Anıtkabir

Anıtkabir, Türkiye'nin başkenti Ankara'nın Çankaya ilçesinde yer alan Mustafa Kemal Atatürk'ün anıt mezarını içeren komplekstir. Emin Onat ile Orhan Arda'nın tasarımı olan yapı kompleksinin 1944'te başlanan inşası 1953'te tamamlanmıştır. Kompleks, anıt mezar binası başta olmak üzere çeşitli yapı ve anıtların yanı sıra Barış Parkı olarak adlandırılan ağaçlık alandan oluşmaktadır.

Anıtkabir
Anıtkabir'in anıt mezar bölümünün ön cephesinden görünümü
Anıtkabir'in Ankara haritasındaki konumu
Genel bilgiler
Tür Anıt mezar
Mimari tarz İkinci Ulusal Mimarlık Akımı
Konum Çankaya, Ankara, Türkiye
Koordinatlar 39°55′30″K 32°50′13″D
Adına Mustafa Kemal Atatürk
Başlama 9 Ekim 1944
Tamamlanma Ekim 1953
Açılış 10 Kasım 1953
İşletmeci Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı
Diğer ölçüler 72 × 52 × 17 m (anıt mezar binası)
Teknik detaylar
Malzeme Beton
Zemin alanı 750.000 m2
Tasarım ve inşaat
Mimar Emin Onat
Orhan Arda
Resmî site

Atatürk'ün 10 Kasım 1938'deki ölümünün ardından naaşının, Ankara'da bir anıt mezar inşa edilene kadar Ankara Etnografya Müzesi'nde kalacağı açıklandı. Anıt mezarın inşa edileceği yeri belirlemesi amacıyla hükûmet tarafından bir komisyon kuruldu. Hazırlanan rapor doğrultusunda, 17 Ocak 1939'daki Cumhuriyet Halk Partisi meclis grubu toplantısında yapının Rasattepe'ye inşa edilmesine karar verildi. Bu kararın ardından ilgili arazide kamulaştırma çalışmaları başlatılırken yapının tasarımının belirlenmesi amacıyla 1 Mart 1941'de uluslararası bir proje yarışması açıldı. 2 Mart 1942'de sona eren yarışma sonrasında yapılan değerlendirmeler sonucunda, Emin Onat ve Orhan Arda'nın projesinin, birtakım değişikliklerle uygulanmasına karar verildi ve 9 Ekim 1944'te gerçekleştirilen temel atma töreniyle inşasına başlandı. Dört kısım hâlinde gerçekleştirilen inşaat, yaşanan birtakım sorunlar ve aksaklıklar nedeniyle planlanandan geç olarak Ekim 1953'te tamamlanırken, inşaat devam ederken dahi projede değişiklikler yapılmıştı. 10 Kasım 1953'te gerçekleştirilen bir törenle, Atatürk'ün naaşı buraya nakledildi. 1973'ten beri İsmet İnönü'nün kabrinin de yer aldığı Anıtkabir'e 1966'da defnedilen Cemal Gürsel ile 1960-1963 yılları arasında defnedilen on bir kişinin naaşları ise, 1988'de Anıtkabir'den kaldırıldı.

Kompleksteki ana yapı olan anıt mezar binasının Şeref Holü olarak adlandırılan kısmında Atatürk'ün sembolik bir lahdi yer alırken Atatürk'ün naaşı, bu yapının alt katındaki mezar odasında defnedilmiştir. Komplekse giriş, Aslanlı Yol adı verilen allenin başlangıcından yapılır ve bu yol, törenlerin gerçekleştirildiği dikdörtgen bir meydana ulaşır. Anıt mezar, revaklarla çevrili bu alanın bir kenarında konumlanırken meydanın Aslanlı Yol'un doğrultusundaki diğer kenarında da kompleksten çıkış kısmı yer alır. Aslanlı Yol'un dört köşesi, tören meydanının çıkışı ve meydanın köşeleri olmak üzere komplekste on adet kule, iki heykel grubu ve Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi bulunur. Anıt Bloku olarak adlandırılan tüm bu yapılar, Barış Parkı adı verilen ağaçlık bir alanla çevrilidir. Yapıların betonarme olduğu kompleksteki yapıların yüzeylerinde ve zeminlerinde, farklı tiplerdeki mermer ve travertenler kullanılmıştır. Anıtkabir; kabartma, mozaik, fresk ve oyma tekniğiyle oluşturulan süslemeler içerir. İkinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda neoklasik olan yapı, günümüzdeki Türkiye topraklarında tarih boyunca hüküm sürmüş Hitit, Yunan, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinden izler taşır.

Anıtkabir'deki tüm hizmet ve işlerin sorumluluğu Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığına aittir ve burada gerçekleştirilecek etkinlikler bir kanunla düzenlenmektedir. Türkiye'deki millî bayramlar ile Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım günlerinde, hükûmet tarafından Anıtkabir'de resmî anma törenleri gerçekleştirilir. Bunların dışında, devlet protokolüne dâhil kişiler ile diğer gerçek ve tüzel kişi temsilcileri tarafından da törenler düzenlenmektedir. Anıtkabir, yabancı hükûmet yetkililerinin Türkiye'ye düzenlediği resmî ziyaretlerde de zaman zaman uğradığı ve resmî törenlerin gerçekleştirildiği bir yerdir.

Tarihi

Arka plan ve anıt mezarın yerinin belirlenmesi

Anıtkabir'in inşası öncesinde Ankara'nın Rasattepe'den görünümü

Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de, İstanbul'daki Dolmabahçe Sarayı'nda ölümünün ardından, defin yeri konusunda basında çeşitli tartışmalar başladı.[1] Hükûmet tarafından 13 Kasım günü yapılan açıklamada, Atatürk için bir anıt mezar yapılıncaya kadar kendisinin naaşının Ankara Etnografya Müzesi'nde kalacağının kararlaştırıldığı bildirildi.[2] 19 Kasım'da Ankara'ya taşınan cenaze, 21 Kasım'da düzenlenen törenle müzeye konuldu.[2]

Anıt mezarın yerinin belirlenmesi amacıyla kurulan komisyon, yabancı mimarlardan oluşan bir heyetin görüşlerini alarak bir rapor oluşturdu.[3][4][5] Bakanlar Kurulu 24 Aralık'ta, bu raporun incelenmesi için Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grubuna sevkine karar verdi.[6][7] 3 Ocak 1939'da gerçekleştirilen meclis grubu toplantısında, ilgili raporu incelemekle görevlendirilen 15 kişilik CHP Anıtkabir Parti Grubu Komisyonu kuruldu.[8] Birtakım yerlerde incelemelerde bulunan komisyon, 17 Ocak'taki toplantısında anıt mezarın inşa edileceği yeri Rasattepe olarak belirledi.[5][9] İlk etapta, anıt mezarın inşa edileceği arazinin bir bölümü özel şahıslara ait olduğundan Haziran 1939 itibarıyla kamulaştırılma çalışmalarına başlandı.[10]

Proje aşaması

Anıtkabir'in inşa edileceği arazinin kamulaştırılmasıyla görevli olan ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinden oluşan komisyon 6 Ekim 1939'da, Anıtkabir'in tasarımının belirlenmesi için uluslararası bir proje yarışmasının düzenlenmesine karar verdi.[11] Komisyon tarafından 18 Şubat 1941'de yayımlanan tebliğ ile, 31 Ekim 1941'de sona erecek bir proje yarışması düzenlenmesine karar verildiği bildirildi.[12] Yarışma, değişen maddelerden dolayı şartnamesinin yeniden düzenlenmesi nedeniyle 1 Mart 1941'de başladı. Şartnameye göre en az üç kişiden oluşan jüri, birincilik için hükûmete üç proje önerecek ve hükûmet de bu projelerden birisini seçecekti.[13] Yarışmanın jüri üyelerinin planlanan bitiş tarihi olan Ekim 1941'e kadar belirlenememesinden dolayı 25 Ekim'de yarışma süresi 2 Mart 1942'ye kadar uzatıldı.[14] Yarışma devam ederken Ivar Tengbom, Károly Weichinger ve Paul Bonatz; yarışmanın sona ermesinin ardından ise Arif Hikmet Holtay, Muammer Çavuşoğlu ve Muhlis Sertel, jüri üyesi olarak belirlendi.[15]

 
Yarışma sonucu seçilen Anıtkabir projesinin anıt mezar kısmının ilk hâli (üstte) ile projenin ilk hâlinde Şeref Holü'nün görünümü

Yarışmaya Türkiye'den 25; Almanya'dan 11; İtalya'dan 9; Avusturya, Çekoslovakya, Fransa ve İsviçre'den ise birer adet olmak üzere toplam 49 proje gönderildi. Çeşitli nedenlerle diskalifiye edilen projelerin ardından değerlendirilmeye alınacak 47 proje, 11 Mart 1942'de jüriye teslim edildi.[16] 21 Mart'ta çalışmalarını tamamlayan jüri, değerlendirmelerini içeren raporu Başbakanlığa sundu.[17] Hükûmete önerilen raporda Johannes Krüger, Arnaldo Foschini ve Emin Onat ile Orhan Arda'ya ait projeler seçilmişti.[18] Üç projenin de direkt uygulanmaya uygun olmadıkları, yeniden incelenmeleri ve birtakım değişikliklere gidilmesi gerekliliğinden bahsedilmekteydi.[16] Raporda ayrıca; Hamit Kemali Söylemezoğlu, Kemal Ahmet Arû ile Recai Akçay, Mehmet Ali Handan ile Feridun Akozan, Giovanni Muzio, Roland Rohn ve Giuseppe Vaccaro ile Gino Franzi tarafından oluşturulan projelere de mansiyon ödülü verilmesi önerilmekteydi.[19] Hazırlanan raporun özeti, 23 Mart'ta tebliğ olarak Başbakanlık tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.[19]

Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün başkanlığında 7 Mayıs'ta toplanan Bakanlar Kurulunda, Onat ile Arda'nın projesi yarışmanın birincisi olarak belirlendi. Yarışma jürisi tarafından önerilen diğer iki proje ikinci kabul edilirken beş projeye ise mansiyon ödülü verildi. Ancak hükûmet, birinci seçtiği proje dâhil hiçbir projenin uygulanmamasına karar vermişti. Hükûmet tarafından 9 Haziran'da yayımladığı bildiri ile bu karar değiştirildi ve Onat ile Arda'nın projesinin birtakım düzenlemeler sonrasında uygulanmasının kararlaştırıldığı duyuruldu. Bu düzenlemeler, proje sahiplerinin de yer alacağı bir heyet tarafından yapılacaktı. 5 Nisan 1943'te Başbakanlık, jürinin eleştirileri doğrultusunda altı ay içerisinde yeni bir proje hazırlamalarını Onat ile Arda'ya tebliğ etti.[20] Mimarların ikinci projeyi sundukları Başbakanlık Anıtkabir Komisyonu, 18 Kasım 1943'te aldığı kararla, mimarların uygun gördükleri düzenlemelerinin ardından projenin uygulanacağını bildirdi. İnşaatın yürütülmesi görevi ise 20 Kasım tarihinde Bayındırlık Bakanlığına verildi.[21] Onat ile Arda'nın bu karar sonrasında yaptıkları değişikliklerle oluşturulan üçüncü proje, 4 Temmuz 1944'te mimarlar ile Bakanlık arasında imzalanan sözleşmeyle birlikte uygulama aşamasına geçildi.[22]

Birinci ve ikinci kısımlar

Temel atma töreninde ilk kazmayı vuran Şükrü Saracoğlu (9 Ekim 1944)

Anıtkabir inşaatı öncesinde Rasattepe, ağacın bulunmadığı çorak bir araziydi. İnşaatın temeli atılmadan önce, Ağustos 1944'te, bölgenin ağaçlandırmasını sağlamak amacıyla 80.000 liralık su tesisatı çalışmaları yapıldı. Anıtkabir ve çevresinin peyzaj planlamasına 1946'da, Sadri Aran önderliğinde başlandı.[23][24] Aran'ın hazırladığı plana göre yapılan peyzaj ve ağaçlandırma çalışmaları kapsamında ağaçlandırma, toprak tesviyesi ve fidan dikme çalışmaları gerçekleştirilirken 1953 yılındaki açılış sonrasında da buradaki ağaçlandırma ve peyzaj çalışmalarına düzenli olarak devam edildi.[25]

Bayındırlık Bakanlığı tarafından 4 Eylül 1944'te gerçekleştirilen ve inşaat arazisindeki toprak tesviye çalışmaları ile allenin istinat duvarlarının yapılmasını kapsayan inşaatın birinci kısmının ihalesini, Hayri Kayadelen'e ait Nurhayr Şirketi kazandı. 9 Ekim 1944'te gerçekleştirilen Anıtkabir'in temel atma töreninde başbakan, bakanlar, sivil ve askerî bürokratlar yer almıştı.[26] 12 Ekim'de hükûmet, Anıtkabir inşaatına ödenek tahsisi yapmaya izin isteyen bir yasa tasarısı hazırladı. 1 Kasım'da Başbakanlık tarafından Meclise sunulan tasarıya göre 1945-1949 yılları arasındaki dönem için Bayındırlık Bakanlığına, her yıl 2.500.000 lirayı aşmamak kaydıyla 10.000.000 liraya kadar geçici taahhütlere girme yetkisi verilmekteydi.[27] 18 Kasım'daki Meclis Bütçe Komisyonunda görüşülen ve kabul edilen yasa tasarısı, 22 Kasım'da ise Meclis Genel Kurulunda kabul edildi ve 4 Aralık 1944 tarihli T.C. Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.[28]

