Arap dünyasındaki Yahudilerin tarihi

Arap Yahudileri (Arapça: اليهود العرب Al-Yahud al-Arab, İbranice: יהודים ערבים İbranice: Yehudim Aravim) Arap dünyasında doğan Yahudileri veya onların torunlarını ifade eder.[1] Salim Tamari'ye göre, dünyanın birçok yerinde "Arap Yahudisi" terimi bir oksimorondur.[1]

        
Yahudilik
Kipa takkesi, dua şalı ve tefilini ile sabah ibadetini yapan bir Yemenli Yahudi.

Bu terim bazen Arap milliyetçileri tarafından 20.yy'ın başlarında Arap dünyasında yaşayan 1 milyon Yahudi için kullanıldı. Nüfusun çoğu İsrail ve Batı Avrupa'ya bir kısmı da ABD ve Güney Amerika'ya göç etti. Yahudi Arapçası gibi Arapça'nın değişik lehçelerini konuşurlardı; İbranice ise dini dildi. Mizrahilerin yanında en kalabalık grup olan Sefaradların dini dili kullanılırdı.

Yakın zamanda bu terim tekrar kullanılmaya başlandı; örneğin, kendine Arap Yahudisi diyen Siyonist yazar Albert Memmi bu terimi Ortadoğu'da en az Araplar kadar kendisinin de hakkı olduğunu belirtmek için kullanır. Anti-Siyonist aktivist Ella Şohat ise bu terimi Aşkenazlarla Araplar gibi baskı gören Mizrahilerin kategorileştirilmesine karşı çıktığı için kullanır. Kendilerine 1990'larda Arap Yahudisi diyen Sefarad Kökenliler Merkezi başkanı David Şaşa ve Queens Koleji'nde profesör Amiel Alcalay bunun kişinin kimliğini belirtmek için önemli bir terim olduğuna inanmaktadır.[2] Fas Kralı IV. Muhammed'in danışmanı André Azoulay,[3] ve Tel Aviv Üniversitesi'nde profesör Sasson Somekh anılarında kendilerini Arap Yahudileri olarak tanımlar.[4]

Genel bakış

Salim Tamari'ye göre, Arap Yahudisi terimi tarihin bir dönemindeki Doğu Yahudilerini (Sefarad ve Mizrahi) temsil etmekteydi. Bu Yahudiler dilsel ve kültürel bağlarından dolayı Müslüman ve Hristiyan yurttaşlarıyla, özellikle 1839'dan sonra, Büyük Suriye, Irak ve Mısır'da Osmanlılardan kopmak için Arap milliyetçilik akımına katılanlardır.

Kendini Arap Yahudisi olarak tanımlayan yazar David Rabeeya, bu kimliğin daha öncelere dayandığını belirtir. İslam'dan önce Arap Devletlerinde mevcut olan Yahudilerin varlığı 20.yy'ın ortalarına kadar sürmüştür.[5] Yazdığına göre, Arap Yahudileri, Müslüman Araplar ve Hristiyan Araplar gibi kültürel olarak Araptırlar, tek farkları Yahudiliğe inanıyor olmalarıydı.[5] Arap Yahudileri çocuklarına Arap isimleri veriyorlardı ve "Her Arap gibi Yahudi Araplar da Arapça ve lehçeleriyle gurur duyup dilin güzellik ve zenginliğine bağlıydı."[5]

The Arap Jews (Arap Yahudileri) (2006) kitabında İsrailli sosyolog Yehuda Şenhav Mizrahi Yahudileriyle Arap Yahudilerinin kavramsallaştırılmasının kökenini irdelemiştir. Yazara göre, Siyonizm'in, ideolojinin uygulanışına göre eşzamanlı ve simbiyotik üç kategorisi vardır: "Milliyet", "Din" ve "Etnik köken". Milli topluluğun bir parçası olabilmeleri için "de-Arabize" (Araplıktan çıkma) olmaları gerekmekteydi. Şenhav'a göre, Araplarla Arap Yahudilerini ayıran özellik dinleriydi bu da onları bir ulus yapıyordu.[6]

Terminoloji

"Arap Yahudisi" terimi I.Dünya Savaşı sırasında batı ülkelerinde yaşayan Yahudilerce, Türk, yani düşman olmadıklarını belirtmek için kullanıldı.[7] Bugün ise bazı gazetelerde va bazı ülkelerin resmi makamlarınca Yahudi kimliğinin etnik köken veya milliyetten ziyade bir din olduğunu belirtmek için kullanılmaktadır. Bu duruma Yahudilerce karşı çıkılıp, kendine has bir Yahudi kimliğinin sadece dine indirgenmesi aşağılama olarak görülür. Bazı Mizrahi aktivistler, özellikle Arap ülkelerinde doğmamış veya küçük yaşta terk etmiş olanlar, kendilerini Arap Yahudisi olarak tanımlar. Bu kimliği savunanların başlıcaları Naim Giladi, Ella Habiba Şohat, Sami Şalom Çetrit ve David Rabeeya'dır.

