Midhat Paşa
Ahmed Şefik Midhat Paşa (d. 18 Ekim 1822, İstanbul - ö. 8 Mayıs 1884, Taif), Osmanlı devlet adamı, iki kez sadrazam, Tuna, Aydın ve Suriye Valisi, ilk Osmanlı anayasası olan Kânûn-ı Esâsî'yi hazırlayan kurulun başkanı.
Ahmed Şefik Midhat Paşa | |
---|---|
Osmanlı Sadrazamı | |
Görev süresi 19 Aralık 1876 - 5 Şubat 1877 | |
Hükümdar | II. Abdülhamid |
Yerine geldiği | Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa |
Yerine gelen | İbrahim Edhem Paşa |
Görev süresi 31 Temmuz 1872 - 19 Ekim 1872 | |
Hükümdar | Abdülaziz |
Yerine geldiği | Mahmud Nedim Paşa |
Yerine gelen | Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | Ahmed Şefik Midhat 18 Ekim 1822 İstanbul |
Ölüm | 8 Mayıs 1884 (61 yaşında) Taif, Hicaz, Osmanlı İmparatorluğu |
Yattığı yer | Abide-i Hürriyet Şişli, İstanbul |
Midhat Paşa, Padişah Abdülaziz (1861-1876) döneminde savunduğu reform politikalarıyla tanınmış ve iki kez sadrazamlık yapmıştır. Valilikteki başarılarını sadrazamlığında gösterememiş, ilk sadaretinde Mısır’a dış borçlanma yetkisi veren fermanı yayınlayarak Mısır’ın İngiliz hâkimiyetine girmesine sebep olmuştur. Ayrıca açığı olan bütçeyi fazla vermiş gibi göstermesi, görevden alınmasına sebep olmuştur. 1876’da Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle sonuçlanan askeri darbenin liderlerinden biri olmuş, aynı yıl padişah V. Murat’ın tahttan indirilerek II. Abdülhamid’in tahta geçirilmesi olayında da belirleyici rol oynamıştır. Abdülhamid döneminde 2. sadareti başlamıştır. Abdülhamid’in 23 Aralık 1876’da ilan ettiği Kanun-u Esasinin mimarlarından biridir. Balkanlarda Rusya’nın kışkırtmalarıyla çıkan ayaklanmalar ve Rusya’nın savaş tehditleri karşısında, padişahın karşı görüşü ve Lord Salisbury’nin uyarılarına rağmen[1] İngiltere’nin yardım edeceğine inanarak İmparatorluğu Rusya ile savaşa sürüklemiş ve bu savaş Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihindeki en büyük felaketlerden biri olan 93 Harbi olarak tarihe geçmiştir. Bu olaylardan kısa bir süre sonra Mithat Paşa Abdülhamid’in gözünden düşerek sürgüne gönderilmiş, 1881’de Abdülaziz’e suikast şuçlamasıyla Yıldız Sarayı’nda kurulan Yıldız mahkemesi tarafından idama mahkûm edilmiştir.[2] Cezası Abdülhamid tarafından Taif’te hapis cezasına çevrilmiş ancak üç yıl sonra muhafızları tarafından öldürülmüştür. Cinayetin II. Abdülhamid’in emriyle işlendiğinden şüphelenildiyse de kesinlikle kanıtlanamamıştır.
Mithat Paşa Tanzimat reformlarını gerçekleştiren kuşağın önde gelen temsilcilerinden biridir. Ancak Tanzimat’ın asıl lider kadrosunu oluşturan Mustafa Reşit, Âli ve Keçecizade Fuat Paşalarca fazla radikal ve istikrarsız bulunarak dışlanmış ve nispeten geç yaşta ön plana çıkma olanağı bulabilmiştir. 1860’larda Tuna ve Bağdat vilayetlerindeki başarılı reform çalışmaları Mithat Paşa’nın kariyerinin zirve noktası olarak görülür. 1870’lerdeki iki kısa sadrazamlığı siyasi çatışmaların ve büyüyen mali krizin gölgesinde kalmıştır. 1876 krizinde Mithat Paşa’nın bir Cumhuriyet rejimi tasarladığı iddia edilmiştir. Bu iddia Abdülhamid yıllarında paşanın zevaline yol açmış, ancak 1908 ve 1923’ten sonraki yıllarda yeniden kazandığı itibarın temelini oluşturmuştur.