1944 tarihli Anıtkabir maketi. Anıt mezar kısmının üzerinde yer alması planlanan; ancak tasarruf amacıyla yapılan değişiklikler sonrasında kaldırılan bölüm de bulunmaktadır.[29]

İnşaatın kontrol ve mühendislik hizmetini Bayındırlık Bakanlığına bağlı Yapı ve İmar İşleri Başkanlığı yürütürken Orhan Arda'nın Mayıs 1945 sonunda inşaatın kontrolü için görev başına gelmesi ve devamlı olarak inşaat başında kalması kararlaştırıldı. İnşaatın kontrol şefliğine Ekrem Demirtaş getirilse de, Demirtaş'ın 29 Aralık 1945'te görevinden ayrılmasıyla yerine Sabiha Gürayman geçti.[30] İnşaatın ilk kısmı 1945 yılı sonunda tamamlanırken bir tümülüs alanı olan Rasattepe'de, Türk Tarih Kurumu tarafından Temmuz 1945'te gerçekleştirilen kazılarda Frig dönemine ait bazı arkeolojik bulgulara rastlanmıştı.[31]

Anıt mezar binası ile tören meydanını çevreleyen binaların yapılmasını kapsayan inşaatın ikinci kısmı için 18 Ağustos 1945'te gerçekleştirilen ihaleyi, Rar Türk adlı şirket kazandı. Bakanlık ile şirket arasında 20 Eylül 1945'te bir sözleşme imzalandı.[32] Zemin etüdünün hazırlanması, temel sisteminin değiştirilmesi, betonarme ve statik hesaplarının yapılması ve bu hesap işlemleri ücretlerinin ödenmesi konularından dolayı inşaatın ikinci kısmının başlangıcı gecikirken 1947'nin inşaat mevsiminde temel inşaatına başlandı.[32] Anıtkabir'in inşaatında kullanılacak taş ve mermerler, ülkenin çeşitli yerlerinden getirildi. İnşaat için yeterli bir taş sanayii olmaması nedeniyle ülke genelinde taş ocakları arandı ve tespit edilen ocakların açılmalarının yanı sıra taşların elde edilmesi amacıyla birtakım çalışmalar da gerçekleştirildi.[33]

18 Aralık tarihli Bayındırlık Bakanlığı kararı doğrultusunda, Anıtkabir'in inşa edileceği arazinin deprem ve zemin mekaniği yönlerinden etütlerine yönelik Yapı İşleri Başkanlığı tarafından 23 Ocak 1945'te açılan ihaleyi Hamdi Peynircioğlu kazandı. Ertesi gün başlayan çalışmalar sonrasında hazırlanan rapor 20 Mayıs 1945'te, toprak ve yeraltı sularının kimyasal özelliklerinin yer aldığı analiz raporu ise 1 Aralık 1945'te teslim edildi.[34] Raporda yer alan temel sisteminin değiştirilmesi gerektiği yönündeki görüşe dayanarak Bayındırlık Bakanlığı, yapının temelinde bu yönde bir değişiklik yapılmasını talep etti.[35] Rapor sonrasında projede yapılmak istenen değişiklikler, Onat ve Arda ile bakanlık arasında hukuki bir sürecin yaşanmasına yol açtı.[36] Temel değişikliği kararı üzerine mimarlar tarafından bu yönde yeni bir proje oluşturuldu.[37] Bu değişiklik ardından Rar Türk'ün, ihtiyaç duyulandan daha fazla malzeme satın aldıklarından dolayı zarar ettiklerini belirterek fiyat farkı talep etmesi üzerine ve sonrasında yaşanan bürokratik sorunlar nedeniyle inşaat, Mayıs 1948'e kadar durdu.[38]

14 Mayıs 1950'deki seçimler sonrasında iktidara gelen Demokrat Parti hükûmeti, yapılacak birtakım değişikliklerle hem inşaatın daha hızlı sonuçlandırılması hem de birtakım tasarruflar yapılması amacıyla bir komisyon kurdu.[39] Bu bağlamda, projede yapılması hedeflenen değişikliklerin yer aldığı komisyon raporu, 29 Kasım 1950'deki Bakanlar Kurulu toplantısında kabul edildi.[40]

Üçüncü ve dördüncü kısımlar

İkinci kısım inşaatın devam ettiği sırada üçüncü kısım inşaatı için açılan ve 11 Eylül 1950'de sonuçlanan ihaleyi, Amaç Ticaret kazandı. İnşaatın bu kısmı; Anıtkabir'e çıkan yollar, Aslanlı Yol ve tören alanının taş kaplama işleri, anıt mezar binasının üst döşemesinin taş kaplaması, merdiven basamaklarının yapılması, lahit taşının yerine konması ve tesisat işlerinin yapılmasını kapsamaktaydı.[41] 6 Haziran 1951'de gerçekleştirilen inşaatın dördüncü ve son kısmının ihalesini, Muzaffer Budak'ın şirketi kazandı. Dördüncü kısım inşaat; Şeref Holü'nün döşemesi, tonozların alt döşemeleri, Şeref Holü çevresi taş profilleri ile saçak süslemeleri ve mermer işlerinin yapılmasını kapsamaktaydı.[42] Bu aşamada kullanılan malzemeler; Kayseri, Hasandere, Hatay, Afyonkarahisar, Çanakkale, Adana, Haymana, Polatlı ve Gavur Dağları'ndan temin edildi.[43][44]

Anıtkabir'de yer alacak kabartma, heykel, yazı ve müze kısmında yer alacak eşyaların belirlenmesi ile ilgili kurulan komisyon, 31 Ağustos 1951 tarihli toplantısında, bu içeriğin Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan ve Atatürk Devrimleri ile ilgili hayatı ve hareketleri düşünülerek seçilmesine karar verildi. Yazılar ile heykel ve kabartmaların belirlenmesi için iki ayrı alt komisyon oluşturuldu.[45] 1 Eylül 1951'deki toplantıda, Anıtkabir'deki kuleler, yazılar, heykeller ve kabartmaların hangi özellikleri taşıması gerektiği belirlendi.[46] Yazıların metinlerini belirlemekle görevli alt komisyonun ise 7 Ocak 1952'deki toplantısında hazırladığı raporda, kompleksteki metinlerde yalnızca Atatürk'ün sözlerinin yer almasına karar verildiği ifade edilmekteydi.[47]

Konusu belirlenmiş olan 19 heykel ve kabartma için, yalnızca Türk sanatçıların katılımına açık yapılan yarışma, 19 Ocak 1952'de sona erdi. 26 Ocak 1952'de açıklanan sonuçlara göre girişte bulunan kadın ve erkek heykel grupları ile alledeki aslan heykellerini Hüseyin Anka Özkan'ın; anıt mezara çıkan merdivenlerin sağında bulunan Sakarya Meydan Muharebesi konulu kabartmayı İlhan Koman'ın, solunda bulunan Başkomutanlık Meydan Muharebesi konulu kabartma ile İstiklâl, Mehmetçik ve Hürriyet kulelerindeki kabartmaları Zühtü Müridoğlu'nun; hitabet kürsüsü ve bayrak direğinin altındaki kabartmayı Kenan Yontunç'un; İnkılap, Barış, Müdafaa-ı Hukuk ve Misak-ı Millî kulelerindeki kabartmaları Nusret Suman'ın yapmasına karar verilirken 23 Nisan Kulesi kabartması için birinciliğe layık eser bulunamadığından ikinci olan Hakkı Atamulu'nun eseri uygulandı. Cumhuriyet ve Zafer kuleleri için ise "konuyu başarı ile temsil eden" bir eser bulunamadığından bu kulelere kabartma yapılmasından vazgeçildi. 1 Eylül 1951'deki toplantıda lahdin bulunduğu Şeref Holü'nün yan duvarlarına yapılması gereken kabartmaların yapımı ise, konuyu başarı ile temsil eden eser bulunamadığı gerekçesiyle iptal edildi. Heykel ve kabartmaların uygulanması için 26 Ağustos 1952'de açılan uluslararası ihaleyi, İtalya merkezli MARMI kazanırken birkaç kabartmayı yapacak olan Nusret Suman da şirketin taşeronu oldu. Kompleksteki sözlerin yazımı için 17 Temmuz 1953'te gerçekleştirilen uluslararası ihaleyi ise Emin Barın kazandı.[48]

Proje mimarları, Anıtkabir'de kullanılacak mozaik motiflerinin belirlenmesi için Nezih Eldem'i görevlendirdi. Şeref Holü'nün orta bölümünde yer alan mozaikler dışındaki Anıtkabir'deki mozaik süslemelerin tamamının tasarımını Eldem yaptı. Şeref Holü'nün tavanında yer alacak mozaik motifler için ise Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ndeki 15. ve 16. yüzyıl Türk halı ve kilimlerinden alınmış on bir motifin birleştirilmesi ile bir kompozisyon oluşturuldu. Türkiye'de mozaik süsleme uygulamasının o dönemde yapılamaması nedeniyle İtalya'da üretilen ve parça parça Ankara'ya gönderilen mozaiklerin montajına, Ankara'daki İtalyan ekip tarafından 22 Temmuz 1952'de başladı ve uygulama çalışmaları 10 Kasım 1953'e kadar sürdü.[49][50] Anıt mezar kısmını çevreleyen kolonlar, yardımcı binalarının önünde bulunan revaklar ve kulelerin tavanlarındaki fresk tekniğindeki süslemeler için 27 Mart 1953'te açılan ihaleyi Tarık Levendoğlu kazandı. 11 Nisan 1953'te imzalanan sözleşmenin şartnameye göre fresk motifleri idare tarafından verilecekti. 30 Nisan 1953'te başlanan fresk çalışmaları, 10 Kasım 1953'te tamamlandı.[51] 11 Eylül 1954'te, anıt mezar binasının kuru fresk işleri ve demir merdivenler işi için ihale başlatıldı.[52]

Anıtkabir'in inşasının 26 Ekim 1953'te tamamlandığı duyuruldu.[52] İnşaat sonunda projenin toplam maliyeti yaklaşık 20 milyon lirayı bulmuş ve proje için ayrılan 24 milyon liralık bütçeden yaklaşık 4 milyon lira tasarruf edilmişti.[53] 10 Kasım 1953 sabahında Etnografya Müzesi'nden alınan Atatürk'ün naaşının yer aldığı tabut, gerçekleştirilen tören eşliğinde Anıtkabir'e getirilerek anıt mezar binasındaki mezar odasına defnedildi.[54][55] İnşası tamamlandığında Anıtkabir'in toplam arazisi 670.000 m2yi kapsarken 1964 ve 1982'de yapılan kamulaştırmalar sonrasında Anıtkabir'in yayıldığı alan günümüzdeki sınırlarına ulaştı.[56]

Sonraki yıllardaki değişiklikler

26 Ağustos 2002'de sonlanan yenileme çalışmalarının ardından Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'nden bir görünüm

Millî Birlik Komitesinin 3 Haziran 1960'ta yayımladığı tebliğ ile 28 Nisan-27 Mayıs 1960 tarihleri arasında "özgürlük uğruna yaptıkları gösteriler" sırasında ölen beş "Hürriyet Şehidi", 10 Haziran 1960'ta Anıtkabir'e defnedildi.[57] 20 Mayıs 1963'te gerçekleşen askerî darbe teşebbüsü esnasında çıkan çatışmalarda hükûmete bağlı taraftan ölen 6 kişi, Millî Güvenlik Kurulunun 23 Mayıs 1963 tarihli toplantısında alınan karar doğrultusunda Mayıs 1963'te buraya defnedildi.[58] Dördüncü Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in 14 Eylül 1966'da hayatını kaybetmesi sonrasında, 15 Eylül 1966'daki Bakanlar Kurulu toplantısında alınan karar doğrultusunda Gürsel'in naaşı da 18 Eylül 1966'da, Anıtkabir'deki Hürriyet Şehitliği'ne defnedildi.[59] İsmet İnönü'nün 25 Aralık 1973'teki vefatının ardından, 28 Aralık 1973'te gerçekleştirilen devlet töreni ile İnönü'nün Anıtkabir arazisine defin işlemi gerçekleştirildi.[60]

10 Kasım 1981'de yürürlüğe giren kanunla birlikte Anıtkabir'de Atatürk'ün yanı sıra yalnızca İnönü'nün mezarının kalması yasalaştı.[61][62] Kanun hazırlandığı sırada İnönü'nün naaşının da Devlet Mezarlığı'na nakli planlansa da, fikri alınan İnönü ailesinin, naaşın Anıtkabir'de kalması yönündeki fikirlerini iletmesinin ardından kanun da bu fikre uygun olarak çıkarılmıştı.[63] Anıtkabir'e 27 Mayıs 1960 ve 21 Mayıs 1963'ten sonra defnedilen on bir kişinin mezarı 24 Ağustos 1988'de açılarak naaşları Cebeci Askerî Şehitliği'ne, Gürsel'in ise mezarı 27 Ağustos 1988'de açıldı ve naaşı, 30 Ağustos 1988'de Devlet Mezarlığı'na defnedildi.[64]

1977'de, Şeref Holü'ndeki pencerelere cam takıldı.[65] Atatürk'ün doğumunun 100. yıldönümüne denk gelen 1981 yılında, Türkiye'nin 67 ilinin yanı sıra Kıbrıs'tan getirilen topraklar, pirinç vazolara konularak Atatürk'ün naaşının etrafına yerleştirildi. İl sayısı arttıkça buradaki toprak dolu vazo sayısı da artış gösterdi ve Azerbaycan'dan gelen toprakla birlikte zaman içerisinde bu sayı 83'e ulaştı.[66] Aynı yıl, Şeref Holü'nün iç kısmında, kapının sağındaki duvara Atatürk'ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajının, solundaki duvara ise İnönü'nün Atatürk'ün ölümü üzerine yayımladığı 21 Kasım 1938 tarihli Türk milletine yönelik taziye mesajının metni eklendi.[67]

