Ürdün'deki Yahudilerin tarihi
Ürdün'deki Yahudilerin tarihi, bugünkü Ürdün coğrafyasının büyük bir bölümü bir zamanlar İsrail Diyarı'ndaki Yahudilerin tarihi ile çakıştığı için antik döneme kadar uzanır.
İsrail kabileleri
Tora'ya göre İsrailoğullarının antik kabilelerinden Reuben, Gad ve Menaşe kabileleri bugün Ürdün'de bulunan topraklarda yaşamıştır.[1] Bu üç kabilenin hepsi seyrek bir şekilde Şeria Nehri vadisinin hemen doğusunda yer almaktaydı.
Yahudilerle ilişkili olan Edomlular Ürdün'ün güneyinde, Akabe Körfezi ile Ölü Deniz arasında kalan bölgede yaşamaktaydı. Yahudiler Haşmonayim adıyla bağımsızlığını kazanınca Edom ilhak edilip Yahudiye'ye katıldı. Yehuda Makkabi Edom topraklarını M.Ö. 163 civarında fethetti.[2] Edomlular Yohanan Hurkanus tarafından M.Ö. 125'te tekrar bastırıldı ve Halaha kurallarına uyma zorunluluğu getirildi.[3] Bu zamandan itibaren Yahudi ulusuyla birlikte anılmaya başlandılar.
Şeria Nehri]]'nin her iki yakasında bulunan Yahudiye.]]
Bir Haşmonayim yetkilisi olan I. Antipa Edom kökenliydi. Roma fethinden sonra Judea'ya krallık yapan Herod handenlığının atasıydı. Hirodes'in altında kardeşi Yosef ben Antipa ve kayın biraderi Kostobarus hükümdarlık yaptı.
Kudüs'ün 70'te Titus tarafından kuşatılmasıyla Yohanan, Şimon, Pinhas ve Yaakov önderliğinde 20,000 Edomlu asker Kudüs Tapınağı'nda mahsur kalan dindarları kurtarmak için savaşmaya Kudüs'e geldi.[4]
Yahudi-Roma savaşlarının ardından Edom halkı tarihte bahsedilmemeye başlandı fakat Aziz Jerome zamanına kadar coğrafi bölge "Edomya" ismi kullanılmaya devam edildi.
Roma çağı
Bölgedeki Roma hakimiyeti, General Pompey'in Judea'yı Roma hamiliğine eklediğini bildirmesiyle M.Ö. 63'te başladı. Yıllar boyunca Roma'nın Yehuda krallığındaki gücü arttı. Muhaliflerin içinde Yahya da bulunmaktaydı; rivayete göre Maharus kalesinde Yahya'nın kellesi Hirodes'e sunuldu. 66'daki Birinci Yahudi-Roma savaşı'nda Maharus kalesi Yahudilerce ele geçirildi ve 72'ye kadar süren kuşatmanın bitmesine kadar ellerinde tutmayı başarabildiler.
Yahudilerin son bağımsızlık çabaları da sonuç vermeyince Romalılar Yahudiye'yi Samarya ve Celile ile birlikte Suriye Filistini adı altında tek bir eyalet yaptı.[5] Roma fethinin ardından Şeria Nehri ve etrafındaki topraklardaki Yahudiler burayı yöneten kralların ve fermanlarının buyrukları altından yaşadılar.
Yüzyıllar boyunca, bugünkü Ürdün'ün bulunduğu topraklardaki Yahudilerin sayısı azaldı ve en sonunda hiç kalmadı.
Osmanlı hakimiyeti
Osmanlı hakimiyeti (1516-1917) altında, Türkler bölgeleri başkentleriyle adlandırdığı için, "Filistin" ismi resmi kayıtlarda kullanılmamaya başlandı. 1516'da Osmanlı'nın hakimetine girmesiyle Filistin 1660'a kadar, Sayda vilayetinin yanında, Şam-Suriye'ye bağlı bir vilayet oldu. Bu durum, 7 Mart 1799 - Temmuz 1799 arasında Yaffa, Hayfa ve Kasarya'nın Fransızlar tarafından işgal edilmesiyle kısa süreliğine kesintiye uğradı. Napolyon'un 1799'da Akka'yı kuşatmasının ardından Filistin'de bir Yahudi devleti kurulucağına dair bildirgenin hazırlığını yaptı. 10 Mayıs 1832'de Kavalalı Mehmet Ali Paşa Osmanlılara karşı ayaklanıp vilayeti ilhak etti fakat Kasım 1840'ta Osmanlılar toprakları geri almayı başardı.