Dolmabahçe’de 1947’de inşa edilen BJK İnönü Stadyumu 1951’de Demokrat Parti hükûmetince Mithatpaşa Stadyumu olarak adlandırılmış, ancak 1973’te İnönü Stadyumu adı iade edilmiştir.
Hayatı
18 Ekim 1822’de İstanbul’da dünyaya geldi. Rusçuklu Hafız Mehmed Eşref Efendi’nin oğludur. Asıl adı Ahmet Şefik idi. “Övülen” anlamındaki Mithat ismi, Dîvân-ı Hümâyûn Kaleminde görev yaparken amirleri tarafından verilmiştir.[3]
Çocukluğu babasının naip (kadı vekili) olarak bulunduğu Vidin ve Lofça’da geçti.[4] 12 yaşında iken İstanbul’a geri döndü; Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi’nde görev aldı. Bir yandan da Fatih camii’nde ünlü hoca efendilerin derslerini izledi; Arapça, Farsça, mantık ve İslâm hukuku öğrendi.[5]
1840 yılında Sadaret Mektub-i Kalemi’ne atandı; iki yıl burada çalıştıktan sonra Şam, Konya, Kastamonu’da divan kâtibi olarak görev yaptı. Yolsuzluklarla mücadele hakkında hazırlayıp gönderdiği bir rapor dönemin sadrazamı Mustafa Reşit Paşa'nın beğenisini kazanınca İstanbul'a çağrıldı. Memuriyet hayatına İstanbul’da devam etti ve Reşit Paşa tarafından himaye edildi. 1848'de Antakyalı Lamia Hanım’la İstanbul’da evlendi. Bu evlilikten “Memduha” adlı bir kız çocukları oldu.
1851'de “serhalife” tayin edildi ve Arabistan Ordusu müşiri Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa’nın durumunu teftişe gönderildi; bazı yolsuzluklarını belirleyerek görevden azline neden oldu. 1852'de halk ve hükûmet arasındaki anlaşmazlıklara bakan Meclis-i Vala'yı Ahkam-ı Adliye Dairesi 'ne atandı. 1854'te Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa'nın sadrazam olması üzerine Mithat Paşa, Rumeli'de hüküm süren isyan, karışıklık ve asayişsizlik konularını incelemek ve önlem almak üzere İstanbul'dan uzaklaştırıldı. Altı ay kadar süren çalışmalardan sonra hazırladığı detaylı raporu tekrar sadrazam olan Mustafa Reşit Paşa'ya sundu ve yıldızı yeniden parladı.
1858’de devrin sadrazamı Emin Âli Paşa’dan izin alarak Avrupa kentlerinde altı ay geçirdi.[3] Bu arada Fransızca’yı öğrendi. Dönüşünde Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye Başkâtipliğine atandı (1859) ve Kuleli Olayı sanıklarının yargılanmasında görevlendirildi.
Niş valiliği
Mithat Paşa’nın başarılı çalışmaları, düşmanı olan Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’nın bile takdirini kazanmıştı. Yeniden sadrazamlığa yükselmiş olan Kıbrıslı, onu “vezir” rütbesi ve “paşa” unvanı ile Niş valiliğine atadı. Dört yıl süren bu görev sırasında üstün yeteneğini ve yaratıcılık gücünü ortaya koydu.[3]. Yörede eşkıyalık olaylarını önledi; Müslüman ve gayri-Müslüm halkın barış içinde yaşaması için önlemler aldı; maliye, bayındırlık alanlarında başarılı çalışmalar yaptı. Sulama kanalları yaptırmak, kimsesiz çocuklar için ıslahhaneler açmak, zirai kredi kooperatifleri kurdurmak, posta şirketlerini faaliyete geçirmek gibi büyük reformlar gerçekleştirdi.[3] Aynı zamanda Ziraat Bankası’nın ve Tarım Kredi Kooperatifleri'nin[6] temeli sayılan Memleket Sandıkları’nı kuran kişiydi. Memleket Sandıkları ile çiftçiye yüksek faizli krediler veren tefecilere karşı devlet destekli kooperatif bir sisteme geçildi.[7] Çalışmalarının başarısı üzerine sınır komşusu Prizren eyaleti de Niş valiliğine bağlandı.