2000'de başlatılan değerlendirmeler sonucunda, anıt mezar kısmının altında yer alan bir alan, müze olarak düzenlenerek 26 Ağustos 2002'de Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi adıyla açıldı.[68]

Mimari tarzı

Halikarnas Mozolesi'nin Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen bir maketi

Anıtkabir'in genel mimarisi, 1940-1950 yılları arasındaki İkinci Ulusal Mimarlık Akımı döneminin özelliklerini taşır.[69][70][71] Anıtkabir mimarisinde İslam ve Osmanlı mimarileri bilinçli olarak tercih edilmemiştir.[72] Anadolu'nun antik köklerine atıfta bulunan Anıtkabir projesinde mimarlar, Halikarnas Mozolesi'ni örnek almıştır.[73] Her iki yapının kompozisyonu da temelde, dikdörtgenler prizması şeklindeki ana kütlenin etrafını dıştan çevreleyen kolonlardan oluşur.[74] Bu klasik üslubun Anıtkabir'de de tekrar edildiğini belirten Doğan Kuban, "Anadolu'ya sahip çıkma isteği nedeniyle Halikarnas Mozolesi'nin örnek alındığını" ifade etmektedir.[75] Amerikalı mimarlık tarihi araştırmacısı Christopher Wilson ise, anıt mezar kısmının çatısının projeden kaldırılmasıyla birlikte bu yapının "akropolis'in tepesinde yer alan bir Helen tapınağını andıran, sade ve soyut, kolonlu bir ana bina" hâline geldiğini yazar.[76] Aslanlı Yol'da yer alan aslan heykelleri de, Anadolu'da hüküm sürmüş Hititler tarafından kullanılan sembollerden birisidir.[29]

Maraş Aslanı olarak adlandırılan Hititler dönemine ait bir aslan heykeli

Diğer yandan projenin iç mimarisindeki kolon ve kirişli döşeme sisteminin kemer, kubbe (daha sonra yapılan değişikliklerle kaldırıldı) ve tonozlu bir sistemle değiştirilmesi sonrasında iç mimaride Osmanlı mimarisini kaynak alan öğeler kullanıldı.[77] Bunun yanı sıra revaklar, tören meydanı ve Şeref Holü'nün zemin döşemelerindeki ya da yapıların tavanlarındaki kilim motifli renkli taş süslemeleri de Selçuklu ve Osmanlı mimarilerindeki süslemelerin özelliklerini taşır.[78][79] Atatürk'ün sekizgen planlı mezar odası da, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki türbe mimarisi doğrultusundadır.[80] Anıtkabir'deki bu farklı mimari tarzların karma bir şekilde kullanılmasını Onat, şu sözlerle ifade etmiştir:[81]

« Osmanlı devri şereflerle dolu bir devir olmakla beraber, itiraf etmek gerekir ki skolastik ruhun hüküm sürdüğü kapalı bir âlemden ibaretti. Gerçekte ise tarihimiz, bir zamanlar Ziya Gökalp'in 'ümmet devri' dediği bir içe kapanmış medeniyetten ibared değildi. Akdeniz milletlerinden bir çoğu gibi, tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor. Sümerler'den ve Hititler'den başlıyor ve Orta Asya'dan Avrupa içlerine kadar birçok kavimlerin hayatlarına karışıyor. Akdeniz medeniyetinin klasik geleneğinin en büyük köklerinden birini teşkil ediyordu. Atatürk, bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti. Bizi Ortaçağdan kurtarmak için yapılmış hamlelerden en büyüğünü yaptı. Gerçek geçmişimizin Ortaçağ değil, dünya klasiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi [...] Bunun içindir ki biz, Türk milletinin skolastikten uyanma, Ortaçağ'dan kurtulma yolunda yaptığı devrimin Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, onun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik [...] İşte bunun içindir ki, garblılaşma yolunda en büyük hamlelerimizi yapan Atanın Anıt-Kabrini, bir sultan veya Veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedi bin senelik bir medeniyetin rasyonel çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik. »

Anıtkabir'i "Türkiye'nin en çok Nazi etkisi olan yapısı" olarak tanımlayan Şevki Vanlı, totaliter bir kimlik taşıdığını belirttiği yapıyı "Roma kökenli, Nazi yorumlu" olarak değerlendirmektedir.[82] Doğan Kuban da 1950 yılında projede yapılan değişiklikler sonucunda yapının "Hitler tarzı bir yapıya" dönüştüğünü ifade etmektedir.[83] Wilson ise Anıtkabir'deki heykel ve kabartmaların, sosyalist gerçekçiliğe benzediğini belirtmektedir.[84]

Konumu ve yerleşim planı

Anıtkabir'in yerleşim planı: 1. İstiklâl Kulesi, 2. Hürriyet Kulesi, 3. Kadın Heykel Grubu, 4. Erkek Heykel Grubu, 5. Aslanlı Yol, 6. Aslan heykelleri, 7. Mehmetçik Kulesi, 8. Müdafaa-i Hukuk Kulesi, 9. Zafer Kulesi, 10. Barış Kulesi, 11. 23 Nisan Kulesi, 12. Bayrak direği, 13. Misak-ı Millî Kulesi, 14. Müzenin birinci bölümü, 15. İnkılâp Kulesi, 16. Cumhuriyet Kulesi, 17. Sakarya Meydan Muharebesi kabartmaları, 18. Başkomutanlık Meydan Muharebesi kabartmaları, 19. Kürsü, 20. Şeref Holü, 21. Lahit, 22. Lahdin altında Atatürk'ün mezarı, 23. Atatürk Özel Kitaplığı ve sanat galerisi, 24. Tören alanı, 25. İnönü'nün lahdi, 26. Anıtkabir Komutanlığı, 27. Anıtkabir Müze Müdürlüğü, 28. Dinlenme salonu, 29. Tuvalet

Anıtkabir, eski adı Rasattepe olan ve günümüzde Anıttepe olarak adlandırılan 906 m rakımlı tepede yer alır.[85] İdari olarak Ankara'nın Çankaya ilçesine bağlı Mebusevleri Mahallesi'nde, Akdeniz Caddesi numara 31'de bulunur.[86][87]

Anıtkabir; Aslanlı Yol, tören alanı ve anıt mezar binasından oluşan Anıt Bloku ile çeşitli bitkilerden oluşan Barış Parkı olmak üzere iki ana kısma ayrılır.[88] Anıtkabir'in yüzölçümü 750.000 m2 iken bu alanın 120.000 m2sini Anıt Bloku, 630.000 m2sini Barış Parkı oluşturur.[89] Anadolu Meydanı yönündeki merdivenle erişilen giriş kısmının devamında, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusundaki tören alanına kadar uzanan Aslanlı Yol olarak adlandırılan alle yer alır. Aslanlı Yol'un başında, dikdörtgen planlı Hürriyet ve İstiklâl kuleleri ve bu kulelerin önlerinde sırasıyla erkek ve kadın heykel grupları yer alır. Her iki tarafında da gül ve ardıçların yer aldığı Aslanlı Yol'un yine her iki yanında on ikişer adet aslan heykeli bulunur. Dikdörtgen planlı tören alanına üç basamakla erişilen yolun sonunda, sağ ve sol taraflarda sırasıyla Mehmetçik ve Müdafaa-i Hukuk kuleleri konumlanmıştır.[90]

Miniatürk'teki Anıtkabir maketi

Üç yanı revaklarla çevrili tören alanının her bir köşesinde dikdörtgen planlı kuleler yer alır. Aslanlı Yol doğrultusunda, tören alanının girişinin tam karşısında Anıtkabir'in çıkışı bulunur. Çıkıştaki merdivenlerin ortasında Türk bayrağının dalgalandığı bir bayrak direği yer alırken çıkışın her iki yanında 23 Nisan ile Misak-ı Millî kuleleri bulunur. Tören alanının köşelerinde yer alan Zafer, Barış, İnkılâp ve Cumhuriyet kuleleriyle toplam kule sayısı 10'a ulaşır. Alanı çevreleyen revaklarda Anıtkabir Komutanlığı, sanat galerisi ve kitaplık, müze ve müze müdürlüğü yer alır. Tören alanından, kolonatlarla çevrelenmiş anıt mezar kısmına ulaşılan merdivenin ortasında hitabet kürsüsü, her iki yanındaki duvarda ise birer kabartma bulunur. Şeref Holü olarak adlandırılan bölümde Atatürk'ün sembolik lahdi bulunurken bu kısmın altında Atatürk'ün naaşının yer aldığı mezar odası vardır.[91] Anıt mezarın tam karşısında, tören alanını çevreleyen revaklarının bulunduğu kısmın ortasında ise İnönü'nün lahdi yer alır.[90]

Bölümleri

Dış cephe

Anıtkabir'in anıt mezar bölümü

Dikdörtgen planlı anıt mezar binasının zemin ölçüleri 72 × 52 m, yüksekliği 17 m'dir.[35][92] Betonarme bir yapı olup simetrik ve düzenli bir temel üzerine inşa edilmiştir ve temelden itibaren yüksekliği 22,8 m'dir.[93] 18 m genişliğindeki Şeref Holü'nde, doğu-batı doğrultusunda uzanan 1000 mm derinliğinde ve 500 mm genişliğinde 27 kiriş yer alır. Kirişler, aralarında 5,5 m'lik mesafe bulunan kolon çiftleriyle desteklenmektedir.[93][94] Yapı, ön ve arka cephelerinde sekizer, yan cephelerinde ise on dörder olmak üzere 14,4 m yüksekliğindeki, 800 × 800 m ölçülerine sahip kare kesitli toplam 44 kolondan meydana gelen bir kolonatla çevrilmiştir.[35][92][93]

Dış duvarların çatıyla birleştiği yerde, saçakların altındaki kısımda yapıyı, Türk oyma sanatından oluşan mukarnas etkili bir korniş çevrelerken bu kısımda ayrıca, ön cephe dışındaki cephelerde, yağmur suyunun boşaltılması için çörtenler yer alır.[95][96][97] Yapının kaplandığı sarı travertenler Eskipazar'dan,[98] kolonların üzerindeki lentolar, kornişler ve çörtenlerde kullanılan bej travertenler ise Kayseri'deki taş ocaklarından getirilmiştir.[99][96] Kolonatların bulunduğu alanın beyaz mermer zemininde, kolonlar arasındaki boşluklara denk gelecek şekilde kırmızı mermer şeritlerin çevrelediği beyaz dörtgen alanlar vardır.[100] Kolonatların tavanında ise; kısa kenarlarda yedişer, uzun kenarlarda on üçer adet olmak üzere toplam 40 adet fresk bulunur. Kasetler içinde yer alan fresklerde açık gri, kiremit ve sarı renkleri kullanılmıştır.[101] Ön ve arka cephelerde, ortadaki iki kolon arasındaki aralık diğerlerine göre daha geniş tutularak anıt mezarın basık kemerli beyaz mermer söveli ana girişi ve aynı eksendeki Atatürk'ün lahdi vurgulanmaktadır.[102] Tören meydanına bakan cephesinin sol tarafındaki "Gençliğe Hitabe" ile sağ tarafındaki "Onuncu Yıl Nutku", Emin Barın tarafından taş kabartma üzerine altın varakla yazılmıştır.[103][104]

Anıt mezar kısmına, ortasında Kenan Yontunç'un eseri olan hitabet kürsüsünün yer aldığı, 8 m yüksekliğindeki 42 basamaklı merdivenle çıkılır.[104][105] Beyaz mermerden yapılan kürsünün tören meydanına bakan cephesi sarmal şeklindeki oymalarla süslüdür ve ortasında Atatürk'ün "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözü yine oyma tekniğiyle yazılmıştır.[106][107] Kürsüdeki süslemelerin uygulamasını Nusret Suman yapmıştır.[108]

Anıt mezara çıkan merdivenlerin sağında Sakarya Meydan Muharebesi konulu, solunda ise Başkomutanlık Meydan Muharebesi konulu birer kabartma yer alır.[109] Her iki kabartmada da Eskipazar'dan getirilen sarı travertenler kullanılmıştır.[110] İlhan Koman'ın eseri olan Sakarya Meydan Muharebesi konulu kabartmanın en sağında, "muharebenin ilk dönemindeki saldırılara karşı gerçekleştirilen savunma mücadelesi sırasında evlerini terk ederek vatanlarını savunmak için yola çıkanları" temsilen bir genç erkek, iki at, bir kadın ve bir erkek figürü bulunur. Arkasına dönerek sol elini kaldırıp yumruğunu sıkmaktadır. Bu grubun önünde çamura batmış bir kağnı, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir erkek ve diz çökmüş vaziyette ona, kınından sıyrılmış bir kılıç sunan bir kadın vardır. Bu grup, muharebe başlamadan önceki dönemi temsil etmektedir. Bu grubun solunda yer alan yere oturmuş iki kadın ve bir çocuk figürü, istila altında olan ve Türk ordusunu bekleyen halkı simgelemektedir. Bu halkın üzerinden uçarak geçen ve Atatürk'e çelenk sunan bir zafer meleği figürü bulunur. Kompozisyonun en solunda ise "Vatan Ana"yı temsil eden yere oturur hâldeki kadın, muharebeyi kazanan Türk ordusunu temsil eden diz çökmüş hâldeki genç erkek ve zaferi temsil eden meşe figürü yer alır.[111] Christopher Wilson, bu kabartmaları Arnaldo Foschini'nin projesindekilere benzetmektedir.[29]

