reuters, 2006
  190. Court Sentences Mengistu to Death 10 Temmuz 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. BBC, 26 Mayıs 2008.
  191. Barbara Harff, "Recognizing Genocides and Politicides", in Genocide Watch 27 (Helen Fein ed., 1992) pp.37,38
  192. "Expanding Holocaust Denial and Legislation". 31 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2016.
  193. Polonya hükûmeti bildirisi: Senate pays tribute to Katyn victims – 3/31/2005 20 Nisan 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  194. Russia Says Katyn Executions Not Genocide
  195. "Memorial calls on Medvedev to denounce Katyn as crime against humanity". 28 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2016.
  196. Ellen Barry. Russia: Stalin Called Responsible for Katyn Killings. The New York Times, 26 Kasım 2010.
  197. Entisen presidentin serkkua syytetään neuvostoajan kyydityksistä 16 Mayıs 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.Baltic Guide
  198. Estonian charged with Communist genocide 7 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. International Herald Tribune, 23 Ağustos 2007
  199. "Estonian war figure laid to rest". BBC News. 2 Nisan 2009. 4 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Mayıs 2010.
  200. Sentence reduced for former Khmer Rouge prison chief 31 Temmuz 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. The Los Angeles Times, 27 Temmuz 2010

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.