Tuna Vilayeti Nizamnâmesi
Vilayetlerde yeni bir idari düzen kurmaya çalışan hükûmet; Mithat Paşa’nın Niş’te uyguladığı düzeni benimsedi ve onu 1863’te İstanbul’a çağırarak vilayetler idaresi hakkında yeni bir kanun tasarısı hazırlamasını istedi. Mithat Paşa’nın katıldığı, Keçecizade Fuat Paşa başkanlığındaki komisyon “Tuna Vilayeti Nizamnâmesi”’ni hazırladı. Nizamname, 1864 yılında kabul edildi ve yeni sistemin uygulanacağı örnek bir vilayet olarak “Tuna vilayeti” kuruldu. Niş, Silistre, Vidin eyaletlerinin birleştirilmesinden oluşan Tuna eyaletine vali olarak Mithat Paşa atandı. Bu görevi, vilayet merkezi olan Rusçuk’ta seçimle oluşacak bir “Vilayet Meclisi” kurulması şartıyla kabul etti.[8]
Tuna valiliği
Mithat Paşa, üç yıldan fazla kaldığı Tuna vilayetinde önemli hizmetler gerçekleştirdi. Bir devlet büyüklüğündeki eyaletin idaresini yeni nizamnameyi uygun olarak düzenledi. Köylerde İhtiyar Meclisleri, kazalarda İdare ve Deavi Meclisleri’ni kurdu. Senede bir kez toplanacak olan Vilayet Umum Meclisleri’ni oluşturdu. Paşa, özellikle şose yollarına önem verdi. Tuna’da kaldığı üç buçuk yıl içerisinde 3.000 kilometre yol, 1.400 köprü yaptırdı.[8] “Menafi Sandıkları" adı altında bir teşkilat kurdu, ziraatçiler, küçük bir faiz karşılığında sarraflar yerine bu sandıktan borç alabildiler. Zamanla Tuna Vilayeti’nden başka Osmanlı Devleti’nin tüm vilayetlerinde benzer şekilde "Memleket Sandıkları" kurulmuş ve bu sandıklar Ziraat Bankası ile Emniyet Sandığı’nın temelini oluşturmuştur. Niş, Rusçuk, Sofya’da öksüz ve yetimler için ıslahhaneler kurdu. Bu kurumlarda çocuklara terzilik, ayakkabıcılık gibi el becerileri kazandırıldı. 17 Temmuz 1866’da Tuna’da telgraf hattı döşendi. “Tuna Ticaret Vapurları”’nı işletmeye açtı. “Tuna” adında bir gazete kurdu. Verginin zamanında toplanması için “tahsildarlık” kuruldu; vilayetin yıllık gelirinde büyük artış sağlandı. Tuna Vilayeti Nizamnamesinin Tuna’da çok başarılı uygulanması sonucunda Rumeli, Anadolu ve Arabistan’da da gerçekleştirilmesine karar verildi[8].
Mithat Paşa’nın asayiş alanındaki çalışmaları Panislavist Bulgar çetelerinin faaliyetlerine engel olunca Bulgarları isyana teşvik eden Rus siyasetine aykırı düşmekteydi. İstanbul’daki Rus sefiri İgnatiyef’in de çabaları ile Mithat Paşa’nın Tuna’da Mısır gibi imtiyazlı bir vilayet yaratmaya çalıştığı düşüncesi Bab-ı Ali’de yayıldı. Böylece Mithat Paşa Tuna valiliğinden alınarak İstanbul’a çağrıldı ve Şura-yı Devlet Başkanlığı’na atandı(1868).