Zühtü Müridoğlu'nun eseri olan Başkomutan Meydan Muharebesi konulu kabartmanın en solunda yer alan birer köylü kadın, erkek çocuk ve attan oluşan grup, milletçe muharebeye hazırlık dönemini simgelemektedir. Sağındaki bölümde yer alan Atatürk bir elini ileri uzatarak Türk ordusuna hedefi göstermektedir. Öndeki melek bu emri, borusu ile uzaklara ulaştırmaktadır. Bu bölümde iki de at figürü yer alır. Bundan sonraki bölümde, Atatürk'ün emri doğrultusunda taarruza geçen Türk ordusunun fedakârlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir erkek ile siperde ellerinde kalkan ve kılıçlı bir asker figürü yer alır. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk ordusunu çağıran zafer meleği bulunur.[112]

Şeref Holü

Şeref Holü'nün giriş kısmı

Atatürk'ün sembolik lahdinin yer aldığı Şeref Holü olarak adlandırılan yapının birinci katına, Veneroni Prezati adlı şirket tarafından yapılan bronz kapının ardından, ortadaki daha geniş, yanlardaki daha dar açıklığa sahip iki sıra kolonattan oluşan hazırlık mekânının ardından giriş yapılır.[113][104] İç kısımda, kapının sağındaki duvarda Atatürk'ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajı, solundaki duvarda ise İnönü'nün Atatürk'ün ölümü üzerine yayımladığı 21 Kasım 1938 tarihli Türk milletine yönelik taziye mesajı yer alır.[92] Her iki yazıda da Emin Barın'ın yazı şablonu kullanılmıştır.[114] Şeref Holü'nün iç yan duvarları; Afyonkarahisar'dan getirilen kaplan postu beyaz mermer ve Hasandere'ten getirilen yeşil mermer ile, döşemesi ve tonozların alt döşemesi ise Çanakkale'den getirilen krem, Hatay'dan getirilen kırmızı ve Adana'dan getirilen siyah mermer ile kaplıdır.[43][100][44] Hazırlık kısmındaki sütunlu geçişin iki yanında, tavandan yere kadar uzanan ve girişi çerçeveleyen, üzerinde kilim desenlerinin yer aldığı şerit hâlindeki mozaiklerin tasarımı Nezih Eldem'e aittir.[115] Giriş kısmında, eşiklerin ardından siyah mermerle çevrilen enine dikdörtgen kırmızı mermerler yerleştirilerek Şeref Holü'nün üç giriş noktası işaretlenmiştir.[100] Diğer iki girişe göre daha geniş olan orta girişte, hazırlık bölümünün ortasında, kırmızı ve siyah mermerlerden koç boynuzu motifleri, uzunlamasına dikdörtgen şeklindeki alanın dört yönüne yerleştirilmişken; diğer iki girişteki koç boynuzu motifleri, zeminin ortasında, uzunlamasına dikdörtgen alanlarda siyah mermer üzerine kırmızı mermerle oluşturulmuştur.[100] Zeminin yan kenarlarını, siyah mermerin belirginleştirdiği, kırmızı mermer şeritten çıkan aynı malzemedeki dişlerin meydana getirdiği bir kenar süsü sınırlar.[100] Dikdörtgen planlı Şeref Holü'nün uzun kenarlarında, hazırlık mekânındaki kenar süsü motifinin daha geniş ve kırmızı zemin üzerine siyah dişlerle yapılan bir uygulaması bulunur. Bunun dışında, atlamalı olarak siyah ve beyaz mermerlerin oluşturduğu bir yol, Şeref Holü'nün uzun kenarlarını sınırlar. Bu sınırların dışında, giriş kısmında yer alan koç boynuzu motiflerinin hizasında, belli aralıklarla yerleştirilen beşer adet uzunlamasına dikdörtgen bölümlerde ise siyah zemin üzerine beyaz mermerle yaba motifleri yerleştirilmiştir.[116]

Şeref Holü zeminin yan kenarlarındaki kırmızı mermer şeritten çıkan aynı malzemedeki dişlerin meydana getirdiği kenar süsü

Şeref Holü'nün yanlarında dikdörtgen planlı, mermer zeminli ve dokuzar adet çapraz tonozla örtülü, 2 × 35 m ölçülerinde ve 5 m yüksekliğinde birer galeri yer alır.[117][118] Bu galerilere geçiş sağlayan mermer söveli yedi açıklığın aralarında kalan kısımlarda, ortadaki dikdörtgen şeklindeki beyaz mermeri çevreleyen bej renkli mermer şerit, kısa kenarlarda koç boynuzu motiflerini oluşturur. Her iki galerinin dokuzar bölümünün zemininde aynı anlayışla ancak farklı motiflerin oluşturduğu süslemeler yer alır. Soldaki galeride, girişten itibaren birinci bölümdeki bej mermerle çevrilerek oluşturulan beyaz mermer kare alanları, dört köşesinde siyah mermer şeritler atlamalı olarak ortalarındaki enine ve uzunlamasına dikdörtgen şeklindeki çevrelemektedir. Aynı galerinin ikinci bölümünde, merkezdeki enine dikdörtgen alanı çevreleyen siyah mermer şeritler uzun kenarlara doğru köşeli biçimde kıvrılarak koç boynuzu motifleri oluşturur. Üçüncü bölümde siyah şeritlerin dar ve geniş kullanımlarıyla meydana getirilen koç boynuzu motiflerinden bir kompozisyon yer alır. Dördüncü bölümde siyah mermer şeritlerden dikdörtgenin kısa kenarlarına soyutlanmış, parçalanarak yerleştirilmiş koç boynuzuna benzeyen motifler vardır. Beşinci bölümünde siyah ve beyaz mermerler ile dama taşına benzer bir kompozisyon oluşturulmuştur. Altıncı bölümde dikdörtgenin uzun kenarlarının ortasındaki uzunlamasına dikdörtgen alanların etrafındaki siyah şeritler, kısa kenarlarda kıvrılarak koç boynuzu motiflerini meydana getirmektedir. Yedinci bölümündeki dikdörtgen alanın kısa kenarlarına yerleştirilen siyah mermer şeritlerin yaba motiflerini oluşturduğu bir kompozisyon yer alır. Sekizinci bölümde ortada uzunlamasına dikdörtgen alanı sınırlayan siyah şeritler, kısa ve uzun kenarları devam ettirerek kenarların üstünde dört yönde bir çift koç boynuzu oluştururken; dörtgenin köşelerine "L" şeklinde siyah mermerler yerleştirilmiştir. Son bölüm olan dokuzuncu bölümde ise, ortadaki dikdörtgenden çıkan şeritler dört yönde farklı olarak dikdörtgen alanlar meydana getirecek şekilde kapanır.[119]

Şeref Holü'nde yer alan Atatürk'ün lahdi

Şeref Holü'nün sağındaki galerisinin giriş tarafından birinci bölümünün zemininde, ortadaki dikdörtgeni çevreleyen siyah şeritlerin iki çift koç boynuzu oluşturduğu bir kompozisyon yer alır. İkinci bölümünün zemininde, uzun kenarlara yerleştirilen ve siyah mermerden bir şeridin meydana getirdiği, birbirine sırtları dönük iki koç boynuzu, kendilerine dik olan ortadaki şeritle birbirine bağlanır. Üçüncü bölümünün zemininde, ortadaki kareyi altta ve üstte takip eden siyah mermer şeritler, uzun kenarlarda koç boynuzu oluştururlar. Dördüncü bölümünde, ortasında kare şeklinde beyaz mermer olan enine dikdörtgenin köşelerinden çıkan şeritler, koç boynuzu motiflerini meydana getirmektedir. Beşinci bölümünde, kare alanın her köşesine siyah mermerle yaba motifleri işlenmiştir. Altıncı bölümündeki kare alanın kenarlarındaki siyah mermer şeritler, simetrik olarak birer koç boynuzu oluşturur. Yedinci bölümündeki siyah mermer şeritler, yaba motifleri ile bir kompozisyon yaratırlar. Sekizinci bölümünde karenin altındaki ve üstündeki koç boynuzları, siyah mermer şeritlerle birleşerek farklı bir düzenleme elde edilmiştir. Dokuzuncu ve son bölümünde ise kare alanın altına ve üstündeki yatay siyah mermer şeritler, koç boynuzu motifleri meydana getirmektedir.[120]

Şeref Holü'nde dördü kapılı on sekiz tanesi sabit toplam yirmi iki pencerenin yanı sıra; girişin tam karşısında, Ankara Kalesi'ne bakan ve lahdin tam arkasında, diğer pencerelerden daha büyük bir pencere yer alır.[113][104] Bu pencerenin bronz parmaklıklarının imalatı da Veneroni Prezati tarafından gerçekleştirilmiştir.[113][100] Nezih Eldem tarafından tasarlanan parmaklıklar, dört adet ay şeklindeki parçanın karşılıklı bir araya gelip, birbirlerine kelepçe ve kamalarla kenetlenerek yonca yaprağı motifi oluşturmakta, bu motif de yanındaki yaprak motifine kenetlenmektedir.[121] Alttaki genişliği 1,4 m, üstteki genişliği 1,5 m, uzunluğu 3,45 m, yüksekliği ise 1,62 m olan lahit;[118] büyük pencerenin yer aldığı, duvarları ve zemini Afyonkarahisar'dan getirilen beyaz mermerle kaplı nişin içinde, zeminden yüksekte konumlanmıştır.[122] Lahdin yapımında, Bahçe'deki Gavur Dağları'ndan getirilen kırkar tonluk iki adet yekpare kırmızı mermer kullanılmıştır.[43][100][105]

Şeref Holü'nün 27 kirişten oluşan tavanı, galerileri örten çapraz tonozların yüzeyi ve galerilerin tavanları mozaiklerle süslenmiştir.[123] Şeref Holü'nün yan duvarlarında, her birinde altışar adet olmak toplam 12 adet bronz meşale kullanılmıştır.[100] Yapının üstü ise düz kurşun çatıyla örtülüdür.[100]

Mezar odası

Yapının zemin katındaki üzeri çapraz tonozlarla örtülü koridorlara, beşik tonoz tavana sahip eyvan şeklindeki mekânlar açılmaktadır. Sembolik lahdin tam altına denk gelen konumdaki Atatürk'ün naaşı, bu kattaki sekizgen mezar odasında, direkt olarak toprağa kazılmış bir mezarda bulunur. Odanın tavanı sekizgen ışıklıkla kesilmiş piramit şeklindeki bir külâhla kapalıdır. Odanın tam ortasında yer alan ve kıbleye bakan lahit, sekizgen bir alanla sınırlandırılmıştır. Mermer sandukanın çevresinde; Türkiye'nin 81 ili, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan'dan alınan toprakların olduğu pirinç vazolar yer alır. Mezarın içine ise, Atatürk'ün defnedildiği dönemde var olan Türkiye'nin 67 ilinden; Selanik'teki Atatürk'ün doğduğu evin bahçesinden; Busan, Güney Kore'deki Birleşmiş Milletler Anıt Mezarlığı'nda yer alan Türk askerlerin defnedildiği kısımdan ve Suriye'deki eksklav statüsündeki Türk toprağı statüsündeki Süleyman Şah'ın türbesinden alınmış topraklar konulmuştur. Zemin ve duvarları mermerle kaplı olan odada mozaik süslemeler yer alır. Ortadaki sekizgen ışıklıktaki sekiz kaynaktan altın renginde ışık yayılır.[117][66]

Aslanlı Yol

Kurtuluş Savaşı'ndaki Büyük Taarruz'un başladığı tarih olan 26 Ağustos 1922 tarihini temsil eden 26 basamaklı ve 4 m yüksekliğindeki merdivenin ardından ulaşılan Anıtkabir'in girişinden, tören meydanına kadar kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan 262,2 m uzunluk ile 12,8 m genişliğe sahip alle, her iki yanındaki aslan heykellerinden dolayı Aslanlı Yol olarak adlandırılır.[124][125][126][105] Yolun iki yanında, "kuvvet ve sükûnet telkin edecek" bir biçimde oturmuş pozisyonda, mermerden yapılan ve 40 cm yüksekliğindeki kaidelere oturtulmuş 24 adet heykeli bulunur ve bu sayı, 24 Oğuz boyunu temsil etmektedir.[45][90][127] Heykeller, "Türk milletinin birlik ve beraberliğini temsil etme" amacıyla çifter çifter sıralanmıştır. Heykellerin tasarımcısı Hüseyin Anka Özkan, bu heykelleri yaparken İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde yer alan Hitit dönemine ait Maraş Aslanı adı verilen heykelden esinlenmiştir.[128] Yolun her iki yanında kurşun kalem ardıçları (Juniperus virginiana) ile güller yer alır.[23][90][129] Yolun döşemesinde, Kayseri'den getirilen bej travertenler kullanılmıştır ve her bir taş karo arasında, arası çimle kaplı 5 cm'lik boşluklar bulunur.[43][105] Aslanlı Yol'un başında Hürriyet ve İstiklâl kuleleri ve bu kulelerin önlerinde sırasıyla erkek ve kadın heykel grupları bulunur. Yol, sonundaki altı basamaklı merdivenle tören meydanına bağlanır.[90]