Britanya İmparatorluğu
Britanya'nın 1917'de yayınladığı Balfour Deklerasyonuyla Filistin'de bir Yahudi devleti fikri desteklendi ve bu zamanda Şeria Nehri'nin iki yakası da Milletler Cemiyeti tarafından Birleşik Krallık Filistin Mandası hakimiyetine bırakılmıştı. Versailles Barış Antlaşması'ndan önce, Dünya Siyonist Örgütü (WZO), Şeria Nehrinin doğusunu ve Ölü Deniz'i de içine alan, Hicaz Demiryolu'nu sınır olarak gösteren ve geri kalan toprakların bağımsız bir Arap devleti olarak gösteren bir harita hazırlayıp teklifte bulundu. Bu belgeye göre:
"Ürdün'ün doğusundaki düzlükler, antik çağlardan beri, ekonomik ve politik olarak Ürdün'ün batısındaki topraklarla ilişkilendirilir. Roma zamanında yüksek nüfusu destekleyen topraklardaki nüfus şimdi seyrektir. Takdire şayan büyük ölçekli bir kolonizasyona ev sahipliği yapabilirdi. Filistin ve Arabistan'ın ekonomik ihtiyaçlarını karşılamakta adil olmak için Hicaz Demiryolu, uzunluğu boyunca her iki hükümetçe serbestçe kullanılması öngörülür."[6]
1921'de Churchill'in Beyaz Sayfasıyla Birleşik Krallık Mandası, toprakları Filistin ve Transürdün olarak ikiye bölündü. İki bölge arasındaki sınırı Şeria Nehri, Ölü Deniz ve Araba Vadisi oluşturmaktaydı.
Yahudiler ve Ürdün vatandaşlığı
1954 Ürdün yasasınca, 15 Mayıs 1948'den önce Filistin milliyetine bağlı kişiler 20 Aralık 1949 ile 16 Şubat 1954 tarihleri arasında Ürdün Haşimoğulları Krallığı'nın vatandaşları sayıldı, buna Yahudiler istisnaydı.[7]
Ürdün ve İsrail
Ürdün, 1947'deki Birleşmiş Milletler Paylaşım Planı'nın ardından yeni kurulan İsrail devletine saldıran Arap ülkelerden biriydi. Batı Şeria'nın kontrolünü eline geçirip Yahudileri kovdu. Ürdün, Batı Şeria'yı, 1967'deki Altı Gün Savaşı'yla kaybetti fakat bu topraklar üzerindeki haklardan 1988'e kadar vazgeçmedi. 1973'teki Yom Kippur Savaşı'nda Ürdün, Suriye ve Mısır'a katılmadı. 1994'te imzalanan İsrail-Ürdün Barış Antlaşması ile iki ülke arasındaki ilişkiler normalleşti.
Ticaret ve turizm
Ürdün, İsrail işletmelerinin yatırım yapması için kapılarını açtı. İsrailli ve dünyanın diğer ülkelerindeki Yahudiler Ürdün'e turistik gezilerde bulunmaktadır. Suudi Arabistan'ın aksine, Ürdün, topraklarını Yahudilere yasaklamamıştır. 1994'te imzalanan barış antlaşmasından sonra 60,000 ila 80,000 İsrailli turist Ürdün'ü ziyaret etmiştir. İki ülkedeki yakınlaşma beklentileri Amman'da kaşer lokantanın açılmasına olanak sağladı. Arap müşterilerin lokantaya uğramaması, kaşer sertifikası alınamaması ve turistlerin ilgisizliği nedeniyle bu lokanta kapanmak zorunda kaldı.[8]
İkinci İntifada'nın ardından (2000'den bugüne), Ürdün nüfusunda anti-İsrail görüşler arttığından Ürdün'ü ziyaret eden İsrailli turist sayısında önemli ölçüde düşüş oldu. Ağustos 2008'de, Ürdün sınır yetkilileri, tefilin taşıyan İsrailli turistleri geri gönderdi. Yetkililer, getirilen parçaların (tefilin) "güvenlik riski" taşıdığını ve ülkeye sokulamayacağını belirtti. Buna tepki olarak turistler Ürdün'e girmemeyi tercih etti.[9]
Arap Yarımadası'ndaki Yahudiler
Ayrıca bakınız
- Arap Yahudileri
- Arap Yarımadası'ndaki Yahudilerin tarihi
- Avrupa dışında Nazi işgali altındaki Yahudiler
- Babil Sürgünü
- Basra Körfezi'ndeki Arap devletler
- İbrahimi dinler
- İslam hakimiyeti altındaki Yahudilerin tarihi
- İslam ve antisemitizm
- Mizrahi
- Yahudilerin Arap topraklarından toplu göçü
- Yahudilik ve İslam
Kaynakça
- Lotter, Tobias Conrad, 1717-1777. "Terra Sancta sive Palæstina exhibens...": English Translation: The Holy Land or Palestine Showing not only the Old Kingdoms of Judea and Israel but also the 12 Tribes Distinctly, Confirming their Locations Diversely in their Ancient Condition and Doing So as the Holy Scriptures Indicate.
- Josephus, "Ant." xii. 8, §§ 1, 6
- ib. xiii. 9, § 1; xiv. 4, § 4
- Josephus, Jewish Wars iv. 4, § 5
- http://www.usd.edu/erp/Palestine/history.htm#135-337 10 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Lehmann, Clayton Miles (May-September 1998). Palestine: History: 135–337: Syria Palaestina and the Tetrarchy
- Statement of the Zionist Organization Regarding Palestine Presented to the Paris Peace Conference (with proposed map of Zionist borders) February 3, 1919. Middle East Web http://www.mideastweb.org/zionistborders.htm 13 Kasım 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- "Arşivlenmiş kopya". 25 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Şubat 2011.
- Ibrahim, Youssef M. (14 Eylül 1995). "Amman Journal; Kosher in Jordan, an Idea Whose Time It Wasn't". The New York Times. 11 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Şubat 2011.
- Wagner, Matthew "Jordan bars Jews with religious items" Jerusalem Post Aug. 14, 2008