1868 Bulgar İsyanı
Mithat Paşa’nın Tuna valiliğinden ayrılmasının hemen ardından Bulgar İsyanı meydana geldi. İyi bir idare kurmak için ayaklandıklarını söyleyen çeteler, Tuna Nehri’ni geçip Ziştovi yakınlarına ilerlediler. Sultan Abdülaziz, ayaklanmanın bastırılması görevini Mithat Paşa’ya verdi. Mithat Paşa, yirmi günde ayaklanmayı bastırdı ve İstanbul’a döndü.[3]
Şura-yı Devlet başkanlığı
Mithat Paşa, İstanbul’da yeni kurulan Şurayı Devlet (danıştay) adlı kuruluşu başkanlığına 5 Mart 1868’de atanmıştı. 41 üyeli kurul 10 Mayıs 1868’de fiilen göreve başladı. Mithat Paşa, bu kuruldaki başkanlığı döneminde metrik sistem, vatandaşlık, madenler, emniyet sandığı ve sanayi mektebi gibi konular üzerinde çalıştı. Sadrazam Ali Paşa ile anlaşmazlığı düşmesi üzerine bir yıl sonra bu görevden alındı; vali olarak Bağdat’a gönderildi.
Bağdat valiliği
Mithat Paşa, sınırları Musul ve Basra’yı da kapsayan Bağdat vilayetini üç sene boyunca geniş yetkilerle yönetti. Aynı zamanda 6 . Ordu komutanı unvanını da taşıdı. Tuna valiliğinde olduğu gibi başarılı çalışmalar yaptı. Dicle ve Fırat’ta vapur işletmeleri, Fırat’ın temizlenmesi, Irak’ta sulama tesisleri, Irak’ta ilk petrolün elde edilmesi, Bağdat’ta Sanat Okulu, Emniyet Sandığı kurulması, Basra’nın Şattülarap sahiline nakli, Kuveyt’in Osmanlı idaresine bağlanması gibi başarılar elde etti[3].
Sadrazam Ali Paşa’nın 1871’de ölümünden sonra sadrazam olarak atanan Tanzimat karşıtı Mahmut Nedim Paşa ile anlaşamayınca 1872’de Bağdat valiliği görevinden istifa ederek İstanbul’a döndü.
İlk sadrazamlığı
Mithat Paşa’ya Bağdat Valiliğinden istifasından sonra bir yıl görev verilmedi. Sadrazam Mahmut Nedim Paşa onu Sivas’a vali olarak göndermek istedi ancak bunu kabul etmedi; Edirne valiliği teklifini ise kabul etmek zorunda kaldı. Ne var ki görev yerine gitmeden önce onu huzuruna kabul eden padişah kendisini sadrazam atadı. 31 Temmuz 1872’de başlayan sadrazamlığı yalnız 80 gün sürdü. Bu dönemde memleken imar işleri ve yolsuzluklar uğraştı. 80 günün sonunda görevden azledildi.
Adliye Nazırlığı
Mithat Paşa, sadrazamlıktan azledildikten sonra dört sene boyunca kısa süreli görevlerde bulundu. İlk defa 1873’te getirildiği Adliye Nazırlığı görevinden birkaç ay içinde azledildi; Selanik’e vali olarak görevlendirildi; bu görev üç ay sürdü. 1875’te yeniden Adliye Nazırlığına getirildi ancak devletin büyüyen problemleri karşısında Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı protesto için istifa etti.
1875-1876 kışında İstanbul’da meşrûtî rejimi destekleyen kimselerle parlamento ve anayasa fikrini tartıştı.
1876 İhtilalleri ve Kanun-u Esasi
Padişah Abdülaziz’in son yıllarındaki siyasi kaos ortamında Mithat Paşa saray karşıtı ve reform yanlısı siyasetin başlıca lideri olarak sivrildi. Serasker (ordu komutanı) Hüseyin Avni Paşa, Şirvanizade Rüştü Paşa ve (Şirvanizade’nin ölümünden sonra) Mütercim Rüştü Paşa ile birlikte, Abdülaziz’i devirmeyi planlayan "cunta"yı oluşturdu.