Bu kimliği savunanlara göre "Arap Yahudisi" terimi içindeki "Arap" kelimesi etnik köken, ırk veya din değil edebi ve kültür simgesidir; Arap ülkelerinde yaşamış Yahudiler bu kültürün parçasıdır; aynı zamanda bu kültür içinde yaşamış diğer etnik azınlıklar da "Arap"tır. Aynı şekilde Mısır, Lübnan ve Suriye'deki Hristiyanlara da "Arap" denmektedir çünkü onlar (buradaki Müslümanlar gibi) İslam öncesinde bile bu topraklarda yaşamaktaydı. Fakat Kıptiler (Mısır), Maruniler (Lübnan) ve Süryaniler (Irak) Arap tanımını çelişkili bulmaktadır. "Arap Yahudisi" terimi kullanan bazı kişiler için bu terim "Arap ülkesinden bir Yahudi" veya "Arapça konuşan Yahudi" demektir ve Arap olmakla ilgisi yoktur.

"Arap Yahudisi" terimine karşı çıkanların (özellikle Arap ülkelerindeki Yahudiler) görüşüne göre Yahudiler diyasporadaki etnik gruplardan oluşmaktadır ve sadece bir "dini" grup değildir; "Arap" kelimesinin kullanılması buna tezattır. Ayrıca Arap topraklarında yaşayan Yahudiler kendilerine hiçbir zaman "Arap Yahudisi" dememiştir; bu, Yahudi cemaatler Arap ülkelerini terk ettikten sonra ortaya atılmış bir terimdir. Bu nedenle, Kuzey Afrika'nın büyük bölümünde ve Yakın ve Orta Doğu cemaatlerinde Arap Müslümanlar ve Arap Hristiyanlardan bahsedilir fakat Arap Yahudilerden bahsedilmez çünkü Yahudilik bir din olduğu gibi aynı zamanda bir etnisitedir. Nasıl ki Arap topraklarında etnik azınlık olan Süryaniler, Berberiler ve Kürtler Arap olarak sayılmıyorsa Yahudiler de Arap olamaz. "Arap Yahudisi" terimine karşı olanlar Yahudilerin Yahudi Arapçası konuştuklarını, Arap gibi giyindiklerini ve kültürlerini benimsediklerini kabul etmektedir fakat onlara göre "Araplık" deyimi ortak kültürden fazlasını ifade etmektedir. "Arap Yahudisi" sanki diğer Yahudilerden farklı bir etnik grupmuş gibi gösterildiği için Musta'arabim (Araplaşmış Yahudiler) terimi tercih edilir.

Son olarak, üçüncü bir görüşe göre "Arap Yahudileri" geçerli bir terimdir fakat sadece Muhammed zamanında Arap Yarımadası'nda yaşamış Banu Kaynuka gibi kabileler ve hatta Yemen Yahudileri için kullanılmalıdır (bkz. Arap Yarımadası'ndaki Yahudi kabileler). Bu terim Arap kimliğini etno-linguistik açıdan ziyade coğrafi açıdan ele alır. Bu coğrafi alan ise Arap Ligi'nin tanımının aksine sadece Arap Yarımadası ile kısıtlıdır.

İslam öncesi Arap Yarımadasında Yahudiler

Yahudi nüfusu Arap Yarımadası'nda İslam'dan önce dahi varolmuştur. Kuzeyde Levant, Irak ve Hassa kıyılarından güneyde Yemen'e kadar geniş bir bölgede mevcuttu.

Bugün dünyada Hindistan ve Etiyopya gibi ülkelerdeki Yahudiler İsrailoğullarının kabilelerinden geldiğine inanmaktadır. Arap Yarımadası'ndaki Yahudilerin atalarının da bu on iki kabileden mi geldiği yoksa yerel halkın sonradan mı Yahudiliği seçtiği bilinmemektedir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Salim Tamari. "Ishaq al-Shami and the Predicament of the Arab Jew in Palestine" (PDF). Jerusalem Quarterly. 28 Eylül 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ağustos 2007.
  2. Lynne Vittorio (16 Ekim 2002). "The Jews of the Arab World: A Community Unto Itself". Aramica. 13 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ağustos 2007.
  3. "Yoav Stern , 'Morocco king's Jewish aide urges Israel to adopt Saudi peace plan,' Haaretz 29/10/2008". 16 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2010.
  4. Adam Shatz review of Sasson Somekh. Baghdad, Yesterday: The Making of an Arab Jew, in 'Leaving Paradise', London Review of Books, Nov 6 2008 19 Ağustos 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  5. David Rabeeya (2000). The Journey of an Arab-Jew in European Israel. Xlibris Corporation. ss. 49-50. ISBN 0738843318.
  6. Shenhav, Yehouda (2006). The Arab Jews: A Postcolonial Reading of Nationalism, Religion, and Ethnicity. Stanford UniversityPress. s. 280. ISBN 0804752966.
  7. Collins, Pedigrees and Pioneers: The Sephardim of Manchester.

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.