Erkek ve kadın heykel grupları

Hürriyet Kulesi'nin önünde, Hüseyin Anka Özkan tarafından yapılan ve üç erkekten oluşan bir heykel grubu yer alır. Bu heykeller, "Türk erkeklerinin Atatürk'ün ölümünden duydukları derin acıyı" ifade etmektedir. Bir kaide üzerine yerleştirilmiş olan heykellerden sağdaki miğferli, kaputlu ve rütbesiz olanı Türk askerini, onun yanındaki kitap tutanı Türk gençlerini ve aydınlarını, gerisindeki yün başlıklı, keçe yamçılı ve sol elinde tuttuğu bir sopası olanı ise Türk halkını temsil etmektedir.[130]

İstiklâl Kulesi'nin önünde, yine Özkan tarafından yapılan ve üç kadından oluşan bir heykel grubu bulunur. Bu heykeller, "Türk kadınlarının Atatürk'ün ölümünden duydukları derin acıyı" ifade etmektedir. Bir kaide üzerine oturtulmuş millî kıyafetler içindeki heykellerden kenarlardaki ikisi, yere kadar uzanan ve Türkiye'nin bereketini temsil eden, başak demetlerinden meydana gelen birer çelenk tutmaktadırlar. Sağdaki heykel, ileri uzattığı elindeki tasla Atatürk'e tanrıdan rahmet dilemekte, ortadaki heykeldeki kadın ise ağladığı yüzünü bir eliyle kapatmaktadır.[130] Her iki heykel grubu da, 1 m yüksekliğindeki kaideleri dahil olmak üzere yaklaşık 6 m yüksekliğindedirler.[105]

Kuleler

8,8 × 10,85 m ölçülerinde dikdörtgen planlı, 7,2 m yüksekliğindeki Anıtkabir'deki on kulenin üzerleri; iç kısmı aynalı tonoz, dış kısmı ise tepelerinde mızrak ucu biçiminde bronz birer alem olan piramit şeklindeki çatılarla örtülmüştür.[104][131][132] Bu alemler, Türkiye kırsalı ile Orta Asya'daki Türk yerleşimlerinde rastlanan Türk göçebe çadırlarına benzemektedir.[84] İç kısımlarının tavanlarında, her biri farklı olmak üzere Türk halı ve kilim motifleriyle oluşturulan freskler bulunan kulelerin iç ve dış yüzeyleri, Eskipazar'dan getirilen sarı travertenlerle kaplıdır.[110][131][133] Beyaz taş sövelerle çevrili kapı ve pencerelerinin üzerlerindeki kemerli beyaz taş alınlıklarda, eski Türk geometrik süsleri ile bezenmiş, farklı desenlere sahip renkli mozaikler bulunur.[131][134][96] Dış kısımlarında, Kayseri'den gelen bej travertenlerle imal edilmiş, yapıları saçakların altında dört tarafından saran Türk oyma işlerinden meydana gelen kornişler ve yağmur suyunun boşaltılması için çörtenler yer alır.[131][95][96][97]

İstiklâl Kulesi

İstiklâl Kulesi'nin iç duvarında yer alan kabartma

Aslanlı Yol'un girişinin sağında bulunan İstiklâl Kulesi'nin kırmızı taş zemininde sarı renkli taş şeritler, alanı dikdörtgenlere bölmektedir.[100][105] Kule girişinin solunda kalan duvarın iç kısmında bulunan ve Zühtü Müridoğlu'nun eseri olan kabartmada, ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir erkek ile yanında bir kaya üzerine konmuş bir kartal yer alır. Kartal, gücün ve bağımsızlığın; erkek figürü ise Türk milletinin gücü ve kudreti olan orduyu temsil etmektedir.[135] Kulenin iç kısmındaki travertenlerin derz aralarında zemine paralel 14 sıra, pencere çerçevelerinin kenarlarında ise tek sıra hâlinde, turkuaz renkte çiniler yer alır.[96][136] Duvarlarında ise yazı bordürü olarak Atatürk'ün bağımsızlıkla ilgili şu sözleri yazılıdır:[137]

  • "Milletimiz, en feci izmihlâlle nihayet buluyor gibi görünmüşken, kaydı esarete karşı evlâdını kıyama davet eden ecdat sesi kalplerimiz içinde yükseldi ve bizi son halâs mücadelesine davet etti." 1921
  • "Hayat demek mücadele, müsademe demektir. Hayatta muvaffakiyet, mutlaka mücadelede muvaffakiyetle mümkündür." 1927
  • "Biz hayat ve istikâl isteyen milletiz ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı ibzal ederiz." 1921
  • "Nısfet ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk milleti, Türkiyenin müstakbel çocukları, bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar." 1927
  • "Bu millet istiklâlsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır. Ya istiklâl ya ölüm!" 1919

Hürriyet Kulesi

Hürriyet Kulesi ile önünde bulunan erkek heykel grubu

Aslanlı Yol'un girişinin solunda bulunan ve İstiklâl Kulesi'yle aynı ölçülere sahip Hürriyet Kulesi'nin kırmızı taş zemininde sarı renkli taş şeritler, alanı dikdörtgenlere bölmektedir.[100][105] Kule girişinin sağında kalan duvarın iç kısmında bulunan ve Zühtü Müridoğlu'nun eseri olan kabartmada; elinde kâğıt tutan melek ile yanında şaha kalkmış bir at figürü yer almaktadır. Ayakta duran bir kız olarak tasvir edilen melek, sağ elinde tuttuğu "Hürriyet Beyannamesi"ni temsil eden kâğıtla birlikte bağımsızlığın kutsallığını sembolize etmektedir. At da özgürlük ve bağımsızlığın bir sembolüdür.[138] Kulenin içinde, Anıtkabir'in inşaat çalışmalarını gösteren fotoğrafların yer aldığı sergi ile inşaatta kullanılan taş örnekleri bulunmaktadır.[139] Duvarlarında ise Atatürk'ün özgürlük ile ilgili şu sözleri yazılıdır:[140]

Hürriyet Kulesi'nin iç duvarında yer alan kabartma
  • "Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak istiklâli tamme malikiyetle temin olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun istiklâlden mahrum bir millet, beşeriyeti mütemeddine müvacehesinde uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye kesbi liyakat edemez." 1927
  • "Bence, bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin hürriyet ve istiklâline sahip olabilmesiyle kaimdir." 1921
  • "Hürriyetin de, musavatın da, adaletin de dayandığı millî hakimiyettir." 1923
  • "Bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz." 1927

Mehmetçik Kulesi

Mehmetçik Kulesi'nin görünümü

Aslanlı Yol'un tören meydanına ulaştığı bölümün sağında yer alan Mehmetçik Kulesi'nin kırmızı taş zemininde, köşelerden çıkan siyah köşegen şeritler, merkezde iki çapraz meydana getirmektedir.[100] Kulenin dış yüzeyinde yer alan ve Zühtü Müridoğlu'nun eseri olan kabartmada, cepheye gitmekte olan Türk askerinin (Mehmetçik) evinden ayrılışı anlatılmaktadır. Kompozisyonda, elini asker oğlunun omuzuna atmış onu vatan için savaşa gönderen anne tasvir edilmiştir.[141] Kulenin iç kısmındaki travertenlerin derz aralarında zemine paralel 14 sıra, pencere çerçevelerinin kenarlarında tek sıra hâlinde turkuaz renkte çiniler; Müze Müdürlüğü bölümü duvarlarında ise gül rozeti motifinin çeşitli uygulamaları yer almaktadır.[96][142] Giriş kapısının hatılında, kabara motifi uygulanmıştır.[143] Kulenin duvarlarında, Atatürk'ün Türk askeri ve kadınları hakkındaki şu sözleri yazılıdır:[144]

  • "Kahraman Türk neferi Anadolu muharebelerinin manasını anlamış, yeni bir mefkûre ile muharebe etmiştir." 1921
  • "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur." 1923
  • "Bu milletin evlatlarının fedakârlıkları, kahramanlıkları için vahidi kıyası bulunamaz."

Müdafaa-i Hukuk Kulesi

Müdafaa-i Hukuk Kulesi'nin dış yüzeyinde yer alan kabartma

Aslanlı Yol'un tören meydanına ulaştığı bölümün solunda yer alan Müdafaa-i Hukuk Kulesi'nin kırmızı taş zemininde köşelerden çıkan siyah köşegen şeritler, merkezde iki çapraz meydana getirmektedir.[100] Kule duvarının dış yüzeyinde yer alan ve Nusret Suman'ın eseri olan kabartmada, Kurtuluş Savaşı'nda millî hakların savunulması anlatılmaktadır. Kabartmada, bir elinde ucu yere dayanan kılıç tutarken diğer elini ileri uzatarak sınırları geçmeye çalışan düşmana "Dur!" diyen çıplak bir erkek figür tasvir edilmektedir. İleri uzatılan elin altında bulunan ağaç Türkiye'yi, onu koruyan erkek figürü ise kurtuluş amacıyla birleşmiş olan milleti temsil etmektedir.[145] Kulenin duvarlarında, Atatürk'ün müdafaa-i hukuk ile ilgili şu sözleri yazılıdır:[146]

  • "Kuvayı Milliyeyi âmil ve iradei milliyeyi hakim kılmak esastır." 1919
  • "Millet bundan sonra hayatına, istiklâline ve bütün varlığına bizzat kendisi nigehban olacaktır." 1923
  • "Tarih; bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez." 1919
  • "Türk milletinin kalbinden, vicdanından sanih ve mülhem olan en esaslı, en bariz arzu ve iman malum olmuştu: Kurtuluş." 1927

Zafer Kulesi

Zafer Kulesi'nin tavanında yer alan kilim motifli fresk

Tören meydanının, Aslanlı Yol tarafındaki sağ köşesinde yer alan Zafer Kulesi'nin kırmızı zemininin ortasında, siyah şeritlerle çevrelenmiş dikdörtgen alanda, şeritler köşegen yaparak merkezde kesişmektedir. Dikdörtgenin meydana getirdiği her üçgen alana, siyah renkli birer üçgen yerleştirilmiştir. Dikdörtgenin her kenarında, sırtı dönük "M" harfi biçiminde bir motif bulunur.[100] Kulenin iç kısmındaki travertenlerin derz aralarında zemine paralel hâlde 14 sıra, pencere çerçevelerinin kenarlarında ise tek sıra, turkuaz renkte çiniler yer almaktadır.[96][136] Giriş kapısının hatılında, kabara motifi uygulanmıştır.[143] Kule içinde, Atatürk'ün naaşını 19 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'ndan alarak Sarayburnu'ndaki donanmaya teslim eden top ve arabası sergilenmektedir.[147] Duvarlarında ise Atatürk'ün kazandığı bazı askerî zaferlerle ilgili şu sözleri yazılıdır:[147]

  • "Zaferlerin payidar neticeler vermesi ancak irfan ordusu ile kaimdir." (1923)
  • "Bu vatan evlât ve ahfadımız için cennet yapılmaya layık, elyak bir vatandır." (1923)
  • "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." (1921)

Barış Kulesi

Barış Kulesi'nin iç yüzeyinde yer alan kabartma

Tören meydanının uzak köşesinde, Zafer Kulesi'nin karşısında yer alan Barış Kulesi'nin kırmızı zemininin ortasında, siyah şeritlerle çevrelenmiş dikdörtgen alanda, şeritler köşegen yaparak merkezde kesişmektedir. Dikdörtgenin meydana getirdiği her üçgen alana, siyah renkli birer üçgen yerleştirilmiştir. Dikdörtgenin her kenarında, sırtı dönük "M" harfi biçiminde bir motif yer almaktadır.[100] Batı revakına bakan duvarın dış kısmında bir kuş sarayı vardır.[143] Duvarlarının iç kısmında Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesini anlatan ve Nusret Suman'ın eseri olan kabartmada, tarımla uğraşan köylüler, tarlalar ve ağaçlar ile yanlarında kılıcını uzatan bir asker figür tasvir edilmektedir. Türk ordusunu temsil eden asker, vatandaşları korumaktadır.[148] Kulenin içinde, Atatürk'ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka, tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir.[148] Duvarlarında ise Atatürk'ün barış ile ilgili şu sözleri yazılıdır:[114]

  • "Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir." 1935
  • "Yurdda sulh cihanda sulh"
  • "Hayatı millet tehlikeye maruz kalmadıkça harb bir cinayettir." 1923

23 Nisan Kulesi

Tören meydanının dışarı açılan merdivenlerinin sağında yer alan 23 Nisan Kulesi'nin kırmızı taş zemininde köşelerden çıkan siyah köşegen şeritler, merkezde iki çapraz meydana getirmektedir.[100] İç duvarında yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920'deki açılışını temsil eden ve Hakkı Atamulu'nun eseri olan kabartmada, ayakta duran ve bir elinde anahtar, diğerinde ise kâğıt tutan bir kadın yer almaktadır. Kağıdın üzerinde 23 Nisan 1920 yazılıyken anahtar ise meclisin açılışını sembolize etmektedir.[149] Kule içinde Atatürk'ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenmektedir.[150] Duvarlarında ise meclisin açılışıyla ilgili Atatürk'ün şu sözleri yazılıdır:[151]

  • "Bir tek karar vardı: O da, hakimiyeti milliyeye müstenit, bilâkayduşart müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek." 1919
  • "Türkiye Devleti'nin yegâne ve hakiki mümessili yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir." 1922
  • "Bizim noktai nazarlarımız, kuvvetin, kudretin, hâkimiyetin, idarenin, doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır." 1920