30 Mayıs 1876 Darbesi’yle Abdülaziz devrilip V. Murat tahta geçirildi. Devrik padişahın dört gün sonra şüpheli bir biçimde ölümü ve ardından Hüseyin Avni Paşa’nın Çerkes Hasan adlı genç subay tarafından öldürülmesi olayları üzerine yeni padişah ruhsal bir bunalıma girince, 31 Ağustos’ta o da tahttan indirilerek kardeşi II. Abdülhamid padişah ilan edildi. Bu olayda Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa ön planda görünse de rejim değişikliğinin gerçek mimarı Mithat Paşa idi. Paşanın kendisine bağlı bir milis kuvveti oluşturduğu, İstanbul sokaklarında Paşa lehine taşkın gösteriler yapıldığı ve kısa bir süre sonra Mithat Paşa’nın Osmanlı saltanatına son vererek cumhuriyet ilan edeceği söylentileri yayıldı.
Abdülhamid’in cülûsundan sonra Mithat Paşa ilk Osmanlı Kanun-ı Esasî’sini (anayasa) hazırlayan encümenin başına geçti. 17 Aralık 1876’da Rüştü Paşa’nın "Mithat Paşa’nın entrikalarından korkarak" istifası üzerine sadrazamlığa atandı. 23 Aralık’ta II. Abdülhamid Mithat Paşa’nın hazırladığı anayasayı (bazı değişikliklerle) ilan etti. Aynı gün toplanan Tersane Konferansı Mithat Paşa’nın önderliğinde, Avrupa devletlerinin önerdiği barış koşullarını reddederek, Rus Ordusunun İstanbul Yeşilköy’e kadar gelerek büyük bir felakete dönüşecek olan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşının (93 Harbi) yolunu açtı.
Düşüş ve Sürgün
Padişah II. Abdülhamid 5 Şubat 1877’de Mithat Paşa’yı sadrazamlıktan azlederek, bir gemiyle ülke dışına sürdü. Bir süre Avrupa’da kalan ve ertesi yıl Girit’e dönmesine izin verilen Mithat Paşa, Aralık 1878’de affedilerek Suriye valiliğine atandı, ancak İstanbul’a gelmesi kesinlikle yasaklandı. Iki yıl kadar süren Suriye valiliği sırasında yollar, köprüler ve okullar yaptıran; Şam, Beyrut ve Akkâ’da geniş caddeler açtıran; Trablus şehri ile Mine kasabası arasında bir tramvay hattı kuran; Dürzî isyanını bastıran Mithat Paşa’nın[3] Suriye’de bağımsız bir devlet kurma yolunda olduğuna ilişkin kuşkular üzerine 1880’de Aydın (İzmir) valiliğine gönderildi.
9 ay süren Aydın valiliği döneminde polis ve jandarma ekipleri düzenleyerek, suçlulara karşı ciddi bir uğraş verdi; daha önceki valinin başlattığı okul inşaatlarını tamamlattı; bir sanat okulu yaptırdı; Urla, Çeşme ve Seferîhisar yollarını yaptırarak hizmete soktu.[3]
Bu esnada II.Abdülhamid başta sadrazam Sait Paşa olmak üzere Mithat Paşa’ya karşı yine kışkırtılmış ve Saray tarafından İzmir’e seryaverlerden biri suikast düzenleme amacıyla gönderilmiştir. Kendisi ve tüm ailesinin katledilmesi planlandıysa da önceden Mithat Paşa dostlarından bunu öğrenmiştir. 5 Mayıs 1881’de konağının bir askerî birlikçe sarılması üzerine Fransız konsolosluğuna sığındı. Fransa, Tunus’u ele geçirme planları yapmaktaydı ve Osmanlı Devleti ile ilişkilerini bozmak istemediğinden sığınma talebini geri çevirdi.[9] Üç gün sonra hükûmetin güvence vermesi üzerine teslim oldu.