Misak-ı Millî Kulesi

 
Misak-ı Millî Kulesi'nin giriş kısmı (üstte) ve kulenin dış yüzeyindeki kabartma

Tören meydanının dışarı açılan merdivenlerinin solunda yer alan Misak-ı Millî Kulesi'nin kırmızı taş zemininde köşelerden çıkan siyah köşegen şeritler, merkezde iki çapraz meydana getirmektedir.[100] Kule duvarının dış yüzeyinde yer alan ve Nusret Suman'ın eseri olan kabartmada, bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konulan dört elden tasvir edilmektedir. Bu kompozisyon ile vatanın kurtarılması amacıyla yemin eden millet sembolize edilmektedir.[152] Kulenin duvarlarında ise Atatürk'ün Mîsâk-ı Millî ile ilgili şu sözleri yazılıdır:[153]

  • "Düsturu halâsımız olan misakı millîyi safhai tarihe yazan milletin demir elidir." 1923
  • "Millî hudutlarımız dahilinde hür ve müstakil yaşamak istiyoruz." 1921
  • "Millî benliği bulmıyan milletler başka milletlerin şikârıdır." 1923

İnkılâp Kulesi

Anıt mezarın sağında yer alan İnkılâp Kulesi'nin kırmızı zemininin ortasındaki dikdörtgen alan kısa kenarlarda siyah, uzun kenarlarda ise kırmızı taşla çevrelenmiş; mekânın kenarları siyah taş şeridin meydana getirdiği tarak motifi ile sınırlanmıştır.[100] Kulenin iç duvarında yer alan ve Nusret Suman'ın eseri olan kabartmada, birer el tarafından tutulan iki meşale tasvir edilmektedir. Zayıf ve güçsüz bir elin tuttuğu, sönmek üzere olan meşale ile çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu; güçlü bir elin göklere doğru kaldırdığı ışıklar saçan diğer meşale ile ise yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk'ün Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için yaptığı devrimler simgelenmektedir.[154] Kulenin duvarlarında, Atatürk'ün inkılâplarla ilgili şu sözleri yazılıdır:[153]

  • "Bir heyeti içtimaiye aynı gayeye bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse terakki, temeddün etmesine imkânı fenni ve ihtimali ilmi yoktur." 1923
  • "Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz." 1937

Cumhuriyet Kulesi

Anıt mezarın solunda yer alan Cumhuriyet Kulesi'nin kırmızı taş zemininin ortadaki dikdörtgen siyah bölümü, siyah renkli şeritler bir kilim motifi oluşturacak şekilde sarmaktadır.[100] Kulenin yan duvarının dış kısmında bir kuş sarayı yer alır.[143] Duvarlarının iç kısmında ise Atatürk'ün cumhuriyet ile ilgili şu sözü yazılıdır:[153]

  • "En büyük kuvvetimiz, en şayanı emniyet mesnedimiz, hakimiyeti milliyetimizi idrak etmiş ve onu bilfiil halkın eline vermiş ve halkın elinde tutabileceğimizi fiilen ispat eylemiş olduğumuzdur."

Tören meydanı

Tören meydanı

Aslanlı Yol'un sonunda yer alan 15.000 kişi kapasiteli tören meydanı, 129 × 84,25 m ölçülerinde dikdörtgen bir alandır.[139] Meydanın zemini 373 dikdörtgene bölünmüş olup her bölüm; küp biçimindeki siyah, sarı, kırmızı ve bej renkli travertenler kullanılarak Türk halı ve kilim motifleri oluşturacak şekilde döşenmiştir.[51] Siyah travertenlerle sınırlanan bir alanda yer alan meydanın tam ortasındaki kompozisyonda, kırmızı ve siyah travertenlerin oluşturduğu eşkenar dörtgen şeklindeki motifi, siyah taşlarla yaba motiflerinin kırmızı taşlarla çevrelenerek geniş kenar süslemesinin uzun kenarlarına dizilmektedir. Kısa kenarlarında yarım eşkenar dörtgenlere sahip aynı kenar süslemesinin zeminini, "çapraz" motifleri tek veya ikişerli olarak doldurur. Alanda yer alan siyah travertenlerle çevrelenmiş daha küçük boyuttaki dikdörtgen bölümlerin tamamının göbek kısmında tam, kenarların ortasında ise yarım eşkenar dörtgen şeklinde birer motif yer alır. Ortadaki siyah taşları çevreleyen kırmızı taşlardan oluşan tam eşkenar dörtgenden çıkan kırmızı şeritler köşegenler oluşturur.[96]

Anıtkabir'in tören meydanına çıkan girişi ve Türk bayrağı

Alana, dört tarafında yer alan aşağı doğru üç basamaklı merdivenle erişilir.[90] Tören alanının üç tarafı revaklarla sarılı olup bu revaklar Eskipazar'dan getirilen sarı travertenlerle kaplanmıştır.[155] Revakların zeminlerinde sarı travertenlerle çevrelenmiş siyah travertenlerin oluşturduğu dörtgen bölümler, atlamalı olarak yer alır. Tören meydanının uzun kenarlarındaki revaklarda bu dörtgenlerin her biri, revaka açılan pencere veya kapı hizasında, çift kolonatlı kısmında ise her bir kolon çiftinin arasındaki zeminde bulunur.[156] Revakların tonoz örtülü galerilere sahip zemin katında dikdörtgen biçimli pencereler vardır. Kuleleri birbirine bağlayan revakların tavanlarındaki kasetler içerisinde yer alan Türk kilim motiflerinin merkezlerine, birbirinden ayrı şekilde iki koç boynuzu işlenmiştir. Koç boynuzu desenleriyle çevrelenen çerçevelerin ortalarında, her kule arasındaki kolonatta 11 kere tekrarlanan dikdörtgen bir bölüm bulunur. Zafer ile Barış kuleleri arasındaki kolonatta yer alan tavan freskleri ise 25 kez tekrarlanmış olup merkezdeki dikdörtgen kısımda yer alan iki koç boynuzu motifi birleşiktir ve diğer kolonatlardaki motiflerden farklı bir motif oluşturacak şekilde işlenmiştir. Açık ve koyu sarı, kiremit, bordo, beyaz ve koyu gri renklerinin kullanıldığı kolonatların tavanlarındaki fresklerin toplam sayısı 69 adettir.[104][101]

Tören meydanının Çankaya yönündeki girişinde yer alan 28 basamaklı merdivenlerinin ortasında; tepesinde Türk bayrağının dalgalandığı, yüksekliği 29,53 m, taban çapı 440 mm, tepe çapı 115 mm olan çelik bir bayrak direği yer alır.[157] Bayrak direğinin kaidesinde yer alan kabartmayı Kenan Yontunç tasarlarken kabartmanın kaideye uygulamasını Nusret Suman gerçekleştirmiştir.[158] Alegorik şekillerden meydana gelen kabartmada; meşale ile medeniyet, kılıç ile taarruz, miğfer ile savunma, meşe dalı ile zafer, zeytin dalı ile ise barış simgelenir.[159]

İsmet İnönü'nün lahdi

İsmet İnönü'nün lahdi

Barış ve Zafer kuleleri arasındaki 25 açıklı kolonatın olduğu kısmın 13. ve 14. kolonları arasında İsmet İnönü'nün sembolik lahdi bulunur. Bu lahdin altında ise mezar odası yer alır.[160] Tören meydanı seviyesindeki bej traverten kaplı kaide üzerinde yer alan lahit, Topçam'daki ocaklardan çıkarılan pembe renkli siyenit ile kaplanmıştır. Lahdin önünde yine aynı malzemeden yapılan sembolik bir çelenk yer alır.[161] Lahdin sol yüzünde İnönü'nin komutanlığında kazanılan İkinci İnönü Muharebesi sonrasında Ankara'ya çektiği telgraftan alıntıya şu şekilde yer verilmiştir:[162]

Metristepe'den, 1 Nisan 1921
Saat 6.30'da Metristepe'den Gördüğüm vaziyet: Bozüyük yanıyor düşman binlerce ölüleriyle doldurduğu savaş meydanını silahlarımıza terk etmiştir.
Garp Cephesi Komutanı İsmet

Lahdin sağ tarafında ise Atatürk'ün bu telgrafa cevaben gönderdiği telgraftan şu alıntı yer alır:[162]

Ankara, 1 Nisan 1921
Garp Cephesi Kumandanı ve Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi İsmet Paşa'ya
Siz orada yalnız düşmanı değil milletin makûs talihini de yendiniz
Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal

İsmet İnönü'nün lahdi ve karşısındaki anıt mezar bölümü

Lahdin altında bulunan mezar odası ve sergi salonuna, batı kolonlarının dış duvarından açılan kapıdan giriş yapılır. Kısa koridorun solunda, birinci kata çıkan merdivenler ile, duvar ve tavanları lif takviyeli betondan meydana gelen dikdörtgen biçimli kabul salonuna ulaşılır. Tavanda, duvarlara doğru eğimli masif meşe kafes yer alır. Zemini granitle kaplı olan bölümde, meşe iskeletli deri koltuklar ve İnönü ailesinin ziyaretleri sırasında yazdıkları özel defterin konulduğu masif meşeden kürsü bulunur. Kabul salonunun solunda sergi salonu, sağında ise mezar odası yer alır. İnönü'nün fotoğrafları ve birtakım şahsi eşyalarının sergilendiği vitrinler ile İnönü'nün hayatını ve yaptıklarını konu alan bir belgeselin yayımlandığı sinevizyon bölümünün yer aldığı sergi salonunun tasarımı kabul salonuna benzerdir. Önce ahşap ardından ise bronz bir kapıyla girilen kare planlı mezar odası, kesik piramit şeklindeki bir tavanla örtülüdür. Odanın batı duvarında kırmızı, mavi, beyaz ve sarı renkli camlardan geometrik desenli vitral pencere ve kıble yönünde bir mihrap vardır. Mihrabın kavsanası ve tavanı altın renkli mozaikle kaplıdır. Beyaz granitle kaplı zemin üzerinde, yine beyaz granitle kaplanmış ve kıbleye bakan, İnönü'nün naaşının yer aldığı bir sanduka bulunur. Odanın güney duvarında ve girişin iki yanında dikdörtgen nişler içinde, İsmet İnönü'nün şu sözleri altın yaldızla yazılmıştır:[162]

Cumhuriyetin, bütün vatandaşları eşit tutan bütün vatandaşlara aynı hakkı veren esas prensibinden vazgeçmek bizim için imkan haricindedir.
İsmet İnönü

Aziz Türk Gençleri!
Bütün çalışmalarımızda ileri insan, ileri millet ve yüksek insan cemiyeti hedef olarak gözlerinizin önünde durmalıdır. Kudretli vatansever bir nesil olarak Türk Milletini omuzlarınız da taşıyacaksınız.
19.05.1944 İsmet İnönü

Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi

Misak-ı Millî Kulesi'nin giriş kapısından girilerek, revakların içinden İnkılâp Kulesi'ne ulaşan, Şeref Holü'nün altından devam ederek Cumhuriyet Kulesi'ne ve oradan da yine revakların içinden Müdafaa-i Hukuk Kulesi'ne varılan kısım, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak hizmet vermektedir.[163] Misak-ı Millî ile İnkılâp kuleleri arasındaki birinci bölümde, Atatürk'e ait eşyalar ile Atatürk'ün balmumu heykeli sergilenmektedir.[164] Müzenin ikinci bölümünde; Çanakkale Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni konu alan üç panorama yağlı boya tablonun yanı sıra Atatürk ve Kurtuluş Savaşı'na katılan komutanlardan bazılarının portreleri ile savaşın çeşitli anlarının resmedildiği yağlı boya tablolar yer alır.[165] İkinci bölümü çevreleyen koridordaki 18 galeride yer alan tematik sergi alanlarından meydana gelen müzenin üçüncü bölümünde; Atatürk dönemine ilişkin olayların kabartmalar, maketler, büstler ve fotoğraflarla anlatıldığı galeriler yer alır.[166] Cumhuriyet Kulesi ile Müdafaa-i Hukuk Kulesi arasında yer alan müzenin dördüncü ve son bölümünde ise Atatürk'ün çalışma masasında tasvir edildiği bir balmumu heykeli ve Atatürk'ün köpeği Foks'un doldurulmuş bedeninin yanı sıra, Atatürk'e ait kitaplardan oluşan Atatürk'ün özel kitaplığı bulunur.[167]

Barış Parkı

Anıtkabir ve çevresinin havadan görünümü

Anıtkabir'in yer aldığı tepenin 630.000 m2lik kısmını oluşturan ve Atatürk'ün "yurtta sulh, cihanda sulh" özdeyişinden ilham alınarak çeşitli ülkelerin yanı sıra Türkiye'nin bazı bölgelerinden getirilen bitkilerin yer aldığı alandır.[89] Doğu Parkı ve Batı Parkı olmak üzere iki bölümden oluşan parka;[89] Afganistan, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Irak, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kıbrıs, Mısır, Norveç, Portekiz, Tayvan, Yugoslavya ve Yunanistan olmak üzere 25 ülkeden çeşitli tohum veya fidanlar gönderildi.[168] Günümüzde Barış Parkı'nda 104 türden yaklaşık 50.000 adet bitki bulunmaktadır.[89] Park, 1960'ların sonu ya da 1970'lerin başından itibaren ziyaretçilerin girişine kapalıdır.[169]

Hizmetlerin yürütülmesi, törenler, ziyaretler ve diğer etkinlikler

Anıtkabir'de nöbet tutan bir asker

Anıtkabir'in proje yarışması, inşası ve açılışı döneminde sorumluluk, Bayındırlık Bakanlığına aitti.[170] Anıtkabir'in yönetimi ve bünyesindeki hizmetlerin yürütülmesi, 14 Temmuz 1956'da yürürlüğe giren 6780 sayılı Anıt-Kabir'in Her Türlü Hizmetlerinin Maarif Vekâletince İfasına Dair Kanun ile birlikte Millî Eğitim Bakanlığı Kültür Müsteşarlığına verildi.[171] Bu dönemde; kara, deniz ve hava kuvvetleri ile jandarma teşkilâtına mensup askerlerden meydana gelen bir muhafız taburu da, Barış Parkı'nda yer alan bir kışlada konuşlanmaya başladı.[172] Bakanlıklar arasında gerçekleştirilen iç yazışmalarla 1974'te, Millî Eğitim Bakanlığının sorumlulukları Kültür Bakanlığına geçti.[172] 6780 sayılı kanunun yerine 15 Eylül 1981'de yürürlüğe giren 2524 sayılı Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun ile birlikte, Anıtkabir'deki tüm işlerin sorumluluğu Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığına devredildi.[173]

Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Robert Gates'in katıldığı törenden bir görünüm (28 Şubat 2008)
 
Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'da, Anıtkabir'de gerçekleştirilen anma etkinliklerinden bir görünüm (2012)

Anıtkabir'de yapılan ziyaretler ve törenlere ilişkin esaslar, 2524 sayılı Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun'un 2. maddesi maddesi uyarınca hazırlanan ve 9 Nisan 1982'de yürürlüğe giren yönetmelikle düzenlenmektedir.[174] Yönetmeliğe göre Anıtkabir'deki törenler; devlet başkanı veya temsilcisinin katıldığı ya da millî bayramlar ile Atatürk'ün 10 Kasım'daki ölüm yıldönümünde düzenlenen 1 numaralı törenler, devlet protokolüne dahil kişilerin katıldığı 2 numaralı törenler ve bu iki tür törene katılanlar dışında kalan bütün gerçek kişiler ile tüzel kişi temsilcilerinin katıldığı 3 numaralı törenler olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Tören subayının muhafız bölük komutanı olduğu 1 numaralı törenler, Aslanlı Yol'un girişinden başlar ve lahde bırakılacak çelengi subaylar taşır. Yabancı devlet başkanlarının katıldığı törenler hariç, İstiklâl Marşı'nın bir kaydı çalınırken 10 Kasım'daki törenlerde 10 subay, tören boyunca saygı nöbeti tutar. Bölük komutanı ya da bir subayın tören subayı olduğu ve İstiklâl Marşı'nın çalınmadığı 2 numaralı törenler de yine Aslanlı Yol'un girişinden başlar ve lahde bırakılacak çelengi astsubay ve erler taşır. Takım komutanı ya da bir astsubayın tören subayı olduğu İstiklâl Marşı'nın çalınmadığı 3 numaralı törenler ise tören meydanından başlar ve çelenk, erler tarafından taşınır. Her üç tür törende de, ziyaret öncesinde Anıtkabir Komutanlığına yazılı olarak verilen metinlerin yer aldığı ve ziyaretçiler ise bu yazılı olan metinlere imzalarını attığı farklı ziyaret defterleri tutulmaktadır.[174]

Yönetmeliğe göre törenlerin düzenlenmesi, Anıtkabir Komutanlığına aittir. Törenlerin yanı sıra Anıtkabir; farklı siyasi oluşumları destekleyen ya da bu oluşumların karşısında olan çeşitli gösteri, miting ve protestolara da ev sahipliği yapmışsa da;[175] bu yönetmenliğin yürürlüğe girmesinden itibaren Anıtkabir'de, Atatürk'e saygı amacı dışındaki her türlü tören, gösteri ve yürüyüş yapılması yasaklanmaktadır. İstiklâl Marşı dışında bir marş ya da müzik çalınmasının da yönetmelik gereği yasak olduğu Anıtkabir'deki ses ve ışık gösterilerinin ise Anıtkabir Komutanlığınca belirlenen saatlerde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılacak protokol esaslarına göre yapılabileceği belirtilmektedir. Çelenk koyma ve törenleri Devlet Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı ile Ankara Garnizon Komutanlığının iznine bağlıdır. Törenlerin güvenliğinden Ankara Garnizon Komutanlığı sorumludur ve güvenlik önlemleri; Ankara Garnizon Komutanlığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından alınmaktadır.[174]

1968'de, Anıtkabir Komutanlığının devlet bütçesiyle karşılanamayan gereksinimlerini sağlama amacıyla Anıtkabir Derneği kuruldu. Kuruluşundan itibaren Anıtkabir'deki binasında faaliyette bulunan dernek, günümüzde Mebusevleri'ndeki binasında faaliyetlerini sürdürmektedir.[176]

Güvenlik

29 Ağustos 1986'da, Barış Parkı'nda çıkan bir yangında yaklaşık 6 dönüm ağaçlık alan yandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, yangın öncesinde aldıkları telefonlarda, Celâl Bayar'ın Anıtkabir'e olası bir defnine karşı olduklarını belirten kişilerin Anıtkabir ve başka yerlerde yangın başlatma tehditlerini aldıklarını ifade ettiler.[177] Ertesi gün, Barış Parkı'nın yanı sıra Ankara'nın çeşitli bölgelerinde birkaç yangın daha meydana geldi. Yangını söndüren emniyet yetkileri, önceki gün gerçekleşen yangında tam olarak söndürülemeyen korların sıcaktan tekrar alev alması sonucu çıktığı yönünde açıklama yaparken Genelkurmay Başkanlığı tarafından yangının sabotaj olma ihtimaliyle ilgili bir soruşturma başlatıldı.[178] Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı tarafından 12 Eylül 1986'da yapılan açıklamada, her iki yangında da bir kastın bulunmadığı ve ilk yangının, kuru otlar arasında bulunan cam parçalarının güneş ışınlarını yansıtarak bu otların tutuşması ya da atılan bir sigara izmariti sonucu; ertesi günkü ikinci yangının ise ilk yangında tam sönmeyen ağaç köklerinden oluştuğu belirtildi.[179]

19 Ağustos 1987'de, Anıtkabir'deki askerî birimlerin kaldığı binada, gerçekleşen bir patlama sonrasında çıkan yangın, aynı gece söndürüldü.[180] Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği, yangının, elektrik kontağı sonucu meydana geldiğini bildirdi.[181] 18 Ağustos 2003'te, yine Barış Parkı'nda çıkan ve "kuru otların yandığı ve birkaç ağacın zarar gördüğü" belirtilen yangın ise aynı gün içerisinde söndürüldü.[182]

Türk emniyet birimleri tarafından 28 Ekim 1998'de gerçekleştirilen harekâtlarda, o yılın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında Anıtkabir'e birtakım saldırılar düzenleme girişiminde oldukları gerekçesiyle bazı Metin Kaplan yanlıları yakalandı. Plana göre saldırganlar, kiraladıkları bir uçakla Anıtkabir'e intihar saldırısında bulunacaktı.[183][184] 11 Eylül saldırılarından iki gün sonra, 12 Eylül 2001'de, Türkiye'nin Köln Başkonsolosluğu tarafından Dışişleri Bakanlığına geçilen mesajda "henüz belirlenemeyen bir terör örgütü"nün, 11 Eylül saldırılarına benzer bir saldırıyı Anıtkabir'e de gerçekleştirme hazırlığında olduğunun belirtilmesi üzerine Anıtkabir'deki güvenlik önlemleri arttırıldı.[185]

Sembolik değeri

Açılışıyla birlikte Anıtkabir, yalnızca Atatürk ile ilgili değil, hem Türklerle ilgili anma veya hatırlatma törenlerinin merkezlerinden biri hem de "modern Türkiye Cumhuriyeti'nin sembollerinden biri" hâline geldi.[186] Zaman zaman gerçekleştirilen protestoların Anıtkabir'de tamamlanması talebinde bulunulurken Wilson bunun gerekçesini, protestocuların "şikâyetlerin, doğrudan Atatürk'ün kendisine iletilebilmesi" olarak göstermektedir. Anıtkabir ziyaret defterine yazılan bazı yazılarda, direkt Atatürk'e hitap edilerek şikâyetler ya da istekler dile getirilmektedir.[187] Wilson, Atatürk hayattaymışçasına kendisine şikâyet ve isteklerin yer aldığı mektupların yazılıp Anıtkabir'e gönderildiğini belirterek bu durumun "Türk ulusunun gözünde Atatürk'ün ölümsüzlüğü [...] Anıtkabir'in de onun ikamet ettiği, [...] sahiden yaşadığı ve resmî bir devlet kurumu olan PTT aracılığıyla mektup alabildiği bir yer olduğu fikrini pekiştirdiği"ni ifade etmektedir.[188]

Anıtkabir'e yapılan ziyaretleri Mekke'deki Kâbe'ye yapılanlarla karşılaştıran Carol Delaney, Anıtkabir'i "seküler bir hac mekânı" olarak tanımlar.[189] Amerikalı antropolog Michael E. Meeker ise Anıtkabir'e yapılan ziyaretlerdeki hiyerarşik düzene göre çelenk bırakma ritüelini, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Topkapı Sarayı'nda yapılan Galebe Divanı törenlerine benzetir ve "vatandaş ile kurucu, ulus olmanın dayattığı bir sınırlamalar sistemi içerisinde etkileşime geçerler" ifadesini kullanır.[190] Bruce Trigger'ın "uzun yürüyüşlerdeki abidevi nitelik, devletin haşmetini simgeler" ifadesine dayanarak Wilson, hem Atatürk'ün lahdine ulaşmak için yürünen mesafe hem de çelengi bırakmak için eğilinmesi hem de bunları yaparken bir saygı gösterisi olarak lahde sırtın dönülmemesine atıfta bulunarak bu ritüellerdeki fiziksel zorluklara dikkat çeker.[191]

Kültürel etkileri

 
Haziran 1966-Ağustos 1987 arasında tedavülde kalan 20 Türk lirası (üstte) ile Ocak 1997-Ocak 2006 arasında tedavülde kalan 5.000.000 Türk lirası banknotlarının arka yüzleri

Haziran 1966-Ağustos 1987 arasında tedavülde kalan 20 Türk lirası,[192] Ocak 1997-Ocak 2006 arasında tedavülde kalan 5.000.000 Türk lirası[193] ve Ocak 2005-Ocak 2010 arasında tedavülde kalan 5 Yeni Türk lirası banknotlarının arka yüzünde, Anıtkabir'in bir tasviri yer almaktaydı.[194] 10 Kasım 1953'te, Anıtkabir'in açılışı dolayısıyla Türkiye'de basılan posta pullarında;[195] 1963'te, Türkiye'de basılan Ankara Binaları Pul Serisi'ndeki bir pulda[196] ve aynı yıl, Atatürk'ün ölümünün 25. yıldönümü dolayısıyla İran ve Pakistan'da basılan pullarda Anıtkabir'in tasvirlerine yer verilmişti.[197][198]

Orkun Uçar ile Burak Turna'nın yazdığı 2004 çıkışlı Metal Fırtına romanında Anıtkabir, Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetlerine ait uçaklar tarafından bombalanarak yıkılmakta; ancak enkaz arasında Atatürk'ün naaşına rastlanılmamaktadır. Uçar'ın yazdığı 2005 çıkışlı devam romanı Metal Fırtına 2: Kayıp Naaş'ta ise Atatürk'ün naaşının hikâyesi anlatılmaktadır.[199] İsmail Ünver'in 2005 çıkışlı Anıtkabir Soygunu adlı fantastik bilimkurgu romanı,[200] Nurettin İğci'nin ise Bıcırık serisinin 2008 çıkışlı Bıcırık Anıtkabir'de adlı çocuk kitabı bulunmaktadır.[201]

Beyoğlu, İstanbul'da bulunan ve Mayıs 2003'te açılan Miniatürk adlı çeşitli maketlerin sergilendiği parktaki maketler arasında Anıtkabir'in bir maketi de yer alır. Bu maket, Nisan 2015 itibarıyla yenilenmiş olarak sergilenmeye devam etmektedir.[202] Extramücadele'nin Mustafa Kemal Türbesi adlı heykelinde, Anıtkabir'in anıt mezar kısmı, çatı kısmının köşelerine birer adet minare eklenerek tasvir edilmiştir.[203][204]

10 Kasım 2006'da, İzmir'deki Konak Meydanı'nda açılan Anıtkabir İzmir'de adlı sergide, Anıtkabir'i ziyaret etmiş hissiyatı yaratma amacıyla Anıtkabir'in yerleşim planına uygun olarak kompleksteki unsurların görsellerine yer verilmişti.[205] Sergi, 2010 yılına kadar devam etti.[206]

Anıtkabir, Mimarlık dergisinin Mayıs-Haziran 2003 tarihli sayısında duyurulan anket sonucu oluşturulan Türkiye'de Çağdaş Mimarlığın (1923-2003) Önde Gelen 20 Eseri listesinin 7. sırasında yer aldı.[207]

Kaynakça

Özel
  1. Boran 2011a, s. 151.
  2. Boran 2011a, ss. 149-150.
  3. Boran 2011a, s. 154.
  4. "Anıt-Kabir yerini tespit hazırlığı". Ulus. 8 Aralık 1938. s. 1.
  5. Wilson, Christopher S. (Haziran 2009). "Representing National Identity and Memory in the Mausoleum of Mustafa Kemal Atatürk". Journal of the Society of Architectural Historians (İngilizce). Berkeley, Kaliforniya: University of California Press. 68 (2): 224-253. JSTOR 10.1525/jsah.2009.68.2.224.
  6. "Atatürk Anıt-Kabri". Kurun. Anadolu Ajansı. 25 Aralık 1938. s. 2.
  7. "Atatürk kabrı". Akşam. Anadolu Ajansı. 25 Aralık 1938. s. 2.
  8. Boran 2011a, s. 157.
  9. Boran 2011a, ss. 158-161.
  10. Boran 2011b, ss. 77-80.
  11. Boran 2011b, s. 91.
  12. Boran 2011b, ss. 93-94.
  13. Boran 2011b, s. 95.
  14. Boran 2011b, s. 101.
  15. Boran 2011b, ss. 100-103.
  16. Boran 2011b, ss. 107-108.
  17. Boran 2011b, s. 104.
  18. Boran 2011b, s. 107.
  19. Boran 2011b, s. 108.
  20. Boran 2011b, ss. 119-121.
  21. Boran 2011b, ss. 124-125.
  22. Boran 2011b, ss. 125-126.
  23. Boran 2011b, s. 184.
  24. Wilson 2015, s. 151.
  25. Boran 2011b, ss. 185-187.
  26. Boran 2011b, ss. 128.
  27. Boran 2011b, ss. 129.
  28. Boran 2011b, ss. 129, 131.
  29. Wilson 2015, s. 114.
  30. Boran 2011b, ss. 149-150.
  31. Boran 2011a, ss. 150, 161-163.
  32. Boran 2011b, ss. 150-151.
  33. Boran 2011b, ss. 152-153.
  34. Boran 2011b, ss. 136-138.
  35. Boran 2011b, ss. 138-139.
  36. Boran 2011b, ss. 140-141.
  37. Boran 2011b, ss. 141-146.
  38. Boran 2011b, ss. 154-157.
  39. Boran 2011b, ss. 165-166.
  40. Boran 2011b, ss. 166-167.
  41. Boran 2011b, s. 190.
  42. Boran 2011b, s. 193.
  43. Boran 2011b, s. 194.
  44. Genelkurmay 1994, s. 36.
  45. Boran 2011b, s. 171.
  46. Boran 2011b, ss. 171-172.
  47. Boran 2011b, s. 172.
  48. Boran 2011b, ss. 172-176.
  49. Boran 2011b, ss. 179-181.
  50. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 74.
  51. Boran 2011b, s. 181.
  52. Boran 2011b, s. 196.
  53. Boran 2011b, s. 168.
  54. Boran 2011b, ss. 212-214.
  55. Wilson 2015, ss. 81-92.
  56. Boran 2011b, s. 81.
  57. Boran 2011b, ss. 293-295.
  58. Boran 2011b, s. 321.
  59. Boran 2011b, ss. 322-323.
  60. Boran 2011b, ss. 326-327.
  61. Boran 2011b, s. 324.
  62. "Devlet Mezarlığı Hakkında Kanun" (PDF). T.C. Resmî Gazete (17510). 10 Kasım 1981. s. 3.
  63. Evren, Kenan (30 Aralık 1990). "İnönü'nün durumu". Milliyet. s. 9.
  64. Boran 2011b, s. 325.
  65. Genelkurmay 1994, s. 91.
  66. Wilson 2015, s. 153.
  67. Wilson 2015, s. 154.
  68. "Anıtkabir'e yeni müze". Türkiye. 27 Ağustos 2002. 31 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Nisan 2020.
  69. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 84.
  70. Boran 2011b, s. 221.
  71. Kortan, Enis (Mayıs-Haziran 2007). "Anıtkabir Projesi Üzerine Düşünceler ve Bir Öneri". Mimarlık, 335. ss. 61-65.
  72. Boran 2011b, s. 219.
  73. Batur, Afife (2010). "Dönemi Bağlamında Emin Onat ve Mimarlığı". 100 Yılda İki Mimar: Emin Onat ve Sedad Hakkı Eldem Sempozyumu. İstanbul: Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi. s. 280. ISBN 9944898880.
  74. Boran 2011b, s. 225.
  75. Kuban 2010, s. 98.
  76. Wilson 2015, s. 147.
  77. Boran 2011b, s. 220.
  78. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 85.
  79. Wilson 2015, ss. 113, 120.
  80. Genelkurmay 1994, s. 83.
  81. Wilson 2015, s. 116.
  82. Vanlı, Şevki (2006). Mimariden Konuşmak: Bilinmek İstenmeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı, Eleştirel Bakış. I. Ankara: Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları. ss. 105-107. ISBN 9757722146.
  83. Kuban 2010, ss. 100-106.
  84. Wilson 2015, s. 118.
  85. Boran 2011b, s. 69.
  86. "Harita Sorgulama". Çankaya Belediyesi. 21 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2020.
  87. "10 Kasım Anıtkabir ziyaret saatleri 2019: Anıtkabir saat kaçta açılıyor?". Haber7.com. 6 Kasım 2019. 22 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2020.
  88. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 70.
  89. "Barış Parkı". Anıtkabir resmî sitesi. 11 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mart 2020.
  90. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 71.
  91. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 72-73.
  92. Alpat 2007, s. 46.
  93. Toker, Saadet; Kocatürk, Tuba; Ünay, Ali İhsan (Haziran 2010). "Structural Assessment And Strengthening of Atatürk's Mausoleum, Anıtkabir". METU Journal of the Faculty of Architecture (İngilizce). 1 (27): 125-138. doi:10.4305/METU.JFA.2010.1.7.
  94. Genelkurmay 1994, s. 85.
  95. Boran 2011b, ss. 181-182.
  96. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 76.
  97. Genelkurmay 1994, s. 53.
  98. Boran 2011b, ss. 151-152.
  99. Boran 2011b, ss. 194.
  100. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 78.
  101. Genelkurmay 1994, s. 64.
  102. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 72, 76.
  103. Alpat 2007, s. 43.
  104. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 72.
  105. Wilson 2015, s. 125.
  106. Çakmakoğlu Kuru 2017, ss. 90-91.
  107. Genelkurmay 1994, s. 51.
  108. Boran 2011b, s. 178.
  109. Boran 2011b, s. 174.
  110. Çakmakoğlu Kuru 2017, ss. 75-76.
  111. Gülekli 1973, ss. 72-73.
  112. Gülekli 1973, ss. 74-75.
  113. Boran 2011b, s. 182.
  114. Genelkurmay 1994, s. 57.
  115. Osmanağaoğlu İlmen 2007, s. 11.
  116. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 80.
  117. Çakmakoğlu Kuru 2017, s. 73.
  118. Gürayman, Sabiha (1953). "Anıt Kabir". Mimarlık. 10 (1-6). Ankara: Türk Yüksek Mimarlar Birliği. s. 11.
  119. Çakmakoğlu Kuru 2017, ss. 80-81.
  120. Çakmakoğlu Kuru 2017, ss. 82-83.
  121. Osmanağaoğlu İlmen 2007, s. 12.
  122. Çakmakoğlu Kuru 2017, ss. 72-73, 78.
  123. Boran 2011b, s. 179.
  124. Wilson 2015, ss. 117, 125.
  125. Boran 2011b, ss. 106, 175.
  126. Alpat 2007, s. 43-44.
  127. Genelkurmay 1994, s. 43.
  128. Boran 2011b, s. 175.
  129. Genelkurmay 1994, s. 70.
  130. Gülekli 1973, s. 93.
  131. Gülekli 1973, s. 41.
  132. Genelkurmay 1994, s. 94.
  133. Genelkurmay 1994, s. 62.
  134. Osmanağaoğlu İlmen 2007, ss. 11-12.
  135. Gülekli 1973, s. 42.
  136. Genelkurmay 1994, s. 59.
  137. Genelkurmay 1994, s. 54.
  138. Gülekli 1973, s. 43.
  139. Alpat 2007, s. 44.
  140. Genelkurmay 1994, ss. 54-55.
  141. Gülekli 1973, s. 53.
  142. Genelkurmay 1994, ss. 52, 59.
  143. Genelkurmay 1994, s. 52.
  144. Genelkurmay 1994, s. 55.
  145. Gülekli 1973, s. 51.
  146. Genelkurmay 1994, ss. 55-56.
  147. Gülekli 1973, s. 54.
  148. Gülekli 1973, s. 55.
  149. Gülekli 1973, s. 60.
  150. Gülekli 1973, s. 105.
  151. Genelkurmay 1994, ss. 56-57.
  152. Gülekli 1973, s. 67.
  153. Genelkurmay 1994, s. 56.
  154. Gülekli 1973, s. 70.
  155. Çakmakoğlu Kuru 2017, ss. 72-73, 75-76.
  156. Çakmakoğlu Kuru 2017, ss. 76-78.
  157. "Anıtkabir'deki 63 yıllık bayrak direği yenilendi". Sabah. 28 Ekim 2013. 7 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Şubat 2020.
  158. Çakmakoğlu Kuru 2017, ss. 177-178.
  159. Gülekli 1973, s. 64.
  160. Boran 2011b, ss. 327-327.
  161. Angı, Serkan (Nisan 2019). "Türk doğal taşlarıyla bezenmiş yüce mekân: "Anıtkabir"" (PDF). Anıtkabir Dergisi. 19 (73). Anıtkabir Derneği. s. 38.
  162. "Anıtkabir İnönü Lahdi". İnönü Vakfı. 28 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2020.
  163. "Müze Hakkında". Anıtkabir resmî sitesi. 4 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2020.
  164. "Atatürk'ün Özel Eşyaları". Anıtkabir resmî sitesi. 4 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2020.
  165. "Panoramalar Ve Yağlı Boya Tablolar". Anıtkabir resmî sitesi. 4 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2020.
  166. "Tonozlu Galeriler". Anıtkabir resmî sitesi. 4 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2020.
  167. "Çalışma Ofisi ve Atatürk'ün Özel Kitaplığı". Anıtkabir resmî sitesi. 4 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2020.
  168. Boran 2011b, ss. 186-187.
  169. Wilson 2015, s. 148.
  170. Wilson 2015, ss. 155-156.
  171. "Anıt - Kabir'in her türlü hizmetlerinin Maarif Vekâletince ifasına dair Kanun" (PDF). T.C. Resmî Gazete (9358). 14 Temmuz 1956. s. 15094.
  172. Wilson 2015, s. 156.
  173. 15 Eylül 1981 tarihli 2524 sayılı yasa Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun. madde (PDF). Türkiye Büyük Millet Meclisi. s. 5335.
  174. "Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yönetmelik". 9 Nisan 1982 tarihli 2524 sayılı yasa Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanunun 2. maddesinin. yönetmeliği (PDF). Türkiye Büyük Millet Meclisi. s. 1169-1178-1.
  175. Boran 2011b, s. 320.
  176. "Tarihçe". Anıtkabir Derneği. 18 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2020.
  177. "Anıtkabir'de yangın". Milliyet. Ankara. 30 Ağustos 1986. s. 12.
  178. "Anıtkabir'de 2. yangın". Milliyet. Ankara. 31 Ağustos 1986. s. 13.
  179. "Anıtkabir yangınında kasıt bulunmadı". Milliyet. 13 Eylül 1986. s. 13.
  180. "Anıtkabir'de yangın". Milliyet. Ankara. 20 Ağustos 1987. s. 7.
  181. ""Anıtkabir'e sabotaj yok"". Milliyet. 21 Ağustos 1987. s. 3.
  182. "Anıtkabir bahçesinde yangın". Hürriyet. 18 Ağustos 2003.
  183. "Hedef Anıtkabir'di". Milliyet. İstanbul. 2 Kasım 1998. s. 6.
  184. Şuşoğlu, Önder (3 Kasım 1998). "Kaplan için iade girişimi". Milliyet. İstanbul. s. 14.
  185. Şardan, Tolga (21 Eylül 2001). "Anıtkabir'i vuracaklardı". Milliyet. Ankara. s. 18.
  186. Wilson 2015, ss. 138-140.
  187. Wilson 2015, ss. 140-142.
  188. Wilson 2015, ss. 144-145.
  189. Wilson 2015, s. 142.
  190. Wilson 2015, ss. 142-143.
  191. Wilson 2015, s. 144.
  192. "E 6 - Yirmi Türk lirası IV. tertip". Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası.
  193. "E 7 - Beşmilyon Türk lirası I. tertip". Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası.
  194. "E 8 - Beş Yeni Türk lirası I. tertip". Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası.
  195. "Turkey - 15k stamp of 1953" (İngilizce). StampData.
  196. "Turkey 1963 Buildings in Ankara" (İngilizce). Stamps of the World. 13 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  197. "25th Anniversary of the Death of Kemal Ataturk issue of Iran" (İngilizce). StampData.
  198. "Ataturk Mausoleum" (İngilizce). iStampGallery.com. 6 Şubat 2017. 4 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  199. "Metal Fırtına 2 geliyor". Hürriyet. 31 Temmuz 2005. 22 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mart 2020.
  200. Görükoğlu, Osman (23 Ocak 2006). "Bilim kurguyla randevu". Millî Gazete.
  201. Aktaş, Elif. "İğci, Nurettin". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ahmet Yesevi Üniversitesi. 23 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  202. "Miniatürk'teki Anıtkabir maketi yenilendi". Sabah. Anadolu Ajansı. 8 Nisan 2015. 15 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  203. "Minareli Anıtkabir Heykeli "Hassasiyet" Kurbanı". İstanbul: Bianet. 1 Temmuz 2011. 2 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  204. Koyuncu, Pinar (5 Temmuz 2011). "'Minareli Anıtkabir' geri döndü". Arkitera.
  205. "Anıtkabir İzmir'de". Hürriyet. Anadolu Ajansı. 9 Kasım 2006.
  206. Önderoğlu, Kemal (16 Temmuz 2010). "İzmir'deki Anıtkabir sergisi kaldırılıyor". Milliyet.
  207. "Cumhuriyet döneminin en önemli 20 binası". Hürriyet. 1 Ağustos 2003.
Genel

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.