İstanbul’a getirilen Midhat Paşa sarayda kurulan özel bir mahkeme (Yıldız mahkemesi) tarafından Abdülaziz’in öldürülmesiyle suçlanarak yargılandı. Osmanlı topraklarında ilk kez eski bir sadrazam yargılanmaktaydı, saray topraklarında padişah tarafından bizzat seçilen bir mahkeme kurulu tarafından yargılandı.[10] Yargılamanın sonunda idama mahkûm edildi.
II. Abdülhamid bu cezayı ömür boyu hapis cezasına çevirdi. Arabistan’da Taif Kalesi’ne sürülen paşa, 3 yıl burada sıkı denetim altında yaşadıktan sonra 8 Mayıs 1884 gecesi muhafızları tarafından boğularak öldürüldü. Bu cinayetin padişahın emri ile gerçekleştiği ileri sürüldü ise de bu konuda 1909 ihtilalinden sonra araştırılan Yıldız Sarayı evrakı arasında dahî kanıt bulunamamıştır.
Mithat Paşa’nın cenazesi 1951’de Taif’ten getirildi ve 26 Haziran 1951’de cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın katıldığı bir törenle Âbide-i Hürriyet Tepesi’ne defnedildi.[11]
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart 2015.
- "Arşivlenmiş kopya". 8 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2020.
- Yavuz Özgüldür, Serdar Özgüldür, 1876 Anayasası’nın Hazırlanmasında Mithat Paşa’nın Rolü ve Fonksiyonu, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı 5, 1994
- "Avni Özgürel, Mithat Paşa mı, Cevdet Paşa mı? Radikal Gazetesi, 19.08.2007". 4 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2012.
- Hıfzı Topuz, Taif’te Ölüm, Remzi Kitabevi, 2000]
- "Arşivlenmiş kopya". 18 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Temmuz 2019.
- "Bankamız Tarihçesi". Ziraat Bankası. 26 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2017.
- "Selda Kılıç, 1864 Vilayet Nizamnamesinin Tuna Vilayetinde uygulanması ve Mithat Paşa, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 24, Sayı 37, 2005" (PDF). 5 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2012.
- François Georgeon, Sultan Abdülhamid, çev. Ali Bektay, Homer Yayınları, İstanbul 2006, s. 137
- Midhat Paşa: hayat-ı siyasiyesi, hidemat, menfa hayatı, Ali Haydar Midhat Bey, 1909, Hilâl Matbaası, İstanbul
- Hürriyet Şehidimiz Mithat Paşa Dün Toğrağa Verildi, Milliyet Gazetesi, 27.06.1951
Dış bağlantılar
- Wikimedia Commons'ta Midhat Paşa ile ilgili çoklu ortam kategorisi bulunur.
- Buz, Ayhan (2009) "Osmanlı Sadrazamları", İstanbul: Neden Kitap, ISBN 978-975-254-278-5
- Danișmend, İsmail Hâmi (1971), Osmanlı Devlet Erkânı, İstanbul: Türkiye Yayınevi
- Kuneralp, Sinan (1999) Son Dönem Osmanlı Erkan ve Ricali (1839 - 1922) Prosopografik Rehber, İstanbul: ISIS Press, ISBN 9784281181.
- İnal, İbnülemin Mehmet Kemal, (1964) Son Sadrazamlar (4 cilt), Ankara: Millî Eğitim Basımevi, (Dergah Yayınevi 2002) (Google books 12 Mayıs 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.,
- Tektaş, Nazim (2002), Sadrâzamlar Osmanlı’da İkinci Adam Saltanatı, İstanbul:Çatı Yayınevi (Google books: 7 Aralık 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Siyasi görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa |
Osmanlı Sadrazamı 19 Aralık 1876 - 5 Şubat 1877 |
Sonra gelen: İbrahim Edhem Paşa |
Önce gelen: Mahmud Nedim Paşa |
Osmanlı Sadrazamı 31 Temmuz 1872 - 19 Ekim 1872 |
Sonra gelen: Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa |